Bayram mutluluğunun çocuk gelişimi üzerindeki etkileri
Çocukların paylaşmayı öğrenmesi demek bencillikten de uzaklaşması demektir. Sevgiyi, mutluluğu, huzuru, yediğimiz yiyeceği, sahip olduğumuz parayı, paylaştığımız bayram günleri çocuklarımıza bunu göstermek için çok önemli bir fırsattır. Çocuklar bayramlarda ve özel günlerde mutlu olma alışkanlığı edinir. Mutlu çocuklar, mutlu bir geleceğin de habercisidir
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Çocuk Ergen Psikiyatri Uzmanı Dr. Neriman Kilit, bayramların, bayram kültürünün çocuk gelişimi üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Bir milletin gelişip ilerleyebilmesi için dünyaya bütüncül bakabilmesi gerekir. Bu bütüncül bakış devlet, siyaset, toplum, kültür, din, bilim ve sanatın uyumunu gerektirir. Bu bakımdan kültür-bilim-devlet üçlüsünün uyumunu ilk hedef olarak görüp sağlayabilenler dünyayı daha iyi algılar, evrensel değerleri yaratır ve böylelikle tarih sahnesinde daha güçlü olurlar. Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk gençliğine hitaben söylediği ‘Türk evladı ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde güç ve kuvvet bulacaktır.’ sözü de dünyaya bütüncül bakabilmenin önemini en güzel şekilde vurgulamaktadır.
Kültür insanları maddi ve manevi olarak korur
Dünyada iz bırakmış, sanata, bilime evrensel katkı yapan uygarlıklar seviyesine çıkabilmenin ilk şartının dünyayı algılamada millî kültürel değerleri ilk planda tutmaktır. Kültür, ülkelerin geçmişten miras aldıkları ve hayatlarının her alanını düzenleyen maddi-manevi değerler bütünüdür. Kültür, aidiyet duygusuyla kendisine bağlı insanları maddi manevi korur ve nesilden nesile aktarımında insana muhtaçtır. Bu bağlamda kültür ve insan arasında karşılıklı faydaya dayanan bir ilişki vardır. Bu yüzden gelişim ve ilerleme yolundaki her millet, binlerce yıllık ortak yaşam ve deneyimlerle yoğurduğu ve kristalize ederek oluşturduğu kültürel mirasını, evrensel değerleri de içselleştirerek ve onlara da yaşam alanı yaratarak, gelecek kuşaklara aktarmanın öneminin farkındadır.
Bayramların temelinde paylaşma ve yardımlaşma yatar
Kültürün tarihi süreç içerisinde oluştu, insanlık yaşadıkça gelişip değiştiği. Günümüz çocukları da yaşadıkları çevreyi toplumsal birikimleri birlikte yaşamı oluşturan değerleri anlamaya çalışırken doğrudan yaşayan kültürden yararlanırlar. Milli ve dini bayramlarımız da yaşayan kültürümüzün en güzel ve yaşatılması gereken unsurlarından biridir. Çünkü ilk olarak unutulmamalıdır ki bütün bayramlarımızın temelinde paylaşma ve yardımlaşma yatar. Ayrıca bütün akrabaları bir araya getirmesi günümüzün hızlı ve yoğun yaşamında, bütün kuşakların yüz yüze görüşmesi ve özlem gidermesi içinde bulunmaz bir fırsattır. Bu buluşmaların yine aile üyelerinden küslerin barışması gibi çok özel bir yanı da vardır. Çocuklarımıza hoşgörüyü ve affediciliği öğretirken tartışmasız verebileceğimiz en güzel örnekler bu bayram günlerinde yaşanır.
Bayramların çocuk gelişimindeki yeri önemli
Bayramların çocuk gelişiminde önemli yeri var. Bayram sabahları erken kalkmak ve en temiz ve değerli kıyafetleri giymek, kişinin öz bakım ve temizliğiyle ilgilidir. Yakınlarımızla ve büyüklerimizle bir araya gelirken kıyafetimize önem vermek kendimize ve onlara duyduğumuz saygının en güzel göstergelerinden biridir. Yine bayram sabahları bayram namazına gitmek ve kaybettiğimiz büyüklerin mezarlarını ziyaret etmek, insanların ölümünden sonra da bizim için ne kadar değerli olduğunu ve onlara olan saygımızın ebedi olduğunu çocuklarımıza göstermek için bulunmaz bir fırsattır. Bayramlarımızda çocuklarımıza verdiğimiz şeker ve harçlıkta hem bayramları çocuklarımıza sevdirmek hem paylaşmanın, birini hediyeyle mutlu etmenin önemini öğretmek açısından çok önemlidir.
Çocuklara paylaşmayı öğretmek görevimizdir
Çocuklarla birlikte bayram günleri büyüklerin ziyaret edilmesi, çocuklara aile büyüklerinin saygı duyulması gereken insanlar olduğunu öğretir. Özellikle paylaşmayı öğretmek konusunda bayramlar önemli bir fırsattır.
Otorite figürlerinin öğretilmesi çocuk gelişiminde çok önemlidir. Sevgiyi, mutluluğu, huzuru ve parayı paylaşmasını öğretmek bizim görevimizdir. Çocukların paylaşmayı öğrenmesi demek bencillikten de uzaklaşması demektir. Sevgiyi, mutluluğu, huzuru, yediğimiz yiyeceği, sahip olduğumuz parayı paylaştığımız bayram günleri çocuklarımıza bunu göstermek için çok önemli bir fırsattır. Yine bu ziyaretlerde, aileler bir araya gelir, kalabalıklar içerisinde çocuk iletişim kurmayı öğrenir. Kendini ifade etme şansı bulur. Akranlarıyla bir araya gelir, oyunlar oynar. Sosyal alışkanlıkları gelişir. Günümüzde teknolojinin gelişmesiyle vaktinin önemli bir kısmını ekranlı cihazların karşısında geçirmek durumunda kalan çocuk, hem kendini ifade ederek özgüveni geliştirmek, hem iletişim yeteneği kazanarak hem de sosyal bir çocuk olmak için önemli bir fırsat bulur. Özetle çocuklar bayramlarda ve özel günlerde mutlu olma alışkanlığı edinir. Mutlu çocuklar, mutlu bir geleceğin de habercisidir.
Bayramlar ömür boyu hatırlanır
Unutulmamalıdır ki çocuklar doğumlarından hatta anne karnından itibaren sürekli gelişen ve öğrenen varlıklardır. Her yaş döneminde bu manevi değerlerin tekrar gösterilmesi ve hatırlatılmasının gerekliliği tartışılmamakla birlikte çocukların kişisel gelişiminde 0-5 yaş dönemi özellikle önemlidir. Çocuklar bu dönemlerde ne görürse hayatının diğer dönemlerinde de onu devam ettirirler. Bu nedenle bayramlar veya özel günlerde yaşananlar, bilinçaltına kazınır ve ömür boyu hatırlanır. Sağlıklı gelecek nesiller için, özünden kopmamış çocuklar yetiştirmenin ne kadar önemli olduğu günümüzde tartışılmaz bir gerçeklik ve gereklilik haline gelmiştir.