Ultra hızlı markalar büyüdükçe çevre kan ağlıyor
Giydiklerimizle değişimin parçası olalım
Sosyal medya çağında, insanların yaşadığı büyük baskılardan biri de her güne farklı bir kombin bulmak. Instagram’daki hikayelerde ve paylaşımlarda başkaları her kıyafetimizi takip edebiliyor. Herkes iki kere aynı kombini paylaşmaktan kaçınıyor. Bu durumdan da en çok ‘ultra hızlı moda’ adı altında tanımlanan markalar yararlanıyor.
Ultra hızlı markalar, dünya genelinde her hafta 200 ila 1000 arasında yeni ürün çeşidini piyasa sunuyor. Ürünlerin çoğu başka markalardan esinlenilmiş modeller olsa da seçenek bolluğu insanları cezbediyor. Sosyal medyada ünlüler ve influencer adı altında tabir edilen içerik üreticileri ile yapılan iş birlikleri de yeni bir reklam anlayışı oluşturuyor. Bu markaların ürünleri normal satış fiyatlarından daha ucuz. Ancak uygun fiyatlardan dolayı alınan ürün miktarı diğer markalardan 3-4 kat fazla oluyor. Ürünlerini üretirken kalitesi düşük malzemeler ve ucuz iş gücü kullanan bu şirketler, her yıl kârını ikiye katlıyor. E-Pazar üzerinden çalışan bu markalar, giderlerini minimum da tutmaya çalışıyor. Globe News Wire’ın istatistiklerine göre global hızlı moda marketinin değeri 35 milyar dolar. Uzmanlar, bu sektörün 2029 yılına kadar yüzde 6,7 oranında büyümesini öngörüyorlar.
Ultra hızlı modanın en büyük zararı çevreye ve doğaya
Bu akımın en büyük zararı da çevreye ve doğaya oluyor. Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün yaptığı araştırmaya göre; moda sektörü dünya su kaynaklarının yüzde 10’unu tüketiyor. Harcanan atık suların da yüzde 20’sine neden oluyor. Aynı zamanda bu endüstri dünyadaki karbon emisyonunun yüzde 10’una sebep oluyor. Son 20 yılda tüketicilerin alışveriş yapma miktarı yüzde 20 artış gösterdi. Tüketicilerin bir ürünü saklama süresinin yarıya inmesiyle her yıl 82 bin ton atık kıyafet çöplüklerde yakılıyor. Kullanılan kumaşların yüzde 35’i mikro plastikler ve çevreye zararlı kimyasallardan üretiliyor. Kısacası, kıyafetler sadece yakılırken değil, arkalarında bıraktıkları atıklarla da çevreyi kirletmeye devam ediyor.
Bu endüstrinin doğamızı mahvetmeden devam edilebilmesi için uygulanabilecek en önemli adım; sürdürülebilir ve yavaşlatılmış moda anlayışı… Sürdürülebilir moda şirketleri çalışanlarına güvenli ve sağlıklı çalışma ortamı yaratıyor. Çevreye duyarlı materyaller ile üretim yapıyorlar. Sürdürülebilir kıyafetleler, doğal kaynak tüketimine duyarlı bir döngüyle hayat buluyor. Sürdürülebilirlik dediğimizde tek yöntem doğaya duyarlı yeni kıyafetler almak anlamına gelmiyor.
Yavaşlatılmış moda elimizdekinin değerini bilmek anlamına geliyor.
Reklam kampanyalarında dolaplarımızdaki tüm kıyafetleri sürdürülebilir olanlarıyla değiştirmemiz gerektiğine vurgulu yapılıyor. Ancak doğaya saygılı bir moda anlayışı kıyafetlerimize olabildiğince uzun süre sahip çıkarak da uygulanabiliyor. Aslında yavaşlatılmış moda elimizdekinin değerini bilmek anlamına geliyor.
Adım adım daha sürdürülebilir ve duyarlı bir geleceğe ilerlerken, değişimin parçası olmaya giydiklerimizle başlayabiliriz.
Naz Tükel - ticaretgazetesi.com.tr