8. Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülleri verildi
2009 yılında vefat eden Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Dicle Koğacıoğlu anısına, 8 yıldır Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) ve Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ortaklığıyla verilen “Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü”, araştırmacıların makale konularını anlattığı panel ve ödül töreniyle sahiplerini buldu. Toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemek ve araştırmacıları teşvik etmek amacıyla düzenlenen Makale Ödülü töreninden önce Kadın Eserleri Kütüphanesi ile birlikte, 2015’te hayatını kaybeden feminist akademisyen ve aktivist Ferhunde Özbay’ın anıldığı bir de panel yapıldı.
8. Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü’nde 2 birinci, 2 üçüncü
Bu yıl; "Siyasetin Kıskacında: Tunus ve Türkiye'de Kadın Örgütleri ve Vatandaşlık Eylemleri" başlıklı makalesiyle Gizem Türkaslan ve "Anneler Ne Yapar, Kızları Ne İster? İki Nesil Kadın Anlatılarında Bir Gecekondu Mahallesi" başlıklı makalesiyle Leyla Bektaş birinciliği paylaşırken,
"Mesafeleri Aşan Sessizlik: Diyarbakır'dan Çanakkale'ye Güvenlik Anlatıları" başlıklı makaleleriyle Yeşim Mutlu ve Mehtap Tosun ve “Bahçeden Pazara: Pazarcı Kadınların Anlatımları ile Fındıklı Kadınlar Pazarı" başlıklı makalesiyle Özlem Şendeniz de üçüncülüğü paylaştı.
Birincilik ve üçüncülük ödüllerinin yanı sıra, Göksenin Abdal “Yalçın Tosun Öykülerinde LGBTİ Kimliklerinin İnşası” ve Semih Evciman “Türkiye’de Zorunlu Askerlik Bağlamında Vatandaşlık, Milliyetçi-Militarist (Hegemonik) Erkeklik, ‘Sakalık’-Gazilik ve Yazı Tura Örneği” adlı araştırmalarıyla teşekkür plaketi almaya hak kazandı.
Ayşe Gül Altınay: “Dicle Koğacıoğlu Türkiye’de hukuk sosyolojisinin öncülüğünü yaptı”
Etkinliğin açılış konuşmalarını; SU Gender Direktörü Ayşe Gül Altınay, İstanbul Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi’nden Aslı Davaz, Füsun Ertuğve Boğaziçi Üniversitesi’ndern Ayfer Bartu Candan yaptı.
Ayşe Gül Altınay, etkinlikte yaptığı açılış konuşmasında, Koğacıoğlu ve Özbay’ın bıraktığı güzel mirası birlikte kutladıklarını ve bu anmayı, yeni nesillere verdikleri ilham ve genç araştırmacılara açtıkları yollar üzerinden yapmaktan mutluluk ve heyecan duyduklarını
belirtti. Altınay, Özbay’ın 2013 Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü Töreni’nde yaptığı konuşmaya atıfta bulundu ve “2013 yılında Dicle için bu salonda yaptığı konuşmada “Dicle Koğacıoğlu, Türkiye’de hukuk sosyolojisinin öncülüğünü yaptı ve bugün bu alanda giderek artan sayıda akademisyenin yetişmesine doğrudan ya da dolaylı olarak katkıda bulundu” diyordu ve bir yandan Dicle’nin bir akademisyen olarak açtığı yolları, bir yandan da özel dostluklarını anlatıyordu” dedi.
Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülleri’nin verdiği ilhamla, Şirin Tekeli adına bir araştırma ödülü başlattıklarını da belirten Altınay, SU Gender’ın 2018 Aralık ayında hem 2017 ödül sahiplerinin araştırmalarının dinlenebileceği, hem de 2018 ödüllerinin duyurulacağı bir konferans düzenleyeceğini sözlerine ekledi.
Dünyadaki tüm zorluklara neşeyle meydan okumak: Dicle Koğacıoğlu ve Ferhunde Özbay
Altınay’ın yanı sıra etkinlikte açılış konuşmacıları olarak yer alan Füsun Ertuğ, Aslı Davaz ve Ayfer Bartu Candan, Özbay’ın renkli kişiliğine ve yenilikçi akademisyenliğine dikkat çekti. Ertuğ, Özbay’ın mahalleyi ve kentsel dönüşümün sosyolojik analizini, mekan analizi üzerinden yapmakta çok başarılı olduğunu ifade ederken, Aslı Davaz, kadın hareketi içinde tanıştığı Özbay’la 90’larda bir araya geldiklerini ve Özbay’ın Kadın Eserleri Kütüphanesi’nin kuruluşunda ve etkinliklerinde önemli emeklerinin bulunduğunu belirtti. Ayfer Bartu Candan ise, Özbay ve Koğacıoğlu’nun tutkuyla bilgi ürettiklerini ve gündelik hayata dair büyüleyici tespitler yaptıkları birer akademik duruşa sahip olduklarını ifade etti. Candan, Özbay için ise, dünyanın tüm zorluklarına neşeyle meydan okuduğunu, şen bir sosyal bilimlerin de mümkün olduğunu gösterdiğini anlattı.
Akademisyen, aktivist ve yenilikçi
Açılış konuşmalarından sonra Ferhunde Özbay anısına düzenlenen ve İTÜ Öğretim Üyesi Ayşe Akalın, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Arzu Ünal, Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Cenk Özbay, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Didem Danış, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Şemsa Özar ve Taylan Acar’ın konuşmacı olarak katıldığı panele geçildi.
Konuşmacılar, Ferhunde Özbay ve Dicle Koğacıoğlu’yu; hem akademisyen ve aktivist kimlikleriyle, hem de arkadaşlıkları boyunca sahip oldukları anılarla anlattı. Panelin moderatörlüğünü de üstlenen Ayşe Akalın; aslen bir demografken, akademik çalışmaları sürecinde çoklu metot kullanan bir sosyoloğa dönüşmesi itibariyle Özbay’ın az rastlanır bir örnek olduğunu belirtti. Özbay’ın öğrencilerinden de olan Arzu Ünal, Özbay’ın, modernleşme araştırmalarında neredeyse ayrıcalıklı olan kamusal alanın yanı sıra, evin içindeki ilişkilere ve evin içindeki “öteki”ye de yönelerek, toplumsal cinsiyete dayalı mekan analizini 90’lı yıllarda yapmasının önemli olduğunu belirtti.
Ünal’dan sonra söz alan Cenk Özbay ise, Ferhunde Özbay’ın kendi alanında çalışmayan öğrencileri bile akademik ve toplumsal olarak cesaretlendirdiğini, sosyolojiyi gündelik hayatın
içine kavramsallaştırmadan yerleştirebildiğini ve tüm derslerinde özellikle Türkiye üzerine okuma ve tartışmalar yaptığını ifade etti. Özbay’dan sonra söz alan Didem Danış ise İstanbul’un ilk defa 2017’de göç verdiğinin altını çizdiği bir sunum yaptı ve çalışma yaşlarında olan aktif nüfusun; iyi eğitimli ve meslek lisesi mezunu olan insanların, temel olarak 2000’li yıllarında başlarından beri süren eşitsiz kentleşmeden ötürü artık İstanbul’u terk etmeye başladığını belirtti. Bu bağlamda kadın nüfusun da üniversiteyi bitirip şehirden ayrıldığına dikkat çekti.
Taylan Acar ise Özbay’ın çalışmalarının içindeki siyasal analizlere dikkat çekti. Özbay’ı eşine az rastlanır bir siyasal demograf olarak tanımlayan Acar, Özbay’ın, doğurganlık gibi faktörlerin izlendiği sayısal trendlerin, siyasal tasarruflarla şekillendiğini gösterdiğini ve istatistiki verilere eleştirel yaklaştığını anlattı. Şemsa Özar ise Özbay’ın feminist aktivist yönüne değinerek, arka planda ve altyapı oluşturmaya yönelik çalışan bir aktivist olduğunu anlattı. Özar, Özbay’ın akademisyenliği ve aktivizmi iç içe geçmiş şekilde yaşayıp aktardığını anlatırken şu sözleri kullandı: “Bu coğrafyada hegemonik olmayan her kesimi kendine dert edinmişti. İşine duygusunu kattığı aktivistliğini, akademisyenliğini çok seviyorum.”
Panelin ardından 8. Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülü’nü kazanan araştırmaların sunumuna geçildi. Sunumda moderatörlüğü Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Ayşe Öncü yaptı.
"Siyasetin Kıskacında: Tunus ve Türkiye'de Kadın Örgütleri ve Vatandaşlık Eylemleri"
Birincilik ödülünü alan araştırmacılardan Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler doktora öğrencisi Gizem Türkaslan; Tunus ve Türkiye’deki kadın örgütlerini ve vatandaşlık eylemleri üzerine hazırladığı çalışmasında, Ortadoğu’da kadın hareketlerinin en etkinlerinden ve laik reformlardan en çok faydalanan toplumlar olarak Türkiye ve Tunus’taki aktivist kadınların kadın hakları, kadın hareketi ve vatandaşlık görüşleri ve algılarını analiz ediyor. Türkaslan, sunumunda, araştırmasının laik feministler ve muhafazakar/Müslüman feministler olarak ayrışan safların yeni dönemde kadınların hak tanımlarında ve pratiklerinde gerçekliğe pek de tekabül etmediğini savunduğunu belirtti ve ekledi: “Kadın hareketi; ‘kadın’ ortak paydasında buluşabildiği ve diğer siyasi ayrışmaları kenara bırakabildiği dönemlerde haklar uğruna ileri adımlar atabiliyor”.
“Anneler ne yapar, kızları ne ister? İki nesil kadın anlatılarında bir gecekondu mahallesi”
Birincilik ödülünü Türkyilmaz’la paylaşan Hacettepe Üniversitesi İletişim Bilimleri doktora öğrencisi Leyla Bektaş ise kentin çeperlerinde yaşamlarını sürdüren kent yoksullarının gündeliğine odaklandığı araştırmasıyla, kent politikalarının ev ve mahalle düzlemindeki tezahürünü inceliyor. İzmir’de bir gecekondu mahallesi olan Limontepe’de yaşayan kadınların kentsel dönüşüm sürecinin eşiğinde ev, mahalle ve kent deneyimini incelediği çalışmasını, burada yaşayan iki nesil kadının anılarına dayandıran Bektaş, şunları söyledi: “Mahallelinin göç hikâyeleri, mahallenin kurulumu, komşular arasında geliştirilen ilişkiler ve Limontepe’de olma hâlinin kentle kurdukları ilişkideki yeri üzerinden, bu bölgenin hayat anlatılarındaki etkisini anlamaya çalıştım. Bir gecekondu mahallesi hikâyesi üzerinden, mahalleli kadınların evlerinden kent hayatına uzanan mekânda nasıl aksiyon aldıklarını, özel ve kamusal alan kullanım biçimlerini ve gündelik hayatlarındaki yerini, birbirleri ve mekânla nasıl ilişkilendiklerini anlamaya çalıştım.”
“Mesafeleri Aşan Sessizlik: Diyarbakır'dan Çanakkale'ye Güvenlik Anlatıları”
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji bölümünde doktora yapan Mehtap Tosun ve Yeşim Mutlu’nun yürüttüğü çalışma; Diyarbakır ve Çanakkale’de yapılan yüz yüze görüşmeler üzerinden; kadınların ve LGBTİ bireylerin güvenlik algısını keşfetmeye ve şiddet karşısında kendilerini korumak için geliştirdikleri stratejilerini anlamaya çalışıyor. Araştırmacılar, suçun mağduru olma korkusunun en çok toplumsal cinsiyete göre değişiklik gösterdiğini belirtti. Mutlu, çalışmaları sırasında “Peki ne isterdin?” sorusuna bir görüşmeciden aldıkları “Uçmak isterdim” cevabının ise görüşmecinin kendini içinde hissettiği çözümsüzlüğün yerinde bir tespiti olduğunu söyledi.
“Bahçeden Pazara: Pazarcı Kadınların Anlatımları ile Fındıklı Kadınlar Pazarı”
Ankara Üniversitesi Siyaset Bilimi Ana Bilim dalında doktora eğitimine devam eden Özlem Şendeniz, Mehtap Tosun ve Yeşim Mutlu ile üçüncülüğü paylaştı. Şendeniz, araştırmasında Rize’nin Fındıklı ilçesindeki kadınlar pazarı üzerinden, pazarcı kadınların mekân ve toplum ile kurduğu ilişkiye ve buradan hareketle de Doğu Karadeniz’de ön kabul halini almış kadın algısı incelenmeye çalıştığını belirtti. Şendeniz, gündelik yaşam pratiklerini sorgulamaya yoğunlaşan çalışmasıyla; güçlü, cevval, halinden memnun addedilen bu kadınların pazarcılık deneyimlerinin kendilerinin, ailelerinin, çocuklarının hayatını nasıl etkilediği sorusuna özellikle eğildiğini ifade etti.