Popüler 5 ünlü diyetin zararlarına dikkat
Acıbadem Altunizade Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Deniz Nadide Can, öne çıkan beş diyeti değerlendirirken “Diyeti, hızlı kilo kaybı için kısa yol değil, kalıcı sağlıklı beslenme modeli olarak görmek gerekiyor. Sağlığımızı bozmadan kilomuzu yönetmede başarılı olmak için kaliteli uyumalı, stresi azaltmalı ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları ile düzenli fiziksel aktiviteyi hayatımıza sokmalıyız” uyarısında bulundu ve bilimsel verilerin bu popüler diyetleri desteklemediğine dikkay çekti.
Deniz Nadide Can, “Dukan, Taş Devri, ketojenik, glutensiz diyetler ile detoks” hakkında şu uyarılarda bulundu:
Dukan diyetinin yan etkileri sağlığı tehlikeye atacak kadar ciddi
Fransız Tıp Doktoru Pierre Dukan tarafından ortaya atılan Dukan diyeti, dört aşamadan oluşuyor. İlk iki aşamada kilo verme, sonraki aşamalarda da gelinen kiloyu koruma amaçlanıyor. Kilo verdirme iddiası son derece cazip görünse de çok miktarda hayvansal protein içeren, özellikle başlangıç aşamasında ürün ve nişasta açısından hayli kısıtlayıcı olan Dukan diyetinin yan etkileri sağlığı tehlikeye atacak kadar ciddi olabiliyor. Kabızlık başlıca yan etkilerden biri. Dukan diyetinin, bağırsak sağlığını bozduğu için ileride bağırsak kanserine yol açabilecek poliplerin oluşma riskini artırabileceği gösterildi. Ayrıca bu diyet antioksidan ve fitokimyasal maddeler gibi vücuda yararlı bileşiklerin yanı sıra vücudumuz için gerekli olan vitamin ve minerallerin tamamını kapsamadığı için bağışıklık sistemini zayıflatıp hastalıklara yakalanma riskini artırabiliyor. Yüksek protein içerdiği için böbrek hastalıklarına da neden olabiliyor
Ketojenik diyet yaparken kalp damarlarınız tıkanabilir
Karbonhidrat alımını büyük ölçüde azaltmayı ve daha çok yağ almayı içeren ketojenik diyet, son dönemlerde sıklıkla bahsedilen kilo verme yöntemi olarak öne çıkıyor. Bilimsel çalışmalar ketojenik beslenmenin çocuklarda epilepsiyi kontrol etmeye yardımcı olduğunu kanıtladı ancak aynı durum sağlıklı yetişkinler için geçerli değil. Besinlerde kısıtlamaya gidildiği için ketojenik diyette vücutta vitamin ve mineral eksikliği meydana geliyor. Bu da bağışıklık sisteminin zayıflamasına ve hastalıklara karşı korunmasız hale gelmemize neden oluyor. Ayrıca lif içeren gıdalar bu diyette yasak olduğu için ciddi bağırsak problemleri de görülebiliyor. Ketojenik diyet, yüksek yağlı bir diyet olduğu için LDL (kötü kolesterol) yükselebilir ve bu da kalp damarlarının tıkanmasına yol açabiliyor.
Taş Devri diyeti kemikleri eritebilir, dişleri çürütebilir
Adından da anlaşılacağı gibi Taş Devri diyeti, insanoğlunun yüz binlerce yıl önceki beslenme düzenine atıfta bulunan, süt ürünleri ve tahılla beslenmeyi önermeyen bir yöntem. Bu diyette yer alan kuyruk yağı, iç yağı ve tereyağ gibi doymuş yağların alımının desteklenmesi yanlış. Kalp-damar hastalıklarının oluşumunda büyük etkiye sahip olan bu besinlerin özellikle günümüzün hareketsiz toplumlarına önerilmesi hiç uygun değil. Süt ve süt ürünlerinin alınmaması kalsiyum eksikliğine yol açar, bu da uzun vadede diş çürüklerine ve kemik erimesine neden olabilir. Ayrıca tahıl ürünlerinin yenilmemesi de özellikle B grubu vitaminlerin yetersizliğine ve posa eksikliğine sebebiyet verebiliyor.
Detoks elektrolik dengesizliklerine yol açıyor
Vücuttaki toksik maddeleri uzaklaştırmak amacıyla belli bir süre katı gıda yememe, bunun yerine metabolizmayı hızlandıracak besinlerin sıvı halde alınması temeline dayanan detoks, son yılların en gözde kilo verme ve koruma yöntemi olarak görülüyor. Ancak bu programlar, dehidrasyon (vücudun aşırı sıvı kaybetmesi nedeniyle susuz kalması) ve elektrolik dengesizliklerine yol açacak kadar şiddetli ishale neden olabilecek laksatif (bağırsak hareketini artıran maddeler) içerebiliyor. Ispanak, pancar gibi yüksek oksalat içeren maddeler de ciddi böbrek rahatsızlıklarına neden olabiliyor.
Glutensiz diyet: Kalp-damar hastalık riskini artırıyor
Buğday, arpa ve çavdar tanelerinde bulunan protein türü olan gluten, özellikle Çölyak hastaları ve bu proteine duyarlı kişiler için ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Ancak Çölyak hastası olmayanlar ve gluten alerjisi bulunmayanlar da sağlıklı beslenme adına glutenden uzak durabiliyor. Çok katı glutensiz diyet uyguladığınızda, ihtiyacınız olan vitamin, lif ve mineralleri alamayabilirsiniz. Bu diyet lif içeriği düşük olduğu için bağırsak sorunlarına sebep olabilir. Ayrıca uzun süre glutensiz beslenenlerin kardiyovasküler ve metabolik sendrom riskinin arttığı görülüyor. Glutensiz ekmeğin normal ekmeğe göre 2 kat fazla yağ içerdiği ve glutensiz makarnanın normal makarnaya göre daha fazla sodyum ve karbonhidrat içerdiği biliniyor.