Kimler kendisi ile barışık ve başı dik dolaşır?

08 Ocak 2022 Cumartesi

İnsanın temel anlam arayışı duygusu olduğunu, bu duygunun insanlığın çok eski zamanlardan bu yana araştırıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sokrates bu duyguyu ilk fark edenlerden biridir. İnsanın hayattaki yaşamının amacı erdemli olmaktır. İdamına karar verilirken eşi, ‘İdama gidiyorsun, haksız değilsin. Neden itiraz etmiyorsun?” diyor. O da ‘Bir de onlar mı haklı olacaktı?’ diyor. O derece kendinden emin. İdama gidiyordu her şeye rağmen yalvarmıyor, özür dilemiyor, pişmanlık ifade etmiyor, ilkelerinden vazgeçmiyor. Çünkü ölümden sonraki hayat ve insanın, ruhun bekasına inanıyordu. Erdemli olmanın yaşam hedefi olduğuna inanıyordu. Bu da insanın kendini tanımasına önem veren bir yaklaşımdır. Talebesi Eflatun onu devam ettirdi. Aristo biraz bozdu, daha sonra elitist bir felsefe geliştirdi. Aristokrat felsefe tarzında. Toplumu efendiler ve köleler diye ikiye ayırdı. Ondan 200 sene sonra ise Epikür insanın yaşam amacı haz peşinde koşmaktır dedi ve o felsefeyi daha sonra bozdu. O felsefeyi ilk ortaya çıkaranlar İslam Farabi’ dir. Onun için Farabi’ye ikinci Aristo diyorlar.” diye konuştu.

En önemli soru: Ben kimim?  

Bütün felsefecilere bakıldığında hep anlam arayışı olduğunun görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ben kimim? Nereye yönelmeliyim? Niçin sorularını insanoğlu sorar. Ben kimim sorusu en önemli sorudur. İnsan dışında hiçbir canlı ben kimim demiyor. Bir kedinin, bir köpeğin, atın, aslanın hayal dünyasını düşünün; yemek, içmek, üremek ve barınmaktır. İnsanın hayal dünyasını düşünün bütün temel ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte burada kişinin ben kimim, nereye yönelmeliyim, hayatın amacı nedir, sonsuzluğun sonu nerede var gibi sorular soruyor. İnsan hayatta medeniyet oluşturuyor. Diğer canlılar medeniyet oluşturamamıştır.” dedi. 

İnsan hakikati arıyor 

İnsanın zihinsel yapısının, genetik algoritmasının farklı olduğunu, bunun insanı diğer canlılardan ayırdığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Metakognisyon genleri denilen genlerden bahsediliyor. Mesela yeniliği arama geni, zaman algısıyla ilgili gen, anlam arayışı, anlam algısıyla ilgili gen, ölümü algılamayla ilgili gen insan dışında hiçbir varlıkta bulunmuyor. İnsandan başka hiçbir canlı öleceğini bilmez. Ölme konusunda bilinçsizdir. Bir saniye sonra öldürüleceğini bilse de otlamaya devam eder. İnsan öyle değildir. Bu özellikler insanı sürekli tetikte olmaya, uyanık olmaya, sorgulamaya itiyor. Sokratik sorgulama dediğimiz sorgulamalarla hakikati arıyor. Hakikate önceden hikmet denilirmiş, hikmeti aramak.” dedi.

Hedefe varmak için insanın kendisini tanıması lazım 

“İnsanın temel anlam arayışının ilk adımı kendini tanımaktır” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kendini tanımak neden önemlidir? Düşünün, önünüze bir tane harita aldınız. Bir yere gitmeye karar vereceksiniz. Navigasyonu işaretliyorsunuz ama önce nerede olduğunuzu bilmeniz lazım. İnsanın hayat yolculuğunda da aynı şekildedir. Önce kendini tanıması lazım. Buna öz bilinç deniyor. Öz bilinçten sonra öz yönetim, kendini yönetme, ondan sonra sosyal bilinç geliyor. Sosyal dokunun bir parçasısın. İnsan tek başına yaşamaya göre zihinsel olarak programlanmamıştır. Sosyal bilinçten sonraki adımda ilişki yönetimi ve insan ilişkilerini yönetebilmek geliyor. Bu çerçeve içerisindeki kişinin ilerleyebilmesi için de ilk adım kendini tanıma adımıdır.” diye konuştu. 

Kendini gerçekleştirme ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üstünde 

Kendini gerçekleştirme kavramının ünlü psikolog Abraham Maslow’un oluşturduğu güzel bir kavram olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Maslow 1900’lü yıllarda psikososyal ihtiyaçlar hiyerarşisi geliştiriyor. O hiyerarşinin en temeline fizyolojik ihtiyaçları koyuyor. Yemek, içmek, üremek, sağlıklı yaşamak gibi böyle temel fizyolojik ihtiyaçlar, ikinci sırada güven ve güvenlik ihtiyacı geliyor. Güvenlik ihtiyacı, barınma, kendini güvende hissetme, bir çadır altında olma isteği, bir evde olma isteği bununla ilgili ihtiyacı var. Bu güvenlik ihtiyacının üzerinde bir de güven ihtiyacı var. Sağlık güvenliğinden tutun da ahlaki güvenlik, mülkiyet güvenliği, temel insani değerlerin olduğu güvenlik, temel değerlerin olduğu güvenlik. Bir insanın temel değerleri olmazsa temel değer duygusu gelişmiyor.” dedi.

Aile karşıtı akımlar, insanın psikososyal doğasına aykırı

İhtiyaçlar hiyerarşisinin üçüncü basamağında “ait olma, sevgi, sevecenlik gereksinimi” bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Arkadaşlık, cinsel mahremiyet, aile… Bunlar da bir ihtiyaç. Aile olma ihtiyacı, Maslow ihtiyaçlar piramidinde önemli bir sırada. ABD’de, Avrupa’da, özellikle Kuzey Avrupa’da çok fazla aile karşıtı akımlar var. Aile karşıtı akımlar, insanın psikososyal doğasına aykırı. Çünkü aile içerisinde insan kendini güvende hissediyor. Akşam eve geldiği zaman güvenli bir alan ihtiyacı var. Diğeri saygı görme ihtiyacı. Öz saygı, sosyal saygı, özgüven. Başkalarıyla saygılı ilişkiler kurabilme. Daha sonra en üst seviyede erdemli, yaratıcı, problem çözücü, adil olabilme gibi birçok özellikler burada ortaya çıkıyor.” diye konuştu.

Tarhan, ihtiyaçlar hiyerarşisinin dördüncü basamağında saygınlık gereksinimi yani özsaygı, özgüven, başarı, başkalarına saygı duymak, başkaları tarafından saygı duyulmak ve en üst basamakta kendini gerçekleştirme gereksiniminin yer aldığını kaydetti.  

Kişi kendini tanımak için hangi soruları sormalıdır?

Kişinin kendini tanıması için kendine bazı sorular sorabileceğini ifade eden Tarhan, “Psikososyal özelliklerden hangileri daha önemli? Kişide açık, şeffaf olma, dürüst, adil, sözünde duran, şefkatli, nazik, samimi, sabırlı gibi özelliklerin bulunması önemlidir. ‘Bu değerler ben de var mı?, Bu değerlerin ne kadarı bende var?’ sorularını sorabilir insan. Kendini tanımada, kendine soru sormak çok önemlidir. Sokratik sorgulamaya kendinden başlamak gerekiyor. Daha sonra kendinin güçlü ve zayıf yönlerini bulup, bir hedef belirleyip hedefte ilerlemek lazım. Ve bu hedefte ilerlerken rutin işlerini oyun gibi yapabilmek önemlidir.” dedi. 

Kişi zayıf yönlerini de bilmeli

İktisatçıların kullandığı SWOT analizinin kendini tanımada kullanılabileceğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Güçlü yönlerimiz, zayıf yönlerimiz, gelecekle ilgili imkânlarımız ve tehditlerimiz nelerdir? SWOT analizini, insan psikolojik olarak kendi hayatına uygulayabilir. Bazı kişisel gelişim teknikleri var. O teknikler insanın zayıf yönlerini yok sayarak kişiyi motive etmeye çalışıyor. Başarı için başarı odaklı olabilen bu taktikler kişinin zayıf yönlerini yok sayıyor. Kişiyi o anda motive eden teknik nedeniyle kişi krizi yönetemiyor.”dedi. 

Kişisel gelişim tekniklerinin yanlış kullanımı insanları yalnızlaştırdı

Egosu yükselmiş bireylerin kimseyle ilişki kuramadığını, kendisine hayır diyeni düşman gibi görmeye başladığını kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hâlbuki insan sosyal bir varlık. İnsan kendini sosyal bir ortam içerisinde göstermesi lazım. Kişisel gelişim tekniklerinin yanlış kullanılması, insanları yalnızlaştıran bir etki yaptı. Kişisel gelişimde amaç, kendi olumlu, olumsuz, güçlü, zayıf yönlerini görüp ve bir hedef belirleyip psikolojik kaynaklarını yönetebilmektir. İnsan kendi kaynağını bilirse ancak psikolojik kaynağını bilir. Parasal kaynağı yönetmek ile kişisel kaynakları, psikolojik sermayeyi, sosyal sermayeyi yönetmek çok farklı değil. Kaynak yönetimi nedir? Girdileri kontrol edeceksiniz, havuzu büyüteceksiniz, çıktıları güvenli kontrol edeceksiniz.” diye konuştu.

Kendimizi gerçekleştirmek için neler yapmalıyız?

Kendini tanımanın yanında kendi duygularını tanımanın da önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişinin yeteneğini, ilgi alanlarını, kendi değerlerini bilebilmesi çok önemli. İnsanın çok karmaşık bir yapısı var. Her insan orijinal, biricik ve eşsiz. Birbirine benzemeyen her şey orijinaldir. Her insan farklıdır. O yüzden kimseyi küçük görmemek gerekiyor. Değerlerden birisi de alçakgönüllü olabilmektir. Ne kendini başkalarından yüksek ya da düşük göreceksiniz. İnsanlarla eşit ilişki kurabilmek, bunu başarabilmek çok önemli. Yaşam kalitemizi bununla ancak yükseltebiliriz. ‘Kendimizi gerçekleştirmek için neler yapmalıyız?’  diye sorulduğunda şu cevabı verebiliriz: Kendimizi değiştirmeye istekli olmamız, yeni deneyimlere açık olmamız, kendi hayatımızın sorumluluklarını alabilmemiz, özgürlük-sorumluluk dengesini kurabilmemiz, motivasyonumuzu test edebilmemiz gerekiyor.” dedi.

Motivasyonun formülü: İhtiyaç + istek + hedef 

Motivasyon için istek gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İsteğinin olması için de önce ihtiyaç gerekir. İhtiyaç + istek + hedef = motivasyon oluyor. İhtiyaç ve istek var ama hedef olmazsa kaynaklar boşa gider. Hedef belirlemek çok önemli. Bir insanın hedef belirlemesi ve o hedefe yönelik kaynak yönetmesi gerekir.”dedi.

Kişinin kendine karşı dürüst olması ve kendini eleştirmesi de gerekir

Hayatta soyut hedeflerin de çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hayatın sonuna geldiğin zaman nasıl anılmak istiyorsun? Nasıl bir insan olmak istiyorsun? Nasıl bir hayata imza atmak istiyorsun? Bu sorular önemli. Birçok entelektüel bunalımlar var, varoluş bunalımları var Batı dünyasında. ‘Her şeyim var ama mutlu değilim’ diyor. Çünkü anlam arayışını tatmin edemiyor. Motivasyon onun için önemli. Kendimize karşı da dürüst olmamız gerekir, sorgulamamız gerekir. Öz eleştiri yapabilmek, kendini tanımanın en önemli yöntemidir. Kendini üçüncü bir kişi gibi sorgulayabilmek, güçlü, zayıf yönlerini masaya yatırabilmek, kapsayıcı olabilmek önemli.” dedi. 

Kendini gerçekleştiren insan nasıl olur?

“Kendini gerçekleştirmiş olan bir insanı nasıl tanırız?” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu kişiler kendileriyle barışık insanlardır. Sadece yemek, içmek, üremeyi düşünmek değil, hayatla ilgili konuları düşünürler. Mahremiyeti severler, başkalarına saygı gösterirler ve teşekkür için değil, doğru olduğu için yaparlar. Muhakkak kendi etik ahlaki değerleri vardır. Kendini gerçekleştiren insanları 4 kelime ile tarif ediyorum: Temel değerleri olan, emek ile alın teriyle kazanan, onuruyla yaşayan ve değer yargıları olan. Bu tarzdaki insanlar kendisi ile barışık olur, başı dik dolaşır. Bu kişilerin bir özelliği de yalancılığa karşı çok hassastırlar. Mizah yaparlar ama yaparken başkalarını küçümsemezler. Canlı, meşgul, spontane insanlardır. Bunu söylemek kolay ama gerçekleştirmek gerek.” tavsiyesinde bulundu.