3 Ağustos Kova burcunda dolunay süreci

01 Ağustos 2020 Cumartesi
3 Ağustos Kova burcunda dolunay süreci
3 Ağustos Kova burcunda dolunay süreci

ZİHİNSEL BOYUTTA SİMYA SÜRECİ

"Her şey akar, içeriye ve dışarıya; her şeyin kendi iniş ve çıkışları vardır;
her şey yükselir ve alçalır; sarkaç salınımı her şeyde kendisini gösterir;
sağa salınım sola salınım ile aynıdır; ritim kendisini dengeler.
Kybalion

Yaşam serüvenimizin genellikle kendi bilinç yapımızın kontrolünde olmasını arzularız. Kendi isteklerimize, arzularımıza ve ihtiyaçlarımıza bağlı bir yaşam çerçevesi oluşturur ve bu yaşam çerçevesinin dışına, olağan günlük rutin akışımızı etkileyen herhangi bir olay/durum deneyimlemediğimiz takdirde genellikle çıkmamayı seçeriz.

Oysa ki ani/beklenmedik bir haber, durum, olay karşısında ne gerçekleştiririz? Örneğin deprem meydana geldiğinde nasıl bir eylem tezahür ettirmeyi seçersiniz?

Deprem süreci başladığı an, ilk zihninizde ne(ler) belirir, bedeniniz hangi duyumları duyumsar?

Büyük bir ihtimalle o an, odağınız: bedensel/fizyolojik boyuttaki varoluşunuzu sürdürmek için kendinizi nasıl destekleyebileceğinize yönelir, değil mi?

Deprem anında, hazırlamakta olduğunuz iş projenizin detaylarının, yazmakta olduğunuz kitabın bir sonraki bölüm kurgusunun veyahut yarın yola çıkacağınız bir seyahatin, pek bir önemi kalmamıştır sanırım.

Gelecek-Şimdi-Geçmiş bir ‘an’da bir olduklarını size sarsıcı bir biçimde hatırlatmışlardır.Tek gerçeğin, her an kendi varoluş doğamıza ve öz ihtiyaçlarımıza kulak vererek kalbimizin eşsiz ritmi ile yaşamı deneyimlemeyi hatırlarız. Ve büyük bir ihtimalle, fizyolojik bütünselliğimize tehditkar unsur oluşturan bir olay/durum sonrasında yaşam serüvenimizdeki önceliklerimizi yeniden yapılandırmayı araştırırız.

Bazen tüm yaşamımızı bütünü ile değiştirmek sadece şuna bağlıdır; bugüne değin; oluşturduğumuz/yarattığımız hangi inanç kalıplarının varoluşsal yapımıza hizmet etmediği gerçeği ile yüzleşmek ve bu inanç kalıplarını yeniden inşa etmeye gönüllü olmak.

HERŞEY ‘BİR’DİR VE HERŞEY SEVGİ’DİR…

3 Ağustos Pazartesi günü İstanbul iline göre saat 19.00 civarı Kova burcunun 11. derecesinde (11 46’) bir dolunay gerçekleşiyor. 

 

Kova burcundaki dolunay süreci, zihinsel boyutta simya yaratmayı destekleyen bir sürece işaret ediyor: 

Aslan-Kova burcu aksının en temel ifadesi: ‘yaratıcılık’ ve ‘farkındalık’tır.

Yaratıcılık nedir? ‘yeni’ ve ‘işe yarar’ olmanın birleşimidir. Yaratıclık; işlevsel olan yeniliktir. 

Daha önce yapılmamış, düşünülmemiş, deneyimlenmemiş olana farkındalığımızın yöneleceği bir süreç bizleri bekliyor. Farkında olmak ise; bireyin tüm duyumları ile kendisi ve çevresindeki tüm varlıklar ile temas halinde olmasıdır. David Schiller, “yaşamın amacı yaşamktır, yaşamak ise farkında olmaktır.” demektedir. Farkındalık düzeyi yaşamlar boyu yükselir ve böylece büyümeye ve değişmeye gereksinim duyumsarız. Farkındalık, yaşamı her anın ritmine göre yeni bir bakış açısı ile görmek ve değerlendirmektir.  

Yaratıcı bir farkındalık sürecine doğru adım adım ilerlerken dolunayın işaret ettiği dinamiklere biraz daha derinleşelim:

‘11’

Her rakamın ve sayıların çok özel hikayeleri vardır.  ‘11’ sayısı; ‘22’ sayısı gibi sembolik önemi yüksek bir sayıdır. ‘11’ sayısı; iki adet ‘1’ den oluşur. Kabala öğretisine göre; Tanrı/Allah/Yaratıcı, bizleri kendi suretinden var etmiş/yaratmıştır.  Bu nedenle;   ‘11’, ‘1’ in aynada kendisini görmesini sembolize eder. 11 sayısı; ‘1’ in ‘1’ üzerine yansımasını ifade eder. Sayısız yansıma yaratabiliriz ancak nihai olarak tüm yansımalar tek olandan üremiştir. İşte, ‘11’ sayısı bizlere herşeyin birbirinden oldukça farklı ve tezat biçimde görünmesine rağmen özde sadece  ‘Bir’ olduğunu hatırlatır. 

Rene Guenon; ‘11’ sayısını; ‘hieros gamos’un büyük sayısı; ‘makrokozmos ‘ ile ‘mikrokozmos’un kutsal evliliği olarak açıklamaktadır. (Bakınız: Schimmel, A. (19919. Sayıların Gizemi, syf:211. , Kabalcı Yay., İstanbul) Bir’i duyumsamak ‘sezgilerimiz’ ile derin bağda olmamıza başka bir deyim ile an’da var olmaya işaret eder. Bu bağlamda Uranüs gezegeninin sezgisel biliş yapısını da ifade etmektedir. 

Kova burcu sürecinde tezahür eden dolunayın enerjisi Uranüs gezegeni kanalı ile  maddi forma dönüşüyor (Güneş-(Aslan burcu sürecinde). Ay (Kova burcu sürecinde) karşıtlığı Uranüs (Boğa burcu sürecinde) apeks’li bir T-kare açı kalıbı meydana getiriyor).

T-kare açı kalıbının psikolojisi; güçlü bir çatışmanın, bir mücadelenin, odağın tek bir noktada bütünleşmesi ile çözümlenmesi, sonuçlanmasını ifade eder. Apex noktasında bulunan gezegen, ve bu gezegenin gerçekleştirdiği açı dinamikleri,  çözümün motivasyon gücünü ifade eder. Bu süreçte Boğa burcunda bulunan Uranüs gezegeni kendimize ilişkin değer yargılarımızda köklenmesi gerekene (lere) ilişkin  ani bir uyanışa işaret ediyor. 

Kendimizi nasıl güvende duyumsuyoruz, kendimizi nasıl zengin hissediyoruz, Dünya nın tabiat ritmi ile nasıl bir bağ kuruyoruz? Sorularına ilişkin cevapların ani bir zihinsel kıvılcım ile uyanışına işaret ediyor. 

Uranüs gezegeni, adalet ve bilgelik Tanrıçası olarak nitelendirilen Pallas (Athene) astreodi ile üçgen açı gerçekleştiriyor. Venüs gezegenin yaratıcı enerjisinini, zihinsel boyuttaki simgesi Pallas (Athene) astreodi ile üçgen açı ilişkisi : zihinsel yaratıcılık enerjisinden doğacak yeni ve özgün vizyonlara işaret ediyor. Oğlak burcu zemininde ilerleyen Pallas astreoidi, insanın zihinsel iskelet sisteminin yapsını analiz etmede oldukça güçlüdür. Bu nedenle önümüzdeki süreçte zamanı kendi özgün ihtiyaçlarımız çerçevesinde yeniden form kazandırmak için ihityacımız olan yaratıcı bilgelik enerjinin özümüzde uyandığını deneyimliyoruz. 

Pallas astreoidi; zihin-beden bütünselliğini iyileştirmeyi de simgelemktedir. Örneğin; gestalt terapi, psiko-drama, transaksiyonel analiz gibi psikoterapi tekniklerini, Pallas astreoidi ifade etmektedir.

Bu bağlamda önümüzdeki onbeş gün süresince,  kendimizi keşfetmek adına psikoterapi sürecine başlamak iyi bir seçim gibi görünüyor, ne dersiniz. 

SINIRLARIN ÖTESİNE GEÇMEK

‘11’ = ‘1’ + ‘1’ = ‘2’ 

‘2’ sayısı; dualite kavramını sembolize etmektedir. ‘Denge ve ilişkileri’ in hikayesini bizlere aktarır.

Kova burcunun 11. Derecesi Venüs gezegeninin kısmi asaletinde yer almaktadır. Venüs; en temel anlamda; eril ve dişil güçlerin  bir olarak, bu birliğin maddi dünyaya yansımasını temsil etmektedir. Bu bağlamda; Venüs gezegeni; karşıtlıkları dengeleyen sevgi enerjisini sembolize eder. ‘Aşk, güzellik, barış, keyif, huzur, doğurganlık,sevgi’ olguları Venüs gezegeni doğasının yansımalarıdır. Bir birey, özgürlüğü sadece ruhsal ve fiziksel doğasını bir hale dönüştürdüğünde deneyimleyebilir. Bu bağlamda Venüs ‘aşk’ı = ‘gerçek’liği bizlere anlatır. Gerçeklik ilişkilerin öz doğasından doğar.

Kendiliğin bilgisi, ‘bilgeliğin’ başlangıç basamağıdır. Kendi özümüzün bilgisini  kitap okuyarak, film seyrederek açamayız. Kendimizin öz bilgisi ile günlük rutin ilişkilerimizi gözlemleyerek buluşabiliriz. Bir diğeri ile olan ilişki deneyiminde ‘zihinsel yapı işleyiş’imizi gözlemleriz. Zihnimizin derinliklerine indikçe zihin sessizleşir. Sessizliğin sesini duyumsamaya başlarız. Ve yavaş yavaş sınırların ötesindeki birliği seyreden bir zihin olma makamında var olur. Yaşamımızın her anını kendi yaratımımız olduğunu görmek dolayısı ile her eylemimizin sorumluluğunun yarattığı gerçeklik ile yüzleşmek adına verimli bir dolunay süreci bizleri kendi öz doğamızdan mesafe aldıran nefsimizi kurban etme adına destekliyor.

"Görevin aşkı aramak değil, ona karşı yarattığın engelleri  kendi içinde arayıp bulmaktır sadece." der Mevlana...