Dünya ve Çin Mitolojisinde Kaplumbağa
Kaplumbağa çok sert ve kemiksi kabuk içinde yaşayan, dört ayaklı, ağır yürüyüşlü ama oldukça uzun ömürlü sürüngen bir hayvandır.
Kaplumbağa, Hint ve Çin mitolojisi dışında dünya efsanelerinde itibar edilen hayvanlar arasında yer almaz. Ancak her ne kadar az kullanılan bir sembol olsa da Yunan mitolojisi hariç Yaratılışın kilit sembolleri arasında yer alır.
Yunan mitolojisinde sadece tanrı Apollon'un aşık olduğu kıza yaklaşabilmek kaplumbağaya dönüştüğü, kız sevmek için kucağına aldığında kaplumbağanın aniden yılana dönüşerek kızla çiftleştiği efsanede bu hayvan vardır.
Polinezyalılar kaplumbağaları okyanus tanrılarının habercisi kabul eder.
Afrika mitolojisinde Tanrının önce kaplumbağaları, sonra insanları ve kayaaları yarattığına inanılır. Kaplumbağa ve insan zamanla çocuk istedikleri için tanrı tarafından ölümlü kılınır, kayalar ise çocuk istemediği için ölümsüzlükle ödüllendirilir.
Kızılderili mitolojisinde kaplumbağa, tanrı Maheo’nun isteği üzerine yeryüzündeki toprağın oluşumunda rol oynar. Tanrı Maheo, suyun dibinden çıkarttığı çamuru, kaplumbağanın sırtına yığar ve oradan yeryüzüne saçar.. Kızılderililer, bu nedenle kaplumbağaya "Büyükanne” derler.
Bazı kızılderili efsanelerine göre de, kaplumbağala suyun dibine kadar iner, bu sırada gözlerine ve kulaklarına çamur dolar. Bu çamur kuruduğunda ortaya bir ada çıkar. Bu adadan da dünyanın karasal kısmı şekillenir.
Hint mitolojisinde Kaplumbağa Vişnu'nun ikinci avatarıdır. Tanrı Vişnu yeryüzüne ikinci kez kaplumbağa olarak iner. Tanrıların denizleri karıştırmak için tersine çevirdikleri dağın ucu, dünyanın dibini delmesin diye de sırtındaki kabuğu dağın sivri ucuna dayar.
Hint mitolojisinde dünya bir kaplumbağanın sırtından doğan bir filin üzerinde bulunur. Çinlilerde kaplumbağa dünyayı destekler ve her bir ayağı bir elementi ya da dünyanın bir köşesini temsil eder. Taoculukta ise, evreni temsil eder ve kutsal güçlere sahip bir hayvan olarak kabul edilir. Kaplumbağa yumurtasının kabuğu kutsamada kullanılır. Polinezya yerlileri de kaplumbağayı okyanus tanrılarının gücü olarak sembolize ederler.
Çin mitolojisine göre; takımyıldızları içinde her biri dünya üzerinde bir yönü aynı zamanda bir mevsimi, bir rengi ve bir elementi temsil eden dört büyük hayvan sembolü vardır. Bu dört önemi sembolin Kozmik Yumurtadan çıkan Tanrı Pan-Gu evreni şekillendirirken oan yardımcı olduklarına inanılmaktadır.
Doğu'nun sembolü; Hakkaniyeti, ihtişamı, merhameti ve gücü sembolize eden Ejderha'dır. Çin mitolojisinde başat semboldür. Genellikle dört ayaklı ve kanatlı yılansı yaratık olarak tahayyül edilir.
Doğunun Mavi Ejderhası; Tahta elementi ve İlkbahara ile ilişkilendirilir, aynı zamanda rüzgar, yağmur gibi doğa olaylarını kontrol etiğine ve yeryüzüne bereket getirdiğine inanılır.
Batı'nın sembolü cesaret ve asaleti temsil eden Kaplan'dır. Batının Beyaz Kaplanı, sonbahar mevsimi ve metal elementiyle ilişkilendirilir; aynı zamanda Buda'dır ve insanlığın koruyucusudur. Çinlilere göre kaplan tüm hayvanların ve dağların kralıdır.
Güney'in sembolü; dürüstlüğü, şansı, ölümden sonra dirilişi ve yeniden doğuşu temsil eden Kızıl Kuştur. Güneyin Kızıl Kuşu; ateş elementi ve yaz mevsimi ile ilişkilendirilir.
Simurg, Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix olarak bilinen efsenevi kuşun Çin versiyonudur, öleceği zaman kendini yakar ve küllerinden yeniden doğar.
Kuzey'in sembolü Kaplumbağa (Gui / gidy) ise bilgelik, mutluluk ve uzun yaşamı sembolize eder. Kuzeyin Kara Savşçısı kış mevsimi ve su elementi ile ilgilidir. Genellikle kaplumbağa çevresinde kendisine sarılı yılanla birlikte gösterilir. Bunun sebebine dair de bir efsane söz konusur. Efsaneye göre; başlangıçta erkek kaplumbağa olmadığından, dişiler yılanlarla eşleşmiştir.
'Kaplumbağa' sözcüğü Çin'de tabudur ve adı doğrudan telafuz edilmez. Tıpkı İslam mitolojisinde Cinler denmeyip üç harfliler denmesi gibi, kaplumbağa kast edilirken 'Kara savaşçı' denilir. Efsaneye göre kaplumbağa ve yılan 'Kuzey İmparatorunun (Bei-di) bağırsak ve midesinden çıkmışlardır.
Kaplumbağa, Çin mitolojisinde ejderden sonra en ağılıklı semboldür. Gizemle alakalıdır. Çin'de onun esrarı "Kaplumbağa, gökyüzü ve yeryüzünün sırlarını saklar' deyimi ile ifade edilir. Kabuğu gökyüzünün kubbesine, vücudunun alt kısmıysa yeryüzüne benzetilirdi.
Kozmik göndermeler ve kabuğu üzerindeki izlerden dolayı kaplumbağa kehanet için de kullanılırdı. Kabuğun 24 kenar tabakasıyla tarım takviminin 24 bölümü arasında ilişki kurulduğu da iddia edilir.
Kaplumbağa, birçok Çin efsanenin kahramanıdır. Çin'in ilk imparatoruna Sarı Nehri ehlileştirmesinde yardım eeder. Evrendeki düzeni sağlamak isteyen kahramanların yanında o vardır.
Mitolojik rivayetlere göre; İmparator Shang-di kaplumbağaya 10,000 yıllık ömür hediye etmiştir. Bu nedenle de uzun ömürlülük simgesi sayılır. Hatta kaplumbağanın ölümsüz bir yaratık olduğu düşünülür.
Tayvan'da kurban adanırken, hamurdan büyük kaplumbağalar yapılır ve kırmızıya boyanır. 1971 yılının 1. ayının 13. günü (yeni yıl) kutlanırken 3,399 kilogram pirinç kullanılarak 'uzun ömür kaplumbağası şekillendirilmiştir.
Kaplumbağa aynı zamanda, değişmezlik ve sabitlik simgesidir.
Taş mezarların sütün başlarında çoğu zaman kaplumbağa vardır ve eski imparatorların adlarının yazılı olduğu yazıtlar taştan kaplumbağaların üzerlerinde dururdu.
Çin'de komünizminin 'şekillendirilmesi' aşamasında 'Başkan Mao nehirlerin akış yönlerini değiştirdi ve dağları yerlerinden oynattı, ancak kaplumbağanın şeklini değiştiremedi' cümlesi. dilden düşmezdi.
Halk arasında Wu gui = 'siyah kaplumbağa' tabirir kadın erkek ilişkisinde arabulucudur ve 'kaplumbağa' sözcüğü penis anlamında sembolik olarak kullanılır.
Argoga ağır küfür olarak kullanılan kaplumbağanın efendisi (Gui-gong) 'fahişe babası' anlamına gelir.
Genelev işletenler için kullanılan ağır hakaretlerden biri de kaplumbağaya atfen 'Kral Sekiz' dir. Neden böyle dendiği kesin olarak bilinmiyor. İddiaya göre sekizinci erdemi yani utanmayı unutan adama gönderme yapar.
Zülfikar Emin - Mistikalem.com