Bunaltıcı sıcaklar yetmezmiş gibi eyyam-ı bahur da kapıda

27 Temmuz 2024 Cumartesi

Temmuz sonunda kısmen rahatlayan Türkiye ağustosun ilk haftasında eyyam-ı bahur döneminde sıcak hava dalgası etkisi altında kalacak. Yerini "çöl sıcakları", "cehennem sıcakları" ve "Afrika sıcakları" gibi terimlere de bırakan eyyamı bahurun  gelecek hafta  etkisini göstermesi bekleniyor.

EYYAM-I BAHUR NEDİR? 

Arapça'dan dilimize gelen Eyyamı bahur, yaz aylarının en sıcak ve boğucu günlerini ifade etmek için kullanılıyor.

Her iki yarımkürede de yaşanan eyyam ı bahur, Kuzey yarımkürede, temmuz ve eylül tarihleri arasında; Güney yarımkürede ise bu tarih ocak ve mart arasına oluyor.

Eski bir inanışa göre, bu sıcak günlerin Büyük Köpek Takımyıldızı'nda bulunan Sirius çift yıldızıyla bir bağlantısı vardı. Antik Yunan ve Antik Roma kültürlerinde de yaygın olan bu inanış nedeniyle bu günler Latince diēs caniculārēs olarak anılmaktaydı. Çağdaş Avrupa dillerinde bu terimden türeyen adlar hâlen kullanılmaktadır. (İngilizce: Dogdays, Almanca: Hundstage gibi…) Türkçede kullanılan eyyamıbahur terimi kullanılırlığını büyük ölçüde yitirmiş olup, bunun yerine cehennem sıcakları, Afrika sıcakları gibi terimler kullanılmaktadır.

Romalılar, eyyamıbahur günlerini diēs caniculārēs olarak adlandırır ve Sirius yıldızıyla sıcak havaları ilişkilendirirlerdi. Sirius'un içinde bulunduğu Büyük Köpek Takımyıldızı'ndan dolayı da Sirius'a da Köpek Yıldızı diyorlardı. Sirius'un görüldüğü tarihlerde kahverengi köpekler kurban ederek Sirius'u hoşnut etmeye çalışırlardı. Antik Roma kültüründe eyyamıbahur günleri 24 Temmuz-24 Ağustos günleri olarak kabul edilirdi. Bu tarihler Alman, Fransız ve İtayan kültürlerinde geçerlidir. Türk kültüründe bu tarih temmuz sonuyla ağustos ortaları arasında günler olarak kabul edilmektedir.

Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Uzmanı İzmir Bakırçay Üniversitesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Şermin Tağıl, Türkiye'nin dünya genelinde en hızlı ısınan ve iklim krizinin en şiddetli yaşandığı bölgelerden birinde bulunduğunu söyledi.

Meteoroloji Genel Müdürlüğünün verilerine göre, Türkiye'de son 13 aydır Ege Bölgesi başta olmak üzere birçok bölgede sıcaklık rekorları kırıldığını hatırlatan Tağıl, özellikle geçen yılın haziran ayından itibaren dikkati çeken sıcaklık artışlarının son dönemde bazı bölgelerde mevsim normallerinin 10 derece üzerine çıktığını aktardı.

Ülke genelinde kuraklık en şiddetli seviyeye ulaşmış durumda

Copernicus İklim Değişikliği Servisi verilerine göre, 22 Temmuz'da küresel ortalama yüzey sıcaklığının 17,15 dereceyle rekor kırdığını anımsatan Tağıl, "Daha önceki rekor, 16,8 dereceyle ile 12 Ağustos 2016'da kaydedilmişti. Türkiye'de yeterli yağış alamayan bölgeler, yüksek sıcaklıklarla kuraklık alarmı veriyor. Ülke genelinde kuraklık en şiddetli seviyeye ulaşmış durumda." dedi.

Şermin Tağıl, yaz mevsiminin en sıcak ve boğucu günlerini tanımlayan eyyam-ı bahurun 31 Temmuz-7 Ağustos tarihleri arasında yaşanacağını ifade ederek şunları kaydetti:

"Temmuz sonunda kısmen rahatlayan ülkemiz ağustosun ilk haftasında eyyam-ı bahur döneminde sıcak hava dalgası etkisi altında kalacak. Bu yıl, bu dönemin sıcak fakat Doğu Akdeniz'de yaşanacak bir alçak basıncın etkisiyle kısmen yağışlı geçme olasılığı yüksek. Bu kavurucu sıcaklıklar ve kuvvetli rüzgarlar, orman yangınlarını kaçınılmaz hale getiriyor. Diğer yandan, şiddetli sağanak yağışlar bu yazın başında öngörüldüğü gibi etkili oldu ve olmaya devam ediyor. Türkiye'de hava koşullarında yaşanan bu aşırılıkların en önemli nedenlerinden biri, son 13 aydır mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıklar yaşanması ve atmosferin buna bağlı olarak nem tutma kapasitesinin artması. Isınan yeryüzü, termal konveksiyonları kolaylaştırarak yağmur bulutlarının oluşmasına ve yağışın düşmesine neden oluyor. Ülkemize kuzeybatıdan ve kuzeyden giren daha serin hava kütlesi ile sıcak hava kütlesinin karşılaşması, nemli havanın soğumasına ve yağmur, dolu veya sağanak şeklinde yağışlara yol açıyor."

Bu durumun sadece Türkiye için değil, tüm Akdeniz Havzası için benzer şekilde gerçekleştiğini vurgulayan Tağıl, iklim krizinin etkilerini azaltmak ve adaptasyon stratejileri geliştirmenin her zamankinden daha büyük önem taşıdığını sözlerine ekledi.