Roma'nın kozmik tanrısı: Janus
Roma'nın kendi özgün tanrısı olan Janus tüm geçişlerden sorumlu kozmik bir tanrı. Zamana ait tüm başlangıçlar ve bitişler, doğaya ve insana dair soyut ve somut tüm geçişler, kapılar, girişler, çıkışlar, geçitler, toplumsal değişiklikler, savaş ve barış onun gözetimi altındadır. Doğada ve insanda gözlemlediğimiz tüm geçişlere Janus başkanlık eder.
Latince İanua (kapı) sözcüğünden türeyen İanus (Janus) kelime anlamı olarak cennetin öncüsü ya da kapıcı anlamına gelir. İki başlı sakallı bir erkek şeklinde betimlenen Janus'un başları iki zıt yöne bakar. Bu özelliğiyle başını çevirmeden önü ve arkayı, geçmişi ve geleceği, içini ve dışını görebilir. Gezginleri ve yolcuları doğru yönlendirmek için sağ elinde bir asa sol elinde kapıları açmak için anahtar tutar. Bu anahtar yeni başlangıçların, geçişlerin, geçitlerin, girişlerin anahtarıdır.
Janus'u Roma tanrıları arasına; kabileler arasındaki iç çatışmayı önlemek için halkı iş kollarına göre çömlekçiler, marangozlar, nalbantlar, boyacılar, müzisyenler, ayakkabıcılar gibi kümelere ayıran, tanrılara insan ve hayvan imgeleriyle tapınılmasını yasaklayıp tanrısallığın saf akıl yoluyla algılanabileceğini düşündüren, savaşları sonlandırıp barışın üstünlüğüne halkı inandıran kral Numa katmış. Roma'nın Romulus'dan sonra ikinci kralı olan Numa (M.Ö 753- 673) gerçek bir filozof ve ülkesinde köklü reformlar yapan, barış ve huzuru sağlayan, günümüzdeki idarecilere örnek olabilecek bilge bir yönetici.
Cennetin kapılarının koruyuculuğunu yapan, Janus'un diğer tanrılara giden geçiti de gözlediği ve yolu açacağına inanılır. Bu nedenle Janus adına görevlendirilmiş her hangi bir rahip veya din adamı yoktur fakat hangi tanrı adına düzenlenirse düzenlensin tüm törenlere ilk onun adı anılarak başlanır. Üstlendiği rolle Roma Panteonunda ne kadar önemli bir yer tuttuğu anlaşılabilir.
Roma'da iki tarafında çift kanatlı birer kapı ve diğer tarafları duvardan oluşan basit dikdörtgen bir tapınağı olan Janus'un; tapınağının kapıları savaş ve barışın göstergesi olarak açık olduğunda ulusun silahlı olduğunu ve savaşı, kapatıldığında barışın hakim olduğunu gösterir.
Janus'un zaman üzerindeki kontrolü, geçmişi ve geleceği simgelediği imgelerinde bazen bir tarafı genç diğer tarafı yaşlı bir erkek yüzü kullanılarak vurgulanmış. Eski yılın bitip yeni yılın başladığı ilk ay January (Ocak) bu nedenle onun adıyla başlar. Mevsimsel döngü onun kontrolündedir. Baharla beraber toprağın uyanışı ve kışın uykuya geçişi sayılan gün dönümleri Janus'un sorumluluğundadır.
İnsanlarda gençlikten yetişkinliğe geçişin, başlangıç ve bitişlerin doğal olarak içsel çekişmelerin velhasılı evrendeki tüm somut ve soyut olgulardaki geçişlerin sorumlusudur.
Janus bir başka kozmik motif olan ouroboros ile sıkı sıkıya ilintili. Antik bir sembol olan ouroboros kendi kuyruğunu yiyen bir yılan veya ejderha motifi olarak görülür. Kuyruk anlamına gelen ''oura'' kelimesi ile yemek anlamındaki ''boros'' kelimelerinin birleşiminden oluşan ''kuyruğunu yiyen'' olarak açabileceğimiz kelime evrenin sonsuz döngüsüne vurgudur. Bu motif Çin'den Azteklere, doğudan batıya her kültürde kullanılmış. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de kişiler,dernekler v.s aracılığıyla benimsenmiş evrenselleşmiş bir sembol.
Janus başlangıçlar ve bitişler yaparken; ouroboros, yani sonsuz döngüde herhangi bir kesinti olmadan süreklilik devam eder. Kış biter bahar gelir yıl tamamlanır yenisi gelir, savaş biter barış olur, dostluklar biter yenisi başlar, kapılar kapanır yenisi açılır hayat kesintisiz sürer. Evren yok olmadıkça, hayat sona ermedikçe bitişler ve başlangıçlar çizgide ne kırılmaya ne de döngünün tamamlanmasına engel olur.
Eğer içimizde göremediğimiz hesaplaşmalar ve bizi sürekli kapılarımızı açık tutmaya zorlayan etkenler varsa; huzur bulmak ve iç barışımızı sağlayabilmek, kapılarımızı sürekli olarak kapalı tutabilmek için bunu sonlandırmak gerek. Evrendeki kozmik bir güç olan Janus'un; evrenin bir parçası olan insanın içinde olmadığı düşünülemez. Sonuçta bir elimizde yol gösterici ışığımızı diğerinde yeni başlangıçlar yapacağımız, açıp kapatabileceğimiz kapıların anahtarını tutuyoruz ve biz ne yaparsak yapalım döngü devam ediyor.
Kuyruğumuzu hangi şartlarda kovaladığımız ve bunun bizi ne derece mutlu ettiğini sorgulamalıyız. Önemli olan bu döngüyü silahlı ve savaş için sürekli kapılarımızı açık tutarak değil; iç barışımız ve huzurumuzu içimize hapsedip kapılarımızı sımsıkı kapatarak tamamlamamız. Janus bunun için var...
Neriman Yalçın - Arkeorehber.com