Reddedilme korkusu
Arzu ettiğimiz bir şeye kavuşmamız engellendiğinde, kendimizi reddedilmiş hissederiz. Reddedilme, düş kırıklığı ile üzüntünün karışımı bir duygudur.
Yaşam boyu bu hissi hiç tatmamış olmak, biz ölümlüler için neredeyse imkânsızdır.
Küçükken kaçımızın annesi, misafir için yaptığı pastayı önceden yeme isteğimizi reddetmemiştir?
Ya da hangimiz, aşkımızın karşılığının olmadığını öğrenip de reddedildiğimizde, kanlı gözyaşlarına boğulmamıştır?
Birçoğumuz başvurduğumuz işe ya da katılmak istediğimiz arkadaş grubuna kabul edilmemiş, kimimiz, severek çalıştığı işinden atılmış; bazılarımızsa çok istediği evi, bekâra, öğrenciye verilmemesi nedeniyle kiralayamamıştır!
Reddedilme, sözel ya da fiziksel bir saldırıya uğramaya çok benzer.
İçimizde, bize bunu yaşatan insan ya da kurumdan hemen uzaklaşma isteği doğabilir. Aynen bir saldırgandan korkma ve ondan kaçma isteği gibi.
Yaşadığımız düş kırıklığıyla orantılı olarak olumlu duygularımız kaybolur. Hafif bir keyifsizlikten derin kedere; kaygıdan depresyona ve öfkeye uzanan duygular hissedebiliriz.
Bazılarımızsa, reddedilmeyi kabul edemez ve saldırganlaşır. Bu tepki, saldırganı takip ve tehdit etmeye, şiddet uygulamaya ve hatta canına kast etmeye kadar uzanabilir.
Sevgililik teklifine olumsuz yanıt veren kişiye, boşanmak isteyen karısına saldıranlar, işte böyleleridir.
Bazı insanlar, reddedilmekten o denli korkarlar ki, reddedilme riski içeren her şeyden olabildiğince kaçarlar.
Kimsenin kendisini sevmeyeceğine inandığı için ilişki kurmaktan, evlenmekten; kabul edilmeyeceğine inandığı için daha iyi bir işe başvurmaktan kaçınan insanlarla doludur dünya.
Kendi isteklerini bastırıp, ailesinin, toplumun beklentilerine tam bir uyum göstererek, onlar tarafından reddedilme riskini ortadan kaldırmaya çalışırlar.
Bu insanlar orta yaşlara geldiklerinde, sıklıkla ağır bunalımlar yaşarlar. Çünkü yıllar hızla ve acımasızca geçer...
Bir ömür boyu akıllarından geçeni söyleyememiş, istedikleri işleri ve eşleri seçememiş, neye inanacaklarını hep başkaları belirlemiştir.
Ve giderek başkalarının etkisiyle yaptıkları bu seçimlerin çoğunun yanlışlığını görür ama bedellerini yalnızca kendilerinin ödemek zorunda olduğunu dehşetle fark ederler!
Reddedilme korkusuyla aslında en büyük ihaneti kendilerine yapmış; kendileri gibi yaşama ve özgün bir birey olma haklarını reddetmişlerdir.
Reddedilme korkusun etkileri ciddidir.
Yaşam kalitesini düşürür, bağımlı ilişkilere sürükler.
‘’Gerçek ben’’ olmanın ne olduğunu bilmeyenler, ne kendilerine, ne de başkalarına ‘’gerçek ben’’ olma hakkını verir.
Davranışlarına, kıskançlık ve öfke hâkimdir.
Gecikmiş bedelleri, yanlış insanlara ödetirler.
Neyse ki, doğru bir sorgulama ve bilişsel yapılanmayla, gerek geçmiş reddedilişlerin etkisi, gerekse reddedilme korkusundan kaynaklı kaçınmalar düzeltilebilir.
Önemli olan, sorunu fark etmektir.
Kendinize sormanızı istediğim iki sorum var:
1. Yaşadıklarım içinde beni en çok etkileyen reddediliş hikâyesi nedir?
2. Reddedilme korkusuyla yaşamımda neleri yapmaktan kaçındım, kaçınıyorum?
Bu zor sorgulamada size kolaylıklar dilerim!
Doç. Dr. Şafak Nakajima - mistikalem
www.safaknakajima.com
0212 570 80 20