11-17 Nisan haftasına astrolojik bakış

11 Nisan 2022 Pazartesi
11-17 Nisan haftasına astrolojik bakış
11-17 Nisan haftasına astrolojik bakış

11-17 Nisan 2022 = Bugünkü aklımız olsa idi… ? 

“Görmeyi öğrenin.
Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark edeceksiniz.”
                                                 Leonardo da Vinci

2022 yılının 15. Haftası hızlı ve heyecanlı bir ritimde soruyor: 

Hayata gülümsemek kolay, peki hayatı gülümsetebiliyor musun?”

Yeni haftamız; bugünkü aklımız olsa idi, mevcut dünya düzenimizi bu şekilde mi yaratmayı seçerdik? Sorusuna ilişkin yanıtları, dünyevi tecrübelerimizden faydalanarak farklı bir bakış açısı ile yeniden keşfedeceğimiz spiritüel bir süreç  deneyimine işaret ediyor… 

Hafta boyunca Ay ışığını öz’e güvenerek, etkin bir ritimde ahenkle büyütüyor. 16 Nisan Cumartesi günü (21:54) Terazi burcunda tezahür edecek Dolunayın ışığı ; 16 Ekim 2020 tarihinde Terazi burcunda doğan Yeniay ile başlayan döngüde gerçekleştirdiklerimizin sonuçlarını aydınlatmaya hazırlanıyor.

Haftanın başlangıcını, Tanrıların Habercisi Hermes ‘in (Merkür gezegeni) ayağını yeryüzüne sağlam  ve kararlı bir şekilde basması ile  karşılıyoruz. Merkür gezegeni 11-30 Nisan tarih aralığında Bahar’ın Güneş’inin simgesi Boğa burcunun güvenli, istikrarlı, sakin, huzurlu, sebatkar, verimli topraklarında beş duyudan duyumsadığı zevki ve hoşlukların işlevselliğini pratik bir ritimde ortaya koyarak ilerliyor. Bu bağlamda  bu süreçte; iletişimimizin kökü öz değer bilincimizin zenginliğini ışırken, öz misyonumuzu daha sanatsal bir tonda maddi alemde somutlaştırabileceğimiz güzel  ve verimli bir dönem deneyimleyebiliriz. 

12 Nisan Salı günü ‘insan bilinci’ ile ‘evrenin sonsuz bilinci’ arasındaki yanılsamaları çözümleyen Balık burcunun ‘Yay’ burcunun (dodekatemoria) ve Mars gezegeninin (kısmi asalet ve dekan yöneticisi) söz sahibi olduğu 23. derecesinde tam birleşim halinde olan Jüpiter ve Neptün gezegenleri bizlere kozmik antenimizin hangi yayın frekansını gerçekliğimiz olarak yansıtmakta olduğunu bir başka deyim ile bizleri bu zamanın kalitesine çeken rahmin doğasını keşfetmeye odağımızı yöneltebileceğimiz bir haftayı da müjdelemekte! Okyanusun gizemli derinliklerinde öz saf benliğimizi keşfetme motivasyonumuz tetiklenirken doğum psikolojisi alanında uzman ruh sağlığı danışmanları ile ‘doğum travma’ mızın dinamikleri üzerine bir keşif yolculuğuna başlamak adına verimli bir süreçteyiz. 

Hayat/Yaşam ne zaman başlar? Doğdumuz an mı, yumurta ve sperm hücresi birleştiği an mı, yoksa ebeveynlerimiz bizi hayal etmeye başladıkları, anne-baba misyonunu tezahür ettirmeye karar vererek onların hayal dünyasında doğduğumuz an mı? 

Doğum Öncesi ve Sonrası Psikoloji ve Sağlık Derneği’ nin (APPPAH) kurucusu psikiyatr ve yazar  Dr Thomas Verny’ nin araştırmalarına göre; bebekler rahimde bilinçli bir varlık olarak her şeyi bilinçli bir farkındalıkla  deneyimlemekteler ve rahimde deneyimlenen bu zaman bir insanın kişiliğinin gelişimindeki en önemli süreç. İlk çevremiz; rahimde deneyimlediklerimiz, kendimizi ve dünyayı algılayışımızın en temel filtresini oluşturuyor. Bu bağlamda dünyamızı iyileştirmenin temeli hikâyenin başlangıcını (rahimdeki çevremizi) yeniden fethetmekten geçiyor, olabilir mi?

Doğum Öncesi ve Sonrası Psikoloji ve Sağlık Derneği her yıl Mart ayını ‘Doğum Psikoloji’ ayı olarak nitelendiriyor ve doğum ve hamilelik süreçlerimizin önemini vurgulayıcı çeşitli bilgilendirici faaliyetler düzenliyorlar, bu yıl bir film festivali düzenlediler ve ‘Doğum Öncesi Hafıza’ (Prenatal Memory) isimli filmde Dr. Akira Ikewaga’nın araştırmalarına yer verildi. Ikewaga ; ‘çocuklara neden doğduklarını’ sorduğunda; her çocuğun şu yanıtı verdiğini aktarıyor: ‘İnsanlara yardım etmek için’. Hiç şüphesiz ki insanlığa en anlamlı ve büyük yardımımız bütünü ile öz ışığımız ile birleşmemiz, öz’de kim olduğumuzu hatırlamamız ve armağanımızı evrensel kardeşlik ailemize sevgiyle sunmamız, bunun için Nisan ayının tam ortasında birer spiritüel savaşçı olarak rahmin büyülü dünyasını keşfetmek adına mistik bir süreç deneyimine doğru hafızamızın yelkenlerini ateşleyebiliriz. 

15 Nisan Cuma günü; Işığın savaşçısı Ares; Balık burcunun evrensel sevgi okyanusunda gizemli ve derin kulaçlar atmaya başlıyor !(Eylem fonksiyonumuzu ışıyan Mars gezegeni 25 Mayıs’a değin Balık burcunda ilerliyor). Bu süreçte eylemlerimiz biraz daha içsel ritmimizle uyumlanıyor ve maddi alemdeki sorumluluklarımıza ve hedeflerimize odaklanmamamız pek kolay olmayabilir. Hayal gücümüzün yaratıcı enerjisi eylemlerimize merhamet ve şefkatle yön verirken daha özgeci nitelikte eylemler tezahür ettirebiliriz.

Hafta boyunca öz besin kaynağımız meditasyon öğününden günde en az 2 porsiyon tüketmeye özen göstermemiz faydalı olabilir. Meditasyon süreçlerimize birer beyin jimnastiği olan bizleri kozmik şuura bağlayan; “sükûnet, sessizlik, huzur” anlamına gelen ellerin mistik tutuşu; ‘mudra’ uygulamalarını entegre edebiliriz. 


Haftanın başlangıç günü (11 Nisan Pazartesi ): Ay güç ile dengelenmiş sükûnetin simgesi Aslan burcunun ikinci dekanında (Jüpiter gezegeninin yönetiminde) ışığını sevginin iyileştirici gücü ile büyütürken kozmik şakacı Uranüs ile bir uzlaşı arayışında (Ay-Uranüs kare açısı)  bu bağlamda günün akışında duygusal olarak bağımsız olma ihtiyacımız yaşam sahnemizde aydınlatılıyor. Biraz değişken bir ritimde, sezgilerimizin rehberliğine kulak vermeyi seçebiliriz. Günün akışını bloke eden dinamiklere karşı; şimdiki zamanın verilerine odaklanarak  içimizdeki çocuğun yaratıcı gücü ile öz yeteneklerimizin ışığında eğlenceli yanıtlar yaratabiliriz. Güneş yerini Ay’a bırakırken isteklerimiz ile ihtiyaçlarımız arasındaki ahenkli denge ile kendimizi daha cesur ve kararlı bir ritimde, yaratıcı bir tonda  ifade etmemiz lütufkar bir tonda alkışlanıyor.


Haftanın ikinci günü (12 Nisan Salı): Şimdi meditasyon zamanı! Salı günü boyunca oldukça mistik deneyimlere açık bir süreçteyiz ancak öz yaşam enerjimizin sınırlarının, bizleri maddi alem düzeneğine bağlayan dinamiklerin bilincinde isek! 17.07’ye değin hissetme fonksiyonumuz Ay,  asaletin simgesi Aslan burcunda ışığını cömert bir ritimde büyütüyor ve tam karşısında duran Kronos (Satürn gezegeni) ve Ares’in  (Mars gezegeni)  yanıt beklediği bazı soruları var:  ‘Eylemlerimiz, öz doğamıza uygun mu? Hayata güvenerek yolculuğumuzda keyifle kalbimizin ritminin izini sürebiliyor muyuz?’ Yaşam enerjimizi bir yönetici bilinci ile senkronize edebileceğimiz mistik Salı günü; William Blake’in dizelerinde altını çizdiği üzere; “Dünyayı bir kum tanesinde görebilir miyiz?”* (*Tompkins, S. (2013). Astrolojide Açılar., sy.:233., İlhan Yay., İst.)  sorusuna yanıt üretmek üzere,  iki kardeş; Zeus ve Poseidon, kafa kafaya veriyor ve yepyeni bir dünya düzeninin hayalini kurmaya başlıyorlar. Bizler de idealize ederek hayalini kurduğumuz içsel dünyayı maddi realitede deneyimleme sorumluluğunu üstlenerek, hayal gücümüzün yaratım enerjisinden destek alabiliriz. Tüm duyu organlarımızı hayalini kurduğumuz imgeyi zihnimizde oluşturmaya yönlendirerek; imgeleme uygulamaları ve bir dua sanatı olan mandala çizimleri gerçekleştirebiliriz. 13:16-17:07 zaman diliminde Ay, ışıkları birbirine aktarma işlevine mola vermiş ve boşlukta yol alırken; meditasyon süreçlerimize yaratıcı imgeleme-mudra ve mantra uygulamalarını entegre ederek derinleşmeyi araştırabiliriz. Ay’ın mükemmeliyetçi ve marifetli Başak burcunun çalışkan doğasında etkin bir ritimde yol almaya başlaması ve rasyonel zihnimizi simgeleyen Merkür gezegenine lütufkar bir tonda dokunması ile birlikte aklımız bir arı gibi üretmeye başlayacak. Şimdi her boyutta petekler oluşturmak; yeni bağlar kurmak adına verimli bir zaman kalitesi. 


Haftanın ortasında (13 Nisan Çarşamba): rüzgarlar bizi destekliyor. İrademizin gücü ve sorumluluk bilincimizin el ele vermesiyle geleceğe yönelik hedeflerimizi kolaylıkla ete kemiğe büründürebileceğimiz gün akışında öz yaşam gücümüzü gölgeleyen korku duyumsadığımız dinamikleri de  canlı bir tonda duyumsayabilir, farkında olabiliriz (Güneş-Satürn sekstil açısı). Doğanın ritimlerini ışıyan Ay ise, hizmet odaklı bilinç doğamızı ışıyan Başak burcunun eleştirel doğasında metodik bir ritimde büyürken analitik zekamız ve sezgisel bilişimizin birliği ile aklımızda çözüm ya da yanıt bekleyen dinamiklere iddialı, yaratıcı, özgün cevaplar üretebiliriz (Ay-Uranüs üçgen açısı).   

Haftanın en lütufkar gününde (14 Nisan Perşembe):ince eleyip sık dokumak”ta fayda var!  Ay ışığını, pratik bir ritimde Başak burcunun değişken, verimli topraklarında, soğuk ve kuru atmosferinde, hizmet etme bilinci ile büyütüyor. Bugün herhangi bir olayın/dinamiğin arka planındaki organizasyonu fark etme bilinciyle eylemde olmak faydalı olabilir. Gerçeklerden uzaklaşma eğiliminde olabiliriz, her şey göründüğü gibi olmayabilir! Güneş yerini Ay’a devrederken hayat ile ilişki tonumuz derinleşiyor, duygusal olarak daha güçlü hissedebilir, odağımızı derinleştirdiğimiz hususlarda çok faydalı, pratikte işlevsel bilgileri hafızamızın derinliklerinden damıtabiliriz (Ay-Plüton üçgen açısı). 

Ay; 21.11-23.45, zaman aralığında ışıkları aktarma sürecine mola veriyor ve Başak burcunda boşlukta yol alıyor; enerjimizi içimize yönlendirmek; derin dinlenme ve meditasyon uygulamaları için verimli bir süreçteyiz. 


Haftanın en güzel günü (15 Nisan Cuma):bir elin nesi var, iki elin sesi var!” atasözümüzü zihinlerimize anımsatıyor. İşbirliğine ilişkin diplomasinin vurgu kazandığı ılımlı bir gün deneyimliyoruz. Ay, biricik aşkı Güneş’in karşısına çıkmaya dengeli bir ritimde dingin, objektif, uyumlu, barışçıl bir atmosferde özenle hazırlanıyor (Yarın akşam dolunay tezahür ediyor!). İlişki dinamiklerimizde onay arayışında olmak yerine biz bilinci ile bireysel sınırlarımızı gözetmemiz içsel dengemizi huzurla duyumsamamıza yardımcı olabilir.

Hafta sonunun dinamiği bizlere şöyle sesleniyor: “Her zamanın kalitesinde; kendimize doğru yürüdüğümüz sonsuz  bir yolculuktayız…

Peki siz bu yolculuğun hangi zaman dalgasında sörf yapmaktasınız?” 

Haftanın altıncı günü (16 Nisan Cumartesi): Terazi burcunun 3. dekanında (Jüpiter gezegeni yönetiminde) Venüs gezegenin kısmi asalet ışığında, Aslan burcunun dodekatemoria olarak söz sahibi olduğu derecede, Plüton gezegenin kilit noktası oluşturduğu bir T-kare açı dinamiği var eden Dolunayın güçlü dönüştürücü etkilerini gözlemliyoruz. Öncü nitelikteki burç dinamiklerinde oluşan T-kare açı kalıbı ve Dolunay anında yükselen Akrep burcu; krizlerden doğan fırsatların bilincinde olmamızın altını çiziyor.  Azimli-planlı-mücadeleci olmak, enerjimizi hedefimize konsantre etmemiz vurgulanırken dolunayın ışığı; yaşam senaryomuzun sorumluluğunu üstlenmek, seçimlerimizi hatırlamak, ve yaşam kontratımızda taahhüt ettiğimiz dinamikler ile var ettiğimiz temas sınırlarını yeniden anlamlandırmamıza yönelik güçlü bir ışık tutmakta.


Haftanın son günü (17 Nisan Pazar): aydınlıktan karanlığa geçişi ve o en karanlık an’da küllerimizden yeniden doğuşu deneyimliyoruz. Hissetme fonksiyonumuz Ay, Güneş in huzurundan çekildikten hemen sonra (Ay-Güneş karşıt açısından sonra) yeraltı diyarının adaletli Tanrısı Hades ile (Plüton gezegeni) ile koyu bir sohbet gerçekleştiriyor (Ay-Plüton kare açısı). Ay, yaşamın tohumda daima devam ettiği bilincini ışıyan Akrep burcunun derin ve şifalı sularında tutkulu bir ritimde kulaç atarken; zihnimizi ve irademizi bireysel dönüşümümüze derin bir ritimde konsantre edebileceğimizi vurguluyor. Gün süresince derin dinlenme uygulamaları gerçekleştirmek ve içsel sesimizi dinlemeye özen göstermemiz yenilenme sürecimizde faydalı olabilir. 

Işık olsun!

Özge Genlik - Mistikalem