Monopoz sonrası kanamalara dikkat
Menopoz her kadın için özel bir süreç. Hem psikolojik hem de fizyolojik olarak etkilendikleri bu dönem hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olunması olası risklere karşı hazırlıklı olmak anlamına da geliyor. Gelişmiş ülkelerde ortalama menopoz yaşı 49-50 iken Türkiye’de kadınlar ortalama 47-49 yaş arasında menopoza giriyor. Uzmanlara göre son adetin ardından 6 ay boyunca hiç kanama yaşanmaması durumunda menopoza girilmiş kabul ediliyor. Menopoz sürecinden sonraki kanamalar ise patolojik olarak değerlendiriliyor ve mutlaka altta yatan neden aranıyor. Bu kanamaların günü, süresi ve miktarı da çok önem taşıyor. Acıbadem Taksim Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. İlkkan Dünder, kadınların özellikle bu dönem içindeki kanamalarda hala menopoza girmediklerini düşünerek önemsemeyebildiğini söylüyor. Bununla birlikte, örneğin 49 yaşında bir kadın iki ay adet görmeyip takip eden ayda kanama yaşarsa bu zaten menopoz değil, perimenopoz olarak kabul ediliyor.
Altında iyi ya da kötü huylu tümör yatıyor olabilir!
6 aylık kanamasız bir dönemden sonra oluşan patolojik kanamalar iyi huylu ya da kötü huylu nedenlerden kaynaklanabiliyor. İyi huylu nedenlerden doğan kanamalar iki nedenle oluşabiliyor: Birincisi dışarıdan alınan hormon ve benzeri ilaçlara bağlı kanamalar, ikincisi de iyi huylu hastalıklardan olan kanamalar. Prof. Dr. İlkkan Dünder, menopoz döneminde kanamaya neden olan hastalıkları şöyle sıralıyor: “Vajen dediğimiz haznenin içindeki iyi huylu bir polip ya da vajen kanseri, rahim ağzında gelişen yara ya da kanser, rahim kanalında gelişebilecek herhangi bir iyi huylu veya gelecekte kötüye dönüşebilecek tümörler, yumurtalıkta gelişmiş olan östrojen üreten iyi huylu bir tümör olabileceği gibi yumurtalık kanserine kadar giden geniş bir yelpazedeki yumurtalık tümörleri de kanamaya neden olabiliyor. Bunun dışında genel sistemik hastalıklara bağlı olarak da nadir de olsa kanamalar yaşanabiliyor. Ayrıca menopozun ileri dönemlerinde dokuların atrofisine bağlı iyi huylu kanamalarda olabilmektedir.”
Kanama olduğu anda hekime başvurulmalı
Şayet bir kadın dışarıdan menopozdaki şikayetlerini gidermek için östorojen (hormon tedavisi) ilaçları kullanmamasına karşın, kanaması varsa altında farklı nedenler aranıyor. Bu nedenle kanama olduğu anda mutlaka hekime gidilmesi gerekiyor. Başvuran kadınlarda sorunun tespitinde genel muayenenin yanı sıra transvajinal ultrasonografiden de yararlanılıyor. Transvavinal ultrasonografide rahim içi dokusunun kalınlığı önem taşıyor. Östrojen kullanan bir kadından rahim içi kalınlığı belli bir seviyeye kadar kabul edilebiliyor. Bu nedenle hiçbir ilaç kullanmayan kadınlarda 5mm’ye kadar doku kalınlığı normal kabul edilip takip edilirken, 8 mm ve üzerindeki kalınlaşmalarda mutlaka rahim içi biyopsisi yapılması gerekiyor.
Diyabet hastaları, obez kişiler, daha önce hiç doğum yapmamış ya da emzirmemiş kadınlarda rahim içi kanseri riski daha fazla oluyor. Bu nedenle riskli gruptaki kadınlarda kanama daha fazla görülüyor.
Ne zaman biyopsi yapılmalı?
İlaç kullanılmadığı halde, ortaya çıkan kanamalarda miktar ve süreden bağımsız olarak, rahim içi kalınlığının boyutuna bakmadan biyopsi yapmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Dünder, “Kadının menopoza girdiği günden itibaren yaşamının sonuna kadar ortaya çıkan tüm kanamalarda; dışarıdan alınmış ilaçlara bağlı değilse yaklaşık yüzde 95’i iyi nedenli kanamalar olmasına karşın, yüzde 5’i kanser kaynaklı olabiliyor. Bunun ideal ayıracı ise biyopsi ile konulabiliyor. Biyopsi çok kısa süren ve korkulmaması gereken basit bir işlemdir. Ancak menopoz dönemindeki kadınlarda rahim küçüldüğü ve kanallar daraldığı için biyopsi işlemi ağrılı olabilir, bu nedenle biyopsinin anestezi altında yapılması tercih ediliyor.”
Jinekolojik kanserli hastalarda vajinal kanama genellikle en erken evrelerde gerçekleşiyor. Bu nedenle menopoz döneminde az ya da çok, uzun ya da kısa, kırmızı ya da kahverengi kanama nasıl olursa olsun mutlaka en kısa sürede hekime başvurulması gerekiyor.