Dünya Bankası'nın Türkiye verdiği borç ne kadar ve ne amaçla kullanılabilir?
Dünya Bankası, Türkiye’ye 3 yılda 18 milyar dolar kredi paketini onayladı. Bu onayla birlikte Dünya Bankasının, Orta Vadeli Program'ın açıklanmasının ardından Türkiye'ye aktardığı borç tutarı, devam eden 17 milyar dolarlık programa 18 milyar dolar daha ilave ederek 35 milyar dolara yükselildi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası ile yürütülen işbirliği çalışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Dünya Bankası ile yürütülen işbirliği kapsamında gelecek 5 yıllık döneme ilişkin mali işbirliği programı oluşturulduğunu belirten Şimşek "Dünya Bankasının ilk 3 yıl içinde ülkemize ilave 18 milyar dolarlık finansman sağlayacağı Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı, Bankanın İcra Direktörleri Kurulunda görüşülerek yürürlüğe girdi.” dedi.
Dünya Bankası'nın Türkiye'yle işbirliği anlaşması neleri kapsayacak?
Dünya Bankası Grubu (WBG) İcra Direktörleri Kurulunca, Türkiye için hazırlanan "Ülke İşbirliği Çerçevesi (CPF)" üç kilit kalkınma stratejisine (üretkenlik artışı, istihdam ve daha iyi kamu hizmet sunumu ve doğal afetlere karşı dirençlilik) odaklanacak.
WBG'den yapılan yazılı açıklamaya göre söz konusu İşbirliği Çerçevesi, 2024-2028 mali yıllarını kapsıyor.
Ülkenin yüksek gelir statüsüne geçiş sürecini desteklemeyi amaçlayan CPF, şirketlerin daha yüksek katma değerli ve yüksek teknolojili faaliyetlere geçme yeteneklerini desteklemek için özel sektörün geliştirilmesini öngörüyor.
İşbirliği Çerçevesi, Türkiye ile WBG kuruluşları (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası, Uluslararası Finans Kurumu (IFC) ve Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı (MIGA)) arasındaki güçlü ve giderek büyüyen işbirliğini yansıtıyor.
WBG İşbirliği Çerçevesi kapsamında, iklim değişikliğine karşı dirençliliği ve gıda güvencesini güçlendirmek için iklime uyumlu tarımın teşvik edilmesinden Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023'teki depremlerden etkilenen bölgelerde ekonomik toparlanmanın desteklenmesine kadar çeşitli hedeflerle yüksek ve sürdürülebilir üretkenlik artışına odaklanılacak.
İşbirliği Çerçevesi'nde, gelir ve diğer eşitsizlikleri ortadan kaldırılmasına, kadınlar, gençler ve kırılgan gruplar için işlerin iyileştirilmesi amacıyla kapsayıcı hizmetlere, istihdam ve doğal afetlere karşı dayanıklılığın güçlendirilmesine öncelik verilecek.
Ülke İşbirliği Çerçevesi, üretkenliğin artırılması ve kamu hizmet sunumunun iyileştirilmesi için hayati bir önem taşıyan dijitalleşmeyi hızlandırma ihtiyacına da işaret ediyor.
WBG; dijital iş ekosisteminin iyileştirilmesi, depreme ve iklime dirençli kentsel planlamanın desteklenmesi, hibrit eğitim fırsatlarının yaygınlaştırılması dahil olmak üzere dijital teknoloji kullanımını hızlandırmak için birçok alanda çalışma yapacak.
İşbirliği Çerçevesi, Türkiye'nin 12'nci Kalkınma Planı'nı esas alıyor. WBG, çerçevenin hazırlanması sürecinde aralarında hükümet, özel sektör, sivil toplum, düşünce kuruluşları, akademi ve diğer kalkınma ortaklarının da bulunduğu kilit paydaş gruplarla istişareler gerçekleştirdi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Humberto Lopez, "Türkiye son 20 yıllık dönemde çok büyük bir ilerleme kaydederek halkının yaşam standartlarını önemli ölçüde iyileştirdi, modern bir altyapı geliştirdi ve ekonomisini küresel ekonomiye ve küresel değer zincirlerine entegre etti." değerlendirmesinde bulundu.
IFC Türkiye ve Orta Asya Direktörü Wiebke Schloemer de Türkiye'nin dinamik özel sektörü ve girişimcilik ruhunun, son yıllarda kaydedilen etkileyici büyümede kilit rol oynadığına işaret etti.
MIGA Ekonomi ve Sürdürülebilirlik Direktör Vekili Moritz Nikolaus Nebe de Ajansın, Türkiye'nin dinamik özel sektörünü ve hükümetin sürdürülebilir altyapı girişimlerini desteklemede güvenilir bir ortak olduğuna dikkati çekti.
Dünya Bankası ile IMF arasındaki fark nedir?
Duayen ekonomist Mahfi Eğilmez, Bakan Şimşek’in açıklamasının ardından kafalarda oluşan sorulara detaylarıyla yanıt verdi.
Şimşek duyurdu, soru yağmuru başladı: Mahfi Eğilmez Dünya Bankası ile IMF arasındaki farkı anlattıŞimşek duyurdu, soru yağmuru başladı: Mahfi Eğilmez Dünya Bankası ile IMF arasındaki farkı anlattı
İşte Duayen ekonomist Mahfi Eğilmez’in kendi blogunda yayınladığı yazısı:
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Dünya Bankası'ndan (DB) 18 milyar dolar tutarında ek kredi alınmasıyla ilgili anlaşmaya varıldığını açıklaması üzerine pek çok soru ve tartışma konusu ortaya atıldı. Bu soruların çoğu toplumun son yıllarda kamu kesiminin para ve para kullanımı konusunda yaşadığı travmayı yansıtacak şekilde kuşkularla dolu bulunuyor. Bu sorulardan en önemlilerini yanıtlayayım.
DB kredisiyle IMF’den alınacak para arasında ne fark vardır?
DB, kamu kesiminin yatırım projelerine veya kamu kesiminin sektörel yeniden yapılanma programlarına kredi verir. Proje kredileri için örnek olarak liman yapımı projeleri, atık tesisi projeleri, depreme maruz kalan bölgelere altyapı yapım projeleri vb. verilebilir. Program kredilerine örnek olarak da sağlık sektörü iyileştirme programı kredisi, mali sektör yeniden yapılandırma programı kredisi gibi örnekler verilebilir. DB, son yıllarda ağırlıklı olarak iklim ve çevre projelerine kredi vermektedir.
IMF’in vereceği destekler (IMF, bir banka gibi düşünülmediği için verdiği paralara kredi yerine destek gibi ifadeler kullanılıyor) proje ile bağlantılı değildir. IMF, ödemeler dengesinin finansmanı amacıyla destek verir. O nedenle de alınan paranın belirli bir proje için harcanması söz konusu değildir, DB kredisine göre daha rahat ve geniş bir kullanım alanı vardır.
DB ve IMF’den alınan paraların kullanımı nasıl olur?
DB’den kredi kullanılabilmesi için ilgili kamu kurumunun yatırım projesini veya yürüteceği programı (fizibilite etüdü, çevre etkileri, ekonomiye etkileri vb. kapsayacak ayrıntıda) hazırlayarak Hazine aracılığıyla DB’ye sunması gerekir. DB uzmanları bu sunumu incelerler ve eğer uygun görürlerse ülke için öngörülen CAS (ülke yardım stratejisi) içine alarak onaya sunarlar. DB İcra Direktörleri Kurulu onaylarsa bu projeye kredi çıkarılır. Bu krediyle ilgili ihaleler, pazarlıklar vb. DB ihale yöntemlerine göre yürütülür ve harcamalar ondan sonra onaylanır. Bir başka ifadeyle DB, bu harcamaları proje şartnamesine ve DB ihale yöntemlerine uygun yapılıp yapılmadığını denetim altında tutar.
IMF’ye başvuru bir niyet mektubuyla (letter of intent) yapılır. Başvuran ülkenin Maliye Bakanı ve Merkez Bankası Başkanının imzasını taşıyan bu mektupta ilgili ülke, ekonominin içinde bulunduğu durumu, ödemeler dengesi sıkıntılarını anlattıktan sonra bu sıkıntıları çözmek için neler yapacağını, hangi önlemleri alacağını anlatır. Bu mektup üzerine IMF bir program hazırlar, bu programa alınacak önlemleri ve ulaşılacak hedefleri (performans kriterleri) yazar. Ülkenin içinde bulunduğu duruma göre bir destek miktarı belirler ve bunu taksitler halinde kullandırmaya başlar. İlk ağızda bu miktarın belirli bir kısmını (mesela yüzde 10’unu) peşin olarak öder (front loading – ön yükleme.) Sonra da her üç ayda bir ülkenin aldığı önlemlerle o döneme ilişkin performans kriterlerini tutturup tutturmadığını denetleyerek ilgili taksiti öder. IMF’den gelen paranın kullanımı (performans kriterlerini bozmayacak şekilde) serbesttir, bir projeye bağlı değildir. Bununla birlikte performans kriterleri, bütçe açığını düşürmek, cari açığı azaltmak, sosyal güvenlik sisteminin, sağlık sisteminin yükünü azaltmak gibi genellikle oldukça zorlayıcı kriterlerdir. Bu kriterleri yerine getirmek mesela emekli yaşını daha ileri taşımak, ücret artışlarını daha da sınırlandırmak, vergileri artırmak gibi ağır uygulamalara yol açar. IMF ile anlaşmalar genellikle toplumda büyük tepki görür ve acı reçete olarak adlandırılır ve IMF aleyhinde kızgınlık yaratır. Oysa sorun IMF’nin getirdiği acı reçetede değil siyasetçilerin o acı reçeteyi uygulamaya yol açacak popülist yaklaşımlarıdır. Ama siyasetçiler büyük bir ustalıkla sorumluluğu IMF’ye atarak bu işten sıyrılırlar.
Dünya Bankası, Türkiye'yle işbirliğinin detaylarını paylaştı: Anlaşma neleri kapsayacak?Dünya Bankası, Türkiye'yle işbirliğinin detaylarını paylaştı: Anlaşma neleri kapsayacak?
DB kredileri ve IMF desteğinin maliyeti ve geri ödenme vadeleri nasıldır?
DB kredilerinin faizleri geri ödeme vadesine göre USD Libor + 0,80 ile 1,80 arasında, geri ödeme vadeleri de 5 – 20 yıl arasında değişir. Ortalama vadeyi 10 – 15 yıl arası kabul etmek yanlış olmaz.
IMF desteklerinin faizleri kullanılacak destek miktarına göre değişir. Bu faiz iki parçadan oluşur: Temel faiz (SDR piyasa faizinin üzerine konulacak bir miktar) ve ek faiz. IMF’ye ödenecek faiz ülkenin IMF’deki kotasına ve kullanılacak miktarın bu kotayı ne kadar aşacağına bağlı olarak artar. Temel faiz oranı bugün itibarıyla yüzde 4.09’dur. Bunlara ek olarak belirli oranda taahhüt ücretleri alınır. IMF desteklerinin geri ödenmesi tipik bir stand by düzenlemesi için 3 yıl, süresi uzatılmış destekler için 5 yıldır. Bu süreler, IMF’den yapılacak kullanımlar sona erdiği tarihten sonra başlar.
DB kime kredi verir? DB’den kredi almak yerine IMF’den destek alsak daha iyi olmaz mıydı?
DB, yalnızca kamu kesimi kurumlarına kredi verir. Dünya Bankası şemsiyesi altında yer alan IFC (Uluslararası Finans Kuruluşu) ise özel kesim kuruluşlarına kredi verir. Grupta bir de fakir ülkelere faizsiz ve uzun süreli (30 yıla kadar) kredi veren IDA (Uluslararası Kalkınma Ajansı) vardır. Türkiye, 1970’e kadar IDA’dan kredi kullanmıştır. O tarihten sonra fakir ülkeler grubundan çıktığı için IDA’dan kredi kullanmamıştır.
DB kredisi ile IMF desteği çok farklı imkânlardır. Yukarıda değindiğim gibi DB belirli projeler için kredi verir, IMF ise ödemeler dengesi sıkıntısına girmiş veya girecek durumda görünen ülkeye destek sağlar. İkisi birbiri yerine ikame edilecek imkânlar değildir. DB kredisini konut kredisi, IMF desteğini de bir anlamda ihtiyaç kredisi gibi düşünebilirsiniz. IMF’den alınacak destek ağır koşullar içerir. Bir önceki dönemde bol keseden yapılan harcamaların faturasının ödenmesini gerektirir ve siyasal iktidarı sıkıntıya sokar.
DB ve IMF bugüne kadar Türkiye’ye ne kadar destek verdi?
Türkiye, üye olduğu 1947 yılından bu yana DB’den 200’den fazla proje için 50 milyar doların üzerinde kredi kullanmıştır.
Türkiye 1947 yılında üye olduğu IMF ile bugüne kadar 19 stand by düzenlemesi yapmış ve bunlar karşılığında yaklaşık 33 milyar SDR tutarında destek kullanmıştır. IMF ile yapılan stand by ve benzeri düzenlemelerde öngörülen destekler ve fiilen kullanılan miktarlar aşağıdaki listede yer alıyor (SDR ya da özel çekme hakları hem IMF’nin hesap ölçüsü hem de IMF tarafından ülkelere tahsis edilen sanal rezervin adıdır. Bugün itibarıyla 1 SDR = 1,33 Dolardır.)
DB’den sağlanacak olan proje kredileri içinde Kanal İstanbul projesi de var mı?
DB henüz üzerinde anlaşıldığı ifade edilen CAS çerçevesindeki projeleri ve tahsis edilecek miktarları yayınlamadı. O nedenle bu yeni CAS çerçevesinde hangi projelerin yer aldığını bilmiyorum. Kanal İstanbul’un bu listede olacağını sanmıyorum. Çünkü Dünya Bankası çevre konusunda üzerinde bu kadar itiraz yapılmış, siyasal tartışma konusu olmuş, sivil toplum örgütlerince karşı çıkılmış, uluslararası bir antlaşmayı (Montrö Boğazlar Antlaşması) zedeleyebilecek bir projeyi normal olarak finanse etmez. Buna karşılık küreselleşmeyle birlikte ABD’nin tek başına hegemon devlet konumuna geçmesi sonrasında eskiden önemli ölçüde bağımsız karar alabilen IMF ve DB üzerinde büyük bir etki oluşturduğu ve bu iki kurumun ABD Hazinesi'nin neredeyse talimatına bakar hale geldiği de dikkate alınmalıdır. (İki kurumun da en büyük hissedarı konumdan olan ABD bunlara beş yılda bir artırılan sermaye (kota) katkısını vermeyince ve lehte oy kullanmayınca bu kurumlar çalışamaz hale geliyor.)