Bakan Selçuk: Okulların açılmasıyla ilgili farklı senaryolar var
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bir televizyon kanalının canlı yayınına konuk olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
LGS kapsamında 20 Haziran'daki merkezi sınava ilişkin soru üzerine Selçuk, dün konuyla ilgili gereken tüm teknik açıklamaların yapıldığını hatırlattı.
Selçuk, yeni tip koronavirüs tedbirleri kapsamında, çocukların bu yıl kendi okullarında sınava gireceğini, sınava giriş belgeleriyle ilgili işlemlerin e-okul üzerinden gerçekleştirilebileceğini, kimliklerde fotoğraf şartını da bu sene kaldırdıklarını dile getirdi.
"45 dakikalık arada öğretmenlerin gözetiminde olmalarını istiyoruz"
Sınavın iki oturumu arasındaki 45 dakikalık süreçte çocukların öğretmenlerin nezaretinde, sosyal mesafeye dikkat edilerek bahçede dinlenebileceğini söyleyen Selçuk, şunları anlattı:
"Velilerimizden de bir beklentimiz var; okul bahçeleri sıkışık olacağı için çocuklarımızın rahat etmesi açısından velilerimizin okul bahçesinin dışında beklemelerini isteyeceğiz. Velilerimiz, sınavın tamamı sonuçlanana kadar okul bahçesinde olmayacaklar. Çünkü sosyal mesafeyi korumak diye bir şart söz konusu olduğunda, muhakkak surette çocuklarımızın lehine düşünmemiz lazım. Yani önce çocukların sağlığı deyip, onlar için gerekli tedbirleri aldığımızdan emin olduktan sonra gerekeni yapmak durumundayız. Bu anlamda 45 dakika arada da çocuklarımızın bahçede, sadece öğretmenlerimizle birlikte onların gözetiminde olmalarını istiyoruz."
"Planlamaları Bilim Kurulu ile gözden geçirmemiz gerekiyor"
Okulların daha önce olduğu gibi LGS öncesinde de temizlenip dezenfekte edileceğini, çocuklar için dezenfektan ve ihtiyaç duyulabilecek malzemelerin de sınıflarda hazır bulundurulacağını vurgulayan Bakan Selçuk, "Rehber öğretmenlerimiz bu kez çok daha aktif olarak görev alacaklar. Hem velilerimizden soruları ve ihtiyaçları ile ilgili konularda yardımcı olacaklar hem de çocuklarımıza yönelik destek olacaklar" dedi.
Bilim Kurulunun önerilerini dikkate alarak, "hangi sınıfta kaç öğrenci olmalı, ne şekilde oturmaları gerekir" noktasında birtakım modeller geliştirildiğini, "kaç okul, kaç derslik var" gibi hesaplamaların yapıldığını belirten Selçuk, "Çocuklarımızın ne şekilde otururlarsa çok daha sağlıklı olacakları konusunda da planlamalar yaptık. Ancak bu planlamaları Bilim Kurulu ile de gözden geçirmemiz gerekiyor. Önümüzdeki günlerde de bu çalışmaların yapılacağını ifade edebilirim" dedi.
"Her öğrencimize maske dağıtımı yapacağız"
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, tedbirlere ilişkin bir başka soru üzerine, şu bilgileri paylaştı:
"Her öğrencimize, öğretmenimize ve görevli kişilere ücretsiz maske dağıtımı yapacağız. Sınıflarda her çocuğumuzun yararlanabileceği dezenfektan materyalleri bulunacak. Çocuklarımızın arka arkaya oturmasının engellenmesi, aralık bırakılması, sınıfın metrekaresine göre bir sınıfta kaç öğrencinin bulunması gerektiği konusundaki teknik ayrıntıları da Bilim Kurulu ile yapacağımız görüşmeler sonucunda belirlemiş olacağız. Bütün bunları da halkımızla en kısa sürede paylaşacağız."
"Birinci dönemin notlarıyla ilgili bir işlem yapmak zorundayız"
Sınıf geçmeyle ilgili birinci dönemde alınan notların geçerli olacağı, zayıf notu olan öğrencilerin de sorumlu olarak bir üst sınıfa geçebileceği anımsatılarak, "8. ve 12. sınıftaki öğrenciler sınava girecekler, o sınavları kazandıkları takdirde nasıl bir planlama yapıldı?" sorusuna Selçuk, şöyle yanıt verdi:
"Diyelim ki üniversiteye girecek gençlerimizden sorumlu geçtikleri bir ders var. Yılda 3 kere sorumluluk sınavı yapılıyor. Biz bu öğrencilerimizin, diyelim ki 12. sınıf öğrencimizin üniversiteyi kazanması söz konusuysa, onun üniversiteye girmesine engel olmayacak şekilde sorumluluk sınavını zaten yapacağız. Yani 'sorumluluk sınavı gelecek sene olacak, dolayısıyla bir hak kaybı yaşanacak' diye bir durum kesinlikle söz konusu değil. Üniversiteye girişten önce yapılacak sorumluluk sınavında çocuklarımızın bu sınavı başarıp kazandıkları bölüme gitmeleri için fırsatı tabii ki sağlayacağız. Ama bir şekilde ikinci dönem not veremediğimiz için birinci dönemin notlarıyla ilgili bir işlem yapmak zorundayız."
"Konular yarı yarıya azaldı"
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, YKS tarihinin değiştirilmesine ilişkin sosyal medyada yapılan eleştirilere ilişkin bir soru üzerine, her sene 2 dönemde yer alan konuların tamamından sorumlu olan öğrencilerin bu yıl konuların yarısından, yani sadece birinci dönemden sorumlu olduklarını söyledi.
Konuların yarı yarıya azaldığının altını çizen Selçuk, bu işin motivasyonla ve sorulara odaklanmakla ilgili olduğunun unutulmaması gerektiğini anlattı.
Soru çözümleri oturumları ve örnek sorular
Selçuk, lise öğrencileri için yapay zeka ve akıllı destek temelli akademik destek yazılımının EBA'da olduğuna dikkati çekerek, televizyonlarda hafta sonu 8'inci ve 12'nci sınıflar için soru çözümleri oturumları yapıldığını ve örnek sorular dağıtıldığını anımsattı.
8'inci sınıflar için dün 1000 örnek soru daha yayımladıklarını belirten Selçuk, çözümlerinin televizyonda gösterildiğini ve öğretmenlerle canlı sınıflar yapıldığını belirtti.
Öğrenciler için her türlü desteğe hazır olduklarını ifade eden Selçuk, öğrencilere ilk dönemin konularını tekrar tekrar gözden geçirmeleri, ailelere de çocukların çalışma psikolojisi, çalışma alışkanlığı, duygusal ve sosyal becerileri konuları üzerinde durmaları tavsiyesinde bulundu.
Bu zor süreçte anne ve babalara teşekkür eden Selçuk, "Kolay değil sürekli evde oturmak bu sınav döneminde ama geçen seneki, önceki seneki öğrencilere sağlanmayan o kadar çok imkanı, bu sene öğrencilerimize sağlıyoruz ki gerçekten fırsat adaletini sağlamak konusunda büyük bir aşama kaydettiğimizi söyleyebilirim" dedi.
"Okullar 1 Haziran'da açılacak diye bir ifade kullanmadık"
Ataması gerçekleşen ancak göreve başlayamayan öğretmenlere ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Selçuk, "Okullar açıldığında öğretmenlerimizin hiçbir hak kaybı olmadan atama süreçleri tamamlanmış olacak, hiç merak etmesinler" sözlerini kullandı.
Okulların açılmasına ilişkin tarihin 1 Haziran olup olmadığına ilişkin soru üzerine Selçuk, "Biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak 'Okullar 1 Haziran'da açılacak' diye bir ifade kullanmadık. Basında bazı yerlerde yer aldı ama bizim böyle bir ifademiz yok. Bizim 1 Haziran'da açıldığında ne şekilde planlamamız var, Eylül'de açılırsa ne şekilde bir çalışmamız var bütün senaryoları sıralarken bunun içinde 1 Haziran da vardı" diye konuştu.
Farklı senaryolar mevcut
Milli Eğitim Bakanı Selçuk, kamuoyunda okulların 1 Haziran'da açılacağına yönelik oluşan algıyla ilgili bir soruya karşılık, şunları söyledi:
"Bizim dinamik bir sürecimiz var. Her gün, her hafta değişen bir durum söz konusu. MEB olarak 'şu tarihte açılsın, bu tarihte kapansın' biçiminde tek başına bir karar almaktan ziyade Bilim Kurulumuz tavsiyeleri, Sağlık Bakanlığımızın ortaya koyduğu tablo, dünyadaki gidişat, bütün bunları ortaya koyup, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir değerlendirme yapılıyor.
Bütün bu istişareler sonucunda 'ne zaman açılsın', 'ne şekilde açılsın' konusunda bizim planlarımızı ortaya koyma imkanımız oluyor. Eğer, '1 Haziran'da herhangi bir sakınca olmaz ve normalleşme sürecinde öğrencilerimizin tamamının okula başlaması sağlık açısından sorun değildir' verisi ortaya çıkarsa biz buna hazırız. Eğer, 'kademeli olarak olması daha uygundur' denilirse buna da hazırız. Ama eğer, 'henüz sağlık koşulları uygun değil, biraz daha beklememiz lazım, durumu izlememiz lazım' gibi bir görüş gelirse Bilim Kurulundan o zaman bizim daha sonraki planlamalarımıza geçmemiz gerekli olabilir. Yani biz 'senaryolar içerisinde 1 Haziran da var' derken sanki 1 Haziran'da açılacakmış gibi bir değerlendirme olunca yanlış anlaşılma olmasın diye tekrar ifade ediyorum."
Aileler de düşünülüyor
Okulların kademeli olarak açılması ile ilgili yurt dışı örneklerinin hatırlatılarak, bu tip bir uygulama düşünülüp düşünülmediği yönündeki soruya da Selçuk, "Bazı sınıfların kademeli olarak başlaması, örneğin 4-8 ya da 12'nci sınıfların gelmesi. Ya da okul öncesinin başlaması ve belli sınıflarda sınıfın yarısının sabah, yarısının öğleden sonra gelmesi gibi o kadar çok senaryo var ki elimizde, bunu belirleyecek olan sağlık koşulları. Eğer biz çocuklarımızın en sağlıklı, en risksiz şekilde nasıl eğitim alacağı konusunda Bilim Kuruluyla mutabık kaldığımız bir çerçeveyi ortaya koyarsak, ki koyacağız, o çerçeveye uygun olarak hangi senaryo çocuklarımız açısından daha güvenliyse onu seçeceğiz. Bu bahsettiğimiz bütün senaryolar bizim masamızda var" yanıtını verdi.
"Eğer 1 Haziran'la ilgili bir senaryo olursa öncelikler hangi aşamada ve nasıl belirleniyor?" sorusu üzerine Selçuk, önceliklerin yine sağlık koşullarına göre belirleyeceğini tekrarladı. Selçuk, "Bizim senaryo olarak düşündüğümüz, öncelikle çalışan anne babalara yardımcı olmak" dedi.
Okulların açılması durumunda, istekli ailelerin çocuklarını okul öncesi kurumlara göndermesinin söz konusu olabileceğini, herkesin bunu istemeyebileceğini dile getiren Selçuk, bununla ilgili bir imkan oluşturulmasının çalışan anne ve babaları rahatlatacağını yineledi.
"Sınava gireceklerin yüz yüze eğitim imkanına kavuşması öncelikli"
Sınava girecek öğrencilerin başlamasının da öncelikli bir konu olduğunun altını çizen Bakan Selçuk, "Onların okul ortamında yüz yüze eğitim imkanına kavuşması öncelikli bir konu ama detaylara girdiğimizde eğer çok daha güvenli bir ortam söz konusuysa diğer sınıfların da kademeli ya da parçalı olarak okula devamları konusunda tedbirlerimiz hazır" dedi.
Burada bir zorlama olmadığını vurgulayan Selçuk, çocukların fiziki sağlığının ve ruh sağlığının her şeyden önemli olduğunu dile getirdi.
Hazırlıklar yapılıyor
Ziya Selçuk, "Korona sonrasında alınması gereken önlemler nelerdir?", "Uyum çalışmaları nasıl yapılacak?", "Hangi çocuklara ve velilere yönelik psikososyal destekler nasıl planlanmalı?", "Hangi hafta hangi etkinlikler yapılacak?" başlıklarında da hazırlık yaptıklarını belirtti.
Çin'de çocukların siperlik takarak sınıflara alındığına dair görüntüler hatırlatılarak, benzer görüntülerin Türkiye'de olup olmayacağının sorulması üzerine de Selçuk, "Burada önemli olan pedagojik açıdan bakmak. Çocukları, velileri çok zorlayacağımız ya da ders işlemeyi güçleştirecek yaklaşımdan ziyade, mümkün olduğu kadar sağlıklı ve rahat olacakları durumları tercih ederiz. Eğer şartlar çok olumsuzsa ve aşırı tedbirler almak gerekiyorsa bu eğitimin kalitesini de bozar. O yüzden şartların iyileşmesine dikkat edip çalışmakta yarar var. Türkiye'de 18 milyon öğrencimiz var, çok büyük bir ölçekten söz ediyoruz. Tedbirlerimizi alırken elbette buna göre bir değerlendirme yapacağız" dedi.