Ünlü Sanatçı Hilmi Şahballı kalp ameliyatı geçirdi
Yaklaşık bir haftadır kalbinde sorun yaşayan 68 yaşındaki Halk ozanı Hilmi Şahballı, Antalya'da kalp muayenesi için gittiği özel hastanede fenalaşmasının ardından kalp ameliyatı geçirdi. Kalbe giden üç ana damarının tıkalı olduğu tespit edilen Şahballı'ya stent takıldı ve tıkalı damarları değiştirildi.
Halk ozanı Hilmi Şahballı kimdir?
Kahramanmaraş'ta 1953'te dünyaya gelen ve 1973'te düzenlenen AşıkIar Yarışması'nda 1. seçiIerek "Şah" unvanını alan sanatçının eserleri, bugüne kadar Bülent Ersoy, Orhan Hakalmaz, İbrahim Tatlıses, Bedri Ayseli, Alişan ve Bedia Akartürk gibi birçok ünlü tarafından seslendirildi.
Henüz 10 yaşındayken ilk şiirini "İnsanoğlu yaprak, ecel bir rüzgar/ Yüce hakkın emir etmesini bekler/Saat tamam olur, vakit olur dar/ Meyve ham olursa yetmesini bekler/ Bir bakarsın dünya döner tufana, bir bakarsın güneş doğar şahane/ Kazalar, depremler hepsi bahane/ Azrail ömrün gitmesini bekler." ifadeleriyle kaleme alan Şahballı, ilkokul öğretmeninin kendisini keşfetmesinin ardından şair Hayati Vasfi Taşyürek ile tanışma fırsatı buldu.
Yurt içi ve dışında birçok çalışmaya imza atan Şahballı, yaklaşık 40 yıllık sanat hayatında 750'nin üzerinde şiir ve 55 plağı müzikseverlerle buluşturdu.
"Türküler bizi mutlaka bir yerden bir yere götürür"
Şahballı, , ilk plağını, sözleri Karacaoğlan'a, bestesi ise kendisine ait "Garbiyeli" adlı eserle çıkardığını belirterek, çocukken gündüzleri Kur'an kursuna gittiğini, akşamları da Nimri Dede'den saz dersleri aldığını anlattı.
Türküleri ana sütüne benzeten usta sanatçı, "Türküler bizi mutlaka bir yerden bir yere götürür. Asker yolcu ederken, şehidimiz olunca ağıt yakarız. Oğlumuzu evlendirirken, oyun havalarıyla neşeleniriz. Türküler, Türk milletinin her karesinde vardır. Türküler olmasaydı biz Çanakkale'yi, Yemen'i nereden bilecektik. Orada yaşananları milletimize nasıl anlatacaktık. O yüzden yeri doldurulamayan, yol gösteren öğretmendir türkülerimiz." dedi.
Şahballı, türkülerin hastalıklara da en büyük tabip olduğunu anlatarak, "Aslında hasta yatan insanlara bizleri gönderseler, sazımızla terapi yapsak, bir iki tane türkü söylesek, ayağa kalkarlar. Türküler aynı zamanda terapidir. Biz türkülerimizi böyle yürekten söylediğimiz zaman amacına ulaşır. Usta malı türkülere şu anda çok değer vermeliyiz. Türküler bizim vazgeçilmezimizdir." ifadelerini kullandı.
"'Vıttırı Vızzık Adamlar' ile bir anda fenomen oldum"
Aşıklık geleneğinin hiçbir zaman bitmeyeceğine dikkati çeken Şahballı, beğeni toplayan "Vıttırı Vızık Adamlar" şarkısıyla ilgili şunları kaydetti:
"Bizim Ankara türkülerimizde 'Misket', 'Fidayda', 'Topal' gibi birçok eserimiz var. Efelerimizin oynadığı Zeybek havasında, o efe ayağını kaldırdığında düşmanı nasıl alt edebileceğini düşünür, düşmanla savaşırcasına halayını çeker. Ben bunları dinlediğim zaman gözyaşlarımı tutamam. Ankara misketini dinlerken bile gözlerim yaşarır. Çünkü omuzları ile delikanlıca oyunu oynarlar. Günümüzde ise bir sürü 'vıttırı vızzık' adamlar çoğaldı. Bu adamlar ise belden aşağı oynuyorlar. Sahtekar, din adına dinsizleşen, dürüstlük adına hırsızlaşan, vatan adına vatansızlaşan bir sürü ufak tefek gruplar çoğaldı. Bunlar için 'Gençliğe yönelik bir türkü yapayım' dedim. Şu anda aşağı yukarı, 7 yaş ile 25 yaş arası, 40 milyonun üzerinde tıklama alıyorum. 'Vıttırı Vızzık Adamlar'ı söyledikten sonra bir anda fenomen oldum."
Sosyal medya olmasaydı, bugün sesini duyurmasının oldukça zor olacağını dile getiren Şahballı, Türkiye'nin en önde gelen televizyon kanallarında 500-600 bölümlük program yaptığını kaydetti.
Şahballı, ozanlar ve halk müziğiyle ilgili TRT Müzik'in varlığına değinerek, "Biz ulusal kanallarda program yapmak istiyoruz. Orada kültürümüzü, bilgi birikimimizi Türk milletine sunmak istiyoruz." dedi.
YouTube'daki canlı yayınlarının yaklaşık 2 milyon izleyiciye ulaştığını aktaran Şahballı, şöyle devam etti: "Okullarımızda ozanlarımızın, sözleriyle, sazlarıyla talebelere moral vermesi açısından bir terapi yapması gerekiyor. Şu anda çocuklar uzaktan eğitim alıyorlar, evlerdeler. Bizleri bir kameranın karşısına oturtup, yarım saat, bir saat kültürel bir hizmet yaptırabilirler. Yani konser vermemize gerek yok. Biz şu an kıyıda, köşede kaldık. Bütün sanatçılar, ozanlar bir kenarda kaldı. Kültürel manada hizmet veremiyoruz ve hizmet vermek istiyoruz. Bizler Yunus Emreleri, Pir Sultanları, Reyhanileri, Mevlanaları, Abdurrahim Karakoçları, Emrahları yaşatacağız. Bizlerden sonra gelenlerin de bizleri yaşatması lazım. Ozanlarımıza ölürken sahip çıkılıyor, yaşarken de sahip çıkılması lazım."
Aralarında "Yürüyorum", "Kızılırmak", "Dokunmayın Çok Fenayım", "Zım Zım Zım Ey", "Uyan Bebeğim", "Senden mi Benden Mi", "Al Beni Götür Beni'nin de bulunduğu birçok esere imza atan sanatçı, şu mesajı paylaştı:
"Selam olsun yüce Türk milletine, tüm dertlere deva bulmamız lazım. Sevgi, barış, hoşgörü ile el ele derhal bir araya gelmemiz lazım. Kürdü, Alevisi, Türkmeni, Lazı, hepimiz bir evin oğlu kızı. Kimse farklı farklı görmesin bizi, kenetlenip birlik olmamız lazım. Ortası, kenarı, sağcısı, solcusu tüm, hepimiz bir geminin yolcusu. Düşmanlar sinsice kurmuşlar pusu, birlikte batarız bilmemiz lazım. İlmi, nakış nakış dokumalıyız. Her fırsatta bol bol okumalıyız. İlimde, kültürde tek olmalıyız. Cehaleti kökten silmemiz lazım. Kabuslu geçiyor uykularımız, endişeli büyüyor çocuklarımız. Cehennemi yaşar komşularımız. Sıra bize gelir bilmemiz lazım. Onun için tedbir almamız lazım."