Bilinçdışı kütüphanemizde santranç oynamaya var mısınız?

08 Kasım 2020 Pazar
Bilinçdışı kütüphanemizde santranç oynamaya var mısınız?
Bilinçdışı kütüphanemizde santranç oynamaya var mısınız?

”İnsanı ateş değil, kendi gafleti yakar. Herkeste kusur görür, kendine kör bakar. Neye, nasıl bakarsan o da sana öyle bakar.”

Mevlana 

Bakış açımızı değiştiriyoruz!

Bugün bilinçdışı kütüphanemizde santranç oynamaya var mısınız?

Ay (bilindışımız/ anima/ dişil ilke)gün boyunca duygusal farkındalığımızın sembolü Yengeç Burcu sürecinde ve Güneş (bilinç/animus/ eril ilke) özümüzdeki psikoloğun simgesi Akrep Burcu sürecinde; ışıkların dansı derin dönüşümü ve büyümeyi işaret ediyor, ancak atmosfer çok sisli! Somut maddi alemde, önemli olarak nitelendirdiğimiz iletişim trafiği adına pek işlevsel bir zaman kalitesi değil! Önce içimizdeki iletişim trafiğini akışkan hale dönüştürmeye odağımızı yöneltelim!

Sisten burnumuzun ucunu dahi pek kolay olmayan bir şekilde görüyor isek bu demektir ki; tam da burnumuzun ucuna odağımızı yöneltme vakti gelmiş, değil mi?

Hislerimiz ile görmeye konsantrasyonumuzu anlayışla yöneltmek, gün boyunca bizi dingin kılacak ve destekleyecektir. 

Tanrıların Habercisi (Merkür gezegeni) ile Zamanın Efendisi (Satürn gezegeni) kare masada oturmuş satranç oynuyorlar, şimdi kendi kendimiz ile satranç oynadığımız yaşam oyunundaki stratejilerimize farklı bir zihinsel bakış açısı ile yaklaşma vakti, işaret ediliyor!

Özümüzdeki psikolog soruyor: “Bugüne değin zikretmeyi seçtiğimiz bilgi (ler) neye/nasıl hizmet etmiş? Bu bilgilerin kaynağı neresi, nereden besleniyor? Büyümek için geride bırakmamız gereken eylem döngüleri neler? vb. Soruların yanıtlarını kütüphanemizdeki satranç tahtasında araştırırken, bu sürecin egomuzun kabuğunu değiştirmek adına destekleyici olduğunu hatırlayalım, tıpkı Yengeçin kabuğunun içerisinde sığamadığı vakit kabuğunu bırakıp, kendisine yeni bir kabuk var etmesi gibi; yaşam döngümüzde büyümemizi kısıtlayan zihinsel eylem döngüsünü serbest bırakma vakti gelmiştir belki... 

"Oyun bitince, şah da piyon da aynı kutuya konur." der Aleksandr Puşkin.