Prof. Dr. Mehmet Güneş: Abdülhak Şinasi Hisar daha çok okunacak.
18 Mayıs Perşembe akşamı yapılan panel, önemli kültür insanlarımızdan Necmettin Turinay’ın moderatörlüğü ile saat 19.30’da başladı. Panelin diğer konuşmacıları ise Prof. Dr. Nesrin Karaca, Saadet Özen, Prof. Dr. Abdullah Uçman ve Prof. Dr. Mehmet Güneş idi.
BİR GARİP ÖLDÜ DİYELER
Necmettin Turinay panelin açılışında Abdülhak Şinasi Hisar’ın yazarlığı, eserleri ve hayatı hakkında genel bilgiler verdi. Turinay, konuşmasında Abdülhak Şinasi Hisar’ın vefatını şu sözlerle anlattı; “Geçtiğimiz 3 Mayıs tarihi onun 60. ölüm yıldönümüne denk geliyordu. Kendisi, 1963 yılında, Mayıs’ın 3’ünde bir kurban bayramı günü vefat ediyor. Kendisi hiç evli olmadığı için çoluğu, çocuğu, hanımı bulunmadığı için evde bulunan hizmetçisi de bayram dolayısı ile kendisinden izin alıp gittiği için Hisar’ın ölümünden kimsenin haberi olmamış. Yunus Emre’nin bir mısrası var: ‘Bir garip öldü diyeler/ Üç gün sonra duyalar.’ dediği gibi… Yahut da diyelim Mehmet Âkif’in bir mısrası, ‘Sessiz yaşadım, beni kim nereden bilecektir, hatırlayacaktır’ dediği gibi…”
Prof. Dr. Nesrin Karaca: Fahim Bey ve Biz farklı bir roman
Panelin ilk konuşmacısı ise Prof. Dr. Nesrin Karaca oldu. Prof. Dr. Karaca, Abdülhak Şinasi’nin hayatı hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Karaca, Abdülhak Şinasi’nin meşhur romanı Fahim Bey ve Biz hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: “Bildiğimiz şekliyle bir hikâye değil. Yani klasik roman değil. Başı, sonu olan, klasik olay örgüsüne, olaya dayanan, aksiyona dayanan bir roman değil. Ne demek lazım? Bölümlere ayrılmış, yirmi yedi bölüm olarak tertiplenen, anekdotlarla adeta ilerleyen bir anlatı diyebiliriz. Fahim Bey ve Biz’de odakta bir kişilik var, bir şahsiyet, Ahmet Fahim Bey, merkezdeki kişilik, onun etrafındaki farklı ve çoklu anlatımlarla ortaya konan bir Fahim Bey portresi. Fahim Bey’i biz hiç kendisinden ‘ben’ anlatımlı, ‘biz’ anlatımlı rastlamıyoruz, hani ‘ben buyum’ hiç demiyor, hep başkalarının perspektifinden Fahim Bey’i görüyoruz.”
Prof. Dr. Mehmet Güneş: Abdülhak Şinasi Hisar daha çok okunacak.
Panelde ikinci konuşmayı Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Güneş yaptı. Güneş, “Şinasi Hisar bence de çok çok önemli bir yazar. Eco’nun tabiriyle örnek okur gerekiyor onu okumak için, anlamak için yani. Ya da düşünceli, Orhan Pamuk’un saf ve düşünceli diye sistemize ettiği düşünceli okuyucu gerekiyor. Çünkü referansları çok güçlü. Ama hak ettiği ilgiyi hâlâ tam olarak görebildiğini düşünmüyorum. Tabii ki bu da bir aşamadır. Hak ettiği ilgiyi görmesi için bir Nesrin Hocamızın çalışması, sonra Necmettin Hocamızın çalışması ve devamında gelen çalışmalar tabii bir çok çalışma… Bugün burada 60. yılında anıyorsak yine büyük bir vefa örneğidir. Aynı zamanda bu silsileye de önemli bir katkıdır. İnşallah Abdülhak Şinasi Hisar daha çok okunacak.” sözleriyle Abdülhak Şinasi Hisar’a dair düşüncelerini paylaştı.
Saadet Özen: Her yayıncı Abdülhak Şinasi Hisar’ın kitaplarını basmak ister.
Abdülhak Şinasi Hisar’ın kitaplarının yeniden basımının yayın yönetmenliğini üstlenen Saadet Özen panelin üçüncü konuşmacısıydı. Saadet Özen, yayınevinin neden Abdülhak Şinasi Hisar’ın kitaplarını basmak istediğini şu sözlerle anlattı: “Herkes, herhalde Türkiye’de her yayıncı Abdülhak Şinasi Hisar’ın kitaplarını basmak ister. Yani basmayı istemeyecek kimseyi düşünemiyorum gerçekten. Herkes ama bunu farklı bir sebeple yapmak ister büyük ihtimalle. Şimdi Everest’te yapmak istediğimiz şu; daha geniş bir perspektif içerisinde bunu anlatmak isterim, Cumhuriyet dönemine ağırlık veren bir perspektifimiz var. Onunla sınırlı kalıyoruz ya da kalacağız anlamına gelmiyor fakat bir tür tarih yazımı çalışması diyebiliriz, yayıncılık bağlamında. 1900’lerden diyelim hatta yani modern Türk edebiyatının çatallandığı yolları, yani ne gibi çizgiler doğurduğunu ve bunların ne şekilde devam ettiğini gösteren bir yayın katalogu oluşturmaya çalışıyoruz.”
Prof. Dr. Abdullah Uçman: Boğaziçi ile ilgili hatıraları ilk akla gelenlerdir.
Panelde son sözü ise Prof. Dr. Abdullah Uçman aldı. Prof. Dr. Uçman, “Abdülhak Şinasi Hisar adı zikredildiği zaman onun Boğaziçi ile ilgili hatıraları ilk akla gelenlerdir. Yine kendisinin bir makalesinde ‘Benim hikâyelerim sadece hatıralarımı canlı kılan eserlerdir,’ diyor kendisi. Onun aynı zamanda kitap hâlinde basılan, 50’li yaşlarında, ilk eseri Fahim Bey ve Biz, 1941 yılında yayınlanmış. 53 yaşın hemen hemen tüm tecrübelerini yansıtan bu roman, yayınlanışı üzerinden 80 yıl gibi bir zaman geçmiş olduğu hâlde bugün hâlâ ilgiyle okunan, hakkında çok farklı yorumlar yapılan bu eser Türk edebiyat tarihi kadar aynı zamanda kültür ve medeniyet tarihimiz açısından da önem taşıyor.” sözleriyle Abdülhak Şinasi Hisar’ın ve eserlerinin önemine değindi.
Panel, moderatör Necmettin Turinay’ın kapanış konuşmasıyla son buldu.