Başarılı ve sağlıklı bir hayat için 7 adımda niyet
17 yıl reklamcılık ve pazarlama sektöründe çalışan, Eralp Caner Bey diyor ki: “ hayatım son derece rutinleşmişti, iş-ev arasında gidip gelirken gerçekten mutlu olmadığımı fark ettim. Sürekli birilerine bir şeyi beğendirmek zorundaydım daha doğrusu iletişim ve reklamcılık sektöründe insanların algıları ile oynayarak sürekli onlara bir şeyler pazarlamak zorundasınızdır. Öyle yorulmuştum ki; insanların peşinden koşmaktan bıkmıştım. Bir gün Allah’a dua ettim: ‘Ya Rab, bana öyle bir iş yapmayı nasip et ki; tüm insanlar benim peşimden koşsun!’. Allah duamı kabul etti, işte şimdi insanlara dokunabildiğim ve onların yaşamlarına ışık olabildiğim bir işim var!”
Eralp Caner beyefendininkine benzer yaşam hikayelerini çok duyar oldum son günlerde. Özellikle bankacılık sektöründen ve pazarlama sektöründen yoğun bir göç yaşanıyor spiritüel meslek gruplarına, insan varlığı unuttuğu sorgulama sürecine geri dönüyor.
Çok umut verici gelişmeler bunlar.
RUHUMUZUN VE BEDENİMİZİN EFENDİSİ : KALP
Kalp, bedenin ve ruhun merkezidir. Evet; eskiden “beyni”mizin her şeyi yönettiğini düşünürdük ancak bilim adamları bir şey olmadan çok önce kalbin, beyinden önce meydana gelecek olayı algıladığını ispatladılar. Kalp, attığı sırada büyük bir elektromanyetik alan oluşturur. Kalbin oluşturduğu bu alan, vücudun dışına yayılır, bu bir “aura” değildir. Gerçek ölçülebilir bir manyetik bir alandır. Son yapılan bilimsel araştırmalara göre; sinirlerin yüzde 90-95’i beyinden vücuda değil, vücuttan beyine bilgi taşıyor. Yani aslında; kalp beynimize, beynimizin kalbe gönderdiğinden çok daha fazla bilgi göndermektedir.
* Bu konuda örnekli ve araştırmacıların konuşmalarının yer aldığı: Tom Shadyac’in “I AM” / “BEN” isimli belgeselini izlemenizi öneriyorum.
SEVGİNİN GÜCÜ ADINA!!
Kalbin en güçlü ilettiği frekans “sevgi” duygusuna ait. Sevgiden yaratılmış ölümsüz ruhani varlıklarız. Hepimiz tek bir “sevgi” kaynağından koptuk. Tüm canlılar ile biyolojik akrabalarız. Çünkü bilimsel olarak baktığınızda havanın %1’inin argon gazı adı verilen pek bir kibirli element oluşturuyor. Bu element kimseyi beğenmiyor ve dolayısı ile kimse ile tepkimeye girmiyor. Yani her nefes alıp verişinizde içinize bir zamanlar Mevlana nın soluduğu ve ciğerlerini doldurduğu havadan da bir balinanın soluduğu nefesten de , bir papatya çiçeğinin sentezlediği havadan almış oluyorsunuz. Hal böyle olunca Aborjinlerin dediği ; “tüm canlılar bizim biyolojik akrabamızdır.” Düşüncesini bir kez daha düşünün =)
NEDEN “SEVGİ”Yİ SEÇMİYORUZ?
Herkesin kolay kolay kendisini sevgi duygusunu neden seçemediğine dair 3 engel bulunur.
Güzel, sevimli hoş olan her şeyde Allah’ı, Tanrı’yı, Yaradan’ı ,Yaratıcıyı kucaklamak çok kolay peki her şeyi sevmek, her şeyi sevgiyle kucaklayabilmek biraz antrenman gerektiriyor Hepimizi bir yaratıcı yarattı, hey bu yazıyı okuyan sen! Sen ile ben aynıyız, biriz farkında mısın ? =)
1) Benlik (ego): işlevsel olmayan bir benlik yeni bir olgu ile karşılaştığında “yapamazsın” der. Sağlıklı işlevsel bir benlik ise: “yap ve yapamadığını gör” biçiminde seslenir. Seçim sizin, her “yapamayacağınızı” hissettiğinizde, düşündüğünüzde bilin ki zihniniz sizinle oyun oynuyor, bilincin bir adım ötesine geçin ve benlik imgenize ölümsüz bir varlık olduğunuzu ispatlayın =) Eylemde olun.
2) Yaşam Enerjisi: yaşam enerjiniz kendinizi bildikçe ve kendiniz oldukça genişliyor ve dünya gezegenine güçlü bir biçimde kökleniyorsunuz. Bu nasıl olacak? Algınızı materyal maddi dünyadan çekip, iç dünyanıza odaklamayı başarmaya başladığınızda. Bunun yöntemi kişiye özeldir. Yoga yapmak, dua okumak, namaz kılmak, müzik dinlemek, kitap okumak veya hiçbir şey yapmadan sadece oturarak iç sesinize kulak vermek. Önemli olan Öz’e uyanmak bunu nasıl yaptığınız değil.
3) Kendimizle olan iletişimimiz: “ben şansızım” derseniz, “şansız bir insan olursunuz” “iyi hissetmiyorum” derseniz “iyi hissetmezsiniz.” Sözlerimizin çok güçlü etkisi var özellikle kendi bedenimiz ve ruhumuz üzerinde burada Eralp Bey, çok güzel bir hususa dikkat çekti; ağzınızla kulağınız arasındaki mesafe en kısa sizin vücudunuzda. Bir sözcüğü söylediğinizde önce siz duyar ve siz etkilenirsiniz. Ağzınızdan çıkan her kelime çok değerlidir. Ne isterseniz o olur. Bu nedenle önce kendimizle güzel ve olumlu konuşmayı öğrenmeliyiz.
NİYETİN GÜCÜ !
Başarılı ve sağlıklı bir hayat için 7 adımda niyet:
1) Yaratıcılık: sevdiğiniz, kalbinizin çarptığı bir konuda yaratın. Aşk ile yapabildiğiniz bir işiniz olsun.
2) Nezaket: doğada yaşayan tüm canlıları sevin ve saygı duyun. Doğa ile uyum içerisinde olun.
3) Sevgi: her şeyi sevin. Önce sevin sonra saygı duyun. Her baktığınız yerse, insanda, hayvanda, bitkide, canlı-cansız varlıkta Yaratıcının özü ile temas etmeye çabalayın.
4) Güzellik: aklınızı satın ve hayranlığı satın alın.
5) Genişletmek: yaptığınız eylemler, bütünün hayrına ve diğer canlılara olumlu katkılar sağlayacak niteliklerde olsun.
6) Bolluk: paylaşın, elinizden geldiğince duygularınızı-düşünceleriniz-eylemlerinizi paylaşmaya çabalayın. İsteyerek gönülden yardım edin, verin. Verdiğiniz kadar alabilirsiniz. Evrenle alışveriş dengenizi kurun.
7) Kabul: tüm bu 6 maddeyi gerçekleştirdikten sonra =) size gelenleri sevgiyle kabul edin ve şükredin.
Özge Genlik
- 15 Kasım 2024
- 01 Kasım 2024
- 21 Ekim 2024
- 01 Ekim 2024
- 18 Eylül 2024
- 03 Eylül 2024
- 25 Temmuz 2024
- 01 Haziran 2024
- 20 Mayıs 2024
-
10 Mayıs 2024
"YAŞAMAYA BAK DOYA DOYA" = Boğa Burcunda 'İyimser' Bir Ay Döngüsü
-
05 Mayıs 2024
ŞEYTANIN BACAĞINI KIRMAK =Zeus ile Prometheus un Yeni Yolculuğu
- 04 Nisan 2024