Baltık Denizi anomalisi nedir? Suyun altındaki gizem ve komplo teorileri
Baltık Denizi nerededir?
Baltık Denizi, Kuzey Avrupa'da bir iç denizdir. İsveç, Finlandiya, Danimarka, Almanya, Polonya, Rusya, Estonya, Letonya ve Litvanya devletleri ile çevrili iç deniz, Kuzey Avrupa'da 53° ile 66° kuzey enlemleri ve 20° ile 26° doğu boylamları arasında yer alır.
Baltık Denizi Anomalisi nedir?
Baltık Denizi anomalisi, Haziran 2011'de Peter Lindberg, Dennis Åberg ve İsveçli OceanX dalış ekibi tarafından Bothnia Körfezi'nin merkezinde kuzey Baltık Denizi'nin tabanında hazine avı sırasında çekilen, sonar görüntüsündeki olağandışılığı tanımlayan kavramdır.
Anomolinin ne olabileceğinden önce OceanX'in ne olduğuna açıklık getirelim.
OceanX nedir? OceanX, Dalio Philanthropies'in bir girişimi olan yatırım şirketi Bridgewater Associates'in kurucusu Mark Dalio ve Ray Dalio tarafından kurulan bir okyanus keşif girişimidir. OceanX, "okyanusu keşfetme ve onu dünyaya geri getirme misyonudur. Fakat misyonun amacı bilimsel olduğu kadar maddiyet a içermekteydi ve bir tür "hazine avcılığı" içeriyordu.
İşte bu ekip 2011 yazında Baltık Denizi'nde İsveç ile Finlandiya arasında eski bir gemi batığını arardıkları keşif gezisinden "bulanık ama ilginç" bir sonar görüntüsüyle dönmüştü ve meşhur anomali iddialarını başlatmışlardı.
Neden anomali deniyor?
Genellikle bu tip olaylarda belirsizlik içeren nesneler denomen olarak nitelendirilir. Ancak bu vakaya sonar görüntüsü kaynaklık ettiği ve bir nevi ultrason görüntüsünü andırdığı için TIP dilinde "alışılmadık", "sıradışı" anlamında "anomali" tanımıyla isimlendirilmiş özel bir tanımlamadır.
Baltık Denizi Anomalisi denen nesnenin boyutları ve özellikleri
Baltık Denizi Anomalisi olarak adlandırılan nesne, suyun yaklaşık 90 - 100 metre (300 feet) altında yer almaktadır, şu ana dek sadece sonarla görüntülenebilmiştir ve yaklaşık 60 - 70 metre (210 feet) çapında bir diski andırıyor.
Doğal koşulların izin vermemesinden dolayı şu ana dek dalgıçlar ona ulaşamadılar ve su altı kameraları da henüz net bir görüntüsünü çekemedi.
Bu belirsizlik de her zaman olduğu gibi komplo teorisyenleri ve bilim şartlatanlarının ekmeğine yağ sürdü. Birbiri ardına ortaya anormal varsayımlar atıldı: UFO, asteroid, yanardağ, Soğuk Savaş Dönemi'nden kalma denizaltı, gizli yeraltı üssü vb... Aslında görüntüleme yapan ekibin bir TV Programının izlenirliğini artırmak için olayı köpürtmesi de buna çanak tuttu. Özellikle de Daily Mail gazetesinin Haziran 2012 tarihli haberinin ardından, spekülatif tezler birbirini izledi.
Nesnenin belli belirsiz basamaklı bir yüzeyde yer alması ve yaklaşık 200 metre ötedesine deliği andıran karanlık bir bölge bulunması dakomplo teorilerinin üretilmesine yardımcı oldu...
DOĞAL OLMAYAN BİR NESNE OLDUĞUNA DAİR PEK ÇOK KOMPLO TEORİSİ ÜRETİLDİ
Hatta basamaklı yapının bir duvar olduğu, bir yapı oluşumunun parçası olduğu iddia edildiği gbi 14 bin yıllık gibi dayanaksız ve absürt tezler öne sürülecek kadar ileri gidildi.
Sonar görüntülerindeki nesnenin, olağandışı özelliklere sahip olduğu iddia edilirken, şekli uzay gemisine benzetili ve batık bir UFO olduğu iddia edildi. Hatta nesneye bakanlar onun çelik grisi görünümüyle Star Wars film serisindeki uay aracı Millennium Falcon'a benzediğini iddia edecek kadar hayal güçlerini kullanamaktan geri kalmadılar.
Baltık Denizi Anomalisi ile ilgili dayanaksız bir iddia da onun 'doğanın üretemeyeceği' metalleri içerdiği yönündeydi.
Her ne kadar merak uyandırıcı olsa da, bu açıklamalar komplo teorisi niteliğinde ve bilimsel teze dönüşebilmeleri için gerekli dayanak ve analizlerden yoksunlar.
Tek bir sonar görüntüsüden kaynaklanan bunca iddia insan aklının snırılarının ne kadar zorlanabileceğinin bir göstergesi gibiydi..
BİLİM ADAMLARINA GÖRE SADECE BİR JEOLOJİK OLUŞUM
Hayal gücünün sınırını zorlayanların ortaya attığı iddiaların aksine, bilim adamlarının çoğu görüntünün büyük olasılıkla doğal bir jeolojik oluşumu gösterdiğini savunuyor.
OceanX ekibi görüntünün elde edildiği Bothnia Körfezi'nden taş örnekleri toplamıştı. Taş örnekler çoğunlukla granit, gnays ve kumtaşı içeriyordu, aralarında volkanik (bazalt) bir taş parçası da vardı. Stockholm Üniversitesi'nden jeolog doçent Volker Brüchert, "Kuzey Baltık bölgesinin tamamı buzul erime süreçlerinden çok yoğun bir şekilde etkilendiğinden, hem özellik hem de kaya örnekleri muhtemelen buzul ve buzul sonrası süreçlerle bağlantılı olarak oluşmuş olmalı. Muhtemelen bu kayalar oraya buzullar tarafından taşınmıştır" diyordu.
İsveçli jeologlar Fredrik Klingberg ve Martin Jakobsson, taş örneklerinin, deniz yataklarında sık rastlanan nodüller olduğunu belirterek, söz konusu nesnenin de onlardan oluşmuş olabileceğini savundular.
Denizaltı olma ihtimalini savunanları eleştiren Woods Hole Oşinografi Enstitüsü'nden Hanumant Singh, "nesnedeki çeşitli çarpıklıkların onu denizaltı oluşumu olarak tanımlamayı imkansız kılıyor. Bu kadar çarpık bir oluşumun su altında hareket edebilmesi fiziken imkansız. Bu saçma bir varsayım" diyordu.
Monterey Körfezi Akvaryumu Araştırma Enstitüsü'nden bilim adamı Charles Paull, Popular Mechanics'e, belirsiz sonar görüntüsünün daha çok bir kaya çıkıntısı, bir balıkçı teknesinden düşen çökelti ve hatta belki bir balık sürüsünün görüntüsü olabileceğini savundu ve "İddilar ilginç ve eğlenceli ama olanaksızlık konusunda çok fazla gürültü" edi.
Stockholm Denizcilik Müzesi deniz arkeologlarından Göra Ekberg ise "İlk bakışta doğallığı ve jeolojik oluşum olma ihtimali tartışmalı görünüyor. Bundan yola çıkarak hayal gücünü zorlayanlara hak veriyorum, bulgu çok tuhaf görünüyor ama doğanın bundan daha şaşırtıcı ve tuhaf şeyler ürettiğinini biliyoruz.
Özetle; bilim insanları daha gerçekçi açıklamaları destekliyor ve Baltık Denizi anomalisinin muhtemelen doğal bir jeolojik oluşum olduğunu savunuyorlar.
Jeolojik açıdan bakıldığında anormalliğin son buzul çağının bir kalıntısı olabileceği görülüyor. Baltık bölgesinde buzul birikintileri ve eriyen buzlardan oluşan oluşumlar nadir değildir. Bu doğal süreçler, eğitimsiz bir göze yapay olarak yapılmış gibi görünebilecek olağanüstü yapılar yaratabilir. Bazı jeologlar, anomalinin sadece binlerce yıl boyunca önemli doğal değişimlere uğrayan deniz tabanının bir parçası olduğunu öne sürüyor.
Baltık Denizi anomalisi hakkında daha fazla bilgi elde edilemez mi?
Olayın doğurduğu gürültü ve bilgi kirliliği üzerine sorunun çözümüne yönelik girişimler olmadı değil. Hatta Baltık Denizi Anomalisi Araştırma Projesi bile üretildi. Gerçeği kurgudan ayırmak ve bu esrarengiz nesnenin tartışmaları bitirecek bilimsel izahını sağlamak açısından proeje çok önemliydi ama şu ana kadar başarılı olunamadığı da bir gerçek.
Baltık Denizi anomalisini günümüz şartlarında incelemek; bulunduğu derinlik, suların bulanıklığı ve dalmayı engelleyici doğa koşulları nedeniyle mümkün görünmüyor. İşin ironik bir yanı da uzayda binlerce ışıkyılı uzakları görmemizi sağlayan gelimiş optik teknolojisinin bu suların 100 metre altını görüntüleme konusunda işe yaramaması. Sınırlı görünürlük ve özel ekipman ihtiyacı, kapsamlı keşif ve çalışmayı göz korkutucu bir görev haline getiriyor. Bu durum kapsamlı bilimsel araştırmaları engelledi, spekülasyonlara ve gizeme yer bıraktı.
Baltık Denizi Anomalisi Araştırma Projesi gibi girişimler bu gizeme bilimsel bir bakış açısı getirmeyi amaçlıyor. Anomalinin doğasını daha iyi anlamak için ayrıntılı jeolojik araştırmaları ve teknolojik gelişmeleri savunuyorlar.
Baltık Denizi'nin tarihi
Baltık suları, batık Viking gemilerinden II. Dünya Savaşı kalıntılarına kadar tarihi bir çok hazine barındırıyor. Bu açıdan bakıldığında anormalliğin jeolojik bir oluşumdan daha fazlası olabilmesi de mümkün. Eski uygarlıklara veya keşfedilmemiş tarihi eserlere dair teoriler de uçukluk içermediği sürece imkan dahilinde. Dünya dışı oluşum ise şimdilik akıllara ziyan mahiyette.
Teknoloji ilerledikçe ve uzayın derinlikleri gibi denizin derinliklerini keşfetme imkanlarımız arttıkça bir gün Baltık Denizi anomalisinin gerçekte ne olduğunu anlayabileceğiz. Ancak o güne kadar mantıklı ya da mantıksız pek çok komplo teorisi üretileceği de ayan beyan ortada...
Zülfikar Emin - Mistikalem.com