Aşk nasıl bir histir?

17 Şubat 2021 Çarşamba
Aşk nasıl bir histir?
Aşk nasıl bir histir?

Şükür duygusunun iki kaynağı vardır; sahip olduklarının bilincinde olmak ve onların her an kaybolabileceğinin farkında olmak.”

Doğan Cüceloğlu

Tüm yaşam döngüsü bir “an” değil mi? Her gözümüzü kırpışımızla her an herşey değişiyor, yenileniyor. Değerli hocamız Doğan Cüceloğlu da bizlere bir sürpriz yaptı ve hayatlarımızın günlük akıl planımıza göre değil, evrensel bilinçli zihin planına bağlı olduğunu gösterdi, ışık olsun!....
Evet bugün kesinleşen Satürn-Uranüs karesinin mesajlarından birisi: “sahip oldukların veyahut sahip olduğunu düşündüklerin her an kaybolabilir.” sayın hocamız en yalın hali ile özetlemiş oldu, fizyolojik bedeninden ayrışması da bizlere çok önemli bir ders niteliğinde oldu

Bugün hatırlamamız gereken; şimdiki zamanda deneyimlediğimiz herşey bir zamanın boyutunda çoktan seçilmişti. Bu nedenle sürpriz, olağandışı birşey olmuyor. Olması gereken, olmasına çoktan karar verdiklerimiz, seçimlerimizin sonuçları tezahür ediyor. Anlayışla olanın ardındaki güzelikleri görmeyi, herşey için şükür etmeyi, ve kalplerimizi her birimizi birbirimize bağlayan öz sevgi bağlarını duyumsamaya güvenle açmayı seçelim mi?

Özellikle bugün “asparagas” haberlere dikkat! (özellikle ekonomi alanında) İnançlarımızı, bildiklerimiz ile değiştirme sürecindeyiz, hakikatin bilgisi her birimizde mevcut sadece kalbimizin sesine güvenmeyi seçelim.

Aşk² (Aşk’ın kare halini deneyimliyoruz)  Gezegenler, her anın doğum haritasında belirli bir derecede ışıklarını ışırlar ancak bulundukları derecenin de hakimi olduğu bir Gezegen vardır, buna “kısmi asalet” diyoruz.

,Bugün Satürn Kova Burcunda 7 derecede, Uranüs de Boğa Burcunda 7 derecede seyr ediyor ve birbirleri ile “Mars gezegeninin” doğasında ilişki (kare açı)kuruyorlar. Her iki burcun 7 derecesinin kısmi asaletinde yer alan gezegen: “Venüs”. Ana tema: “ilişki”. Kendimiz ile oluşturduğunuz ilişki tonumuz, herşey ile olan ilişkimizi tonunuzu belirler. Diş dünya, iç dünyanızdaki resmin bir fotoğrafıdır.

Şimdi bir değerlendirelim dışarıda ne görüyoruz?

Öncelikle kendimizle olan ilişkiyi iyileştirmekle yola koyulmayı seçelim mi?... devamı yorum bölümünde Doğan Cüceloğlu hocamız şöyle diyor: “iki insan birbirinin farkına vardığı andan itibaren iletişim başlar. İki insan birbirinin farkına vardığı andan itibaren; söylediği-söylemediği-yaptığı-yapmadığı her şeyin anlamı vardır ve anlamı olan herşey bir mesajdır.” Sezgilerimizin çok güçlü olduğu bugün, içimize nasıl bir mesaj doğduğunu duyumsamak işlevsel olabilir.

Satürn, Uranüs ün enerjisini kristalize etmek niyetinde, insanlığın özgün doğasının köklendiği evrenin doğa kanunları ile uyumlu bir biçimde yeniden inşa edilmesini söylüyor.

Bireysel hayatlarımızda bu mesajı nasıl duyumsamayı seçtiğimiz “aşk”ile nasıl hangi boyuttan iletişim kurmayı seçtiğimiz ile birebir bağlantılı. Aşk; gerçeklik boyutudur.

Freud’a göre psikanaliz “hakikat aşkı” temeline dayalı bir tedavidir. Jean-Pierre Bienvenu ise Freud un bu bakış açısını; “psikoterapi, hakikat arayışı yoluyla iyileşmek olarak tanımlanabilir” olarak özetlemiştir.

Carl Gustav Jung ise; aşk’ı; “ bilinçdışını en hatasız şekilde gün ışığına çıkaran dinamizm” olarak tanımlamıştır. Aşk; en güçlü iyileştirici kuvvettir.

”Tüm kuvvetler içerisindeki en güçlü kuvveti : ‘aşk’ tır. (yaşam veren gerçeklik boyutu)

Hermes Trismegistus

Hiç gerçekten “aşk”ı hissettiniz mi? “Aşk” nasıl bir histir? Aşk, bugüne değin var ettiğimiz tüm savunma mekanizmalarını eritir ve bizi çırıl çıplak, en yalın, en doğal, öz halimize dönüştürmez mi? Herşey gözümüze, gönlümüze daha bi güzel gözükmez mi? Çünkü ne kadar muhteşem olduğumuzu hatırlarız, dolayısı ile herşeyin öz ışıltısını görmeye başlarız. Öz mutluluğu deneyimlediğimiz için nedenli, nedensiz yere yüzümüzde daimi bir tebessüm oluşmaz mı? Aşk; bütünüyle gölgelerimizle yüzleşmemizi ve kendimiz ile daha derinden bir bağ kurmamıza, en derin doğanız ile temas etmemizi sağlar. İşte şimdi yıldızlar bize aşk’a düşmemiz, dizlerimizin bağının çözülmesi için bir şans sunuyorlar, öz doğamız ile yeniden sevginin ışığında bağ kurabilmemiz adına...

”Senin görevin aşkı aramak değil, ancak onunla aranda kurduğun engelleri aramak ve bulmaktır. der Mevlana