14 -21 Ağustos haftası astrolojik etkileri

15 Ağustos 2020 Cumartesi
14 -21 Ağustos haftası astrolojik etkileri
14 -21 Ağustos haftası astrolojik etkileri

Çok ilginç ve bence önemli bir aralıktan geçiyoruz. Gökyüzünde ayın 21’ine kadar devam edecek, 19’undaki yeniaya da damgasını vuracak bir uçurtma kalıbı var. Bu uçurtmanın doğum ayağı Yayda seyreden güney ay düğümünde, rahim ayağı İkizlerde bulunan kuzey ay düğümünde, döllenen yumurtaların geldiği yuvalar ise Koçtaki Mars/Lilith kavuşumu ve Aslandaki Güneş/Merkür ve yeniayda onlara katılacak olan Ay.

Kısır döngü haline gelmiş perspektiflerimizle ilgili dönüşüm ve yeniden doğuş almaya çalıştığımız bir süreç. Etkiler birkaç gün önce başladı aslında: uzun zaman sonra kendimizi takılıp kaldığımız düşünceler, kaygılar, kişiler, kendimize acımalar yumağının dışında, birden nefes alabiliyor bulduk. Sanki aniden, tüm bulutlar dağıldı, lanetli ormanın sonuna gelindi, kara göründü. O birkaç gün, aslında bir hatırlatmaydı. Bu negatif, saplantılı veya çok yoğun bir alışkanlık haline gelmiş düşünceler olmadan önce ya da onların dışından bakınca hayata/kendimize, ne kadar özgür, keyifli ve yapıcı, aktif olabileceğimizi görebilmemiz için bir fragmandı. Şimdi ise fragman bitti ve bulutlar tekrar geldi. Bulutları bu sefer biz dağıtacağız. Bize bu yolda destek veren bir Mars/Lilith kavuşumumuz var, gerekirse bize köprüleri yaktıracak, artık masaya yumruğumuzu vurduracak, ki bu ekipten Mars şuan Pluto karesiyle de ekstra güçlenerek devleşiyor, böylece zaman zaman güçlü bir ego da bizi kesmiyor, alter egomuz uyanıyor ve bizi daha korkusuz, umursamaz, kural tanımaz bir hale getiriyor.

Öte yanda da Güneş/Merkür/Ay’ımız ve hatta Yeniay’ımız var yani artık “ben mutlu olmak istiyorum ve mutlu olmak için de neyi feda etmek veya ne yapmak gerekiyorsa yapmaya hazırım” diyen bir zihnimiz, bilincimiz ve duygularımız var.

Şu günlerde “Roma’yı da yakarım” safhasını deneyimliyoruz, 19’unda Yeniay civarına geldiğimizde doğuş ve yola devam anının deneyimine geçeceğiz.

Mesele şu ki şuan bizi geride tutan tüm kalıp düşüncelerimiz, kendimize günbegün söylediklerimiz, “a meselesi düzelmezse ben mutlu olamam”, “b kişisiyle olmazsa başka kimse ile olmaz”, “şu olay çözülmeden yola devam edemem”, “şu sorun yüzünden hiçbir şey olmuyor”, “ben şöyleyim/böyleyim”, “sen şöylesin/böylesin” vs: bunların hepsi eski ben’in, belki 6 ay belki 6 yıl önceki bir ben’in doğru bulduğu varsayımlar. Artık o kişi olmadığımızı, şartlara kadar her şeyin değiştiğini göremiyoruz ama artık görmemiz lazım. Bu kalıplarla hala düşünmemizin sebebi ise alışkanlık ve inat.

Şu an o kadar bir başka olmayı bilmiyoruz, o kadar uzun süredir o şeylere taktık ve öyle gördük ki, başımızı yana eğip bakmayı dahi unuttuk. Hayat böyle zamanlarda bizi ya bir şeyle korkutarak ya da kızdırarak o kök saldığımız alandan çıkarır ve bize başka bir açı, yani aslında başka bir hayat bahşeder. İnsanın bakış açısı, onun geçmişini, bugününü ve geleceğini, yani hikâyesinin rengini değiştirir. O yüzden hiç yapmadığınız kadar farklı bakmanızı, sandıklarınızın dışına çıkmanızı, birkaç gün yüksek seyredecek enerjiyi başkalarıyla didişmeye ya da kendinizi yermeye vermektense tamamen buna yoğunlaştırmanızı tavsiye ederim.  Yeni veya başka bir gelecek, daima yeni bir bizle mümkündür. İnsan değişmeden önüne gelenlerin bir hayrı olmaz. İnsan ise kendisi kökten değişmez, insanın aslında perspektifi değişir ve bu her şeyi değiştirir.  Özetle Lütfen kameranızın ayarlarıyla oynayın. 

Sevgiler.

Caput Draconis - mistikalem.com

Prof. Yaşam Koçu, NLP ve Öğrenci Koçluğu
Usui-Kundalini Reiki II
Seans/iletişim: [email protected]

www.youtube.com/user/thejenrachelblack