Koronavirüs'e karşı bağışıklık sistemini güçlü tutmanın 7 önemli kuralı
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve hızla yayılan koronavirüsten (Covid-19) korunmada sosyal izolasyon ile kişisel hijyenin yanı sıra bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak da anahtar rol üstleniyor. Çünkü bağışıklık sistemi zayıfladığında vücut koronavirüs gibi dışarıdan gelen yabancı maddelerle savaşmakta güçlük çekiyor, bunun sonucunda da ayakta geçirilebilecek bir enfeksiyon yatağa düşürebiliyor veya daha ciddi seyredebiliyor. Dolayısıyla son derece karmaşık bir yapısı olan bağışıklık sistemimizin; antikorlar, hormonlar, vitaminler gibi maddeler, beyaz kan hücreleri, dalak, timus ve kemik iliği gibi organlar ve lenfatik sistemiyle birlikte kusursuz bir uyum içinde çalışması gerekiyor. Bağışıklık sistemimizin işlevlerini yerine getirirken bir sorunla karşılaşmaması için günlük alışkanlıklarımıza dikkat etmemiz, özellikle koronavirüs (Covid-19) pandemisi nedeniyle şu dönemde yaşamsal öneme sahip. Acıbadem Fulya Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya bağışıklık sisteminin işlevlerini kusursuz yerine getirebilmesi için dikkat etmemiz gereken 7 kuralı anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Ana öğününüzün yarısı meyve sebzelerden oluşsun
Güçlü bir bağışıklık sisteminin en önemli kuralı; yeterli ve dengeli bir beslenme alışkanlığı edinmek. Bu nedenle bağışıklık sistemini koruyan A, C, D ve E vitaminlerinin yanı sıra selenyum, potasyum, çinko ile demir gibi vitamin ve mineralleri içeren besinleri düzenli tüketin. Ana öğünlerinizin yarısını meyve ve sebzelerle karşılayın. Çorbalarınızda ve ana yemeklerinizde sebze bulundurmaya dikkat edin. Tabağınızın yarısı sebze ile doluysa, diğer yarısını proteinden zengin gıdalarla (kırmızı et, tavuk, balık, fasulye, mercimek, yumurta, bulgur) doldurun. Meyvelerin suyunu / konsantresini değil; posalı ve lifli olarak aslını bir bütün olarak tüketmeye çalışın.
En az 150 dakikayı hedefleyin, ancak…
“Haftada en az 150 dakikayı hedefleyerek düzenli egzersiz yapmanız, güçlü bir bağışıklık sistemi için çok önemli” diyen Dr. Ozan Kocakaya sözlerine şöyle devam ediyor: “Ancak haftada bir yapılan düzensiz yoğun egzersizler vücut için stres kaynağı oluyor ve yarardan çok zarar getiriyor. Bu tür egzersizler; glukokortikoidler ve katekolaminler denilen kaygı hormonlarının üretimine ve sempatik sinir sisteminin fazla mesai yapmasına neden oluyor. Bunlar sonucunda dolaşım ile doku arasında iltihap hücrelerinin dağılımı değişiyor ve beyaz kan hücrelerinin işlevi bozuluyor.” Evde bağışıklık sisteminizin güçlenmesi için ağırlıklar kaldırabilir, egzersiz bantları - direnç lastikleri ile çalışabilirsiniz. Ayrıca sadece vücut ağırlığınızı kullanarak da yapabileceğiniz pek çok egzersiz mevcut. Bu egzersizler hem kan dolaşımını hızlandırır, hem kaygınızı azaltıp mutluluğunuzu arttırır, hem de sizi kilo almaktan korur.
Tütün ürünlerini hemen çöpe atın
Sigara başta olmak üzere; tüm tütün ürünlerinin kalp-damar hastalıkları ve kanserlerin sıklığını artırdığı artık tartışmasız bir gerçek. İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya tütün ürünlerinin hem doğal bağışıklığı hem de edinilmiş bağışıklığı bozduğu uyarısında bulunarak, “Vücudumuzu enfeksiyonlardan koruyan mukoza yapısı ve bu mukoza altındaki hücreler doğal savunmamızdır ve tütün kullananlarda bunların işlevi kesin olarak bozuluyor. Geçirilmiş enfeksiyonlara verdiğimiz yanıtları hatırlayan ve aşılarla oluşan antikorları üreten hafıza hücreleri de sigara içenlerde hem sayı olarak daha azdır, hem de işlevleri bozuktur” diyor. Ayrıca yoğun alkol tüketimi de açıklanamayan mekanizmalarla enfeksiyon sıklığını artırıyor. Bu nedenle alkol tüketimini kısıtlamanız da güçlü bir bağışıklık sistemi için çok önemli.
Kaliteli ve yeterli uyku şart!
Gece-gündüz, uyku-uyanıklık ritminin korunması da savunmamızı güçlendiren bir başka önemli faktör. Bağışıklık sistemini baskılayan hormonların üretimi gece azalıyor. Günde 7-8 saatlik uykusunu düzenli alan kişilerde bu hormonların kan düzeyleri düşüyor, enfeksiyonlarla mücadelede işe yarayan maddelerin üretimi ise artıyor.
Bol su tüketmeye devam edin
Son haftalarda, 20 dakikada bir bardak su içilmesi ve bu sayede ağız içindeki virüslerin sindirim sistemine gönderilmesine yönelik bilgiler kulaktan kulağa yayılıyor. Ancak damlacık enfeksiyonları nefesle birlikte alınıyor: Az bir miktarı ağız ve burunda kalsa da, mikro partiküller saniyeler içinde akciğerlere ulaşıyor. “O yüzden ağız yoluyla alınan suyun virüsleri yıkayacağı gerçekle ilişkisi olmayan bir yaklaşım” diyen İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya, buna karşın bol bol su içmenin önemine dikkat çekiyor. Çünkü yeterli su içmek vücudumuzun toksinlerden arınmasında ve metabolizmanın canlanmasında anahtar rol üstleniyor. Dolayısıyla hastalıklardan korunmak için her gün en az 2 litre su içme alışkanlığınıza devam edin.
Sağlıklı kiloyu koruyun
Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre; dünyada her 4 kişiden biri obezite sorunu yaşıyorken, bu oran ülkemizde 3 kişiden 1’e yükseliyor. Obezite ve stres metabolizma hızını bozup kandaki şeker ve kolesterol değerlerini yukarı çekerek, dolaşım sisteminde hasara sebep olduğu için birçok kronik hastalığa yol açabiliyor. Bunların yanı sıra erişkin enfeksiyonları gibi akut (gelip geçici) problemler de obezite sorunu olan kişilerde ağır seyrediyor. Çünkü bu kişilerde lenf dokusu dağılımı ile beyaz kan hücrelerinin olgunlaşma evreleri bozuluyor, yağ dokusu ve buralarda salınan hormonların miktarı arttıkça bağışıklık sisteminin işlevleri aksıyor. Hem doğal bağışıklık mekanizmaları, hem de geçirilen enfeksiyonlar ve olunan aşılarla kazanılan öğrenilmiş bağışıklık, obezite sorunu yaşayan kişilerde yetersiz çalışıyor.
Sosyal ağınızı genişletin
Vücudumuz baskı altındayken organların işlevlerini düzgün sürdürebilmeleri, kalbin – damarların buna uyum göstermeleriyle mümkün oluyor ve bunlar birtakım hormonlarla sağlanıyor. Kısa dönemde hayat kurtaran bu hormonlar, aşırı stres altında veya kaygı taşıyan insanlarda devamlı ve çok yüksek miktarda üretildiğinde ise tam aksine enfeksiyonla savaşan hücrelerin üretiminde, olgunlaşmalarında ve ihtiyaç duyulan dokulara gönderilmesinde sorun oluşturuyor. Stres ve kaygıdan mümkün olduğunca arınmak için ev içinde yapabileceğiniz en iyi şey; tüylü bir arkadaş edinmek. Evcil hayvan besleyenlerin fiziksel sağlıklarının yanında sosyal ve duygusal sağlıklarının da beslemeyenlerden daha yüksek olduğunu kanıtlayan birçok çalışma mevcut. Ayrıca dostlarınızı ve ailenizi düzenli arayarak, internette arkadaşlarınızla görüntülü sohbet ederek sosyal ağınızı genişletmek de sağlıklı bir ruh hali için çok önemli.
Vitamin ve besin takviyelerine dikkat!
Koronavirüs (Covid – 19) pandemisinin ardından pek çok kişi bağışıklık sistemini güçlendirmek için vitamin veya besin takviyelerine yöneldi. Ancak dikkat! İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ozan Kocakaya vitamin veya besin takviyesi kullanmanın ‘kontrol bende’ hissi verebildiği, bunun da koronavirüsten korunmak için gerekli önlemleri ihmal etme riskine yol açabildiği uyarısında bulunuyor. Dr. Ozan Kocakaya sözlerine şöyle devam ediyor: “Ayrıca kullanmaya karar verdiğiniz ürün, varsa sürekli kullandığınız ilaçlarınızla olumsuz bir etkileşim yapabiliyor. Örneğin; alınan vitamin veya bitkisel bir takviye; hayati ilaçların etkisini gösteremeden vücuttan hızla atılmalarına neden olabiliyor. Veya tam tersine böbrek ile karaciğeri meşgul edip, ilaçların bu organlar tarafından uzaklaştırılmasını geciktirerek, yoğun ve istenmeyen düzeyde etki göstermelerine yol açabiliyor. Dolayısıyla takviye ürünlere karar vermeden önce mutlaka doktorunuza danışın. Ayrıca vitamin ve mineraller bağışıklık sistemimizin düzgün çalışması için gerekli olsa da, bunları fazla almanın bağışıklık sisteminin gücünü arttıracağına dair hiçbir kanıt yok. Üstelik gereğinden fazla çalışan bir bağışıklık sistemi alerjiler veya vücudun kendine zarar verdiği otoimmun hastalıklara da sebebiyet verebiliyor”