İletişim Uzmanı Hatice Kumalar'dan markalara iletişim öğütleri
.Serhat Oypan’la Creator Talks programına konuk olan Brandistanbul PR Kurucu Ajans Başkanı ve Marka ve İletişim Uzmanı Hatice Kumalar, "Günümüzdeki en büyük sorunların başında veri dezenformasyonu geliyor. Bu dezenformasyonun fazlalığına karşı en büyük silah herkesin kendi PR çalışmasını yapması" dedi.
Markaların oluşturdukları içeriklerle kalıcı olabilir
Markaların para-reklam döngüsüyle sürekli kalıcı olamayacağına dikkat çeken Kumalar, "Markalar oluşturdukları içeriklerle kalıcı olabilir. Halkla ilişkilerde imaja, itibara ve ortaya konulan konunun derinlik kazandırılmasına önem veriyoruz. Reklamda bir mecrayı satın alırsınız ve para verdiğiniz sürece orada yer alırsınız. Ama içerik değerinizle orada yer alıyorsanız orada hep kalıcı olursunuz.” şeklinde konuştu.
Kitlemize dokunmak, bağ kurmak ve bağı güçlü tutmak çok önemli
“Bugün hepimiz kendi PR’ımızı yapmak zorundayız.” diyen Hatice Kumalar, “Bu kadar veriye, bu kadar dezenformasyona maruz kaldığımız bu dönemde kendimizi doğru ifade etmek, anlaşılır olmak, kitlemize dokunmak, bağ kurmak ve bunu güçlü tutmak çok önemli." ifadesini kullandı.
Kumalar "Şu anda ihtiyacımız olan en önemli şey umutlu olabilmek. Bunun için motivasyon ve yaşam amacımızı sorgulamak gerekir. Niye insan daha iyisi olabilecekken sıradan olmayı seçer? Bunu kabullenemiyorum. Niye kendimi keşfetmekten yolsun kalmayı kabulleneyim? Sağlıklıysak hayatta her şey mümkün. Hayatta bir iziniz olması gerekiyor. Herkesin kendini keşfetmesi, kendi yeteneğini keşfetmesi gerekiyor.” dedi.
“Yaptığınız işte imzanız olması gerekiyor.” diyerek başarıya ulaşmada doğru ekibin önemini vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Her zaman ulaşabileceğim, proaktif bir şekilde içerik üretebilen, yüksek enerjili bir ekiple çalışmak isterim. Dolayısıyla bu amaç doğrultusunda bir ekibe sahip olarak bu yönde bir hizmet ortaya koyduğumu düşünüyorum. Ekip arkadaşlarım gerçekten benim arkadaşlarım. Onların hem ekip lideriyken aynı zamanda onların ailelerinden biriyim. Birbirimize saygılı olmak zorundayız. Ben bir çalışanıma kendini kötü hissettiremem. Şu anki ekibimi gerçekten çok seviyorum. Bu dönemde kurumların hedef kitlesiyle daha çok iletişime girmesi gerekiyor. Çalışanlarınız sizin aslında birinci hedef kitlenizdir. Artık şunu görüyorum. İyi niyetliyseniz ve ortada bir kriz varsa onu da bu sayede çözebiliyorsunuz. Çünkü günün sonunda çalışanlarınız varsa siz varsınız"
Bir kurum ne kadar itibarlıysa o kadar değerlidir
"Türkiye’de kurumsallaşmada istediğimiz noktada değiliz. Kurum kültürü noktasına çok odaklanmıyor. Uzun vadede çalışan sadakati, aidiyet gibi konulara önem veriyormuş gibi gözükürken günün sonunda sonuç istiyoruz. Bir kurum ne kadar itibarlıysa o kadar değerlidir ve bu durum tüm çalışanlara da sirayet eder. Bu dönemde iletişimcilerin hatırlatır olması gerekiyor. Herkes çok pesimist. Bizim artık kurumların ürün ve hizmetlerini anlatmaktan ziyade hizmet verdiğimiz kurumlara bulunduğunuz topluma karşı da sorumluluklarını bir iletişimci olarak anlatmamız gerekiyor. Bir alanı sahiplenin. Çocukları, kadınları, hayvanları, çevreyi… Duyarlı olduğunuz bir alan olmalı. Burada sürdürülebilir projeler yapın. Kendi ekosisteminizi kurarak orayı nasıl daha iyi hale getirebiliriz bunlara odaklanmamız gerekiyor.”