Sema yapmak beyni nasıl etkiliyor?
Ünlü mutasavıf Mevlana, 748’inci ölüm yıldönümünde anılırken, Mesnevi Terapi ve Hz. Mevlana ile Aile Terapisi kitaplarının yazarı Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Bugünlerde Mevlana genellikle, ‘Mevlana ve Mevlana’nın anlattığı tasavvuf öğretisi’ olmak üzere 2 türlü ele alınıyor. Sanki bizi bu zamandan alıp Mevlana zamanına götürerek aynısını yaşamak tarzında bir durum var. Burada asıl önemli olan Mevlana’yı Mevlana yapan değerleri alıp bugünün elbisesiyle, bugünün insanlarına anlatabilmek ve sunabilmektir. Bunu yapabilirsek Mevlana’nın evrensel değeri daha kolay ve daha iyi anlaşılır.” dedi.
“Küreselleşmenin hızla büyüdüğü bir çağda, sosyal ve ekonomik hareketliliğin olduğu bir dünyada Mevlana’ya herkesin ihtiyacı var. Özellikle Covid’den sonra dünyada ciddi bir dönüşüm yaşanıyor. İçe dönüş yaşanıyor. Mevlana’nın evrende en çok üzerinde durduğu konu bu olmuştur. Bir kitabının adı da bu nedenle Fihi Ma-Fih olmuştur. İçindekinin içindekini anlatmak gibi şiirleri ve sohbetlerinin olduğu bir eseri vardır. Mevlana, insanları tanımlarken “Hiç kimseye kendini küçük görme, sen bir yürüyen evrensin” demiş. Mevlana, her insanın ayrı bir dünya ve ayrı bir evren olduğunu vurguluyor. Kur’an ahlakında ve öğretisinde de en çok vurgulanan konu budur.” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Sema ayinindeki hareketlerin hepsinin sembolik anlamları olduğunu belirterek “Örneğin baştaki külah mezar taşı, beyaz elbise kefen ve vücudun yarısı madde dünyasını, yarısı mana dünyasını gösteriyor. Sema esnasında boş durmak yok, devamlı hareket halinde olmak ve devamlı arayış içerisinde olmak var. Hareket halinde çapraz şekilde Elif sembolünü ortaya çıkarıyorlar. Ayindeki Ney’in içinin boşaltılmış bir çubuk olması kişiye özeldir ve Ney’in sesi o kişinin iç yontuluğunun işaretir. Bütün bunların sembolik anlamları var.” diye konuştu.
Budistler Sema’ya Sufi meditasyon diyor
Mevlana’nın insanları müthiş bir iç yolculuğa çıkardığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Budist rahipler üzerinde yapılmış araştırmalar var. Meditasyon esnasında bu kişilere ne oluyor, beyinlerinde neler oluyor? diye merak ediyorlar. Bu kişiler Sema’ya Sufi meditasyon diyor. Budist meditasyonda kişinin beynine 256 elektrotlu elektrot takılıyor. Kişi meditasyona girdiği zaman beyin nasıl çalışıyor diye ölçülüyor. Kişi meditasyon esnasında duyguları yakaladığı zaman evrenle bütünleştiğini ve bütün ihtiyaçlarının karşılandığını hissediyor, tüm isteklerinin giderildiği ve bütün sorularına cevap bulduğu bir an yakalıyor. O an beyin aşırı mutluluk hormonu salgılıyor. Kişide bir coşku hali, uçma hissi oluşuyor.” ifadelerini kullandı.
15 kişide Sema’nın etkileri MR cihazı ile gözlemlendi
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aynı durumların Sufi meditasyonda yaşanıp yaşanmadığını görmek üzere elektrottan daha ileri bir sistem uyguladıklarını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “MR cihazı kullanarak 2014’te bir yüksek lisans öğrencimiz tez olarak yaptı. Beynin ‘Anterior Cingulate’ bölgesi var. Duygu regülasyonu yapan bu bölge için beynin vites kutusu şeklinde benzetmeler var. Araştırmaya katılan 15 kişinin beyninin aynı bölgesi meditasyon sırasında müthiş bir coşkuyla çalıştı. Bir kişi yarım bıraktı ve 15 kişi tamamladı. Yani 15 kişinin beyninin duygularını düzenleyen alan coşkuyla çalıştı. Hepsi aynı duyguyu yakaladı. Bütün istekleri karşılanmış ve bütün ihtiyaçları giderilmiş gibi müthiş bir rahatlık hissettiler. Bu duygu esnasında beyin coşuyor. Aslında Sema ile birlikte beyin de Sema yapıyor. Beynimizi biz Sema ile hareketlendiriyoruz. Bu bir iç yolculuktur. Bugünün insanları en çok kendi duygularını regüle etmeye ihtiyaç duyuyor. En büyük ihtiyaçları olan arzularını, hırslarını ve duygularını tatmin edemiyorlar.”
Müthiş bir ekonomik zenginliğin var olduğunu fakat mutluluk seviyesinin de tersi oranda düşük seyrettiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünyada para eğrisi yükseliyor ama mutluluk eğrisi aşağı doğru iniyor. Kişi aslında bugünü değerlendirdiği zaman geçmişteki kazanımlarını hayata geçirmiş oluyor. Gelecekle ilgili en büyük yatırımını yapmış oluyor. Bugünü değerlendirirken anı yaşamak değil anda yaşamak önemli. Mevlana’nın metodolojisini incelediğimiz zaman kişinin bir iç yolculuğa çıkışı, kendini revize etmesi, kendini düzenlemesi ve kalbini Rabbine bağlaması var.” dedi.
Covid nedeniyle varoluşsal bunalım yaşanıyor
Mevlana’nın Sema meditasyonunda aslında dünyanın, evrenin bir liderin etrafında döndüğünü ifade eden Tarhan, sözlerine şöyle devam etti: “Yani bir Tevhit anlatısı var. Covid insanları varoluşsal bunalıma soktu. İnsanlar ‘Ölüm nedir? Ölüm çok yakınmış, yalnızlık varmış’ demeye başladı. Eğlenceyle ya da çeşitli madde kullanımlarıyla kendilerini köreltiyorlar, kendilerini bir nevi kandırıyorlar. Covid burada hakikati arama niyeti olan insanın gözünü açtı. Covid başladığı zaman üniversite olarak bir çalışma yaptık. Travma sonrası büyüme ölçeğindeki 6 soruyu insanlara sorduk. ‘Yakınlarımla ilişkilerimi daha iyi hale getirdim, manevi değerlere önem vermeye başladım, kendime, çocuklarıma ve yakınlarıma daha çok zaman ayırmaya başladım gibi neticeler var. Türkiye’de %60 oranında insan travma sonrası büyüme yönünde pozisyon aldı. Bu aslında bütün dünya için de geçerli. İnsanlar ‘bir dur, düşün ve yeniden başla’ yaptı.”
Modernizm ve kapital sistemin getirdiği varoluş amacını unutmuş, haz peşinde, hız peşinde koşan bir insanlığın var olduğundan bahseden Prof. Dr. Tarhan, “Bir nevi insanları kader silkeledi. Buradan Mevlana’ya daha çok ihtiyaç çıktı. 748’nci ölüm yıl dönümünde Mevlana’nın daha çok anlatılması lazım. Mevlana dendiği zaman daha çok insanın bireysel mutluluğu, kalbini Allah’a yaklaştırması ve vuslatının üstünde durulur. Ama Moğolların doğduğu şehri yağmalamasını önlemiştir. Onlara para verip onların insan katletmesini engellemiştir. Orada böyle bir şey yaptı. Kana kan mücadele etmedi diye onu eleştirenler var ama Moğollar gitti, hatta kalan Moğolların çoğu Müslüman oldu. Bu dünyanın ihtiyacı olan Mevlana’nın barış getiren bir tarafı da var.” dedi.
Mevlana’ya küresel boyutta ilgi var
Mevlana’nın ‘Mesnevi’sindeki hikayelerden aile ile ilgili olanları çıkarıp ‘Mevlana ile Aile Terapisi’ tarzında çalışma yaptıklarını söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Mesnevi Terapi kitabı mesela İngilizceye çevrildi ve ikinci baskısı yapıldı. Mevlana’ya küresel bir ilgi var. Mevlana’nın eleştirildiği konulardan bir tanesi de çok müstehcen hikâyeler anlatmasıdır. Cinselliği herkes biliyor ama konuşmuyor. Mevlana o cesareti göstermiş. Herkesin bildiği sır olan cinsellik konusunda yaşanan travmaları, çatışmaları ve zorlukları ele alıyor. Onlardan bir şey öğretip Allah’la bağlantı kurduruyor.” diye konuştu.
Şems iç güzelliklerini ortaya çıkarmış
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Şems hakikat güneşinin aynası olmuş ve iç güzelliklerinin ortaya çıkmasına sebep olmuş’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “İnsanın var oluş bunalımı yaşadığı bir asırdayız. Mevlana sadece insanın iç dünyasını içselleştirmek olarak değil, var oluş felsefesi yönünden de insanlığa cevap veriyor. O açıdan ele almak lazım. Üçüncü açıdan da Mevlana sadece ahiret insanı değil, aynı zamanda dünya insanı. ‘Dünya malı, güzelliği elinizde olsun ama gönlünüzde olmasın’ diyor. Dünyayı külliyen terk edin demiyor, kalben terk edin diyor. Ama biz bakıyoruz birçok tasavvuf öğretisi ‘git mağarada yaşa, dünyayı fiilen terk et’ diyor. O öyle yapmamış, kalben terk etmiş. Halk içinde hakla beraber olmak yolunu seçmiş. Böyle olunca yorucu bir yolu seçmiş. Ama bu zamana kadar bir metodoloji geliştirmiş. Mevlana bizim küresel bir değerimiz. Bunu hayata geçirelim, değerlendirelim. İnsanlığın büyük ihtiyacı var.”
Yeni bir Mevlana gelmeyeceğini ve küresel bir değer olarak Mevlana’nın anlatılması gerektiğini vurgulayan Tarhan, “Mevlana müthiş bir değerdir. Hz. Mevlana her eve girmeli. Eğer biz Mevlana’yı yaşayıp da insanlara anlatamıyorsak eğer mesulüz. Dünyada en çok bilinen sözü ‘ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol’ diyen öğretisi vardır. Bütün bunları herkes kendi çocuğuna öğretmeli. Bu kaos zamanında Mevlana ile dostluk kuran bir genç tehlikeye yakalansa bile tekrar kendini toparlayabilir. Mevlana gibi bizim referans noktamız var ve bunu çocuklarımıza hakkıyla öğretemiyoruz. Eski dönemlerde okul kitaplarında yoktu ama şimdi var. Gençlik bunun kıymetini bilsin. Daha çok öğretilmeli.” dedi.
‘Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol’ öğretisini psikiyatride üçüncü dalga psikoterapisinde kullandıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bilinçli farkındalık tedavisi diye geçiyor. Meta bilişsel tedavi de diyebiliriz. Metaverse’i biliyoruz ama metakognisyonu bilmiyoruz. Aslında bu tedavinin metaverse gibi zihin üstü bir tedavi olduğunu söyleyebiliriz. Dünyada kişinin zihin üstü bir yolculuğa çıkıp kendini tanıması ve düzeltmesiyle ilgili aşkın değerleri arayıp, bulup ve kendini düzeltmesiyle ilgili üçüncü dalga psikoterapiler var. Maalesef dünya, ABD buluyor ve biz kullanıyoruz. Aslında biz bu hazinenin üzerinde yaşıyoruz. Onun öğretisi gerçekten evrensel bir öğretidir. Hz. Mevlana sadece milli ve yerli değil, küresel bir insandır.” diye konuştu.