Altıncı his bilimsel olarak araştırılıyor
ABD’de bir bilim insanı, insanlarda bilinçaltı düzeyde gezegenin manyetik alanını algılama yeteneğine sahip bir altıncı his bulduğunu iddia ediyor.
Dünyanın manyetik alanını algılama yeteneği böcekler, kuşlar ve bazı memelilerde bulunuyor. Bu manyetik alanı algılamaları sayesinde göç edebiliyorlar. California Institute of Technology’nin jeofizik uzmanı Joe Kirschvink, aynı özelliğin aslında insanlarda da bulunduğunu söylüyor.
Kirschvink, yaptığı deneyde sonuçların tekrarlanabilir ve doğrulanabilir olduğunu ifade ediyor. Bundan önce 24 kişilik küçük bir ekiple çalışmalar yürüten ve başarı sağlayan bilim insanı çalışmasını geliştirebilmek için 900 bin dolarlık bir fon almayı başardı.
İnsan manyetizasyonunun varlığı daha önceleri yapılan bir dizi testle reddedilmişti. Ancak yapılan yeni testlerle bunun olabilirliği tartışılmaya başlandı.
Joe Kirschvink’in bu konuda gerçekleştirdiği deneyler birçok bilim insanı tarafından destek görüyor. Dünyanın manyetik alanını hayvanların algılıyor olduğunun kanıtı önceleri kuşlar ve kelebekler gibi kanatlı hayvanlar üzerinden ilerlese de ortaya çıkarılan yeni bulgular köpekler gibi memeli hayvanların da bu manyetizmayı algılayabildiği yönünde. Fareler ve sıçanların yuvalarını bu manyetik alan çizgileri boyunca inşa ettikleri biliniyor.
Bununla beraber hayvanların bu manyetizmayı nasıl algılayabildiği konusunda farklı görüşler ortaya atılıyor.
Manyetresepsiyonun altında yatan biyolojik süreci açıklamaya çalışan iki temel hipotez var:
Bunlardan ilki; Dünya’nın manyetik alanının tespit edilmesinde kriptokrom adı verilen proteinlerin kuantum reaksiyonları tetikleyebileceğini düşünüyor. Bu proteinler kuşların, köpeklerin ve hatta insanların retinasında bulunuyor. Ancak manyetik bilgiyi beynin besleme şekli bilinmiyor.
Diğer hipotez ise vücudun, manyetit olarak bilinen manyetik bir demir cevherinden oluşan “küçük pusula iğneleri” içeren, dünyanın manyetik alanlarına göre yönlendirilmiş reseptör hücrelerine sahip olduğu ileri sürülmektedir. Magnetit, kuş gagası ve alabalık hücrelerinde bulunmuştur, ancak yine de bu kabiliyeti tam olarak açıklayacak yeterli kanıt bulunmamaktadır.