2017 Nobel Tıp Ödülü, üç bilim adamına verildi
Nobel Komitesinden yapılan açıklamada, bu yılki Tıp Ödülü'nün biyolojik saat olarak da bilinen sirkadiyen ritmini kontrol eden moleküler mekanizmaları keşfeden Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W. Young arasında paylaştırıldığı belirtildi.
Açıklamada, "Yeryüzünde hayat, gezegenimizin dönüşüyle uyumludur. İnsanlar da dahil yaşayan organizmaların bir iç, biyolojik saati olduğunu ve bu saatin organizmanın günün doğal ritmine uyum sağlamasına yardımcı olduğunu biliyorduk. Ancak bu saatin nasıl çalıştığını Hall, Rosbash ve Young'ın çalışmaları sayesinde öğrendik. Bu bilim adamlarının çalışmaları, bitkilerin, hayvanların ve insanların biyolojik ritimlerini Dünya'nın devinimiyle nasıl uyumlu hale getirdiğini anlamamıza yardımcı oldu." ifadeleri kullanıldı.
Hall, Rosbash ve Young, örnek organizma olarak meyve sineklerini kullandıkları çalışmalarında günlük biyolojik ritmi kontrol eden genleri buldular. Amerikalı bilim adamları, bu genin gece artan ve gün içinde de azalan bir protein ürettiğini keşfetti. Sirkadiyen ritmini oluşturan diğer protein unsurlarını da bulan bilim adamları, hücre içinde kendi kendine işleyen saatin mekanizmasını gözler önüne serdi. Bilim adamları, insanlar dahil tüm çok hücreli organizmaların hücrelerinde aynı ilkelere göre işleyen bir biyolojik saat olduğunu ortaya çıkardı.
Hall, Rosbash ve Young, 8 milyon İsveç kronu (yaklaşık 3,4 milyon lira) tutarındaki ödülü paylaşacak. Üç bilim adamına, 10 Aralık'ta düzenlenecek ödül töreninde birer diploma ve altın madalya da verilecek.
"Moleküler saatin nasıl çalıştığını gösterdiler'
Oxford Üniversitesi'nden biyolojik saat uzmanı Profesör Russel Foster "Bu sistemi bir kez bozduğumuzda metabolizmamız üzerinde etkisi çok büyük olur" diyor.
Profesör Foster, Amerikalı 3 uzmanın Nobel ödülünü kazanmış olmasından büyük sevinç duyduğunu, Hall, Rosbach ve Young'ın vücut saatinin nasıl çalıştığını ilk açıklayanlar olarak bu ödülü hakettiklerini de söyledi ve ekledi:
"Bize moleküler saatin bütün bir hayvanlar aleminde nasıl çalıştığını gösterdiler."
Üçlünün bu konudaki araştırması meyve sinekleri üzerinde yapılmıştı fakat bulguları bütün hayvanlarda moleküler saatin çalışmasını sağlayan döngüleri açıklamış oldu.
PER düzeyi istikrarsızlaştıkça biyolojik saat hızlanıyor
Jeffrey Hall ve Michael Rosbash, DNA yapısında, periyod geni diye adlandırılan bir kısmın, sirkadiyen ritim de denilen biyolojik saatin düzenlenmesinde etkili olduğunu ortaya koydular.
Periyod geni PER adlı bir proteinin üretilmesini sağlayan "talimatları" içeriyor. PER düzeyi yükseldikçe periyod geni de talimatları kendi kendine kapatıyor.
Bunun sonucunda PER proteini düzeyi 24 saatlik döngüler halinde değişiyor, geceleri yükselip gündüzleri yine düşmeye başlıyor.
Michael Young da "zamansız" ve "çift zamanlı" diye adlandırılan iki gen keşfetti. Bu iki gen de PER proteini düzeyinin istikrarını etkiliyorlar.
PER düzeyi ne kadar istikrarlı ise vücut saati o kadar yavaş çalışıyor. İstikrarsızlaştıkça biyolojik saat de hızlanıyor.
PER'in istikrarlı olup olmaması kimilerimizin erkenci ya da 'tarla kuşu' ve kimilerimizin de gececi yani 'baykuş' olmasının sebebi aynı zamanda.
Bu çalışmalardan önce biyolojik saat konusu tam olarak anlaşılamamıştı.
Moleküler biyoloji uzmanı Dr Michael Hastings, "Meyve sinekleri üzerindeki bu çalışma öncesinde genetik mekanizmalar konusunda hakikaten bir bilgimiz yoktu. Vücut saati konusu astroloji ile aynı düzeyde bir bilinmeyen sayılıyordu" diyor.
Üç uzmanın çalışmaları önemli bir kamu sağlığı konusu olan gece mesaisi konusundaki yeni çalışmaların da önünü açabilir.
- Jeffrey C. Hall
New York'ta 1945'te dünyaya gelen Jeffrey C. Hall, 1971'de Seattle'daki Washington Üniversitesinden mezun oldu. Hall, Maine Üniversitesinde görev yapıyor.
- Michael Rosbash
Kansas City'de 1944'te doğan Michael Rosbash, 1970'te Massachusetts Institute of Technology'den mezun oldu. Rosbash, çalışmalarını Waltham Üniversitesinde sürdürüyor.
- Michael W. Young
Miami'de 1949'da dünyaya gelen Michael W. Young, 1975'te Teksas'taki Austin Üniversitesinden mezun oldu. Young, 1978'ten bu yara New York'taki Rockefeller Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yapıyor.
İsveç Kraliyet Bilim Akademisi, yarın Fizik Ödülü'nün, çarşamba günü Kimya Ödülü'nün, cuma günü de Barış Ödülü'nün sahibini açıklayacak. 9 Ekim'de Ekonomi Ödülü'nün sahibini belli olacak. Nobel Edebiyat Ödülü'nün ne zaman açıklanacağı ise henüz kesinlik kazanmadı.
Bilim dünyasının en prestijli ödülü için adaylar, her bir alan için oluşturulan komite üyeleri tarafından belirleniyor. Akademi üyelerinin yaptığı oylamada da oyların çoğunu alan aday, ödülün sahibi oluyor.
- Nobel Tıp Ödülü
1901'den bu yana 107 kez Nobel Tıp Ödülü verildi. 211 kişinin layık görüldüğü ödüllerden 39'u tek bir kişiye verilirken 32 ödül 2 kişi, 36 ödül de 3 kişi arasında paylaştırıldı.
Nobel Tıp Ödülü'nü şimdiye kadar sadece 12 kadın kazandı. Bu kadınlar şöyleydi: Gerty Cori (1947), Rosalyn Yalow (1977), Barbara McClintock (1983), Rita Levi-Montalcini (1986), Gertrude B. Elion (1988), Christiane Nüsslein-Volhard (1995), Linda B. Buck (2004), Françoise Barre-Sinoussi (2008), Elizabeth H. Blackburn ile Carol W. Greider (2009), May-Britt Moser (2014) ve Youyou Tu (2015)
32 yaşındaki Frederick G. Banting, Nobel Tıp Ödülü'nü alan en genç bilim adamı oldu. İnsülini keşfeden Banting, ödüle 1923 yılında layık görülmüştü. 1966 yılında "tümöre neden olan virüsleri" bularak Nobel Tıp Ödülü'nü alan 87 yaşındaki Peyton Rous ise ödülü alan en yaşlı bilim adamı olarak tarihe geçti.
Nobel Tıp Ödülü'nü kazananlara para ödülünün yanı sıra İsveçli heykeltıraş ve gravürcü Erik Lindberg tarafından tasarlanan madalya da takdim ediliyor. İsveç Kraliyet Bilim Akademisi'nin tıp alanında ödül kazananlara verdiği madalyada kucağında açık bir kitap tutan "Tıp Dahisi"nin kabartması yer alıyor. Madalyaya aynı zamanda Vergilius'un Aeneid adlı eserinden "Inventas vitam juvat excoluisse per artes" ifadesi kazınıyor. Latince ifade, "Yeni buluşlar, sanatla güzelleşen hayatı daha da zengin kılar" anlamına geliyor.
Nobel ödülünü kazananlar için İngilizce "Nobel Laureates" ifadesi kullanılıyor. "Laureate" sözcüğü, defne dalları ve yapraklarından yapılan taç anlamına geliyor. Antik Yunan'da müziğin, güzel sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı olan Apollon tarafından takılan defne tacı, spor müsabakalarının ve şiir yarışmalarının kazananlarına "gurur sembolü" olarak armağan ediliyordu.