Nea Kammeni volkanı ve Kolumbo su altı yanardağı ile ilgili bilimsel açıklamalar

03 Şubat 2025 Pazartesi

Avrupa ve Akdeniz Sismoloji Merkezi tarafından son beş günde Santorini deniz alanında Richter ölçeğine göre 4.9'a kadar büyüklükte 555'ten fazla deprem kaydedildi (bunlardan en az 200'ü Richter ölçeğine göre 3'ün üzerindedir) Dinamik olarak değişen bir sayı, sürekli yeni titreşimler ortaya çıkıyor ve kaygı doruk noktasına ulaşıyor.

Yunan Devlet Televizyonu ERT'nin haberine göre, Ege Denizi'ndeki artan sismik hareketlilik nedeniyle İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanı Vasilis Kikilyas'ın başkanlığında düzenlenen toplantıda, Santorini, Yamurgi, Niyoz ve Anafiya adalarındaki okullarda cumaya kadar eğitim öğretime ara verilmesi kararlaştırıldı.

Yeni bir değerlendirmeye kadar, vatandaşlardan kapalı alanlarda toplanmamaları, metruk binalara yaklaşmamaları, Santorini Adası'ndaki heyelan tehlikesi bulunan Ammudiou, Armenis, Korfu ve Palaio Limena sahillerine gitmemeleri ve havuz sularının boşaltılması istendi.

Santorini Adası'ndan ayrılan tüm gemi ve uçaklar, deprem endişesiyle adayı terk etmek isteyenlerle doldu.

Deprem endişesiyle Santorini'den Atina'ya uçakla gelen bir kişi havaalanında gazetecilere yaptığı açıklamada, yaklaşık her beş dakikada bir deprem yaşandığı için korktuklarını belirterek, "İnsanlar adadan ayrılmak istiyor. Gemilere biniyor. Şimdi 2 (ekstra) uçuş koydular."

Depremlerin beraberinde getirdiği heyelanlar ve Ammoudi, Armeni ve Fira Eski Limanı'na girişin yasaklanması nedeniyle, insanlar Santorini'yi terk ediyor. Bilet fiyatlarındaki artış nedeniyle protestolar yaşanırken, havayolları acil uçuşlar düzenliyor, gemiler de tam kapasiteyle adadan ayrılıyor.

Çarşamba sabahı yeniden bir araya gelerek bugüne kadarki verileri değerlendirecek olan sismologlar, temkinli ancak aynı zamanda güven verici bir tutum sergiliyor. " Sismik fırtınanın " devam edeceğine, muhtemelen daha büyük bir depreme yol açacağına, ancak 1956'daki tsunamiye benzer bir deprem olmayacağına inanıyorlar.

Sismologlara göre:

Şu anda Amorgos yakınlarında gelişen sismik aktivite birkaç günden birkaç haftaya kadar sürecek ve aynı büyüklükte kalacak. Çatlağın kapanması binlerce yıl alır.

Büyük depremler üretmeyecek.

Richter ölçeğine göre 5'in üzerinde büyüklüklerde sarsıntılar olabilir. "İnsanlar paniğe kapılmasın, 1956'daki gibi bir deprem görmeyeceğiz" diyen; OASP başkanı, Atina Üniversitesi Jeoloji profesörü, Girit Teknik Üniversitesi'nde akademisyen ve Doğal Afetler profesörü olan Efthymios Lekkas Kostas Sinolakis , tüm senaryoların değerlendirildiğini söyledi. "Aslında söyleyebileceğimiz şey, Santorini'de yaklaşık her 17.000 yılda bir büyük patlamaların yaşandığıdır. Son büyük patlama ise 3500 yıl önce gerçekleşen Minos patlamasıdır.

Santorini'de her 50 yılda bir, küçük çaplı patlamalar meydana gelir. Son patlama 1950'de gerçekleşmişti. Ondan önceki patlama ise 1922'de gerçekleşmişti.

Dolayısıyla, oranlar göz önünde bulundurulduğunda, Santorini'nin daha küçük bir patlama yaşaması muhtemel, ancak ne kadar büyük olacağını net olarak söyleyemeyiz.
Ve büyük ihtimalle 3.500 yıl önce gerçekleşen Minos patlamasına hiç benzemeyecek. Muhtemelen, daha çok gördüğümüz patlamalara benzer bir şey olacak.

Kaldera içindeki sismik aktivite, önceki günlerde olduğu gibi aynı düşük seviyelerde seyretmektedir.

Thira ve Amorgos arasındaki Anydros deniz alanındaki sismik dizilim özellikle yüksektir; 1 Şubat'tan bu yana büyüklüğü 3.0'ın üzerinde olan 200 deprem (ve kaydedilen maksimum büyüklük 4.9'dur).

Anydros adası civarındaki mevcut sismik aktivite, NE-SW yönlü deniz altı faylarından kaynaklanmakta olup, volkanik aktivite ile ilişkili değildir.

Santorini'de iki tane yanardağ var:  Nea Kammeni ve Kolumbo.

Bir su altı yanardağı, yani iki tane volkanik merkez.

Neo Kammeni tam anlamıyla izleniyor, Selanik Aristoteles Üniversitesi, Atina Ulusal Üniversitesi, Gözlemevi'nden bilim insanları ayrıca sismograflar sürekli ölçümler yapıyorlar ve kraterlerdeki sıcaklıkları kontrol ediyorlar. "Kolumbo su altı yanardağı da, Amorgos ile Santorini arasındaki su altı alanı, esas olarak oşinografik misyonlar nedeniyle son 20 yıldır izleniyor.

Türk Uzmanlar Ege Denizi'nde yaşanan deprem fırtınasını değerlendirdi

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAUM) Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Ege Denizi'nde artan sismik hareketlilikle ilgili, "Şu anda yaşananlar üst kabukta gelişen ve Türkiye'yi çok fazla etkilemeyecek depremler, 7 büyüklüğünde olsa bile Türkiye'de batı kıyıları etkilenmeyecek ama bölgede tsunami tehlikesi var." dedi.

Sözbilir, AA muhabirine, 28 Ocak'tan bu yana Ege Denizi'nde kaydedilen 400'ün üzerinde depremin normal bir durum olmadığını söyledi.

Yunan bilim insanlarının oluşan depremleri "fayla ilişkili tektonik kökenli" olarak açıkladığını anımsatan Sözbilir, kendisi de dahil Türkiye'deki bazı uzmanların volkanik etkinliğin de bu sistemde yer aldığını düşündüğünü dile getirdi.

Bölgenin volkanik bir ada sınıfında değerlendirildiğini anlatan Sözbilir, "Çok sayıda volkan var. Deprem fırtınası Santorini volkanının hemen kuzeyinde gerçekleşiyor. Dolayısıyla oradaki etkinlik aynı zamanda hidrotermal kökenli veya jeotermal kökenli de olabilir. Magmanın yukarı doğru çıkışıyla ilişkili aktivite de olabilir. Yani sadece bunu tektonik anlamda ifade etmek çok zor." ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Sözbilir, Yunanistan'dan Bodrum'a kadar çok sayıda volkanın bulunduğunu ve önemli bir kısmının da aktif olduğunu vurguladı.

- "Şu anda yaşananlar Türkiye'yi çok fazla etkilemeyecek depremler"

Fayların volkanik aktiviteyle de çalışabildiğine dikkati çeken Sözbilir, şunları kaydetti:

"Orası çok sayıda volkanın yer aldığı bir bölge. Büyük olasılıkla oradaki faylar da birbirini tetikliyor. Daha geride Girit'in güneyinde büyük ölçekli bir fay hattı var. Onun güneyi Afrika, kuzeyi Anadolu olarak kabul ediliyor ve bu hat üzerinde derin odaklı depremler gerçekleşir. Şu anda bizim yaşadığımız depremler sığ odaklı. Yani 5 kilometre ile 25 kilometre arasındaki Ege kabuğunun üst kısımlarında gerçekleşiyor. Geçmişte burada 40, 50, 100 kilometre derinlikli depremler de olmuş. O aşamaya gelirse problem biraz daha büyür. Şu anda yaşananlar Türkiye'yi çok fazla etkilemeyecek depremler, 7 büyüklüğünde olsa bile Türkiye'de batı kıyıları etkilenmeyecek ama bölgede tsunami tehlikesi var. Özellikle Bodrum taraflarında 1956 yılında yaşanan deprem sonrası 1-2 metre civarında bir tsunami girişi olmuş. Dolayısıyla şu andaki deprem fırtınasına Santorini etrafındaki faylarla birlikte volkanın aktivitesi olarak değerlendirebiliriz. Yani Türkiye'deki herhangi bir fayı tetikleyecek bir deprem değil bu."

Sözbilir, diğer fayların tetiklenmesi durumunda büyük ölçekli bir depremin olabileceğini ama şu an bölgede öyle bir beklentinin bulunmadığını aktardı.

- "Su çekilmesinin depremle ilgili olduğunu düşünmüyorum"

Deprem fırtınasının aylarca sürebileceğini hatırlatan Sözbilir, 2011 yılında bölgede depremlerin yaşandığını ancak arkasından volkanik faaliyet olmadığını belirtti.

Sosyal medyada İzmir Körfezi kıyılarında suların çekildiği yönünde paylaşımlar olduğunu hatırlatan Sözbilir, "Şu andaki suların çekilmesi büyük olasılıkla doğa olaylarıyla ilişkili. Yani şu anda normal kendi doğal ortamda da sular çekilebiliyor. Gelgit olayları yaşanabiliyor, Ay'a bağlı hareketler olabiliyor. Bunların depremle ilgili olduğunu düşünmüyorum." şeklinde konuştu.

- "Fayın kırılması halinde aletsel büyüklüğü 7-7,5 aralığında deprem üretebileceği öngörülmektedir"

Gazi Üniversitesi Afet Yönetimi ve Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdussamet Arslan da yaşanan depremlerin "Helen Yayı-Pliny çukuru fayı" üzerinde daha fazla aktif olduğunu ifade etti.

Yaşananların bölgede ciddi fay kırılma olasılığının yüksek olduğunu gösterdiğini aktaran Arslan, "Fayın kırılması halinde aletsel büyüklüğü 7,0-7,5 aralığında bir deprem üretebileceği öngörülmektedir. Literatürdeki sismotektonik verilere göre, Afrika levhası 410-420 kilometre mesafe derinliğe kadar İstanbul'un altına kadar ulaşmaktadır. Aşağıda Güney Ege Denizi ve Santorini Bölgesi'ndeki diri fay zonları görülmektedir. Helen Yayı olarak adlandırılan ana fay bölgesi Türkiye'nin güneybatısını etkileme potansiyelini barındırmaktadır. Dolayısıyla ülkemizin güneybatı bölgesindeki yerleşim yerlerinde önlem alınmasında fayda görüyorum." diye konuştu.

Kaynak: Yunan Protothema Gazetesi / Ferda Ercan Uyulan / AA