Sosyal medya okuma yazma alışkanlıklarını nasıl etkiledi?
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Doç. Dr. Gül Esra Atalay, sosyal medya ile birlikte dönüşüme uğrayan yazarlık ile ilgili görüşlerini paylaştı.
Sosyal medyanın yaygınlaşması ile birlikte birçok farklı kültürel alan gibi yazarlığın da dijital mecralarla etkileşime girdiğini belirten Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Son yıllarda sosyal medya mecralarının çok popüler hale gelmesiyle insanlar kendilerini ifade etmenin ve benlik sunumun yeni yollarını buldular. Dolayısıyla bu mecralarda yazmak da bir benliği sunma biçimi haline geldi.” dedi.
Sosyal medyada katılımcı kültür oluştu
Doç. Dr. Gül Esra Atalay, dijital metinlerin klasik metinler gibi tekil ve bağımsız yapılar değil, oluşturuluş biçimleri nedeniyle bozulmaya, yeniliğe ve değişime açık, sürekli değişen kolajlar olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“İnternetteki, sosyal medyadaki paylaşım ekonomisi nedeniyle şiir ya da diğer edebi türleri, onları oluşturan ve okuyan topluluklardan ve platformlardan bağımsız olarak ele almak mümkün değil. Sosyal medya mecralarında paylaşılan içeriklerin dolaşıma girmesiyle bir ‘katılımcı kültür’ oluştu. Sosyal medya kullanıcıları, daha önceki kitle iletişim araçlarında örneğin kitapta olduğu gibi önceden şekillendirilmiş mesajları alımlayan pasif tüketiciler olmaktan çıkarak paylaşım, yorum ve beğenileri ile medya içeriğine katkı sağlayan, onu şekillendiren aktif bir pozisyona geçtiler. Dolayısıyla sosyal medya mecralarında hem okur hem yazar olarak yer alıyoruz.”
Gençler yazım kurallarını önemsemez hale geldi
Sosyal medyada yaygın olarak kullanılan, kabul gören, normal olan dilin edebiyat olma iddiasındaki yayınlarda da kullanılır olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Sosyal medyadan paylaşılan içeriklere baktığımızda ise yazım dilinin klasik kurallarının görmezden gelindiğini, önemsenmediğini, noktalama işaretleri ya da dil bilgisi kurallarına uyulmadığını görüyoruz. Özellikle gençler sosyal medyada yazarken bu kuralların önemli olmadığını düşünüyorlar. Önceki yıllarda Üsküdar Üniversitesi’nde “netiket” yani internetteki davranış kurallarına uyum konusunda lise ve üniversite öğrencilerini karşılaştıran bir araştırma gerçekleştirmiştik ve bu araştırma sonuçları da gençlerin sosyal medyada yazım kurallarının önemsiz olduğunu düşündüklerini göstermişti.” dedi.
Yazar ve okur etkileşimi kolaylaştı
Dijital teknolojilerle ve yeni medyayla birlikte yeni bir yazar türünün ortaya çıktığına dikkat çeken Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Bu yazar, okurla kurduğu etkileşimi eserine de yansıtabilen, okurdan aldığı yorumlar, dönüşlerle eserini güncelleyebilen bir yazar. Yeni medya okuma yazma alışkanlıklarını değiştirdi. E-okuma ya da ekran okuma gibi kavramlar kullanılmaya başlandı. Artık basılı bir kitabı okumak yerine ekrandan da kitap okumak mümkün ve bu gittikçe yaygınlaşıyor. Yeni medyada yazar-okur etkileşimi artık çok daha kolay hale geldi.” diye konuştu.
Sosyal medya dili klişelere dayanıyor
Yeni yazarların seslerini duyurabilmeleri, hatta özgürce eserlerini yazarak kitlelere ulaştırabilmelerinin de yeni medya teknolojileri ile kolaylaştığını vurgulayan Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Ücretsiz platformlarda kitap yazabilmek ve dağıtmak ekonomik olarak avantaj sağlıyor. Bugün kitabevlerinin raflarını sosyal medyanın diliyle yazılmış, derinlik ve özenden yoksun kitaplar dolduruyor. Sosyal medya mecralarının kendine has bir yapısı ve buna uygun bir dil kullanım kültürü var. Bu, yazılı kültürden çok sözlü kültürden beslenen, dolayısıyla dilbilgisi, imla kuralları gibi geleneksel yazarlıkta çok önemli olan hususların önemsizleştiği bir kültür. Sosyal medya dili klişelere, kuralsızlığa, tekrara dayanıyor. Sosyal medyanın popülerliği ve çok yoğun şekilde kullanılması buradaki alışkanlıkların kitapları da etkisi altına almasına neden oluyor.” dedi.
Yeni medya yayınevi ve editörü süreçten çıkardı
Herkes yazabileceğini ve yazılan metnin değerini ise okuyucu belirlediğini belirten Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Özellikle yeni medya mecraları yayınevi ve editör gibi karar vericileri süreçten çıkartarak bireylerin istedikleri serbestlikte yazmalarına imkan tanıdı. Dolayısıyla isteyen herkes kendisini ‘yazar’ olarak tanımlayabilir. Yazılan metinlerin hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi edinip edinmemesi ise işin diğer yüzü.” ifadelerini kullandı.
Metinler titizlikten uzak oluyor
Dijital platformların şiirler, hikayeler ve romanların görselleştirilebildiği, farklı formlarla ilişki içerisinde transmedya şeklinde kurgulanabildiği bir olanaklar dünyası sunduğunu belirten Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Wattpad gibi platformlar bu deneyimin yaşandığı dijital mekanlar. Bunlar da birer sosyal medya mecrası. Hem hikaye, kitap yazılabiliyor hem de yazılmış olanlar okunabiliyor. Bu platformların geleneksel yayıncıların yazar üzerindeki hakimiyetini ve eşik bekçisi rollerini ortadan kaldırarak yayıncılık faaliyetini demokratikleştirici bir işlevi de olabiliyor. Fakat herhangi bir editöryel süreçten geçmeyen bu metinler edebiyatın sahip olduğu titizlik, özen ve gerekliliklerden uzak oluyor.” diye konuştu
Kendi tarzını yaratan iyi yazarlar çıkacaktır
Doç. Dr. Gül Esra Atalay, Wattpad’de yayımlandıktan sonra yayınevlerinin dikkatini çekerek basılan kitapların da olduğunu söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Bunların hedef kitlesi gençler. Belirli bir kuşağa hitap ediyor. Dijital çağın içerisine doğmuş, dijital medya, sosyal medya kültürüyle büyümüş bir jenerasyonun ürünleri olduklarını söyleyebiliriz. Bu metinler sosyal medyanın dilini ve tarzını yansıtıyor, kolay tüketime uygun metinlerden oluşuyor. Öte yandan bu bir kuşak meselesi. Gençler her dönem eski formları reddeder, kendi tarzlarını getirirler. Dolayısıyla bu kuşaktan da mutlaka kendi tarzlarını yansıtan iyi yazarlar çıkacaktır.”