Ankara'da Bir Tanrıça

Bundan beş altı yıl önce yıllık haritalara baktıkça ülkem adına endişelerim artıyordu. Geçmiş yazılarımı okuyanlar bilir tarım da tarım sağlık dediğimi lakin kendimizin çalıp kendimizin oynadığını fark ettikçe üzüntümde artmaya başlıyordu. İşte bu sancılı süreçlerin içerisinde bir rüya gördüm. Ve gerçekten oldukça rahatladım. Bu sadece rüyanın etkisiydi çözümlemesi değil.

Rüyamda bir evin penceresindeki perdeyi açıp bakıyorum ve diyorum ki Ankara eskiden böylemiydi. Oldukça ıssızdı köy gibi diyebilirim aslında. Bir  ses bana “ Korkma Ankara İsis’in arka bahçesidir” diye seslenildi ve uyandım. Rüya basit belkide kayda değer bile değildi; etkisi muazzamdı.

Şimdi sizleri bugüne getireceğim.  Bu rüyanın üzerinden yıllar geçti ve ben bir sebepten Ankara’da bulunan medeniyetler müzesi için kısa bir yolculuğa çıktım. Size kısaca Ley hatlarından bahsedip konuya geri döneceğim.

“ Ley hatlarını ilk kez Alfred Watkins bulmuştur. Alfred Watkins bunu antik haritalar, yer isimlerindeki benzerlikler ve çatal çubuk geleneği ile tespit etmiştir. Modern haritalarda bilinmeyen birçok toprak altında kalmış yapılara ulaştı. Yapılması gereken tek şey bu hattın nereden nereye kadar devam ettiğini bulmaktı. Ley akşının üzerine yerleşen her medeniyet an yollarını, mabetlerini, kiliselerini ve stadyumlarını birbiri üzerine inşa etmişlerdi. “Ley” kelimesinden kasıt “toprağın temizleyici şeritleri” veya “çayırlık” bölgeydi.

Daha sonraları araştırmalar devam ettikçe, yapıların Avrupa boyunca devam ettiği görüldü;  öyle ki semavi bir dine ait olan kiliseler dahi bu hatlar üzerindeki mabetlerin yerlerine inşa edildi. Türk medeniyetlerinde de köklü kiliseler ve binalar, cami olarak kullanılmaktadır.  Bu hatların dikkat çekici diğer yanı ise taş yapıların birbiri ardına dizilmesidir. “ ( Bu konuyla ilgili daha geniş yazımı Astrokristal  Şifa kitabımdan okuyabilirsiniz. )

Günümüzde Hacı Bayram Camiini bilmeyeniniz yoktur . Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920’de kılınan Cuma namazının ardından dualarla burada ilan edilerek meclise geçilmiştir. Caminin yanında  Yıkıntı halinde yüksek duvarlar ve bir kapı kalıntısının dikkatinizi çekmemesi mümkün değildir.  MÖ 25-20 yılları arasında inşa edilen Augustus Tapınağına aittir.  Galat hükümdarı Amintas’un kızı Pilamenes tarafından Roma imparatoru Augustus’a bağlılığın bir simgesi olarak yaptırılmıştır. Bu tapınak buraya yapılan ikinci tapınaktı oysaki  buraya ilk yapılan tapınak bir tepeye yayılan Frig tanrıları Kibele ve Men’e adanmış  bir tapınaktır. Kibele, İsis aslında aynı arketiplerdir. Ankh ve Ankara üzerine ise sevgili hocam Türkan Aslan’ın yayına hazırlanan kitabını ve kısa bilgi için youtube kanalını tavsiye ederim.

Velhasılı Ankara İsis’in arka bahçesidir ve bu topraklar kadim bir mirasa sahiptir. Boşuna Anadolu değiliz. Bu mirasın sahipleri bizleriz. Bizim içimizden dünyanın gelmiş geçmiş en büyük komutanı Mustafa Kamal Atatürk’ün  çıkması bir tesadüf değildir.

Kendime not. Güzel günler göreceğiz.