Başak burcunda dolunay sürecinde neler gerçekleştirebiliriz: 27 Şubat - 13 Mart

Evrende ne varsa, dışarıda değil sende.

Her ne arayacaksan ,ara onu kendinde.”

Mevlana

Başak Burcundaki dolunay tamamlanıyor. Gökyüzü şimdi biraz “inziva vakti!” diyor. Özellikle zihinsel boyutta dağınık olan ne varsa derleme, toparlama zamanı.

Başak Burcu, sorumluluk bilincini ışıyan realist, marifetli, çalışkan, verimli, etkin olan, titiz, düzenli, saf, eleştirel, hizmet sunma, alçakgönüllü, pratik, faydacı olma, niteliklerini yansıtmaktadır. Ayrıca mükemmel analiz yeteneği ile çok iyi bir gözlemci ve kurgu oluşturabilendir. Bunun yanı sıra herşeyi damıtarak kusursuzlaştırır, böylece sağlık bilinci de ışır.

Ay dolunay fazında ilerler iken odaklanma ilkesini ışıyan, özümüzdeki sonsuz alev; Venüs gezegeninin üreme enerjisini benliği ruhsal boyutta dönüştürmek, yenilemek üzere kullanan Gökyüzündeki en parlak astreoid Vesta ile birleşiyor bu nedenle bu dolunay sürecinde Başak Burcu nun “kendi kendine yetebilen” niteliğini ön plana çıkıyor.

Şimdi öz yaşam enerjimizi tek bir noktaya odaklayarak, yaşamımızda aydınlatmak istediğimiz alana konsantre olmak işlevsel olacaktır. İç sesimize odağımızı yönelterek bir yol seçmek için 5 Mart tarihine değin invizaya çekilmek fayda sağlayabilir.

Dolunay sürecinde  (27 Şubat-13 Mart) neler gerçekleştirebiliriz ?

Yaşam döngümüzde yeni bir rejim oluşturmak adına önce zihinsel boyutta bir temizlik süreci başlatabiliriz. Zihnimizde sürekli evirip çevirip çiğnediğimiz konular/temalar hakkında bir seçim yapma vakti: ya iyice çiğneyip yutarak sindirmeyi seçeceğiz ya da ağzımızdakini dışarı çıkartarak mevcut süreçten ayrışacağız.

Fizyolojik bedenimizi güçlendirici nitelikte profesyonel bir eğitmen eşliğinde bir spor programı oluşturabiliriz.

Düzenli biçimde meditasyon uygulamak zihnimizin odaklanma becerisinin gelişimine destek olacaktır.

“HAYIR” yaşam döngümüzde nasıl ‘hayır’ demeyi seçtiğimizi gözlemlemek, yaşam ile ilişki bağımızın niteliğini bizlere ışıyacaktır. Her ‘hayır’ ın kendimize bir ‘evet’ olduğu bilinci ile.

Yaşam ile var ettiğimiz ilişki sınırlarımızı bir mikroskop altında değerlendirmek, özellikle, telaffuz etmeyi seçtiğimiz ve dinlemeyi seçtiğimiz kelimeleri en ince ayrıntısına değin incelemek faydalı olabilir. Hatırlayalım ki; Başak Burcu fizyolojik bedende, sindirim sistemini simgeler ve sindirim ağızda başlamaktadır.

Sembollerle düşünmeye özen göstermek, sembolik bir dil becerisi geliştirmeye yönelmek işlevsel olabilir.

İletişim sürecinin bel kemiği “dinleme” becerisidir. Bu süreçte sıklıkla “dinleme egzersizleri” gerçekleştirmek: neyi/nasıl dinlemeyi seçiyoruz? Ve damıttığımız sözcükleri nasıl anlamlandırıyoruz?

Merak ettiğimiz, incelemek ve o alanda ‘uzman’ olmak istediğimiz bir konu belirleyip o konu hakkında en ince detayına değin araştırma gerçekleştirebileceğimiz uzun vaadeli bir çalışma sistematiği oluşturmak adına oldukça verimli bir süreç.