Kadın Savaşçıların mezarları Amazonlarla ilgili efsaneleri doğruluyor
Yunan Mitolojisine göre Amazonlar savaş Tanrısı Ares'in kızlarıydı ve 'uygar dünya' ile 'barbar dünya!nın sınırlarında yaşarlarladı. Karadeniz'in güney kıyılarındaki Themiskyra antik şehri onlarla ilintilendiriliyordu. Anadolu'da Ephesus, Cyme, Sinope, Priene, Myrina, Smyrna ve Midilli Adası'ndaki Mytilene'de Amazonların konu edildiği arkeolojik eserler bulunması onlara ait mitlerin tüm antik mitlerin yoğun ilgi gördüğünün kanıtı...
Heredot, Amazonları; ata binen, silah kullanan avlanan ve savaşan kadınlar olarak tanımlıyordu. Efsanelere göre (bunu destekleyici hiç bir arkeolojik kanıt bulunamadı), Amazonlar daha iyi yay kullanmak ve mızrak atmak için sağ göğüslerini doğum sonrası yakarlardı. Amazon adının 'tek göğüslü', 'göğüssüz' anlamına geldiğini savunanlar da var. Ne var ki Amazonlar antik Yunan sanatında da tek göğüs ile tasvir edilmemiştir. Bu durum Amazon ismindeki mazon ile Yunanca göğüs anlamına gelen mazos kelimelerinin ses benzerliğin doğurduğu bir yanılğı olduğu sanılıyor. Onlara karşı çıkanlar kelimenin kökeninin İran dilinde 'savaşçı' olduğunu savunurlar.
AMAZON EFSANELERİNİN KÖKENİ SAVAŞÇI BOZKIR KAVİMLERİNİN KADINLARI MI?
Efsanelere göre Antik Yunanlılar ile Amazonların ilk karşılaşması Herkül'ün 9. zor görevi sırasında gerçekleşir. Amazon kraliçesi Hippolyte'e babası Ares tarafıdan verilen kuşağını alıp getirmekle görevlendirilen Herkül, mitolojik anlatının bir versiyonuna göre tek başına gider, bir diğer versiyona göre ise Theseus'unda aralarında olduğu savaşçıları yanına alır. Amazonlarla yapılan savaşların (Amazonomachies) anlatan efsaneler hangi tarihi olgulara dayanıyordu bunu henüz kesin olarak bilemiyoruz. Ancak arkeolojik kalnıtlardan yola çıkarak onların eşleri savaşa giden İskit ya da benzeri Avrasyalı savaşçı bozkır kavminin kadınları ile karıştırıldığını savunanların sayısı hiç az değil. İskit ve Sarmat başta olmak üzere göçebe kabilelerin, özellikle Kazakistan civarında ortaya çıkan savaşçı kadın mezarları bu tezi destekliyor... Mezarlarda kadın iskeletlerinin yanı sıra at iskeletleri, silahlar, zırhlar bulunması bu teze kanıt sayılıyor. İskeletlerde kılıç ve ok yaralarına ait izler olması da kadınların savaşçı olduğuna yorumlanıyor....
YAZAR BETTANY HUGHES AMAZON KADIN SAVAŞÇILARI GERÇEK OLABİLİR DİYOR
Bu tezi destekleyen son haber bugün The Guardian gazetesinde Dalya Alberge imzasıyla yayınlandı. "Efsanelerin ardındaki gerçek ': Yunan efsanesindeki Amazon savaşçı kadınları gerçekten var olmuş olabilir" başlıklı haberde Popüler kitapları ve yayınları ile tanınan İngiiz Tarihçi Bettany Mary Hughes, "Arkeoloji kazıları ile ortaya çıkarılan bronz çağına ait mezarlarda bulunan savaşta yara almış kadın okçuların Amazon efsanlerinin doğuşu ile ilgili olduğunu" savunuyor...
The Guardian'ın haberine göre; Tıpkı erkekler gibi savaşan ve avlanan bu ata binen, yay kullanan göçebeler, uzun zamandır efsanelerin gölgesinde kalmıştı, ancak arkeologlar onların gerçekten var olduğuna dair giderek artan kanıtlar keşfediyor. Azerbaycan'ın Nahçıvan kentindeki tunç çağı nekropolünde yapılan arkeoloji kazılarında, kadınların jilet keskinliğinde ok uçları, bronz hançer ve gürz gibi silahlarla ve mücevherlerle gömüldüğü ortaya çıkarken arkeologlar bunların 4000 yıl önce yaşamış Amazon kadınları olabileceğini düşündüler.
ASLINDA BULGULAR ESKİ AMA YAYINLANACAK BELGESEL YENİ
Popüler İngiliz Tarihçisi Bettany Hughes, "Bu, antik Yunan mitlerinin ve efsanelerinin arkasında gerçeğin olduğunu gösteriyor." dedi...
Aslında bu haber bir anlamda, Bettany Hughes'un Nisan ayında Channel 4'te yayınlanacan "Dünyanın Hazineleri" başlıklı dizisinin tanıtımını hedefliyor... Belgeselin “İpek Yolları ve Kafkaslar” başlıklı bölümünde yüzyıllar boyunca kültür ve medeniyetlerin gel-gitlerine tanıklık eden, ticaret yollarının Asya ve Avrupa kıtalarıyla birleştiği dünyanın bir bölgesine odaklanıyor.... Ancak daha çok ses getireceği düşünülmüş olacak ki tanıtım Amazon bağlantısı üzerine kurgulanmış..
Belgeselde bu iddianın dayandırırldığı arkeolojik bulgulara dönersek; 2019 yılında Rusya'da ok uçları ve mızraklarla gömülmüş dört kadın savaşçının kalıntıları bulundu... 2017'de Ermeni arkeologlar, bacağına bir ok ucu ile gömülü olduğundan savaşta aldığı yaralardan öldüğü anlaşılan bir kadının kalıntılarını ortaya çıkarmıştı... 1990'lı yılların başında ise Kazakistan sınırı yakınlarında hançerle gömülmüş bir kadın cesedi bulunmuştu.
Hughes bu bulguları şu şekilde yorumluyor: “İskeletlerden bazılarının kadınların yay ve okları yaygın olarak kullandığını ortaya koyuyor. Çok fazla ok kullandıkları için parmakları çarpık. Parmak eklemlerindeki değişiklikler sadece avlanma nedeniyle meydana gelmez. Bu, sürekli ve büyük bir uygulamadır. Çok heyecan verici olan şey, kemik kanıtlarının çoğunun aynı zamanda eyerde uzun süre kaldığına dair açık kanıtlar göstermesidir. Kadınların leğen kemiği temelde ata bindikleri için açıktır. Onların kemikleri sadece yaşam tarzlarına göre şekilleniyor. Bir medeniyet tek bir mezardan oluşmaz. Eğer tüm kadim insanların dediği gibi, Kafkasya ve Bozkırları aşan bir kültürden bahsediyorsak, elbette başka kalıntılara da ihtiyacımız var.”
MÜCEVHERLER KADINLARIN YÜKSEK STATÜLÜ OLDUĞUNU İŞARET EDİYOR
Mezarlardan çıkan mücevheratın Carnelian kolyeleri içerdiğini de dikkat çeken Hughes “Carnelian yarı değerli bir taş. İnsanların yüksek rahibe veya tanrıça olduğu durumlarda bunu sıklıkla görürsünüz. Yani bu, topuz kafaları gibi statü sahibi kadınların bir işaretidir." diyor..
ERKEK KILIĞINA GİREN PEÇELİ KADINLAR
Nisan ayında Channel 4'de yayınlanacak Dünyanın Hazineleri belgesel serisinde, Avrupa'nın en yüksek yerleşim yeri olan Kafkasya'daki Khinalig dağ köyü de ilginç bir yönüyle yansıtılıyor. "O kadar uzak ki zamanda kaybolmuş gibi hissettiriyor" yorumu yapılan köyde konuşulan yerel dil başka hiçbir yerde konuşulmuyor. Bu dili (Kinalug dili / Khinalig dili) konuşanların sayısı her geçen gün azaldığı için UNESCO'nun Tehlike Altındaki Dünya Dilleri Atlasında ön sıralarda yer alıyor...
Tunç çağından bu yana burada yerleşimin sürdüğü köyde yaşayan 2.000 kişilik nüfusun ilginç bir mitolojik anlatıları var: Eski zamanlarda kadınlar erkek kılığına giriyor ve kadın olduklarının anlaşılmaması için de yüzlerini örtüyorlardı...
Köylülerin anlatımı şu şekilde: "Bütün büyükannelerimiz savaştı. Adamların hepsi sürülerle birlikte uzaktaydı. Kadınlar kavga ederken daima yüzlerini kapatırlardı. Onlar antik çağların kadın savaşçılarıydı... Ancak onlarla savaşan insanlar onların kadın mı erkek mi olduğunu bilemiyordu.”
Züfikar Emin - mistikalem.com