Nilüfer Çayı karardı, Marmara'yı müsilaj sardı
Uludağ eteklerinde Keles civarında doğan Nilüfer Çayı; Deliçay, Ayvalı Deresi, Sultaniye, Kurtkaya, Değirmendere, Yaylacıkdere, Kaplıkaya derelerinden de beslenerek, Susurluk Çayı ile birleşiyor ve 200 kilometre sonra Karacabey Boğazı civarında Marmara Denizi‘ne dökülüyor... Adını Osmanlı Sultanı Orhan Gazi'nin eşi ve I. Murad’ın annesi Nilüfer Hanım'dan alan Bursa'nın Nilüfer ilçesinden alan Nilüfer Çayı, ilin en önemli akarsuyu..
Ne var ki kaynak noktasında berrak ve pırıl pırıl olan Nilüfer Çayı suları, yaklaşık 30 yıldır sanayileşmenin karanlık yüzünün doğurduğu kirlilikten mağdur. Billur gibi sular Marmara Denizi'ne simsiyah karışıyor...
Nezih Başgelen: Seferberlik ilan edilmeli
Ortaya çıkan kirliliği yerinde inceleyen ve bölgede araştırmalarda bulunan ünlü arkeolog, yayıncı ve Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu kurucusu Nezih Başgelen, "Nilüfer Çayı'ndaki kirlilik artık vahim bir noktaya gelmiş görünüyor. Duyarsızlık ve ihmalkarlık nedeniyle Çevre Kirliliği kurbanı edilmiş Nilüfer Çayı sularının hem kendi çevresine hem de döküldüğü Marmara Denizi'ne büyük zarar verdiği ortada. Bu noktadan sonra, acil bir şekilde konuya el atılması ve Marmara Denizi'ndeki müsilaj temziliği eylem planlarına Nilüfer Çayının da dahil edilmesi elzemdir. Konuyla yakından ve uzaktan ilgili resmi ve gayrıresmi tüm kurum ve kuruluşların konuya çözüm bulmak için ivedilikle bir araya gelip, çözüm üretmesi şart. Buradan herkesi göreve çağırıyor ve önde gelen Tarihi Miraslarımız arasında yer alan Ulu Şehir Bursa'nın göz bebeği bu akarsuyun biran önce, kaynağından çıktığı gibi tertemiz olarak Marmara Sularına ulaşması için seferberlik ilan edilmesini talep ediyorum. Başta Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanı sayın Murat Kurum olmak üzere herkesten acil duarlılık bekliyorum." dedi.
Nilifer Deresi nasıl bu hale geldi?
Arkeolojikhaber.com'da yayınlanan habere göre dünden bugüne konuyla ilgili yaşananlar şu şekilde:
Uludağ’dan pırıl pırıl doğan Nilüfer Çayının suları, yaklaşık bir iki kilometre sonra sanayi atıkları ile kararmaya başlıyor ve Marmara Denizi’ne karıştığı noktada simsiyah hale geliyor. Marmara Denizi'nin kirlilik nedeniyle yaşanan salya kabusunu besleyen en önemli unsurlar arasında yer alan Nilüfer Çayı'nın kirliliği, yıllardır pek çok bilimsel araştırmaya konu oldu.
Sanayi atıklarının düzenli takip edilmesi gerekiyordu
Uludag Universitesi'den Enis Akay, Selman Kander, F. Olcay Topaç imzalı 2019 Ağustos tarihli
LimnoFish - Journal of Limnology and Freshwater Fisheries Research dersinde yayınlanan "Ayvalı Deresinin Kirlilik Potansiyelinin Belirlenmesi" makalesinde " Nilüfer Çayı Bursa için önem arz eden bir su kütlesidir. Ancak birçok sanayi bölgesi tarafından kirletilmektedir. Nilüfer Çayı’nı etkileyen bu kirliliğin önlenebilmesi için bölgedeki sanayi atıklarının düzenli takip edilmesi ve periyodik olarak ölçümlerinin yapılması gerekmektedir" deniliyordu.
Sanayileşme kaynaklı yoğun baskı
Bursa Uludağ Üniversitesi'nden Selma Bozdemir'in aynı yıl kaleme aldığı "Nilüfer çayı su kirliliğinin yapay sinir ağı ile değerlendirilmesi" başlıklı Yüksek Lisans tezinde de "Bursa ilinde kalabalık nüfusu ve sanayileşmeden kaynaklı yoğun bir baskı bulunmaktadır. Su kirliliği devamlı olarak artış göstermektedir. İlde belediyelere ve çeşitli sanayi bölgelerine ait bir çok arıtma tesisi bulunmaktadır; ancak, kimi sanayi kuruluşlarının atık sularını arıtmadan, Nilüfer Çayı ve yan kollarına deşarj etmeleri sonucu, Nilüfer Çayı’nın sulama suyu su kalitesi düşmektedir. Nilüfer çayının sulama suyu olarak kullanıldığı bölgelerde uzun süredir süregelen kirliliğin etkilerinin belirlenmesi için su örneklerinin alındığı geniş kapsamlı bir proje çalışması yapılmalıdır" ifadesi dikkat çekiyor.
Ağır metal içeriğindeki artışlar göz önünde bulundurulmalıydı
Bu çalışmalardan iki sene önce gerçekleştirilen başka bir bilimsel araştırmada ise Nilifer Çayı sularındanın ağır metal içeriğindeki değişimlere dikkat çekiliyordu.
Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü'nden Hasan Fatih Akın ve Barış Bülent Aşık'ın Yüksek Linans Tezlerine dayanarak yaptığı "Nilüfer Çayı ve Farklı Arıtma Tesisleri Atıksularının, Toprak Özellikleri ve Bitki Gelişimi Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi" başlık çalışmada Nilüfer Çayı ve Ayvalı Deresi ile BUSKİ ve Penguen AŞ. arıtma tesisi atıksularının toprak özellikleri ve bitki gelişimi üzerine etkileri belirleniyor ve sonuş olarak şu ifade kullanılıyordu: "Su kaynaklarının sulama amaçlı kullanımında toprakların tuzluluk ve ağır metal içeriğindeki artışların göz önünde bulundurulması gerekmektedir"
2009 yılında TBMM'de gündeme gelmişti
Bursa Milletvekili Kemal Demirel, 22 Ekim 2009'da TBMM Başkanlığına verdiği önergede "Badırga Köyündeki deri sanayicilerinin atıklarının bu dereye bırakıldığına dair şikayetler var... Karacabey'in Hürriyet köyünden geçen Nilüfer Çayı'nda yaşanan kirlilikle ilgili olarak bu güne kadar neler yapılmıştır? Nilüfer Çayı'ndaki kirlilik yüzünden tarım alanlarını sulamakta zorlanan bölge halkının mağduriyetinin giderilmesi için acilen neler yapmayı planlıyorsunuz?" sorularını yöneltmişti.
TBMM, Bursa Valiliği'nin bilgi notuna dayanarak bu soru önergesinde 2009 yılı Aralık ayında; "Susurluk Havza Koruma Eylem Planı'nın çalışmaları başlatıldı, Nilüfer havzası da Susurluk Havzasının alt havzası olarak bu çalışmada yer alıyor. Söz konusu çalışma kapsamında havzada mevcut kirletici nokta kaynaklar (sanayi tesisleri ile yerleşim alanları) tespit edilerek, debileri ve kirlilik yükleri hesaplanacak olup elde edilecek verilerin, coğrafi bilgi sistemine aktarılarak kullanılabilir, paylaşılabilir hale gelecek, ayrıca incelenen yerleşim yerleri ve sanayi tesisleri için münferit veya ortak uygun arıtma tesisleri de bu çalışma sonunda önerilecek" cevabını vermişti.
Ancak, aradan geçen 12 yıl içinde Nülüfer Suları giderek daha çok kirlendi ve temizlenmesi yönünde atılan adımlar yetersiz oldu...
Bazı Sanayi kuruluşları arıtma tesisleri yapsa da tam kapasite ile çalıştırıp, çalışmadıkları konusundaki merak giderilemedi
Samanlı Kolektörü ile sorunun çözüleceği savunuluyordu
Büyükşehir Belediyesi’nin su işleri ile uğraşan organı BUSKİ, bir yerel gazetede, Nilüfer Deresi’nden yayılan ağır koku ve çevre kirliliğini neden olan görüntüsünden hareketle, ‘... yıllardır zehir saçan derenin bir an önce ıslah edilmesi gerektiği...’ cümleleriyle yer alan habere yanıt verirken “Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde gerçekleştirdiğimiz altyapı çalışmaları, diğer büyükşehirlere de örnek olabilecek düzeyde devam ediyor. Kent kimliğinin önemli unsurlarından ‘yeşil Bursa’ imajını pekiştirmeye yönelik çalışmalarımızda büyük aşamalar kaydettik. Nilüfer Vadisi’nde yapılan peyzaj uygulamalarının tamamını derelerde de gerçekleştiriyoruz. Nilüfer Deresi’ni, Bursa’nın gerdanlığı yapacak ıslah çalışmalarımız, ekiplerimizin çalışmalarıyla gece gündüz devam ediyor” ifadelerini kullanıyor ve "yakın geçmişte temeli atılan Samanlı Kolektörü ile Doğu Atık Su Arıtma Tesisi ve Vakıfköy arasında kalan yerleşim alanlarındaki atık su sorununa, köklü çözüm getireceğini" savunuyordu.
Sözlere aldanıp, 'Bursa’nın gerdanı parıldıyor' başlığı atan yayın organları da vardı
2007 yılında Nilüfer Vadisi Rekreasyon Projesi’nin Abdal Köprüsü’nden Botanik Park girişine kadar olan 3 kilometrelik bölümü tamamlanmasından sonra 13 Kasım 2008 tarihinde Arkitera'da Aykut Güngör verilen sözlere istinaden haberine iddialı bir başlık atmış ve "Bursa’nın gerdanı parıldıyor" diyecek kadar ileri gitmişti. Ancak Bursa’nın Gerdanlığı Nilüfer suları hiç parlayamadı.
Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin, “Nilüfer Vadisi, rekreasyon çalışmaları tamamlandığında kentin yeni cazibe merkezlerinden olacak. Bu projenin kentin vizyonunu değiştireceğine inanıyorum” diyordu. Ancak kendisi kısa süre elim şekilde hayata veda etti.
‘Temiz Nilüfer, Yeşil Bursa’ panelinde verilen sözler
2009 yılında Bursa Kent Konseyi ile Bursa Mühendis ve Mimar İşadamları Derneği (BUMİAD) iş birliğiyle gerçekleştirilen ‘Temiz Nilüfer, Yeşil Bursa’ panelinde konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa’nın gerdanlığı olan Nilüfer Çayı’nın eski temiz haline kavuşturulması için çalışmalarının sürdüğünü söylemiş ve şu ifadeleri kullanmıştı: "Çevreyi kirleten firmalarla ilgili yeni düzenlemeler yapıld. Bu kenti koruyacağız. Çevreyi kirleten firmalarla ilgili sıkıntıları çözme noktasında mücadelemizde aman vermeyeceğiz. Nasıl dericileri kent dışına taşıdıysak, boyahaneler başta olmak üzere deşarj yönetimimize uymayan firmalara da taviz vermeyeceğiz”
Yıl 2021 ve sadece Bursalılar değil, Marmara'daki müsilaj kirliğinden doğan kabusu ibretle izleyen Türkiye vatandaşları da Nilüfer sularının ne zaman temizleneceğini merakla bekliyor.
Pandemi sürecinde hava temizlendi, Nilüfer Sularo hâlâ kirli
31 Mayıs 2021 tarihinde Bursa'da bugün gazetesinde yayınlanan Sema Üstüntaş imzalı habere göre; Bursa Uludağ Üniversitesi'nden Çevre Mühendisi Doç. Dr. Efsun Dindar,"Pandemide yaşadığımız tam kapanma süreci, hava kirliliğini yüzde 10 oranda azalttı. Trafik olmaması ve sanayilerin faaliyetlerine ara vermesiyle birlikte hava kirliliği de böylelikle azalmış oldu. Bu süreç açılmalarla ve üretim yapan tesislerin tekrar açılmasıyla birlikte eski seviyelerine geri gelmeye başladı. /... / Son dönemlerde denizlerde alg patlaması, müsilaj, salgı ve salya problemleri yaşıyoruz. Ortaya çıkan görüntüler çok korkuttu. Bu olay Marmara Denizi'nin bir imdat çağrısı oldu. Her yıl bahar aylarında alg patlaması gibi biyolojik doğal süreçler yaşanıyor. Hava kirliliğinin, iklim değişikliğinin artması ve denizlerin normalden 2-3 derece daha sıcak olmasıyla bu olaylar bir kirlilik göstergesi haline geldi. Eskiden daha kısa süren ve doğal olarak gözlemlediğimiz bu olay ciddi bir kirlilik boyutuna dönüştü. Marmara Denizi'nin her kıyısında bu problemle ilgili kötü görüntüler gördük. Müsilajın ise çökerek ekolojik dengeyi bozduğunu gözlemlemiş olduk. Temizleme çalışmaları başlıyor, ama bu sadece fiziksel bir temizleme. Bunun önüne geçebilmek için çok kısa vadede temizlik söz konusu değil. Biz Marmara Denizi'ni, iklim değişikliği baskısı adı altında ele almalıyız. Kirlilik yükünü azaltacak şekilde önlemler geliştirmeliyiz. Denizlere dökülen nehirler de oldukça kirli. Bursa'daki Nilüfer deresinin kirlilik yükü aşikar. Ovayı katettiği süreç içerisinde ciddi anlamda kirleniyor. Yönetmelik bazında ise bu durum 4. sınıf su kalitesine sahip kötü bir su haline geliyor ve Karacabey Boğazı'ndan Marmara Denizi'ne dökülüyor. Sularımız kirlilik yükü baskısıyla karşı karşıya. Bu baskıyı azaltmak adına hem kirliliği önlemek hem de iklim değişikliği etkilerini öngörebilmek için ciddi eylem planlarını uygulamaya geçirmemiz gerekiyor" açıklamasında buluyordu.
DOĞADER'den acil eylem planı çağrısı
25 Mart 2021 tarihinde; etrafı sanayi kuruluşlarıyla çevrili Bursa'nın derelerinde suların siyah aktığına dikkat çeken Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) üyeleri, Bursa'nın kirli akan derelerine dikkat çekerek, acil eylem planı çağrısında bulundu.
Bursa'nın derelerinin salınan kimyevi atıklarla aşırı kirlendiğini ifade eden DOĞADER (Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği ) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, "Bugün burada görüyoruz ki, yetkililerin suyun sağlıklı bir şekilde topluma ulaşabilmesi için acil eylem planları yapması gerekmektedir /.... / Şu ân yanında durduğumuz Nilüfer çayı Bursa'ya hayat veren bir çay. Uludağ'dan tertemiz bir şekilde başlayan yolculuğunda 200 kilometre yol alarak Marmara denizine dökülmektedir. Bu çay Uludağ'dan tertemiz şekilde doğuyor, ama şehir merkezine girdiğinde su değil kimyasal atık hâline geliyor. Bulunduğumuz noktada çaydan su alıp tahlil yapsak suya rastlayamayız” ifadelerini kullanıyordu.
İHA Suyun kaynağını havadan görüntüledi: Pırıl pırıl!
Türkiye habercilik taihinin önemli markalarından İhlas Haber Ajansı, Karacabey boğazından zift renginde zehirli olarak Marmara Denizi`ne boşalan Nilüfer Çayı'nın kaynağından berrak görüntüsü ve içilebilir durumda çıktığına dikkat çekiyordu.
Nilüfer Çayı'nın atıklar nedeniyle kirli akarken verimli toprağa sahip Bursa Ovası`nda tarım ve hayvancılığı etkilediğini, Marmara Denizi`nde ciddi kirliliğe neden olduğunu hatırlatan DOĞADER Başkanı Sedat Güler, "Akan su, Uludağ`dan akan su değil, evsel atıkların, kanalizasyon atıklarının ve fabrika atıklarının kirlettiği atık deresi haline döndü. Burası Uludağ`ın eteklerindeki Soğukpınar Mahallesi`nin üzerindeki Aras Şelalesi. Nilüfer Çayı`nın Uludağ`dan doğduğu yer. Bursa`daki birkaç akarsu ve dereyle birleşerek Nilüfer Çayı oluşuyor. Buradaki su içilebilir nitelikte. Elimizi yüzümüzü yıkayıp, şişeye doldurduktan sonra rahatlıkla içebileceğimiz bir su. Ne yazık ki bu suya ne yapıyorsak kirletiyoruz" dedi. Biz geçtiğimiz yıllarda kentin yöneticilerine bazı raporlar verdik. 7-8 yıl önce bize artıma tesisi kurulacağı yönünde sözler verildi. Ne yazık ki bir arıtma tesisi yapılmadı. Marmara Denizi`ndeki müsilajı yaratan en büyük etkenlerden biri kirliliktir diyoruz ama bu suyu biz su değil kimyasal su olarak Marmara Denizi`ne bırakmaya devam ediyoruz. Buradaki suda elimizi yüzümüzü yıkadık. Susuzluğumuzu giderdik fakat bu su Bursa Ovası`na indiğinde içinde hiçbir canlı yaşamıyor. Elimizi dahi sokamıyoruz, yaralar oluşuyor. Tamamen bir kimyasal atık ve foseptik atığı haline dönüyor" diyordu..
Bursa'nın 40 yıldır süren su sorununa çözüm olarak Bursa Su Şirketi'nin kurularak suyun ihraç edilmesine de tepki gösteren DOĞADER Genel Başkanı Sedat Güler : “Bursalılar temiz su bulamaz iken su ticarileştirildi. Suların kaynaklarından borularla suyu çekip şişeliyorlar. Nilüfer Çayı, kaynağında temiz çıkıyor. Evsel, kanalizasyon ve fabrikaların kimyasal atıklarıyla kirletiliyor. Marmara artık bu kirliliği kaldırmıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arıtma tesislerinin modernize edilmesini sağlamalı. Arıtma noktalarına detektör koyulup takip edilmeli. Bursa'da on dereden dokuzu kirli akıyor. Yeterli denetim ile yaptırım olmalı. Bursa Büyükşehir Belediyesi geç de olsa arıtma tesisi için adım attı., geç kalınmış olsa da bu önemli bir aşama" diyor...
Yaşar İliksiz - Arkeolojikhaber.com