Kemah'ın tarihi mirası gün yüzüne çıkarılacak
Urartulardan günümüze kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu'da kurulan ilk Türk beyliklerinden Mengüceklilerin merkezi Erzincan'ın Kemah ilçesi,, Akkoyunlu Devleti’nin Anadolu'da ayakta kalan son camilerinden Gülabibey Cami, Sultan Ahmet Mengücek Gazi Türbesi, Kemah Kalesi, Bey Cami gibi önemli tarihi eserleri barındırıyor.
Fırat Nehri'nin bir kolu olan Karasu'nun çevreye kattığı güzellikle daha fazla tanıtılması hedeflenen ilçede, kaymakamlık öncülüğünde bilinmeyen tarihi eserlerin turizme kazandırılması için de çalışma yapılacak.
Tur firmalarını bölgeye çekmek için turizmcilerle görüşmelerin ve fuarlarda ilçenin tanıtımının yapılacağı çalışmalarda, ayrıca üniversitelerle iş birliği gerçekleştirilip kentteki mağaralara oyulmuş kiliseler gibi eserlerin turizme kazandırılması hedefleniyor.
Kemah Kaymakamı Muhammet Şükrü Pekpak, Sultan Ahmet Mengücek Gazi'nin halk arasında Sultan Melik Gazi olarak da bilindiğini, aynı yerdeki diğer oymalı ve taş işlemeli türbede ise eşi ve çocuklarının cenazelerinin de olduğunu söyledi.
Mengücek Gazi'nin, aynı zamanda Kemah'ın fatihi olduğunu ifade eden Pekpak, şöyle konuştu: "Anadolu'da kurulan ilk ve en önemli beyliklerinden biri olan Mengücek'in sancak şehirliğini, başkentini yapacak olan Kemah'ı fethetmiş yüce bir komutan. Daha sonra burada bir süre hüküm sürüyor ve anlatılana göre burada Fırat Nehri'ni geçerken şehit oluyor. Daha sonra kendisi buraya defnediliyor. Buranın manevi özelliğinden başka turistik anlamda şöyle bir özelliği var; Türkiye'de bildiğimiz kadarıyla açıkta 3 cenaze var. Birisi Erzincan'da, biri Kastamonu'da ve diğeri Malatya'da bulunuyor. Burada Sultan Mengücek gömülmüş bir şekilde değil, camekan içinde korumalı ve ilaçlı bir şekilde cenazesi tutuluyor."
Pekpak, bölgeye miras gözüyle baktıklarını belirterek, ilçenin turistlerin uğrak noktası haline geleceğini dile getirdi.
İlçedeki tarihi eserleri gün yüzüne çıkaracaklarını belirten Pekpak, "Buranın tarihi çok eski. Urartular, Ermeniler ile Rumların da ilçede eserleri bulunmaktadır. Bölgemizde mağaralara oyulmuş kiliseler de var. Burayı tam anlamıyla hayata geçirirsek ikinci bir Kapadokya, ikinci bir Ahlat ya da Ani Harabeleri gibi veya en az onlar kadar kıymetli güzel yerler turizme kazandırılmış olacak." diye konuştu.
Ülkede turizm denilince ilk akla belirli bazı yerlerin geldiğini ve hayata geçirilecek projelerle Kemah'ın ismini de herkesin duyacağını anlatan Pekpak, şunları kaydetti: "Tanıtımlar bitince inanıyorum ki herkes buraya gelmek için can atacak. Ayrıca projelerin dışında bir de tarihin olmazsa olması menkıbeler var. Menkıbeler tarihin ayrılmaz bir parçasıdır. Menkıbeler insanların tarihe olan aşkını ve şevkini diri tutar. O yüzden ben bunların hepsini tek kalemde yalan deyip kestirip atmayı doğru bulmuyorum. Çocukların tarihe olan heyecanını havada tutuyor. Bu anlamda Kemah birçok menkıbeye konu olmuş bir yer. Onların da bilinmesi gerektiği taraftarıyım.”
Pekpak, asırlardır ayakta duran tarihi Gülabibey Camisi'nin de ilçedeki diğer bir önemli tarihi eser olduğunu söyleyerek, ibadethanenin yapım tarihinin 1454 olduğu yönünde ellerinde bilginin bulunduğunu kaydetti.