4-10 Eylül 2022 = İlahî Adalet

08 Eylül 2022 Perşembe
4-10 Eylül 2022 = İlahî Adalet
4-10 Eylül 2022 = İlahî Adalet

“Sevgide güneş gibi ol. Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol. 

Hataları örtmede gece gibi ol. Tevazuda toprak gibi ol. 

Öfkede ölü gibi ol. Her ne olursan ol; 

ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.”

                              -Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî-

Değerli okurlar 2022 yılının 36. Haftası şöyle sesleniyor: “Yaşam adını atfettiğimiz ölüm-doğum döngüsünde, her neye inanmayı seçiyor isek, onu deneyimlediğimizin farkında mıyız?” 

Evet bu farkındalık zeminimizi genişletmek üzere şimdi okula geri dönme zamanı! 

Afrodit’in en Saf Hali = Venüs Başak Burcunda (5-29 Eylül 2022)

Okul hazırlıklarına başlarken iş ve çalışma haftasının ilk günü (5 Eylül Pazartesi), değerlendirme fonksiyonumuz, aşkı (hakikat bilinç boyutu), güzelliği, barışı, doğurganlığı sembolize eden, öz değer bilincimizin barometresi Venüs gezegeni, Başak burcunun sağlık ve hizmet bilincini ışıyan titiz, detaycı, analitik, mükemmeliyetçi doğasındaki yolculuğuna başlıyor (5-29 Eylül Venüs Başak burcunda). Başak burcunun yönetici gezegeni Merkür, hava elementinin öncü niteliğindeki burcu Terazi’deki diplomasi yolculuğunu sürdürmekte ve Güneş de 23 Eylül’e değin toprak elementinin değişken nitelikteki burcu Başak’taki kılı kırk yaran seyahatine devam ettiğini göz önünde bulundurduğumuzda, zihinsel düzeyde pratik ve işlevsel teoremleri kolaylıkla günlük rutinimizdeki ilişki süreçlerimize köklendirebileceğimiz,   oldukça sade ve alçakgönüllü olabileceğimiz bir süreçteyiz. 

Öz sevgimizi, hizmet bilinciyle mükemmeliyetçi bir zeminde pratik bir biçimde ifade edebileceğimiz bu süreçte aşkın (aşk=hakikat bilinç boyutu) en saf halini deneyimleyebiliriz. ‘Aşk Mektupları’ kaleme almak adına mükemmel bir süreç olabilir :))

Bununla beraber özümüzdeki eleştirmenin ışığında başta kendi fikir ve düşüncelerimize daha sonra ilişki zeminimizi paylaştığımız bireylerin fikir ve düşüncelerine yönelik eleştiri dozunu iyi ayarlayamama ihtimalimiz olabilir. Sağlıklı olma bilinç doğamıza göre işlevsel olmayan, bizim biz olmamıza hizmet etmeyen her şeyi yaşam döngümüzden süpürmek üzere zihinsel, fiziksel, duygusal boyutlarda işlevsel bir detox  programı uygulayabiliriz. 

Genel olarak; çalışmaktan, üretmekten, pratik ve işlevsel bir tonda hizmet etmekten haz alır ve keyif duyumsarken ilişki zeminlerimizde ‘saygı’ nın önemi ve ‘sevgi’nin en pratik hali  ön plana çıkmakta. 

10 Eylül 2022 Balık Burcunda “Değişimlere Öncülük” eden Yaratıcı bir Dolunay = “Elmadan bir ısırık almak”

Bir insanın başına gelenler onu başkalarından ayıran özelliğidir. 

Tüm parçaların birbiriyle uyumlu olduğu bir modeli temsil eder. 

Yaşam devam ettiği sürece bu parçalar

 birer birer önceden belirlenmiş

bir tasarıma uygun olarak yerine oturur.”

              -Carl Gustav Jung-

2022 yılının 36. Haftasının son günü (10 Eylül Cumartesi/12.59), Zodyak çemberinin ‘evrensel sevgi’ boyutunu ışıyan dişil/ su elementinin değişken niteliğinde, bizlere sınırsızlığın yaratıcı gücünü işaret eden, şefkatli, merhametli, özverili, gizemli, yaratıcı doğasıyla ‘insan bilinci’ ile ‘evrenin sonsuz bilinci’ arasındaki yanılsamaları çözümleyen Balık burcunun 17°41’, ikinci dekanında (dekan yöneticisi: Jüpiter), Merkür gezegeninin kısmi asalet ışığı altında karşı karşıya gelen Ay ve Güneş 13 Mart 2021 tarihinde doğan “mistik” Yeniay ile başlayan Ay Döngüsünün sonuçlarının aydınlatıyor ve yaratıcı bir tonda  10 Haziran 2023 tarihine değin yapılanacak değişimlere öncülük ediyor.  

Dolunayın tezahür anında (12.59/İstanbul iline göre), anlam arayışımızı sentezleyen, inançlarımızı, ideolojilerimizi, evrensel bilginin ışığında oluşturduğumuz hayat felsefemizi ışıyan, süreç odaklı, iyimser, hevesli motivasyonuyla keşfetme odağımızı simgeleyen Yay burcunun ilk derecesinin yükseldiğini görüyoruz.  Bu bağlamda yaşam döngümüze ilişkin inançlarımızı yeniden revize edeceğimiz ve inandığımız ölçütlerde bir yaşam deneyimlediğimiz hakikatinin bilincimize doğduğunu söyleyebiliriz. 

Balık burcu, bedenimizde 'ayaklarımızı' temsil eder. Bedenimizin (beden= bilinçdışı) tüm yükünü taşıyan ayaklarımızın kıymetine varabileceğimiz bir süreçteyiz. Eğer hafiflemek ve Hermes’in (Merkür gezegeni) ayak topuklarında yer alan kanatlar vasıtasıyla yeraltı diyarında ve eş zamanlı olarak yeryüzünde var olabildiği gibi bizler de uzay zamanda özgürce seyahat etmek istiyor isek Hz İsa’nın söylediği üzere; “Yıkanmış olan kişi, tamamen saf olmak için sadece ayaklarını yıkaması gerekir.” Sözünü keşif odağımızın merceğinde içsel olarak araştırmamız yerinde olabilir.”** 

Balık burcunun 17°41’ derecesinde ise Balık burcunun antisyası,  Zodyak çemberinin “denge” boyutunu ışıyan, hava elementinin  öncü ve eril niteliğindeki, bizlere yaşam döngümüzdeki ilişki ritmimizin öz benliğimizin doğasını yansıttığını işaret eden, sosyal, diplomatik, uyumlu, ılımlı, mantıklı, adaletli, estetik değer yargıları gelişmiş doğasının zemininde tüm karşıtlıkların öz de aynı tohumdan oldukları biz bilincini yansıtan burç süreci Terazi burcunun konumlandığını görmekteyiz.

Bu bağlamda dolunayın ışığını yöneten Jüpiter gezegeninin Koç burcunda geri hareketini sürdürdüğünü göz önüne aldığımızda ve dolunayın tezahür ettiği gün, Merkür gezegenin de geri hareketine başladığını göz önünde bulundurduğumuzda tam anlamıyla bir “ilahi adalet” sürecine geçiş gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz. Dolunayın ışığı ilk olarak zaman ve uzay boyutunun hangi dalgasında olursak olalım hiç değişmeyecek çekirdek özümüzü simgeleyen Uranüs gezegeniyle dayanışma (Ay-Uranüs sekstil açısı) içerisinde olacak ve Dane Rudhyar’ın deyimiyle “her seviyede bütünün bütünlüğünün iyileştirici ve destekleyici kudretini  simgeleyen Neptün gezegeniyle ışığını birleştirecek. Daha zengin bir varoluş deneyimine adım atmak için gölge yönlerimizle bütünleşmek adına bilinçli bir şekilde emek vermemiz,  içsel olarak uyanışımızı ahenkle ve barışla deneyimlememize yardımcı olabilir.  Dolunay süreci “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” masalını zihnimize anımsatmakta. Şimdi okyanusun aynasında özde kim olduğumuzu görme vakti! Haydi okyanusun aynasına ne sormak istersiniz? …

“Bir insanın kendi gölgesi ile yüzleşmesi, 

kendi ışığını göstermesidir.”

              -Carl Gustav Jung

Haftanın başlangıç günü (4 Eylül Pazar): Haftanın son günü (3 Eylül Cumartesi)  akşam saatlerinde 21.08  Ay ve Güneş’in tangosu( Ay-Güneş kare açı dinamiği)4 Aralık 2021 tarihinde Yay burcunda tezahür eden Güneş Tutulmasıyla (Yeniay)  başlayan Ay Döngüsünde okun yaydan çıkma vaktini işaret etmekteydi, haftanın ilk gününü de  bu enerji dinamiğinin ışığında yaşam döngümüzde yeni ve sağlam bir temel atmaya yönelik yüksek bir motivasyonla başlıyoruz. 

“Okun yola çıkması gereken an; yayın- okçunun- hedefin kainatla aynı noktada buluştuğu andır: Buna “ilham” adı verilir.

         -Paulo Coelho –

Coelho’nın “Okçu’nun Yolu” kitabında altını çizdiği üzere; “Oku tutmak niyetimizle temas kurmak anlamına gelmektedir.” Ve hiç şüphesiz ki;Nasıl ok, hedefi ararsa; hedef de oku arar, çünkü birbirlerinin varlığına anlam katarlar.

Haftanın ilk gününün ilk bölümünde;  Ay, Güneş ile uzlaşı arayışının hemen ardından bilen kişi Kiron’a lütufkar bir tonda dokunduktan sonra ışığını dayanışma ritminde Satürn’e iletiyor (Ay-Kiron üçgen açı & Ay-Satürn sekstil açı dinamikleri). ‘‘Yay nasıl tutulur? Kiriş nasıl gerilir? Hedefe nasıl bakılır?hususlarında bir bilene danışmak ve yara izlerimizdeki bilgelik deneyimlerinden referans almak adına destekleyici bir enerji akımı mevcut. 

Bu süreçte, içsel tansiyonumuzun ritmi yükselirken, zihinsel olarak biraz gerginlik duyumsayabiliriz. 

Ay, kozmik antenimiz Neptün gezegeniyle uzlaşı arayışında (Ay-Neptün kare açı dinamiği) günü sonlandırırken, zihnimiz bulanıklaşabilir ve gerçeklerden uzaklaşma eğilimi gösterebiliriz. Meditasyon ve derin gevşeme uygulamalarıyla sezgisel bilişimizle bağımızı derinleştirmeyi araştırabiliriz. 

Haftanın ikinci günü (5 Eylül Pazartesi): İş/çalışma haftasına iyimser bir ritimde doğruluğun ışığında hevesli bir giriş gerçekleştiriyoruz, Ay (ilk dördün fazında) keşif odaklı Yay burcunun son dekanında (Satürn gezegeni yönetiminde), Aslan burcunun son derecelerindeki Venüs (07.05 -Venüs Başak burcunda) gezegenine lütufkar bir tonda (Ay-Venüs üçgen açı dinamiği) dokunduktan sonra mola veriyor, Ay boşlukta: 04.50-05.02.

Gün doğumundan iki saat önceki zaman kaliteleri çok değerlidir, bu zaman dilimleri bireysel olarak zihnimizi disipline etme ve öz doğamıza uyanışımızı destekleyici her türlü uygulama adına en verimli saatlerdir. 

Günün ilk ışıklarının hemen öncesinde bilinçdışımızın ritmini ışıyan Ay, öz değer bilincimizi simgeleyen Venüs gezegeniyle akışkan bir ritimde ilişki halinde iken, güne kendimizi onurlandırarak başlamak yerinde bir seçim olabilir.

Ay, Yay burcunda  boşlukta iken “Rakhay Rakhanhaar” mantrasıyla meditasyon süreçlerimizde derinleşmeyi araştırabiliriz. 

Ay (ilk dördün fazında/Oğlak burcunda) , yaşam enerjimizin en üst oktavda ışındığı balık kuyruklu keçinin sarp kayalıklarına sebatla, azimle tırmanırken ilk olarak Jüpiter ve ardından Merkür gezegeniyle uzlaşı arayışında (Ay-Jüpiter & Ay-Merkür kare açı dinamikleri) bu bağlamda karşı karşıya duran Merkür-Jüpiter gezegenleri (Merkür-Jüpiter karşıt açı dinamiği) arasındaki enerji akışını vurgulamakta. 

Günün akışında dirençlerin, nereden destek aldığımızı görmemiz adına önemli bir fırsat olduğunu duyumsayabiliriz. 

Eylemlerimizde karşımızdaki kişinin de bir diğer ‘ben’ olduğu bilinciyle istikrarla yol almak işlevsel olabilir.

“Cennet ebedidir toprak tahammül eder…

Başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet et ki

Senin ihtiyaçların da karşılansın.

Doygunluğa özveriyle ulaşılır.”

            -Lao Tzu-

Haftanın ortasında vardığımızda (6 Eylül Salı): Düşüncelerimizi eyleme dönüştürme zamanı! Gün doğumundan önce ışıkların vals dansının (Ay-Güneş üçgen açı dinamiği-03.25) huzurlu esintisini duyumsayarak şükranla başladığımız günün akışında özgecil eylemler ve kendimize güzel ve iyi bakma üzerine emek verebileceğimiz uygulamalara odağımızı yöneltmemiz işlevsel olabilir. 

Ay (ilk dördün fazı), her türlü ihtimali hesaplayarak maliyet-risk hesabını çok iyi yapan Oğlak burcunun soğuk ve kuru doğasında ışığını azimle büyütürken, Melanie Reinhart’ın deyimiyle; “Gökyüzünün Şamanı” Kiron ile uzlaşı arayışının ardından ışığını lütufkar bir tonda devrimi niteleyen Uranüs gezegenine iletiyor (Ay-Kiron kare açı & Ay-Uranüs üçgen açı dinamikleri). İlişki dinamiklerimizde  bireysel özerkliğimizi muhafaza ederek “biz” zemininde dengeli ve ahenkli bir ritimde var olabilmek  adına  içsel olarak devrim gerçekleştirmemiz gereken tutumlara odağımızı sezgisel bilişimizin rehberliğiyle yöneltebiliriz. 

Artemis (Ay), Salı gününe noktayı, yaşam/hayat enerjimizin en yüksek oktavda ışındığı Oğlak burcunun son dekanında (Güneş yönetiminde)  Poseidon (Neptün gezegeni) ile iş birliği gerçekleştirerek koyuyor (Ay-Neptün sekstil açı dinamiği). Sessizliğin iyileştirici gücünden verim sağlayabileceğimiz duyarlı bir zaman kalitesindeyiz, hatırlayalım ki en önemli ve büyük şifa sessizliğin özündedir. Mantraları entegre ettiğimiz meditasyon uygulamaları (Mahamrityumjaya / Tryambakam Mantrasıyla çalışabiliriz) ve derin dinlenme çalışmaları ve bilinçli olarak hayal kurmak adına odaklanabileceğimiz etkin bir akşam süreci deneyimlemekteyiz. Artemis, iyimser, huzurlu ve bir o kadar da değişken bir ritimde ışığını yeraltı diyarının adaletli hükümdarı Hades’e iletmek üzere azimli adımlarla yolculuğuna devam ediyor… (Ay-Plüton birleşimi- 00.43- 7 Eylül). 

“Birbirine bağlılık olmadan hayat hiçbir anlam ifade etmez.

Birbirimize ihtiyacımız var ve bunu ne kadar çabuk öğrenirsek,

hepimiz için o kadar iyi.”

                                    -Erik Erikson-

Haftanın dördüncü günü (7 Eylül Çarşamba): Yeni gün, ufukta yeni beliren başlangıçları ışırken, zihnimize odaklı ve gerçekçi bir ritimde Çarşamba gününe başlıyoruz. Bilinçdışımızın ritmini ışıyan Ay (büyüyen ay fazında), balık kuyruklu keçinin sarp kayalıklarında (Oğlak burcu), ışığını sebatla ve verimli bir ritimde büyütürken 06.41’e değin boşlukta. Günün akışında entegre olduğumuz her türlü dinamiği, “Nasıl daha iyi/ nasıl daha verimli olabilir?” sorusu çerçevesinde değerlendirebiliriz ve aidiyet hissettiğimiz topluma yönelik hizmet etme/sunma, çalışma motivasyonumuz ön plana çıktığını gözlemleyebiliriz.

Ay, gün doğumuyla birlikte, evrensel aklı, evrensel kardeşliği ve sezgisel farkındalığı simgeleyen Kova (Saka) burcunda idealist, hümanist, realist bir ritimde ışığını büyütmeyi sürdürürken, ilk olarak merhametin sembolü Jüpiter gezegeniyle iş birliği gerçekleştirme yönünde biraz sorgulayıcı bir ritimde yol alıyor (Kova-Saka burcunun ilk dekanı Venüs gezegeni yönetimindedir/Venüs-Başakta)  (Ay-Jüpiter sekstil açı dinamiği).  Artemis (Ay),  Tanırların Tanrısı Zeus(Jüpiter) ile dayanışma gerçekleştirdikten sonra ışığını Tanrıların Habercisi Hermes’e (Merkür) ve eş zamanlı olarak Işığın Savaşçısı Ares’e (Mars) lütufkar bir tonda iletiyor (Ay-Merkür & Ay-Mars üçgen açı dinamikleri). 

Bireysel öz misyonumuzun ışığında, sosyal zeminlerde düşüncelerimizi/fikirlerimizi yenilikçi bir tonda özgün ses tonumuzla ete kemiğe büründürebiliriz. Kendimizi daha iyi okuyabilmek ve görebilmek adına yeteneklerimize hitap eden eğitim süreçlerine entegre olmamız işlevsel olabilir. 

Zihnini değdirdiği her şeye yeni bir boyut kazandıran Kova(Saka) burcu dinamiği günün akışında,  fikir sahibi olmadan, öncelikle içsel olarak bilginin uyanışa geçirilmesinin ,bilgi sahibi olmanın,  önemini vurgulamakta. 

Haftanın en lütufkar günü (8 Eylül Perşembe): Evdeki hesabımızın çarşıda uyumlu olamayacağı günün akışı bir Şaman atasözünü hatırlatarak başlıyor:  “Gerçek seni özgürleştirir ama önce toz duman eder.”

Kova (Saka) burcunun fütürist rüzgarlarının özgün ritmiyle ışığını büyüten Ay, ilk olarak Ay Düğümleriyle uzlaşı arayışında iken eş zamanlı olarak Melanie Reinhart ın  deyimiyle “Gökyüzünün Şamanı” Kiron ile dayanışma içerisinde (Ay- Ay Düğümleri kare & Ay-Kiron sekstil açı dinamikleri).Yaşam döngümüzde yenilememiz/ değiştirmemiz gereken dinamiklerin varlığını biraz basınçlı bir ritimde algılayabiliriz. Ay, biricik dehamızın simgesi Uranüs ile uzlaşı arayışını gerçekleştirdikten sonra ışığını ruhsal boyuttaki sağlığımızı en çok gözeten gezegen; Satürn ile ışığını birleştiriyor (Ay-Uranüs kare & Ay-Satürn birleşim açı dinamikleri). 

Günün akışında özellikle kafamızın içinde zihinsel boyutta bir yoğunluk deneyimleyebilir, bazı kararları vermek/almak, seçim gerçekleştirmek pek kolay olmayabilir. Tek başımıza, sezgilerimizin ışığında hareket etme eğiliminde olabiliriz.  Ay, ışığını Satürn ile birleştirdikten sonra uzun uzun ağır ağır bir mola veriyor! 9 Eylül Cuma 07.42’ye değin Kova( Saka) burcunun hümanist doğasında özgür bir ritimde ışığını büyütürken, bizler de bilinçli olarak dinlenmek, konsantrasyonumuzu bütünüyle iç dünyamıza yönlendirmek adına bu süreci değerlendirebilir, meditasyon süreçlerimizde derinleşmeyi araştırabiliriz.  

“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,

Eteklerinde Güneş rengi bir yığın yaprak,…

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.”

                        -Ahmet Haşim -

Haftanın en güzel günü (9 Eylül Cuma): Ay (Büyüyen ay fazında), Kova (Saka) burcunun sıcak ve nemli atmosferinde idealist bir ritimde ışığını büyütüyor ancak bir rotası bulunmamakta (Ay, 07.42’ye değin boşlukta). Bu bağlamda güne derin dinlenme, meditasyon, nefes alma ritmimizi derinleştirebileceğimiz  nefes tekniği uygulamalarıyla  başlamak işlevsel olabilir. Ay’ın Balık burcunun engin okyanusunda gizemli bir ritimde kulaçlar atmaya başladığı an ilk olarak zamanın sırrına vakıf ‘Bilen Kişi’; Kiron ile yarım kare açısını gerçekleştirerek Venüs gezegeninin tam karşısına çıkmak üzere, alçakgönüllü bir ritimde kulaçlar atmaya başlıyor. 

Günün akışında yoğun olarak Balık burcundaki Ay (dekan yöneticisi; Satürn /Venüs gezegeni kısmi asaletinde) ile Başak burcundaki Venüs’ün (dekan yöneticisi; Güneş/ Merkür gezegeni kısmi asaletinde) karşıt açısının tadına bakıyoruz. Bu dinamik; kendimizi ne kadar sevdiğimiz ve kendimize ne kadar saygı duyumsadığımız ile ilişkilendirilebilir. Topluma entegre olabilmek uğruna kendi öz değerimizden verdiğimiz ödünler, içten istemediğimiz halde sadece uyumlu olabilmek adına söylediğimiz “evet”lerin ve/veya “hayır”ların sorumluluğunu ne ölçüde taşıyabildiğimizle yüzleşebiliriz. 

İncindiğimiz noktalar, öz disiplin geliştirerek kendimize yeniden aşk’a düşebileceğimiz sınırları işaret ediyor olabilir. 

Ay, günü Işığın Savaşçıyla uzlaşma niyetiyle taçlandırmakta (Ay-Mars kare açı dinamiği), Güneş yerini Ay’a bırakırken zihinsel olarak yorgun ve gergin hissedebiliriz. İçimizdeki öfke duygusunu tetikleyici olaylara/durumlara/ kişilere çekildiğimizi,  zihnimizdeki düşüncelerin değerinden fazla bir şekilde büyüdüğünü gözlemleyebiliriz.  ‘Nadi Shodhana Pranayama’, ‘Chandra Bhedana Pranayama’  ve ‘Antara Kumbhaka’ nefes tekniği uygulamaları işlevsel olabilir. 

Haftanın son günü (10 Eylül Cumartesi): Spiritüel boyuttaki beslenme düzenimize odağımızı yöneltmemizi işaret ediyor. Ay, Balık burcunun özverili doğasında ,biricik ve yegane aşkı Güneş’in karşısına çıkmadan önce zihinsel boyutta biraz ikilemler içerisinde olabilir. Haftanın son gününe Ay-Mars kare açısı ve eş zamanlı olarak tezahür eden Ay-Plüton yarı kare açı dinamikleriyle başlıyoruz. Hayatı anlamlandırmayı seçtiğimiz inanç kalıplarımızın beslendiği kökü iyileştirici nitelikte dönüştürmek adına güçlü bir tesir altındayız. Bu süreçte sanatın iyileştirici niteliğini hatırlamak işlevsel olabilir. Ay-Güneş’in karşısına çıktığında ilahi adalet diyor ve okyanusun aynasında kendimizi görebileceğimiz değişimlere öncü bir enerji iletiyor. Şimdi elmadan bir ısırık alma vakti! Dolunay sürecine ilişkin detaylı bilgiyi yazının başlangıç bölümünde okumayı seçebilirsiniz.

Işık Olsun!

** Aivanhov, O. M. (2019). Zodyak İnsan ve Evrenin Anahtarı., sy.:59-64., Hermes Yay., İst.

Özge Genlik - Mistikalem.com