6-12 Kasım Haftasının Astrolojik Yorumu

06 Kasım 2022 Pazar
6-12 Kasım Haftasının Astrolojik Yorumu
6-12 Kasım Haftasının Astrolojik Yorumu

6-12 Kasım 2022 =  “Başka bir dünya mümkün mü?”

                                       

“Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.” -Mustafa Kemal Atatürk-

Sevgili okurlar,

2022 yılının 45. Haftası doğanın ritmi hızlanıyor ve hafta boyunca Güneş'in Akrep burcundaki tesirini; duygusal boyutta güçlü bir yenilenme sürecini köklerimizde hissediyoruz.

25 Ekim 2022 tarihinde Akrep burcunun 2. derecesinde tezahür eden ve  Venüs gezegenin ışığıyla birleşen Güneş  tutulmanın enerjisiyle başlayan her şeyin neticesini/sonucunu 24 Nisan 2024 tarihinde deneyimleyeceğimiz yeni bir “karma” döngüsünün (etki-tepki/neden-sonuç döngüsü) ilk tohumlarını atmaya başladık!  Özellikle 25 Mayıs 2023-24 Nisan 2024 arasındaki zaman diliminde ektiğimiz tohumlar önem arz ediyor.  Bu sürece ilişkin değerlendirmemi okumayı seçmek isterseniz: 

http://www.mistikalem.com/kose-yazisi/25-ekim-akrep-burcunda-gunes-tutulmasinin-astrolojik-yorumu/21145

Bu hafta süresince bir ağaç gibi olmamız ; köklerimizin gücünden duyumsadığımız güvenle dış dünyada tezahür eden dalgaların ve rüzgarların yönüne göre dallarımızın, yapraklarımızın pek tabi çiçeklerimizin özgürce salınımına sebatla ve güvenle izin vermek işelvsel olacaktır ki; dallarımız kırılsa-yapraklarımız ve çiçeklerimiz ölse dahi köklerimiz sağlam ve güçlü olduğu sürece kırılan her şeyin daha da güçlü bir şekilde yeniden doğacağını kendimize hatırlatmamız işlevsel olabilir. 

8 Kasım Salı günü, 11 Mayıs 2021 tarihinde Ay ve Güneş’in birleşimiyle başlayan Ay Döngüsünün farkındalık safhasına, varmış bulunuyoruz ( Ay-Güneş karşıtlığını -Boğa burcunda tam Ay tutulması-).   

8 Kasım Boğa Burcunda Tam Ay Tutulması/ Zeus'un şimşekleri süperego bilincinin surlarını yıkıyor:

http://www.mistikalem.com/kose-yazisi/boga-burcunda-tam-ay-tutulmasi/21197

Özellikle 11 Mayıs 2021-8 Şubat 2022 zaman aralığında yeni olarak başlattığımız her girişimin neticelerini aldığımız bu süreçte Ay’ın Güneş’in karşısına çıkarken eş zamanlı olarak ışığını Dane Rudhyar’ın deyimiyle ‘Evrensel ruhun yaratıcı gücü’; Uranüs gezegenin ışığıyla birleştirmesiyle; hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı  , her şeyin tamamen yepyeni bir oluşuma dönüştüğü hakikatiyle keskin bir tonda yüzleşiyoruz.

Duygusal boyutta kökten yenilenmemizi  tetikleyici radikal deneyimleri birden bire yaşantılamamız olası iken yaşam döngümüzde yepyeni ve bambaşka rotalar çizme vakti! Ancak bu süreçte  gerginlik-esneklik arasındaki dengeyi bulmamız önem arz etmekte. 

Esneklik binaları daha güçlü yapıyor, ruhunuza neler yapabileceğini siz hayal edin.” -Carlos Barrios-

 

10 Kasım Perşembe günü Cumhuriyetimizin kurucusu, ulu önderimiz ve yegane liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümünün 84. senesinde kendisini sonsuz sevgi ve saygıyla anarken, yılın 45. haftasının adeta “Cumhuriyet” gibi devrimsel bir nitelikte olduğuna da şahit olmaktayız.  Cumhuriyet rejimi nasıl ki bir ulusun kaderini kökten yenileyici bir devrim niteliğinde ise işte bu hafta her birimizin, ölüm-doğum döngüsünde öz benliğimize uyanışımızı, biricikliğimizi en saf haliyle ifade etmemizi tetikleyici , bugüne değin içselleştirdiğimiz tüm değer yargılarımızın-inanç kalıplarımızın yüzünü tersine, tersini yüzüne çevirebilecek nitelikte! 

Yaşam biçimimizi kökten yenileyici, bilincimizde ani değişimlere gümüş bir kapı aralayan orijinal ve marjinal haftamıza ateş elementinin öncü -eril niteliğindeki Koç burcunun liderlik bilincini ışıyan yenileyici doğasında entegre olduğumuz topluma nasıl daha iyi hizmet sunabileceğimiz yönünde kafa yorarak mücadeleci, etkin ve hızlı bir motivasyonla başlıyoruz. Haftanın sonunu ise su elementinin öncü-dişil niteliğindeki Yengeç burcunun koşulsuz sevginin besleyici ve büyütücü bilincini ışıyan şefkatli doğasında kabuk değiştirme süreçlerimizden özümsediklerimizi aidiyet hissettiğimiz toplumun bireylerine paylaşma motivasyonu ile taçlandırıyoruz. 

Haftanın başlangıç günü (6 Kasım Pazar):  Ego bilincimizi ören öz değer yapı taşlarımıza ilişkin ani bilgi uyanışları deneyimleyebileceğimiz, yüzümüzü öz doğamızın derinliklerine döndüğümüzde, aradığımız tüm yanıtları/cevapları bulabileceğimizve eş zamanlı olarak öz gücümüzün kaynağını görerek okuyabileceğimiz derin  bir gün deneyimliyoruz (Venüs-Uranüs karşıt açı dinamiği). 

Bilinçdışımızın ritmini ışıyan Ay (Büyüyen Ay fazında), ışığını hızla, etkin ve dinamik bir ritimle, öz benliğimize gerçekleştirdiğimiz yolculuğumuzu, kendimizi deneyimlerle okuyabileceğimiz varoluş zeminini ışıyan; Koç burcunun inovatif doğasında hevesle büyütürken, kendimizi bir lider bilinciyle yaratıcı ve güçlü bir tonda ifade etme yönünde motivasyonumuz yüksek ! (Ay’ın ışığı  Koç burcunun dispozitörü (yönetici gezegeni); Mars ile quantile (72 derecelik) açı dinamiği gerçekleştiriyor)

Ay ışığını ilk olarak Melanie Reinhart’ın deyimiyle “Gökyünüzün Şamanı” (Chrion) ile birleştirerek (01.09) gökyüzünün bilen kişisine akıl danışıyor (Ay-Kiron birleşim açı dinamiği).  Koç burcu, “kahraman” arketipiyle ilişkilendirilir, günün akışında özümüzdeki kahramanın süper gücünün ana/kök kaynağını sessizce araştırmak adına gizemli bir süreçteyiz ki zamanın da destek kuvvetleri  bizimle iş birliği gerçekleştiriyor (Ay-Satürn sekstil açı dinamiği).

 Artemis (Ay), Kronos (Satürn) işbirliği /dayanışma gerçekleştirirken (Ay-Satürn sekstil açı dinamiği-11.44-), meditatif uygulamalar gerçekleştirmek tohumumuzdaki bazı gizli kalmış bilgilerin bilinç sularımızın yüzeyinde belirmesine destek olabilir. Meditasyon süreçlerimize ‘mantra’ları entegre etmek işlevsel olabilir (Özellikle ‘Aad Sach Jugaad Sach…’ mantrasıyla çalışılabilir). 

Artemis(Ay), Işığın Savaşçısı Ares (Mars) ile işbirliği gerçekleştirme yönünde kendinden emin ve kararlı adımlarla yol alırken (Ay-Mars sekstil açı dinamiği -23.30-) zihinsel boyutta, gelecek zaman boyutuna ilişkin korku duygulanımlarımızı besleyen dinamikleri feth etmeye ilişkin yeni bir formül(ler) icat edebiliriz.

“Mars gezegenine ulaşmak, kendi kendine ulaşmaktan daha kolaydır.” -Carl Gustav Jung-

Haftanın ikinci günü (7 Kasım Pazartesi): İş/çalışma haftasının ilk günü şafak vaktini Ay (Büyüyen Ay fazında) ilkbahar mevsimini başlatan Koç burcunun ilham verici doğasında boşlukta (01.29-08.14) iken kucaklıyoruz. Bu bağlamda yeni günümüze öncelikle kendimizi okumaya zaman ve alan tanıyarak başlamamız, iç dünyamıza açılan kapının ateş çemberine cesaretle atlamamız  anlamlı olabilir. 

 Bizleri zaman boyutuna bağlayan gölgemiz; Ay’ın ışıkları birbirine aktarma misyonuna ara vermeden gerçekleştirdiği son açı dinamiği, ‘dönüşüm’ ün sembolü Plüton gezegeniyle olan kare açı dinamiği (01.29)Uzun bir zaman döngüsü boyunca bilincimizin derinliklerinde gömülü kalan zihinsel boyutta kelimelerle/sözcüklerle çerçeveleyemediğimiz hissiyatlarımızın yoğunluğunu hissedebiliriz. 

Günün ilk saatlerinde (08.14 itibariyle), ‘Bahar’ın Güneş’inin sembolü Boğa burcunun dingin, huzurlu, güzel bahçesinde sebatkar bir ritimle biricik yegane aşkı Güneş’in karşısına çıkmaya hazırlanan Ay’n dispozitörü (yönetici gezegeni) Venüs gezegeni ise Satürn ile uzlaşı arayışında (Venüs-Satürn kare açı dinamiği).  Venüs gezegeni Merkür gezegenin tonunda ilişki kurarken (Merkür gezegenin kısmi asaletinde yer alıyor), Satürn gezegeni ise Jüpiter tonunda sınırlar çizmekte (Jüpiter gezegenin kısmi asaletinde yer almakta); ilişki dinamiklerimizdeki problemlere yönelik çözüm formülleri yaratırken bir diğerinin hak ve özgürlük sınırlarını etik bir şekilde göz önünde bulundurmamız  ve eş zamanlı olarak paylaşımcı bir zeminde fedakar olabilmenin ilişkiyi büyüten ve geliştiren boyutu vurgulanmakta.  Bugünün akışında yeraltı diyarı ile yeryüzünde eş zamanlı olarak bulunabilen tek tanrı Hermes’in de  iş başında olduğunu (Merkür-Güney Ay Düğümü birleşim açı dinamiği) göz önünde bulundurduğumuzda;  duygusal boyutta deneyimlediğimiz sıkışma ve gerginlik hissiyatları zihin-beden arasındaki köprü olan; ses aracılığıyla boşalabilir ancak ne söylediğinden ziyade söylemlerimizi nasıl ifade etmeyi seçtiğimize dikkatimizi yoğunlaştırmamız işlevsel olabilir. Duyduğumuz yüzeysel bilgilerden ziyade, görünenin ardındakini sebatla dinlemeye yönelmek güzel olabilir. 

“Ne yiyorsanız o’sunuz sözü doğruysa, Ne dinliyorsanız, o’sunuz sözü de eşit derecede geçerlidir.” -Steven Halpern-

 

Haftanın ortasına vardığımızda (8 Kasım Salı): Nasıl bir matador olduğumuzla yüzleşme zamanı! Bugüne değin tüm içselleştirdiğimiz değer yargılarımız köklerinden sarsılırken, bu değer yargılarının tohumlarından doğmuş  tüm materyallerin de değerini yeniden belirleyeceğimiz bir sürece başlıyoruz. Günün akışında bir meşe ağacı gibi köklü ve sessiz, ve eş zamanlı olarak bir nehir gibi eylemde olmak işlevsel olacaktır. Ay, biricik yegane aşkı Güneş’in huzuruna çıkmadan önce ışığını Kuzey Ay Düğümüyle birleştiriyor ve Merkür gezegeniyle karşıt açı dinamiğini gerçekleştiriyor.  ‘Sessizlik orucu’ tutarak iç sesimize iştahla kulak kabartmayı seçebiliriz.

Ay-Güneş karşıtlığı (dolunay), alışkanlık döngülerimizin esaretinden çıkış yolunu ışırken, Ay’ın Uranüs gezegeniyle ışığını birleştirmesi “Bilinç eşiğinin hemen altında saklı olan düşünce, duygu ve algıların farkındalıkla oraya çıkmasına şahit olabiliriz. Dolunayın ışığı, Satürn gezegeniyle uzlaşma yönünde çaba sarf ederken (Ay-Satürn kare açı dinamiği) sebatkar olmanın ve gerginlik-esneklik arasındaki dengeyi sağlamanın önemi ön plana çıkıyor.

Artemis (Ay), Afrodit (Venüs) ile karşı karşıya geldiğinde ise ilişki zeminlerimizde karşımızdakini değiştirmek yerine, ilişki dinamiğinin yenilenmesi için kendimizin yaşama ilişkin değer yargılarını değiştirmemiz gerekliliğinin farkındalığını içselleştirebiliriz. 

Günün akışında, sinir sistemimizi dengeleyici ve rahatlatıcı uygulamalara yönelmemiz işlevsel olacaktır. Uyku kalitemizi ön planda tutmalıyız, mümkün olabildiğince karanlık ve serin bir ortamda  biyolojik ritmimizle uyumlanarak uyumak işlevseldir. Hatırlayalım ki; düzenli ve yeterli düzeyde bir uyku süreci sinir hücrelerimizin yenilenmesinde etkin rol oynamaktadır. Kalbimizin özgün melodisini kalemimizle buluşturmamız da henüz bitmemiş meselelerimize ilişkin yeni iç görüler geliştirmemize yardımcı olabilir. İrademizin gücünü etkin düzeyde inisiyatif alarak kullanabilmemiz adına bedenimizde toksinleri filtreleyen organımız; karaciğer sağlımızı da özen göstermeyi hatırlamalıyız. Meditasyon süreçlerimize mantraları entegre edebiliriz (Özellikle ’Sa Re Sa Sa’ ve ’Sa Ta Na Ma’ mantralarıyla çalışabiliriz). Türk sanat müziğinin iyileştirici niteliğinden de faydalanabiliriz. 

“Doğrunun ve yanlışın ötesinde bir yer var; seninle orada buluşacağız.” Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

Haftanın dördüncü günü (9 Kasım Çarşamba): Herşey bir anda değişebilir!  Günün akışı için bir ‘B-planı’mız olması ve olanı tevekkülle karşılamamız işlevsel olacaktır. Akrep burcunun derin ve şifalı  sularında ışıklarını birleştiren Merkür ve Güneş’in tam karşısında Boğa burcunun güzel bahçesinde kozmik şakacı Uranüs gezegeni konumlanıyor. Görünenin ardında fokur fokur kaynayan birtakım söylemler abartılı bir şekilde gündemimizi oluşturabileceği gibi zihnimize takılan bir düşünce tüm günümüzün enerjisine musallat olabilir. Bu bağlamda öz besin kaynağımız; 'meditasyon' öğünümüzü günün akışında en az 2 kez yemeyi hatırlayalım. Bilinçdışımızın ritmini ışıyan Ay (Dolunay fazında) ise,  saatlerimiz 16.36’yı gösterinceye değin doğum haritalarımızda, “neleri arzuluyoruz, nelere sahip olmak istiyoruz, nerede zenginleşmek istiyoruz ve nerede kendimizi güvende hissediyoruz?’ sorularına yanıt veren Boğa burcunun güzel bahçesinde yavaş, kararlı, sakin adımlarla ilerliyor. Ay’ın ilk durağı kozmik antenimizin mistik alemine doğru (Ay-Neptün sekstil açı dinamiği-02.54).  Derin dinlenme, Yoga Nidra ve meditasyon uygulamalarıyla güne dingin bir başlangıç gerçekleştirebiliriz. Artemis (Ay), yeraltı diyarının adaletli hükümdarı Hades( Plüton gezegeni) ile lütufkar ve koyu bir sohbete daldığında (Ay-Plüton üçgen açı dinamiği), dönüştürmek niyetinde olduğumuz bir alışkanlığımıza ilişkin, günlük rutinimizde  bir değişiklik gerçekleştirmek işlevsel olabilir.

Ay, Boğa burcunun mis kokulu bahçesinden ayrılmadan hemen önce Balık burcunun engin, şefkatli okyanusunda merhametle kulaç atan Zeus’un (Jüpiter gezegeni)  desteğini alıyor (Ay-Jüpiter sekstil açı dinamiği), özümüzdeki zengin doğayla ilhamla bağ kurarak cömert adımlar atabileceğimiz bir süreçteyiz. Ay kısa bir müddet dinlendikten sonra (15.00-16.36 Ay Boğa burcunda boşlukta) İkizler burcunun ikircikli ve meraklı doğasının değişken rüzgarlarının ritmine kendisini bıraktığında, ‘İki kişinin bildiği sır değildir.’ Deyimini aklımızda tutmamız ve iletişim boytundaki sesli-sessiz ifadelerimize dikkatimizi yoğunlaştırmamız işlevsel olabilir. 

"Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir." Mustafa Kemal Atatürk

Haftanın en lütufkar günü (10 Kasım Perşembe): Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgi ve minnetle anıyoruz. 

“Ya şundadır ya bunda” tadında bir gün deneyimlemekteyiz. Zihinsel olarak yorgun hissedebilir, karar almak ve/veya verilen kararları uygulamaya koymak pek kolay olmayabilir. Ay (Dolunay fazında) daimi bir öğrenci ruhunu ışıyan İkizler burcunun ham bilgiye olan meraklı doğasında, Koç burcundaki gökyüzünün bilen kişisi Kiron ile işbirliği, dayanışma gerçekleştirmek adına hızlı ve esnek bir ritimde yol alıyor (Ay-Kiron sekstil açı dinamiği-17.16), kararlarımızı bizi en çok ürküten, acı ve korku duyumsatan yönde almamızın bizleri olgunlaştırarak özgür kılacak boyutuna dikkat çekilirken duygusal dünyamızın dehlizlerinde derin bir sondaj çalışması gerçekleştirmek adına yoğun bir süreçte olduğumuzu fark edebiliriz. Venüs gezegeninin de bir üst oktavına(Neptün gezegeni) lütufkar bir tonda dokunduğunu göz önüne aldığımızda;(Venüs-Neptün üçgen açı dinamiği) hayal dünyamıza derin ve şefkatli bir dalış gerçekleştirerek duygusal dünyamızın gizli yönlerini masallardaki arketipler vasıtasıyla çözümleyebiliriz. Ay’ın dispozitörü Merkür gezegeninin de Akrep burcunda, Kova(Saka) burcundaki Satürn gezegeniyle kare açı dinamiği; bir kelebeğin kozasından çıkmak üzere verdiği mücadeleyi gözlerimizin önünde vizyonlarken, kelebeğin sağlıklı bir şekilde özgürce kendi doğasına uygun bir ritimde uçabilmesi için bu mücadelenin gerekliliğini aklımızda tutarak, özellikle kendimizle gerçekleştirdiğimiz diyaloglar başta olmak üzere, tüm iletişim zeminlerimizde anlayışla sebatkar olmak işlevsel olacaktır. 

"Ne zaman bir şeyden kaçsak, başka bir şeye doğru koşarız." -Michael Balint-

 Haftanın en güzel günü (11 Kasım Cuma): Aksiyon zamanı, kılıçlarınızı hazırlayın! Yaşam döngüsünün çarkıfeleği dönüyor… Bugün biraz kurnaz bir tilki misali eylemde olmak işlevsel olacaktır. Apollo (Güneş) ile Kronos arasındaki müzakere (Güneş-Satürn kare açı dinamiği) benliğimizi inşa eden yapı taşlarının niteliğine ve eş zamanlı olarak zihnimizde kök salmış  kalbimizde ‘korku’ hissiyatı uyandıran  senaryolarımıza daha geniş bir perspektiften bakma şansı deneyimleyebileceğimiz fırsatlar yakalayabiliriz.  Yaşam enerjimizi ifade etme biçimimizin de öz doğamızla ne derece örtüştüğünü aklı süzgecimizden derin derin süzebileceğimiz hem korku hem de arzu hissettiğimiz yönleri büyüteç altında analiz edebileceğimiz bir akıştayız. 

Bizleri zaman boyutuna bağlayan gölgemiz Ay (Dolunay fazında) ise müthiş gözlem gücünü  keskin zekasını birleştirerek bizlere ‘an’nın bilgisini sunan İkizler burcunun sıcak, nemli ve değişken doğasında şafaktan önce Satürn’e lütufkar bir dokunuş gerçekleştirerek güne sağduyulu  ve disiplinli bir ritimle başlamamızı destekliyor (Ay-Satürn üçgen açı dinamiği-05.22-).

 Daha sonra Ay’ın ışığı, Dane Rudhyar’ın “Her seviyede bütünün bütünlüğünün iyileştirici ve destekleyici kudreti” olarak nitelendirdiği Neptün gezegeniyle Mars gezegeninin kısmi asaletinde uzlaşı arayışına giriyor (Mars-Neptün kare açı dinamiği) ve Ay ışığını Mars gezegeni ile Kronos’un şahitliğinde birleştiriyor (İkizler burcunda Satürn gezegeninin kısmi asalet ışığı altında Ay ve Mars birleşiyor). Zihinsel düzlemde çok yoğun baskı hissedebiliriz, mantığımız ile hissiyatlarımız arasında sıkışabiliriz, ve bu sıkışmışlık hissiyatı bizleri gerçek dışı biraz hayallerle süslenmiş bir yanılsamanın içerisine doğru itebilir,  dikkat! 

Mars gezegeni İkizler burcundaki geri hareketini sürdürürken, yönetici gezegeni Merkür’ün de Mars’ın gezegeninin yöneticisi olduğu Akrep burcunda konumlandığı göz önüne almamız bugün şahit olduğumuz her şeyin sahnenin ardıl planında (kuliste) çok derin bir neden/hedef/amaç uğruna planlandığını hatırda tutmak faydalı olabilir. Bakalım ilerleyen zaman döngüsünde kulisten sahneye neler yansıyacak? 

"Eğer biri senin sağ yanağına tokat atarsa, ona diğer yanağını da çevir." -Matta:5-39.

Haftanın son günü (12 Kasım Cumartesi): Neşeli ol ki genç kalasın diyen İkizler burcunun meraklı doğasında yaşam enerjimiz biraz bulutlu bir ritimle güne başlasak da (Ay---Jüpiter kare açı dinamiği-Satürn gezegenin kısmi asaletinde)  Ay (Küçülen Ay fazında) günün çok erken saatlerinde (03.22) Yengeç burcunun koruyucu, besleyici sularına derin bir anlayışla dalış gerçekleştiriyor ve büyüyerek, olgunlaşarak yeni bir kabuk öreceği yaşam alanlarına doğru derin kulaçlar atmaya başlıyoruz (Ay-Kuzey Ay Düğümü yarım kare açı dinamiği).

Aile olarak nitelendirdiğimiz kişilerle gelecek yönündeki hayallerimiz, ideallerimiz, umutlarımız üzerine sohbet gerçekleştirmek adına şefkatli bir süreçteyiz (Merkür-Neptün üçgen açı dinamiği). 

Işık Olsun! 

*Görsel: Chris-Anne /The light seer's tarot