25-31 Temmuz haftası astrolojik yorumu
25-31 Temmuz 2022 = “HAKUNA MATATA”
“Yaşamın sana getirdiklerini kabul et.
Hayat, size istediğiniz insanları değil; ihtiyacınız olan insanları verir.
Öyle ki; bu insanlar size yardım edecek, acı verecek, sizi terk edecek, incitecek, sevecek ve olmanız gereken
insan haline gelmenizi sağlayacaktır.”
Lao Tzu
2022 yılının (30. Haftası) 7. Ayının son haftası; kahramanın sonsuz yolculuğunda yepyeni bir döngünün başlangıcını müjdeliyor!
Haftanın ana temasını Delfi Tapınağının girişinde yazan şu cümleyle özetleyebiliriz: “Kendini Bil ve Her Şeyde Ölçülü Ol.”
Haftanın başlangıcında (perşembe akşamı Ay, Güneş ile birleşinceye değin/20.55) Ay, “Balsamik” fazda; hümanist ve idealist bir zeminde kabullenme ve bırakma enerjileri hâkim eş zamanlı olarak Satürn gezegeninin Aslan burcundaki konumu tadında bir dinamiği deneyimliyoruz, özellikle zihinsel boyutta bir “çekişme”, mücadele deneyimleyebiliriz. Öz yaşam enerjimizi gölgeleyen, yaratıcılığımızı ortaya koymamızın önündeki tüm engelleri, ihtiyacımız olmayan her şeyi bütünüyle bırakmak adına kudretimizin kılıcını kullanmamıza alan ve zaman açacak yaşam deneyimleriyle yüzleşmemizin olası olduğu yeni haftamızda Sun Tzu’nun şu deyimini hatırlamak faydalı olabilir: “Savaşlarınızda seçici olun. Kılıcınızı amacınız için kullanın, sadece çekmek olmak için değil.”
Gerçekte Kimsin Sen?
Haftanın en lütufkar günü -28 Temmuz Perşembe/ 20.55- güçle dengelenmiş sükûnetin sembolü Aslan burcunun (50 39') birinci dekanında (Satürn gezegeni yönetiminde), Jüpiter gezegeninin kısmi asalet ışığı altında birleşen Ay ve Güneş diyor ki: “Gerçekte kim olduğunu hatırla! Kaderinden kaçamazsın kalk ve doğduğunda olduğun kişiyi ortaya koymak için savaş!”
Yeniayın doğum anının haritasına baktığımızda; evrensel kardeşliğin, evrensel aklın ve sezgisel farkındalığın simgesi Kova (Saka) burcunun yükseldiğini, yönetici gezegeni Satürn’ün Kova (Saka) burcunun 3. Dekanında (Ay yönetiminde) geri hareketini sürdürdüğünü, Yeniayın ışığının kısmi asalet yöneticisi Jüpiter gezegeniyle üçgen açı dinamiği kurduğunu ve Jüpiter gezegeninin de 24 Kasım 2022 tarihine değin sürecek geri hareketine başladığını görmekteyiz.
Yeniayın doğduğu derecede (50 39'/ Aslan burcu) ‘biz bilincini’ ışıyan Terazi burcunun (dodekatemoria) aromasının hâkim olması, diplomatik, stratejilerle ilerleyen, geleceği biz bilincinin zemininde aşkla tasarlama boyutunda öncü bir Aslan vurgusu gerçekleştirmekte. Venüs gezegeninin Yengeç burcundaki yolculuğunu da göz önüne aldığımızda, yeni başlayan Ay döngüsü, öz potansiyelimizin sesini güçlü ve özgün bir tonda tezahür ettirmemizi vurgularken eş zamanlı olarak içimizdeki sonsuz gücün kaynağını yumuşak karnımızda hissedebileceğimizi, belki en sevdiklerimizle, en çok değer atfettiklerimizle sınanacağımız bir döngünün başlangıcını da işaret etmekte.
Zamanın bir döngüsünde deneyimlediğimiz travmatik olayların bizleri olgunlaştıran, büyüten ve özümüzde olmamız gereken bireylere dönüşmemizi sağlama yönünde arabulucu rolünü üstelenmekte olduğunun bir başka deyim ile deneyimlediğimiz her acının iyileştirici ve dönüştürücü niteliğinin altını çizen Yeniay’ın ışığı, ‘Aslan Kral’ filmini hafızamızda canlandırmakta.
Şimdi insanoğlunun, kâinatın biyolojik yaşam döngüsündeki öz yerini almasının vakti!
Yaşam/hayat adını atfettiğimiz ölüm-doğum döngüsünü, dört bir boyutta (fizyolojik-zihinsel-duygusal-ruhsal) öz sevginin ışığıyla yeniden anlamlandıracağımız, öz değer bilincimizin yapı taşlarını yeniden değerlendireceğimiz güçlü bir dönüşüm döngüsünün eşiğindeyiz.
Öz olarak; hiçbir şeyin sahibi olamayacağımız sadece koruyucusu olabileceğimiz bilincine doğarken bu süreçte kalbimizin tüm gücünü bilinçli olarak geleceği değiştirmeye odaklamamız işlevsel olacaktır.
28 Temmuz tarihinde Ay ve Güneş’in birleşimi ile başlayan Ay döngüsünde özellikle 28 Temmuz 2022- 28 Nisan 2023 zaman aralığında ektiğimiz tohumlar, başlattığımız her şey önem arz etmekte nitekim bu süreçte başlayan her şeyin neticesini 25 Ocak 2024 tarihinde Aslan burcunda tezahür eden Dolunay ile taçlandırıyoruz (bu süreçte Plüton gezegeninin Kova (Saka) burcunda konumlandığını da hatırlayalım).
Haftanın başlangıç günü (25 Temmuz Pazartesi): Ruhsal dünyamızın hakikatiyle maddi dünya realitesi arasındaki alışverişte denge arayışında olduğumuz günün akışı oldukça albenili bir ritimde akıyor ve bize soruyor: “Hayatınızın tadı nasıl?”
Bilinçdışımızın ritmini ışıyan Ay, balsamik fazda, bizlere anın bilgisini veren İkizler burcunun son dekanında (Güneş yönetiminde), ışığını küçültürken, aman kimseler duymasın, görmesin, bilmesin diyeceğimiz bazı işlerimizi gerçekleştirmek adına güzel bir zaman kalitesi olabilir.
Ay, Kova (Saka) burcunda geri hareketini sürdüren Satürn gezegeniyle lütufkar bir sohbetin ardından (Ay-Satürn üçgen açısı) Balık burcunda geri hareketini sürdüren, Venüs gezegenin bir üst oktavı olarak nitelendirilen, ilahi aşkın simgesi Neptün gezegeniyle uzlaşı masasına oturuyor (Ay-Neptün kare açısı).
Evrensel sevginin tadına bakamamamızın önündeki sis perdesini aralama, eyleme geçme motivasyonumuz tetikleniyor ancak zihinsel boyutta karışık ve kararsızlık hâkim olabilir, bugün, tamamlanması gerekli işlerimize konsantre olmak işlevsel olabilir.
Ay, 11.14-20.54 (20.54 itibariyle Yengeç burcunda) zaman aralığında yaklaşık olarak günün 1/3’lük bölümünde ışıkları birbirine aktarma misyonuna ara veriyor (Ay boşlukta)! Ay, İkizler burcunun meraklı doğasında kendisini rüzgârın akışına bırakmışken, mevcut rutinimizi sürdürmek ve mümkün olabildiğince iç gözlem gerçekleştirebileceğimiz uygulamalara yönelmek faydalı olacaktır.
Ay’ ın boşlukta olduğu zaman dilimleri, meditasyon uygulamalarında derinleşmek adına idealdir bu bağlamda bu süreçte mantra ve mudra uygulamalarını da meditasyon süreçlerimize entegre etmemiz faydalı olacaktır (Özellikle ‘Humee Hum Brahm Hum’ mantrasıyla çalışılabilir).
Günü genel olarak değerlendirdiğimizde Yengeç burcunda yolculuğunu sürdüren Venüs gezegenin enerjisini yoğun bir tonda hissediyoruz. Değerlendirme fonksiyonumuz Venüs gezegeniyle, Koç burcundaki Jüpiter gezegeni arasındaki kare açı dinamiğinde ön plana çıkan Venüs gezegenin Yengeç burcundaki konumu, bizlere öz sevgi açlığımızı nasıl doyurmaya çalıştığımıza yönelik dört dörtlük bir fırsat kapısı aralamakta.
Evimizdeki çatlakları ne/neler ile sıvamaya çalıştığımızın farkında mıyız?
Bugün bir tatlı cadı misali, atalarımızdan devr aldığımız, özellikle duygusal boyutta henüz tamamlanmamış meseleler üzerine yoğunlaşmak ve ilk bağlanma figürümüzle ilişkimizin temas sınırlarını yeniden değerlendirmek, doğum hikayemizi yazmak ve/veya annemizden doğum sürecimizi bir kez daha dinlemek adına anlamlı bir gün olabilir.
“Parayla her şeye sahip olunacağı söylenir,
Yiyecek satın alabilirsin ama iştah alamazsın.
İlaç alırsın ama sağlık alamazsın.
Bilgi alırsın ama bilgelik alamazsın.
Eğlence alırsın ama neşe alamazsın.
Tanıdık alırsın ama dost alamazsın.
Hizmetçi alırsın ama sadakat alamazsın.
Boş vakit alırsın ama huzur alamazsın.
Parayla her şeyin kabuğunu alır hiçbir şeyin çekirdeğini alamazsın.”
Arne Garborg
Haftanın ikinci günü (26 Temmuz Salı): Ay (balsamik fazda), Yengeç burcunun besleyici sularında şefkatli kulaçlar atarak biricik yegane aşkı Güneş ile birleşmeye doğru yan yan yol alırken, bizler de bir Yengeç misali temel ihtiyaçlarımızı giderme yönünde doğru direkt adımlar atmak yerine, dolaylı-dolambaçlı yollarda yan yan ilerleyerek fizyolojik, duygusal ve düşünsel boyutlarda nerede duracağımızı bilemediğimiz dalgalı bir akış deneyimliyoruz, içgüdüsel olarak eyleme geçme potansiyelimizin yüksek olduğu günün akışında abartılan dinamiklerin zeminindeki temel değişim gereksinimleriyle yüzleşebiliriz. Değişimin tezahürü için abartı olmalıdır. Bu bağlamda bugünü yaşam döngümüzün hangi alanlarında abartılı eylemler (Söz de bir eylemdir) gerçekleştirdiğimizi analiz etmeye bilinçli olarak odağımızı yöneltmemiz, en çok değişime gereksinim duyumsadığımız yaşam alanımıza ilişkin farkındalık zeminimizi genişletmemize olanak sağlayabilir (Ay-Venüs birleşim & Ay-Jüpiter kare açı dinamikleri). Bununla birlikte günün akşınında en yoğun duyumsayacağımız açı dinamiği: Merkür-Mars karesi.
Tanrıların Habercisi Hermes ile Işığın Savaşçısı Ares arasındaki satranç müsabakası bizlere gerçek bir kralın gücünün merhametinde gizli olduğunu hatırlatıyor.
Merkür gezegeninin Aslan burcunda ‘Satürn’ gezegenin kısmi asalet ışığında ve Jüpiter gezegenin dekan yöneticisi olduğu derecede konumlanmakta olduğunu Mars gezegeninin ise Boğa burcunda, ‘Jüpiter’ gezegenin kısmi asalet ışığında, Ay’ın dekan yöneticisi olduğu derecede konumlanmakta olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda; tefekkür etmenin önemi ön plana çıkarken, bağışlamak, merhamet göstermek, sesimizi değil sözümüzü yükseltmek üzerine yoğunlaşabiliriz.
“Bağışlamak, menekşenin kendisini ezen toprağa kokusunu bulaştırmasıdır.”
Mark Twain
Haftanın ortasına vardığımızda (27 Temmuz Çarşamba): Doğum dalgalarının kendine özgün ritmini coşkulu ve derin bir şekilde hissetmeye başlıyoruz, biraz evhamlı olabilir, pasif-agresif bir tutumda eylemlerimizi gerçekleştirmeye meyledebiliriz. Duygusal ve zihinsel boyutların asansöründe bir aşağı bir yukarı ilerleme olasılığımızın yüksek olduğu değişken ve dönüşüm enerjisinin yoğun hissedildiği bir gün deneyimliyoruz.
Doğum destekçilerimiz hazır mı?
Bilinç dışımızın ritmini ışıyan Ay, ‘İnsanlığın’ burcu olarak nitelendirilen Yengeç’ in temiz sularında anlayışla kulaç atarken günün ilk saatlerinde (02.00 civarı) Işığın savaşçısı Ares ile dayanışma içerisinde (Ay-Mars sekstil açı dinamiği), karşılaştığımız her uyaranı tehditkâr nitelikte algılayabilir, hissettiklerimiz yönünde koruyucu bir ritimde eyleme geçebiliriz. Bununla birlikte, toplumsal bir dinamiği, kişiselleştirebilir, kendi kendimizi vesvese üretmeye sevk edebiliriz (Jüpiter-Satürn yarım kare açı dinamiği).
Sabahın ilk ışıklarıyla (06.00 civarı) Ay-Kiron kare açısı ve eş zamanlı olarak Merkür gezegeni ile Kiron arasındaki üçgen açı; düşüncelerimizi boyunduruk altına almak için en önemli, birincil doğum destekçimiz “nefes”e başvurmamızın akıllıca olabileceğini vurguluyor. Güne derin dinlenme uygulamaları, özgür doğal akan nefesimiz üzerine yoğunlaşabileceğimiz nefes teknikleri ile başlamak akıllıca olabilir (Özellikle Anuloma Viloma Pranayama ve Bharamari Pranayama teknikleri uygulanabilir).
Ay, biricik dehamızı ışıyan Uranüs gezegeniyle dayanışma gerçekleştirirken (Ay-Uranüs sekstil açısı); her doğumun biricik, eşsiz bir süreç olduğunu ve doğumda zaman mefhumunun olmadığı hakikatine bir kez daha uyanıyoruz.
Ay, ışığını lütufkar bir tonda Neptün gezegenine iletmek üzere oldukça hassas, duyarlı ve değişken bir ritimde ilerlerken (Ay-Neptün üçgen açı dinamiği); kendi merkezimizde olmamız, aklımızı serin kalbimizi sıcak tutmaya özen göstermemiz, mizahın iyileştirici gücünden faydalanarak kalbimizde tebessüm uyandıracak nitelikte eylemlere bilinçli bir farkındalıkla odaklanmamız, yeni başlayacak Ay döngüsüne ilişkin niyetlerimizi vizyonlamak adına ritüeller gerçekleştirmemiz işlevsel olabilir.
“Bir başkasına hayat vermek için kendinden vazgeçmek anlamına gelmesi açısından doğurmak, gerçekten de kahramanca bir eylemdir.”
Joseph Campbell
Haftanın en lütufkar günü (28 Temmuz Perşembe): Doğum gerçekleşiyor! Doğum dalgaları düzenli dönüşümsel bir ritimde tezahür ederken Artemis, yeraltı diyarının adaletli hükümdarı Hades ile karşı karşıya geliyor (Ay-Plüton karşıt açısı), Aşk’ın en saf halini yoğun bir tonda hissediyoruz, dünya gezegeninde neden/nasıl beden almayı seçtiğimizi duyumsamak, bireysel hipnozumuzdan uyanışa geçmek adına güçlü bir süreçteyiz.
Ay’ın Oğlak burcunda geri hareketini sürdüren Plüton’un karşısına geçmeden eylem fonksiyonumuzu nitelendiren Mars gezegeniyle, Plüton ile karşıt açısını gerçekleştirdikten sonra ise Uranüs gezegeniyle kurduğu quintile açı dinamikleri, ‘Merkür’ gezegeninin dinamiğini ön planda tutmakta. Günün akışı, düşüncelerimizin yaratıcı boyutunun farkındalığını tetikliyor ve aklımızı yaratıcı bir tonda yönetmemizi vurguluyor.
İçsel olarak kendimizle olan evliliğimizin bağlarının niteliğinin bir başka deyimle alma-verme/ dişil-eril dengemizi gözetmemizin önem arz ettiği doğal yeteneklerimizle günün akışına form verebileceğimiz özel ve güçlü bir süreçteyiz. Nitekim rasyonel akıl ilkemizi nitelendiren Merkür gezegeniyle, Dane Rudhyar’ın deyimiyle “evrensel ruhun yaratıcı gücü”; Uranüs gezegeni arasında bir sonraki gün kesinleşecek kare açının dinamiği de sezgisel boyutta deneyimlerken, aklımızın prangalarından bizleri özgürleştirecek yaşam deneyimlerinin zenginleştirici fırsatların ayak seslerini algılamaya başlıyoruz.
Ay, Güneş ile birleşmeye doğru kendinden emin öz sevginin ritmiyle yol alırken, her yeni doğum sürecinde eş zamanlı olarak öldüğümüzün derin farkındalığıyla yeni ay döngüsüne geçiş aşamasında yeniye yer açmak adına zihnimizi özgür bırakabilmemiz, sinir sistemimizi gevşetici ve yeniden yapılandıracak meditatif uygulamalara yönelmemiz, kişisel sınırlarımızın mahremiyetine özen göstermemiz işlevsel olacaktır.
Yeniay sürecine ilişkin detaylı bilgi yazının giriş bölümünde yer almaktadır.
Haftanın en güzel günü (29 Temmuz Cuma): Herakleitos’un; “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” sözünün ete kemiğe bürünmüş canlı halini deyimlememize vesile olmakta.
Ay (Yeniay fazında), cesur yürek Aslan burcunun cömert doğasında asil bir ritimde ışığını büyütüyor.
Yeniayın ışığı Jüpiter gezegenine lütufkar bir tonda dokunduktan (Ay-Jüpiter üçgen açı dinamiği) /03.00) sonra Mars gezegeniyle uzlaşma yönündeki kararlı yolculuğuna başlıyor. Bu süreçte gökyüzünde sabit nitelikteki burçlar arasında oldukça yoğun bir etkileşim söz konusu, bu bağlamda yeryüzünde sıkı sıkıya bağlı olduğumuz inançlarımız, maddi-manevi boyuttaki değer yargılarımızın temeli derinden sarsılabilir.
Merkür gezegeniyle, Uranüs gezeni arasındaki kare açı dinamiği; düşüncelerimizin köklendiği toprağın enerjisinin güçlü ve köklü bir ritimde boşaldığını deneyimlememize vesile olabilir.
Kendi hakikatimizi, biricikliğimizi; öz’e güven duyumsayarak sevgiyle ifade edebilmemiz adına dış dünya tezahüründe aklımızın mevcut sınırlarını yerle bir edecek, kader adını atfettiğimiz alışkanlık döngümüze çomak sokacak birtakım olayların/durumların hasıl olması muhtemel bir olasılık olarak görülmekte, özellikle ruhsal boyuttaki dönüşüm sürecimizin dönüm noktasındayız.
“İnsanların çocuklukta zahmetler ve özverilerle elde ettikleri bir sevginin aslında kendilerine, gerçekte oldukları kişiye yönelmediğini duygusal düzeyde kavramaya başladıkları evre, terapinin önemli bir dönüm noktasıdır.” *
Alice Miller
Hafta sonu: Dinlen-Dinle-Düzenle.
Ay (Yeniay fazında) ışığını hayatın olağan akışına meydan okurcasına öz sevgiyle büyütürken (Pazartesi gününün ilk saatlerinde Hilal fazında, ışığı görünür olacak) hafta sonunun akışı, iç dünyamızın alemini gözlemlememiz, içsel çocuğumuzun temel ihtiyaçlarını yüreğimizle dinlememiz, yaratıcı gücümüzün ana kaynağıyla temas sınırlarımızı güçlendirmek adına dinlenmenin ve etkin bir ritimde dinlemenin önemini vurgulamakta.
Ateş elementinin dönüştürücü etkisini toprak elementinin besleyerek biçim/form veren tesiriyle birleştireceğimiz süreçte aklımızı devre dışı bırakarak, kalbimizin ritmiyle eylemde olmak işlevsel olacaktır.
Haftanın altıncı günü (30 Temmuz Cumartesi): İçsel öz wi-fi ağımıza bağlanma vakti!
Yaşam ağacımızın (omurgamız) sesini dinlemek adına çok özel ve güzel bir gün deneyimliyoruz. Ay (Yeniay fazında), neredeyse günün bütününde Aslan burcunun sıcak ve kuru doğasında, sıcak, içten, samimi bir ritimde ateşle keyifle oyun oynamakta-07.30-21.11 zaman diliminde Ay boşlukta.
Özümüzdeki spiritüel ustayla bağ kurmak, içimizdeki tiyatroda bir oyun sergilemek, içsel fırınımızda yaratıcılığımızı kullanarak içimizdeki çocuğu beslemek, bize keyif duyumsatan eğlenceli alanlarda var olmak adına yaratıcı ve cömert bir süreçteyiz.
Sessizliğin sesini dinlemeye özen göstermek işlevsel olabilir.
“Düşünmek zordur, bu yüzden çoğu insan yargılar.”
Carl Gustav Jung
Haftanın son günü (31 Temmuz Pazar): Düşünmeyi düşünmek adına çok verimli analitik, güzel bir gün deneyimliyoruz. Ay, ışığını büyük bir titizlikle sağlıklı olma bilincini ışıyan Başak burcunun mükemmeliyetçi ve marifetli doğasında büyütüyor.
Başak burcunun yönetici gezegeni, iletişim fonksiyonumuzu ışıyan Merkür gezegeni ise ruhsal boyuttaki sağlığımızı en çok gözeten gezegen; Satürn ile karşı karşıya (Merkür-Satürn karşıt açı dinamiği). Merkür, Aslan burcunun üçüncü dekanında (Mars gezegeni yönetiminde) kendi kısmi asaletinde konumlanmakta, Satürn ise Kova (Saka) burcunun üçüncü dekanında (Ay yönetiminde) Mars gezegenin kısmi asalet ışığında geri hareketini sürdürmekte. Bu bağlamda kendi kendimize konuşarak kendimizden öğrenebileceğimiz, geçmişte kendimizi net bir kararlılıkla ifade edemediğimiz bir hususta yeniden şansımızı denemek adına sıra dışı bir gün olabilir. Merkür gezegeninin bir üst oktavı olarak nitelendirilen, her nerede hangi zaman boyutunda olursak olalım hep aynı kalan çekirdeğimizi sembolize eden Uranüs gezegeninin Kuzey Ay Düğümüyle Boğa burcunun ikinci dekanında (Ay yönetiminde) Jüpiter gezegeninin kısmi asalet ışığındaki birleşimi; büyük hummalı çalışmalarla inşa ettiğimiz kulemizin bir anda yıkılabileceğini, alışkanlık döngümüzde bir bilinç sıçraması deneyimlebileceğimizi işaret etmekte. Şimdi “yeniden” değerlendirme, yeniden inşa etme, yeniden uyumlanma dönemi başlıyor. Işıl ışıl parlayan öz potansiyelimizin ışığında öz gerçekliğimize doğru iyi niyetlerle yol alıyoruz…
Işık Olsun!
Özge Genlik - Mistikalem
- 15 Kasım 2024
- 01 Kasım 2024
- 21 Ekim 2024
- 01 Ekim 2024
- 18 Eylül 2024
- 03 Eylül 2024
- 25 Temmuz 2024
- 01 Haziran 2024
- 20 Mayıs 2024
-
10 Mayıs 2024
"YAŞAMAYA BAK DOYA DOYA" = Boğa Burcunda 'İyimser' Bir Ay Döngüsü
-
05 Mayıs 2024
ŞEYTANIN BACAĞINI KIRMAK =Zeus ile Prometheus un Yeni Yolculuğu
- 04 Nisan 2024