Oruç tutarken yapılmaması gereken hatalar
Beslenme ve Diyet Uzmanı Derya Eren'e göre kaçınılması gereken 6 hata
Yeterli su içmemek: İftar ve sahur arasında geçen sürede mutlaka 10-15 bardak su içilmeli. Fazla çay ve kahve içmek su içimine engel olur. Bu nedenle bir fincandan fazla çay-kahve içilmemeli.
Her gün pide veya hamur işi yemek: İftar sofralarının vazgeçilmezi olan pide ve hamur işlerine sıklık ve miktar olarak dikkat edilmeli. Bir avuç içi büyüklüğünde pide bir dilim ekmeğe eş değerdir. Diyette olduğu gibi Ramazan’da da yasak değil, denge var. Ramazan’da bizleri uzun süre tok tutan, lif kaynağı, kan şekerini dengeleyen tam tahıllı veya çavdar ekmeği tüketilebilir. Bu sebeple pide tüketiminde miktar kadar tüketim sıklığı da önemli. Yani haftada 2 ya da en fazla 3 gün iftarda ana yemeklerle pide yerken, diğer günler tam tahıllı besinlere tam buğday ekmek veya çavdar ekmeği veya buğday, bulgur gibi besinlere yer verilmeli.
Sahura kalkmamak: Sahur ve iftar arasındaki açlık süresi düşünülerek sahur mutlaka yapılmalı ve besin içeriğine dikkat edilmeli. Sahurda uzun süre tok tutan, sindirimi kolay protein kaynaklarına yani süt, yumurta, peynir ve kan şekerini dengeleyen tam tahıllı ekmeğe yer verilmeli. Böylece sahur yapan kişiler gün içinde tok kalarak su içimiyle de sıvı kaybını en aza indirir. Sahur yapılmadığı taktirde gün içinde kan şekerinde düşme, baş ağrısı, sindirim problemleri, halsizlik, yorgunluk, konsantrasyon güçlüğü, mide bulantısı gibi sorunlar ortaya çıkabilir.
İftardan sonra tatlıyı aşırıya kaçırmak: İftardan sonra hızlı yükselen ve sonrasında düşen kan şekeriyle vücut tatlı ihtiyacı hisseder. Vücuttaki sağlıklı dengeyi oluşturabilmek için iftardan 1-2 saat sonra bir ara öğün yapılmalı. Bu ara öğün 1-2 porsiyon meyve ve süt grubu yani süt, kefir, yoğurttan oluşmalı. Böylece tatlı ihtiyacı karşılanabilir ve Ramazan’da kilo artışı engellenebilir. Haftada 1-2 gün sütlü tatlılar iftardan sonraki bu ara öğün yerine tercih edilebilir.
İftarda hızlı yemek: Sindirim problemlerinin en çok yaşandığı öğün iftardır. Nedeni ise iftar öğününün çok hızlı yenmesi ve hiç ara verilmemesidir. İftar öğünlerinden sonra hazımsızlık şişkinlik, ağrı ve kramp gibi şikayetleri azaltmak için iftarı başlangıç ve ana yemek olmak üzere ikiye bölünmeli. Başlangıç olarak çorba yenmeli ve 15-20 dakika sonra ana yemeğe geçilmeli. Ana yemek esnasında ise yemekleri yavaş yavaş, iyi çiğneyerek yenilmeli.
Yemekten hemen sonra yürümek: Yemekten hemen sonra sindirim başlar ve yemekten hemen sonra yapılan yürüyüş sindirim problemi yaratırken reflüye sebep olacaktır. Bu sebeple yemekten en az 30 dakika sonra yürüyüş yapılmalı.
Dr. Ümit Aktaş, Ramazan ayında yapılmaması gerekenleri şöyle aktardı:
İftarda bir anda çok fazla yemek: Tüm gün yemek yemeyip iftarda bir anda sisteme yüklenirseniz, kendinizi bir hastanenin acil servisinde bulma ihtimaliniz de ciddi oranda artar.
Unlu çorbalar tercih etmek: Orucunuzu çorbayla açın, ama unla meyane edilmiş çorbalardan kaçının. İşkembe çorbası, kelle paça çorbası, kemik suyuna yapılmış sebze çorbaları orucunuzu açmak için harika seçeneklerdir. Ramazan ayında bamya çorbasının, yemeğinin yeri ayrıdır. Bamya içindeki müsilaj denen bir madde ile mide ve bağırsak duvarını adeta koruyucu bir sıva gibi kaplayarak iftar sonrası hazımsızlık problemini önler, sindirim sorunlarının önüne geçer.
Ara vermeden yemek: Çorbanın ardından yemeğe 20 dakika mola vermezseniz, kan şekeriniz fırlar ve beyniniz size daha çok yemeniz için emir verir. Sindirim sorunları yaşar, mide spazmları geçirir, hatta hastanelik bile olabilirsiniz!
Buğday ürünleri yemek: Kan şekerinizin dengeli seyretmesi için tüm buğday ürünlerinden, glisemik indeksi yüksek olan pilavdan ve tabii ki tüm tatlılardan uzak durun.
Susarım endişesi ile bir anda çok su içmek: İftar sırasında bir anda çok su içmek yerine, suyu dengeli için. Bir anda içilen su, böbrekler tarafından aynı hızla vücuttan atılır. İdeali iftardan imsak vaktine kadar her yarım saatte bir, bir bardak su içmektir.
Enerji üretiminde hayati rol oynayan besinleri ihmal etmek: Ramazan’da yapılabilecek en büyük hatalardan biridir. Sofranıza soğan, sarımsak, brokoli, lahana, karnabahar ve su teresi gibi sülfür zengini yiyecekler ekleyerek enerjinizi artırın.
Sahura kalkmamak: Sahura kalkmadan oruç tutarsanız ertesi gün işinize, gücünüze odaklanamaz, tüm günü açlık ataklarıyla boğuşarak geçirirsiniz. Börekle, çörekle, pideyle sahur yaparsanız da sabah kalktığınızda kanınızda çok miktarda insülin olur ve gün boyu çok acıkırsınız. Yumurtanın her türlüsü, harika birer sahur yemeğidir. Yumurtayı bol tereyağıyla pişirirseniz saatlerce tok tutar. Kavurma ya da geleneksel yöntemlerle yapılmış ya da sucukla hazırlanmış yumurta da iyi bir kombinasyon. Yanına bir de mevsim salatası eklerseniz, kan şekeriniz saatlerce dengeli seyreder ve ertesi günü rahat geçirirsiniz.
Baklagillerden faydalanmamak: Kuru fasulye, yeşil mercimek ve nohut gibi baklagilleri atlamayın. Baklagiller, hücrelerin enerji üretiminde elzem olan magnezyum açısından da zengindir. Ramazan ayı boyunca dolabınızda haşlanmış olarak muhafaza edip maydanoz, dereotu ve bol sızma zeytinyağı ile salata haline getirerek yiyebilirsiniz.
Bolca karbonhidrat yemek: Sahurda bol karbonhidrat yeerek, pidenin üstüne reçel sürerek gün içinde şekerinizin düşmemesi için önlem aldığınızı düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Bitkisel omega-3 yağları zengini ceviz, badem ve fındık gibi kuruyemişler açlık ataklarını kontrol altına almakta, enerji seviyenizi korumakta en büyük destekçinizdir. Ev yoğurdunun içine damak tadınıza göre kabaca doğranmış ceviz, badem ya da fındık ekleyin. Bu lezzetli karışımın üstüne bolca tarçın serpmeyi unutmayın. Bu mis kokulu baharatın kan şekerini dengelediği, açlık ataklarını önlediği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Çok çay ve kahve içmek: Ramazan boyunca çay ve kahve içimni sınırlamaya çalışın. Çünkü her ikisi de vücuttan su atılmasına neden olur. Çay, kahve yerine aşağıdaki bitki çaylarını tercih edin.