Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler dedi mi, demedi mi?
Devrim öncesi Fransa’nın son kraliçesi Marie Antoinette, Paris halkının ekmek dahi alamayacak kadar sefil durumda oldukları haberini aldığında, o talihsiz “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” cümlesini sarf etmedi.
"Bırakın brioche yesinler" dediği varsayılıyor
Öncelikle, meşhur sözün Fransızca’dan çevirisinin oldukça abartılı yapıldığını belirtmek gerekiyor. Marie Antoinette’e atfedilen esas söz “Qu’ils mangent de la brioche” yani kaba bir çeviri ile “Bırakın brioche yesinler” şeklinde. Her ne kadar şekerli bir çeşit ekmek olan Brioche normal bir francaladan (uzun bir Fransız ekmeği) daha pahalı olsa da, çoğumuzun meşhur sözde kastedildiğini düşündüğü, süs ve krema kaplı, çok katlı bir gateau -pasta- kadar şaşalı da değildir. Yine de bu abartılı çeviri propagandacı bir bakış için cümlenin ağırlığını ortadan kaldırmıyor; cümle hala küstah, işçi sınıfıyla kopuk bir Fransız kraliçe izlenimi yaratıyor. Marie Antoinette gibi yüreği halkın acılarına karşı duyarsızlaşmış aristokratlar yönetimde olduğu sürece, ortalama vatandaşın hiçbir zaman gün yüzü göremeyeceği aşikâr.
Ancak “brioche” alıntısı da oldukça problemli, çünkü ortada kraliçenin bu sözü söylediğini ispatlayacak güvenilir hiçbir kanıt yok. “Marie Antoinette o meşhur sözü ya da bir benzerini hiçbir zaman söylemedi,” diyor Marie Antoinette karakterinin çağdaş tasvirleri üzerine araştırma yürüten ve Clermont Lisansüstü Üniversitesi’nde misafir profesör olan Denise Maior-Barron. “Kral Louis ise Marie Antoinette’i konu alan tüm filmlerde sessiz, zavallı bir koca olarak tasvir ediliyor. Aslında bu da bir başka tarihi hata.”
Fransa, tarihi boyunca sayısız devrime sahne oldu. 1789 yılında gerçekleşen ilk devrim Marie Antoinette ve kocası XVI. Louis için oldukça kötü bitti. Sonraki yüzyılda ülke monarşiler ve cumhuriyetler arasında geçiş yaptı, iki taraf da silahlı çatışmalara ek olarak bir propaganda mücadelesindeydi. Bu meşhur sözün ortaya atılması da bu devrimlerden birisi sırasında, Marie Antoinette’in idam edilmesinden çok sonra, gerçekleşti.
“Bu söz Marie Antoinette’e 18. yüzyılda değil, 1870 yılında kurulan Üçüncü Fransız Cumhuriyeti’nin yürüttüğü tarihi dikkatli bir biçimde yeniden yazma programı çerçevesinde atfedildi.” diyor Maior-Barron.
Fransa’nın cumhuriyete geçişi sırasında idam edilen kraliçe Marie Antoinette nüfuzlu bir Avusturyalı Habsburg ailesinden geliyordu.
1870 yılında, Prusya’ya karşı verdiği savaşı kesin olarak kaybeden III. Napolyon’u tahttan indirmeyi başaran cumhuriyetçiler, Marie Antoinette’in mirasını ve itibarını yerle bir etmek için uzun süren bir çabanın içerisindeydiler. “Fransız Devrimi’nin dehaları, monarşiyi yıkmayı sürekli saldırılar ve nihayetinde monarşinin en önemli sembollerini, Fransa’nın kral ve kraliçesini, yok ederek başardılar.” diyor Maior-Barron. “Bu sebeple, ‘Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler’ tarzı klişeler günümüzde varlığını sürdürüyor.”
Marie Antoinette’in itibarını zedelemek için süren bu asırlık çaba sadece cumhuriyet davasını korumak için değildi, cinsiyetçilikle de alakalıydı. Sonuçta, Marie Antoinette’in itibarı gerçekte Fransa’yı yöneten kocasınınkine göre daha fazla saldırıya uğramış gibi görünüyor.
“Fransız Devrimi kadınların siyasetle olan bağını kesmeye çalıştı.” diyor Oxford Üniversitesi’nde modern tarih profesörü olan Robert Gildea.
XVI. Louis tahta çıktığında kadınların özgür olduğunu söyleyemesek de kral ve diğer önemli yetkililerin eşleri ve metreslerinin resmi olmasa da bir miktar gücü ellerinde tutmaları mümkündü. Ancak devrimciler, kadınları devlet yönetiminde söz sahibi olmaktan iyice mahrum bırakmaya çalışıyorlardı. Üstelik, Marie Antoinette Fransa’nın cumhuriyete ilk geçişi sırasında başını kaybeden tek kadın değildi. “Kadın ve Kadın Vatandaş Hakları Beyannamesi’ni yazan Olympe de Gouges de giyotinle idam edildi.” diye ekliyor Gildea.
Fransız Devrimi’nin başlangıcında, Marie Antoinette’in, kocası üzerinde çok fazla güç sahibi olmakla suçlandığını belirtiyor Gildea. Bu olaylar ışığında, propagandacıların Marie Antoinette’e karşı nasıl bir itibar suikastı yürüttüklerini görebiliriz. Kraliçenin ismini çevreleyen söylentiler çemberi ilk devrim zamanında, daha kendisi hayattayken ortaya çıktı. “Erkek ve kadın sevgilileri olduğu ve oğluyla ensest bir ilişki yürüttüğü gibi suçlamalara maruz kaldı.” diyor Gildea.
Doğrusu, “brioche” alıntısı orijinal bile değildi, hatta daha önce başka bir asil kadına atfedilmişti. Bu sözü kullanan ilk kişi, cümleyi 1767 yılında kaleme alan ve eseri ile devrimi etkileyen felsefeci yazar Jean-Jacques Rousseau olabilir. “‘Bırakın brioche yesinler’ ilk olarak Jean-Jacques Rousseau’nun eserlerinden birinde karşımıza çıkıyor. Söz, bu eserde, 18. Yüzyıl Fransız aristokrasisinden bir kadına atfediliyor.” diye açıklıyor Maior-Barron.
Ancak Marie Antoinette söz konusu olduğunda, kraliçeye iftira atanları cinsiyetçilikten çok daha fazlası harekete geçirmiş olabilir. Zira nüfuzlu bir Avusturyalı Habsburg ailesine mensup olan kraliçe, cumhuriyetçiler için büyük bir tehdit arz ediyordu. Fransız monarşisine karşı silahlı direniş başladığında, kraliçe kardeşlerine mektup yazarak Fransa’yı işgal etmelerini ve monarşiyi kurtarmalarını istedi. “Bu güçler Fransa’yı işgal ettiğinde, Marie Antoinette bir hain olarak görüldü.” diyor Gildea.
Sonuç olarak, Habsburglar devrimi durdurmayı başaramadılar, Marie Antoinette’in başı vuruldu ve muzafferler tarih kitaplarını yazmaya koyuldular.
Kaynak: Live Science / Çeviri: Enes Gençtürk - Arkeofili