Bir İntiharın Anatomisi
Son günlerde peşpeşe gelen intihar haberleri, toplum olarak bu konuda da oldukça kısır bir bakış açısına sahip olduğumuzu gösteriyor. Bir intiharın müsebbibi sadece bunu yapan kişi midir? Kişi son derece güçlü kendisini yaşatma dürtülerini nasıl ve ne koşulda kaybedebilmiştir? Kendini korumak için, başkalarını fedâ eden bir çok insan varken kişinin kendi faili olabilmesi basitçe açıklanabilecek bir travma mıdır?
Ben sizlere Emile Durkheim’den bahsetmek istiyorum. Durkheim topluluklardaki intiharların, sadece bireysel olarak mutsuz olmalarından kaynaklanamayacağı görüşüne sahiptir. Durkheim insanların ekonomik olarak sıkıntı çektikleri dönemde intihara meyillerinin artabileceği gibi refah dönemlerinde de bu oranın arttığını gözlemlenmiştir. Ve yine Durkheim’in araştırmasına göre intihar oranları dini inançlara görede değişmektedir. Bu araştırmasında Protestan Hristiyanların, Katolik Hristiyanlara göre daha fazla intihar ettiklerini göstermektedir. Çünkü Katolikler toplumla daha iç içe iken Protestanlar daha kopuk ve intihar oranları daha yüksektir. Yine Yahudiler ise dışlandıkları için birbiri ile daha bütünleşerek intihar oranlarının azalmasını sağlamışlardır. Bizde ise din, dil, ırk ve hatta ideoloji ile sürekli bölünerek gitgide yalnızlaşan bireylere dönüşüyoruz. Bu araştırmayı kendi toplumumuzda gözlemlemek zor olmasa gerek. Oysaki “ Toplum”u oluşturan temeller “Yardımlaşma”dır. Bin yıllardır bilinen ve sosyologlar tarafından ele alınan önemli bir kavramdır.
Durkheim dönecek olursak, intiharları dört grupta ele alır.
Birincisi bencil intiharlardır. Kişi çevresiyle bütünleşemez. Toplumla bağlarının zayıflaması, kopması neticesinde gerçekleşir. İkincisi ise Altruist intihardır. Bu bencil intiharın tam tersine toplumla fazlasıyla iç içe olma neticesinde gerçekleşir. Günümüzde Japonların, onurlanın kırılmasını gerekçe olarak göstererek yaptıkları, yanlış veya hatalı bir işte intihar etmeleri bunun bir sonucudur. Veya töre gereği bir kişinin kendi canına kıyması da bu türden bir örnektir. Üçüncüsü Anomik intihardır. Toplumdaki normlarının çözülmesi neticesinde gerçekleşir. Ekonomik krizler bunlara örnek verebilir. Çünkü kişiler uyacakları kuralları davranışlarında ölçütlendirmekte zorlanabilirler. Geleceğin belirsizliği kişileri strese sokar. Olumlu veya olumsuz her değişim sınırları değiştirir. İyi ve kötü hakkındaki kanaatlerini muğlak hale getirir. Örneğin artık hırsızlık ile aç kalmak arasındaki gel-git kişiyi ruhsal çıkmaza sürükler. Boşanma oranlarının yüksek olduğu ülkelerde paralellik gösteren bir intihar türüdür.
Fatalist intiharı bireyin üzerinde aşırı derecede baskıya neden olan kuralların katılığından kaynaklanır. Ve köleler bunlara örnektir. Günümüzde Batman’da kız çocuklarının intiharları bunlara örnek verilebilir. Bir insanın en zor kararıdır, kendinden vazgeçmek, sevdiklerinden vazgeçmek başını gökyüzüne kaldırdığından, mavi bulutların bulutlardan yüzüne vuran rüzgardan vazgeçmek…
Adım adım mucize bekler; kimse umutlarından vurulmadıkça öldürmez kendini, umutlarından vurulanlardır ölenler. İnsan vazgeçtiğinde ölür. Bazıları nefes almaya devam eder ölü bedenlerde cansız ruhlar ile gezer. Bazılarının ise son gördüğümüz vakalardaki gibi, etrafında aşamadıkları bir çember verdirir son nefeslerin. Öyle ki sevdiklerinin katili olacak kadar kaybetmişler, hayata olan ümitlerini. Herkes tabi ki bir gün mutlak sana erişecektir. Fakat bilinmelidir ki, içlerindeki yaşama sevincini değil ümitlerini kaybediyor bu insanlar.
Durkheim’e göre sıraladığı tüm sebepler ve diğerleri “İnsanoğlu kendinde olanı düzeltmedikçe düzelmeyecek. Hâlâ kendini bilmeden çevresine ahkâm kesen insanoğlu, özünü tanımadıkça kurbanlar çıkarak bu gerçekleri yüzlerimize vurmaya devam edecek. Bu intiharların sorumlusu hepimiziz ve toplumun kendisi kendini iğfalin, cinnetinin eşiğindeler.
Anadolu’da hoşgörünün ve alınterinin otağının kurulması ve Ya Adl esmasının tecelli etmesi temennimle.
Havvanur İncekara - Mistikalem.com
Şifalı Taşlar Uzmanı
Karma&Spritüel Astrolog
İ[email protected]
twitter : @havvanurincekar
instagram: @havvanurincekara_sifali_taslar
facebook: havvanurincekara.sifalitaslar
- 11 Eylül 2024
- 01 Ekim 2023
-
24 Nisan 2023
Mitokondriyal DNA sadece annelerden değil, babalardan da miras alınabilir?
- 30 Ocak 2023
- 10 Ekim 2022
- 04 Eylül 2022
- 16 Ağustos 2022
- 20 Nisan 2022
- 09 Eylül 2021
- 27 Ağustos 2021
- 19 Ağustos 2021
- 11 Ağustos 2021