Cem Yılmaz'ın kendine yakın gördüğü iki karakter
Zorlu PSM’de “Can Şengün ile Sıkı Fıkı” programına konuk olan Cem Yılmaz, "Karakomik Filmler'deki feribot garsonu Ayzek karakteri ile Hokkabaz filmindeki İskender Tünaydın'ı kendime en yakın karakterler olarak görüyorum" dedi ve neden öyle gördüğü açıkladı.
Tırnaklarını yediği için müzisyen olamamış!
Çevresi müzisyen dostlarla çevrili ve müzisyenliğe de meraklı olan Cem Yılmaz, müzikle ilişkisinin nasıl koptuğunu şöyle anlattı: “Yurdaer Doğulu’nun müzik okulu vardı Bakırköy’de belki biliyorsunuzdur… bir gün okuluna kaydolmak için gittim ancak kontenjanlar dolu olduğu için Önder Bali müzik okuluna yazılmıştım. Piyano öğrenmek istedim fakat bende nasıl bir şey gördülerse “sen Org’a başla” dediler. O zamanlarlar da Samatya’da oturuyorum dedim herhalde kiliseden iyi para verirlerse bu işi devam ettiririm ben. “Org’a başla sen” dedikleri dönem de 80’lerin başları yani bugünkü Org’lar gibi değil tek tuşu var hani akompanya yani ‘sigarası yaldızlı dıt dırı dıt dıt’ şeklinde. Baktılar Önder hoca bize bu şarkıları öğretmeye çalışıyor hemen hocamız değişti. Genç bir kız girdi dersimize ve o da ilk dersimizde ‘koy bakalım parmaklarını klavyenin üzerine bir bakayım’ dedi ve baktı ‘aa sen tırnaklarını mı yiyorsun’ dedi. Ben de bıraktım çalmayı çünkü tırnaklarımı yiyordum. Ben devam etmedim ama benle paralel o dönemler Fazıl Say da bu işe merak salmıştı.” şeklindeki esprili anısıyla stüdyodaki herkesi kahkaha krizine soktu.
“Ayzek ve İskender Tünaydın karakterlerini kendime yakın bulurum”
Cem Yılmaz, Can Şengün’ün sorduğu “Altan Çanlı, Fikri, Arif Işık, Müslüm Duralmaz, İskender Tünaydın, Komutan Logar, Aziz Vefa, Deli İdris, Zafer Yıldız, Ayzek, Şenay, Cemal, Cibar Kemal… kendini bu karakterlerden hangisiyle özdeşleştiriyorsun en çok?”” sorusuna “Vallahi galiba mesleki olarak kendi yazdığım hikayeler olduğu için iki tanesine kendimi çok yakın hissediyorum. Birisi “Karakomik Filmler”deki feribot garsonu Ayzek karakteri diyebilirim. Yani benim tabii ön dişlerim yok anlamında değil ama kalpten sevdiğim bir karakterdir. Diğeri de saflık ve bir şeylerle ilgili tutkulu olma haliyle bana benzeyen “Hokkabaz” filmindeki İskender Tünaydın diyebilirim. Yani benim bugün burada yaptıklarımı saymazsak öylesi sınırsız tutkularım yoktur ama İskender Tünaydın ile feribotta çalışan Ayzek karakterini kendime yakın buluyorum. Çünkü ben 88-89 yıllarında garsonluk yaptım, çalıştım, Ayzek’in yaptığı işi yaptım kısaca o duyguyu biliyorum.” yanıtını vererek izleyicileri önce neşelendirdi ardından da oldukça etkiledi.
Cem Yılmaz, Can Şengün ile davulda Volkan Öktem, bas gitarda Alp Ersönmez ve klavyelerde Çağrı Sertel’in eşlik ettiği orkestra tarafından verilen eğlenceli müzik sertifikalarını görünce sevinçten havaya uçtu. Sertifikaları gören Cem Yılmaz, “Hey yaşasın! Bir hayalim gerçekleşti” diye haykırdı.
Cem Yılmaz’ın hem yanında getirdiği ilginç enstrümanları hem de Can Şengün ve Orkestrası’nın enstrümanlarını teker teker çaldığı sırada sahneye Gökhan Türkmen çıkarak sevilen şarkısı “Taş”ı söylemeye başladı. Ardından dev bir müzik şölenine dönmeye başlayan sahneye Kenan Doğulu, Ceylan Ertem ve Gaye Su Akyol sahneye çıktı.