Yol açtığı 10 hastalık ve Obezite ile mücadele için 10 öneri
Obezite ile ilgili son yıllarda yapılan çalışmalardan elde edilen istatistiki veriler Türkiye’de neredeyse her 3 kişiden 1’inin obez olduğunu ortaya koymaktadır. Uzak Doğu ülkelerinde bu oran çok daha düşük seviyelerde ilerlerken, Kuzey Amerika ülkelerinde tablo daha kötü seyretmektedir.
Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Altunizade Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bilgi Baca; obezitenin yol açtığı 10 ciddi sorunu şöyle sıraladı:
Diyabet (Şeker)
Tip 2 diyabeti olan çoğu insan aşırı kilolu veya obezdir. Kilo vererek, dengeli beslenerek, yeterli uyku alarak ve daha fazla egzersiz yaparak tip 2 diyabet geliştirme riski azaltılabilir.
Kilo vermek ve fiziksel olarak daha aktif olmak kan şekeri seviyesini kontrol etmeye yardımcı olabilir. Daha aktif olmak ve kilo vermek diyabet ilacı ihtiyacını da azaltabilir.
Hipertansiyon
Yüksek tansiyon, aşırı kilo ve obezite ile çeşitli şekillerde bağlantılıdır. Aşırı kilolu olmak kan basıncını artırabilir çünkü kalbin tüm vücut hücrelerine kan sağlamak için daha fazla pompalaması gerekir. Fazla yağ, böbreklere de zarar vererek yüksek tansiyona neden olur.
Kalp hastalığı
Fazla kilo; yüksek tansiyon ve yüksek kolesterole sahip olma olasılığını artırır. Bu koşulların her ikisi de kalp hastalığı veya felç olasılığını artırır. Kilo vermenin kalp hastalığı ve felç geçirme oranını düşürdüğü görülmüştür.
Kanser
Kolon, meme (menopoz sonrası), endometrium (rahim duvarı), böbrek ve yemek borusu kanserleri obezite ile bağlantılıdır. Bazı çalışmalar ayrıca obezite ile safra kesesi, yumurtalıklar ve pankreas kanserleri arasında bağlantılar olduğunu bildirmiştir.
Safra kesesi hastalıkları
Aşırı kilolu olmak safra taşı geliştirme olasılığını artırdığından, safra kesesi hastalığı ve safra kesesi taşları fazla kilolu insanlarda daha yaygın olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle ideal kiloyu korumak büyük önem taşıyor.
Kemik ve eklem hastalıkları
Osteoartrit, sıklıkla diz, kalça veya sırtı etkileyen yaygın bir eklem rahatsızlığıdır. Fazla kilo taşımak, bu eklemlere ekstra baskı uygular ve normalde onları koruyan kıkırdağı yıpratır.
Kilo kaybı dizler, kalçalar ve beldeki stresi azaltabilir ve osteoartrit belirtilerini iyileştirebilir.
Ayrıca eklemleri etkileyen bir diğer hastalık gut hastalığıdır. Kandaki ürik asitin artmasıyla ortaya çıkan bir hastalıktır. Aşırı kilolu kişilerde gut daha yaygındır.
Uyku apnesi
Uyku apnesi, aşırı kilolu olmakla bağlantılı bir nefes alma problemidir. Kişinin ağır bir şekilde horlamasına ve uyku sırasında kısa süreliğine nefes almayı durdurmasına neden olabilen uyku apnesi aynı zamanda kalp hastalığı ve felç olasılığını artırabilir. Kilo kaybı genellikle uyku apnesini iyileştirir.
Karaciğer yağlanması
Karaciğer yağlanmasının nedeni hala bilinmemektedir. Hastalık çoğunlukla orta yaşlı, fazla kilolu, obez ve diyabet hastası olan kişileri etkiler.
Gebelik diyabeti ve yüksek tansiyon
Fazla kilo ve obezite hem anne hem de bebek için hamilelik sırasında oluşabilecek sağlık sorunları riskini artırır. Fazla kilolu veya obez olan hamile kadınlarda gebelik diyabeti (hamilelik sırasında yüksek kan şekeri) ve preeklampsi (hamilelik sırasında yüksek tansiyon) görülme olasılığı daha yüksektir ve bu iki hastalık hem anne hem de bebek için ciddi sorunlara neden olabilir. Fazla kilolu veya obez annelerin bebekleri, çok erken doğma, ölü doğma (20 haftalık hamilelikten sonra rahimde ölme) ve nöral tüp kusurları (beyin ve omurilik kusurları) açısından yüksek risk altındadır.
Depresyon
Obeziteden etkilenen birçok kişi depresyon yaşar. Bazı çalışmalar obezite ile majör depresif bozukluk arasında güçlü bir ilişki bulmuştur. Obeziteden etkilenen kişiler toplumda ayrımcılık ile karşılaşabilir. Zamanla bu, üzüntü duygularına veya özgüven eksikliğine yol açabilir.”
Memorial Ataşehir Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümü’nden Prof. Dr. Erol Bolu, obeziteye karşı alınması gereken önlemleri şöyle özetledi.
Dünyada insan dışında kilo vermeye çalışan başka bir canlı bulunmamaktadır. Değişen yaşam koşulları göz önüne alındığında obezitenin nedenleri ortaya çıkmaktadır. Genetik faktörlerin yanı sıra; hazır gıdalar, sağlıksız ve dengesiz beslenme, hareketsiz yaşam obeziteye yol açan faktörlerin başında sayılmaktadır. İş yerlerinde toplu olarak verilen yemeklerde görülebilen kalori dengesizliği, fast food alışkanlıkları, tüketilen gıdaların eskisi gibi doğal olmaması, çocukların erken dönemde sağlıksız gıdalarla tanışması obeziteyi küresel bir sorun haline getirmektedir.
Şehir planlaması obeziteye göre şekillendirilmeli
Obezite ile mücadelede, sadece kilolu bireylere değil toplumun tümüne sorunun ciddiyetinin anlatılması gerekmektedir. Kişisel önlemlerin yanı sıra radikal önlemlerin de hayatın içine sokulması önemlidir. Kişilerin araç kullanmak yerine kısa mesafelere yürüyerek gitmesi, asansör yerine merdiven kullanılması gibi kişisel önlemlerin yanı sıra şehir planlaması toplumda giderek artan obeziteye göre şekillendirilebilir. Metro, otobüs gibi toplu taşıma sistemlerinde duraklar arası mesafe var olandan daha uzak tutularak insanlar yürümeye yönlendirilebilir ya da servis taşımacılığında çeşitli düzenlemeler yapılarak fiziksel aktivitenin artırılması sağlanabilir. Ayrıca insanların açık havada spor yapmasına olanak tanıyacak alanların şehir planlaması içinde bulunması önemlidir.
Çocuklarınıza rol model olun
Sağlıklı beslenme adına gıda sektöründe değişimler hayata geçirilmelidir. Bağımlılık derecesinde etkili olan gıdalar konusunda toplum tam olarak aydınlatılmalıdır. Çocukların gününün çoğunu geçirdiği okullardaki kantinlerin kontrol altında bulundurulması önemlidir. Eğitim hayatının içine spor aktivitelerinin daha çok eklenmesi gerekmektedir. Tüm bunlarla birlikte beslenmeden spora kadar ebeveynlerin çocuklarına rol model olarak mümkün olduğunca birlikte aktiviteler gerçekleştirmesi gerekmektedir. Çocukları obeziteden kurtararak sağlıklı bir yaşama kavuşturma projesi aslında yetişkinleri de kurtarma projesidir.
Kilo vermekte acele etmeyin
Obezite ile mücadelede yapılan yanlışların başında çok hızlı kilo verme isteği gelmektedir. Çok kısa sürede verilen kiloların yine çok kısa sürede geri alınabildiği unutulmamalıdır. Ayrıca obezite hastalarının hızlı kilo verimi sırasında farklı sorunlarla karşılaşması mümkündür. Beslenme düzenine günlük sadece 8 kalori yani bir bisküvinin eklenmesi bile 30 yılda 10 kilo alınmasına yol açmaktadır. Tam tersi şekilde günlük beslenme düzeninden 8 kalorinin eksiltilmesi de 10 kilo verilmesini sağlayabilecektir. Yapılan çalışmalarda obezite hastalarının %5-7 kilo vermesi halinde metabolik sistemlerinde düzelmelerin yaşandığı, %15 üzeri kilo verildiğinde ise ılımlı seyreden Tip 2 diyabetin olumsuz etkilerinin geri döndüğü ortaya konulmaktadır.
Önce niyet sonra diyet
Obezite ile mücadelede öncelikle hastanın motivasyonu sağlanmalıdır. Kendi sağlığı ile ilgili yükümlülüklerini kabul etmeyen hastada cerrahi dahil uygulanacak hiçbir yöntem başarılı olmamaktadır.
Obezite ile mücadele için 10 önemli öneri
- Çok yavaş yemek yiyin ve sofradan 20 dakikadan önce kalkmayın.
- Katı gıdaları en az 20 kez, çorba yoğurt gibi sıvı gıdaları en az 10 kez çiğneyin
- Tabağınıza ne koyacaksanız üçte 1’ini bırakın. Üç köfteden 1’ini yemeyin.
- Sofradan tam doymadan kalkın.
- Her yemekten sonra ilk bir saat içinde on dakika yavaş yürüyüş yapın. Yemeklerden sonra yatmamaya özen gösterin.
- Tatlı, yağlı ve hazır gıdalardan uzak durun.
- Kilo kontrolünüzün, uzun süreli beslenme alışkanlıklarınızın ve yemek yeme tekniğinizin olumlu yönde değiştirilmesi ile kalıcı olacağını bilin.
- Yavaş yavaş başlayarak her gün bir 1 saat yürüyün.
- Kendinizle hayat tarzınızı değiştirmek üzerine 5 yıllık kontrat yapın ve vazgeçmeyin.
- Obeziteden korunmayı yaşam şekli haline getirin.