Goethe'nin Hz. Muhammed için yazdığı şiir
- Şiir: Johann Wolfgang von Goethe’den
- Türkçeye çeviren: Prof. Dr. İbrahim Serhat Canbolat
Mahomet’s Gesang
Seht den Felsenquell,
Freudehell,
Wie ein Sternenblick;
Über Wolken
Nährten seine Jugend
Gute Geister
Zwischen Klippen im Gebüsch.
Jünglingsfrisch
Tanzt er aus der Wolke
Auf die Marmorfelsen nieder,
Jauchzet wieder
Nach dem Himmel.
Durch die Gipfelgänge
Jagt er bunten Kieseln nach,
Und mit frühem Führertritt
Reißt er seine Bruderquellen
Mit sich fort.
Drunten werden in dem Tal
Unter seinem Fußtritt Blumen,
Und die Wiese
Lebt von seinem Hauch.
Doch ihn hält kein Schattental,
Keine Blumen,
Die ihm seine Knie umschlingen,
Ihm mit Liebesaugen schmeicheln:
Nach der Ebne dringt sein Lauf
Schlangenwandelnd.
Bäche schmiegen
Sich gesellig an. Nun tritt er
In die Ebne silberprangend,
Und die Ebne prangt mit ihm,
Und die Flüsse von der Ebne
Und die Bäche von den Bergen
Jauchzen ihm und rufen: ‘Bruder!
Bruder, nimm die Brüder mit,
Mit zu deinem alten Vater,
Zu dem ewgen Ozean,
Der mit ausgespannten Armen
Unser wartet
Die sich, ach! vergebens öffnen,
Seine Sehnenden zu fassen;
Denn uns frißt in öder Wüste
Gierger Sand; die Sonne droben
Saugt an unserm Blut; ein Hügel
Hemmet uns zum Teiche! Bruder,
Nimm die Brüder von der Ebne,
Nimm die Brüder von den Bergen
Mit, zu deinem Vater mit!
Kommt ihr alle!
Und nun schwillt er
Herrlicher; ein ganz Geschlechte
Trägt den Fürsten hoch empor!
Und im rollenden Triumphe
Gibt er Ländern Namen, Städte
Werden unter seinem Fuß.
Unaufhaltsam rauscht er weiter,
Läßt der Türme Flammengipfel,
Marmorhäuser, eine Schöpfung
Seiner Fülle, hinter sich.
Zedernhäuser trägt der Atlas
Auf den Riesenschultern; sausend
Wehen über seinem Haupte
Tausend Flaggen durch die Lüfte,
Zeugen seiner Herrlichkeit.
Und so trägt er seine Brüder,
Seine Schätze, seine Kinder
Dem erwartenden Erzeuger
Freudebrausend an das Herz.
(Johann Wolfgang von Goethe)
MUHAMMED İÇİN ŞİİR
Kayadan süzülen pınara bak,
Sevinç aydınlığında,
Bir yıldız bakışı gibi;
Bulutlar ötesinde
Gençliğini beslerdi
İyi ruhlar
Çalılıkta kayalar arasında.
Gençlik tazeliğiyle
Sıçrıyor bulutlardan aşağıya
Mermer kayalar üstüne,
Ve coşkuyla tekrar
Yükseliyor gökyüzüne.
Yüksek tepe geçitlerinde
Önüne katarak rengârenk çakıl taşlarını
Sürüklüyor erken önderlik çıkışıyla
Bütün kardeş pınarları
Kendisiyle birlikte.
Aşağıda vadide
Ayak bastığı yerlerde çiçekler
Ve çimenler
Hayat bulurlar onun nefesiyle.
Ne gölgeli vadiler tutar onu
Ne de çiçekler
Sevecen gözlerle, gülücüklerle
Dizlerine dolanan, iştiyakla:
Düzlüğe doğrudur onun akışı
Kıvrım kıvrım, inatla.
Dereler kucaklaşıyorlar
Hoşnutlukla. O da ulaşıyor
Düzlüğe gümüş parlaklığında,
Ve parıldıyor düzlük onunla,
Ve düzlükteki ırmaklar
Ve dağlardan inen çaylar
Kıvanıp onunla sesleniyorlar: ‘‘Kardeş!
Kardeş, götür kardeşlerini beraber,
Beraber şu kadim hazineye,
Ebedi okyanusa,
Kollarını açmış
Bizi bekleyen,
Boşuna, ah!, boşuna açmış kollarını
Özleyenlerine sarılmak için;
Çünkü kemiriyor bizi ıssız çölde
İhtiraslı kum taneleri, yukarıda güneş
Emiyor iştahla kanımızı, bir de tepe
Havuza ulaşmamızı engelliyor! Kardeş,
Al kardeşlerini ovalardan,
Al kardeşlerini dağlardan
Kavuştur yüce iradeye!’’
Gelin sizler hepiniz!
Ve işte o yüceliyor
İhtişamla; bütün bir nesil
Genç önderi yükseklere taşıyor!
Ve gümbürdeyen zafer törenleriyle
İsimler veriyor ülkelere, şehirler
Onun ayakları altında kuruluyor.
Önü alınmaz biçimde çağıldıyor
Yalım yalım zirvelerde kuleleri,
Mermer evleri, bolluk bereket eserlerini
Ardında bırakıyor.
Sedir ağacından evler taşır Atlas
Dev omuzlarında; uğuldayarak
Dalgalanır başının üstünde
Rüzgâra açılan binlerce bayrak,
Tanık olarak onun yüceliğine.
İşte böyle taşır o kardeşlerini,
Hazinelerini, çocuklarını
Onları bekleyen Yaradan’a
Duyarak, sevinçten kalp atışını