Deizmden korkma nedenleri ve Deistlerle iletişim rehberi

13 Nisan 2024 Cumartesi
Deizmden korkma nedenleri ve Deistlerle iletişim rehberi
Deizmden korkma nedenleri ve Deistlerle iletişim rehberi

DeizmTanrı inancının doğal bir yan ürünüdür ve deistler tartışmalara "Tanrıların" nicelik ve niteliklerini sorgulamakla başlar.. Bu nedenle Tanrı'ya tapanlar için tehlikeli düşmanlardır...  Allah'a taptığını sanarak Tanrı'ya tapan Müslümanlar da onlardan benzer nedenlerle nefret ederler... (Bakınız: Allah'a inanmak ile Tanrı'ya inanmak arasındaki farklara giriş 

DEİZM KORKUSUNUN KÖKENİ

Fikri köleleştirilmiş Tanrı Tapıcıların, fikri özgür deistlerden korkması doğaldır... Hatta onlara "deyyus" diye sataşacak kadar hakir gören alim kılıklı "düşünürler" de içten içe o korkuyu yaşamaktadırlar. (Bakınız Jurnal:  İnanamayanların inananlara sataşmasında muhakkak bir parça kıskançlık da vardırİmanını kaybetme korkusu olmayan "kesin inançlılar" ise bu tabiri sataşma için değil alenen hakaret olarak kullanırlar ki konumuzla ilgileri olmadığı gibi zikredilmeleri dahi akla ziyandır.  Deistlere sataşanlar, aslında sorgulama mekanizmalarının zihin kontrollerinden kurtularak, "Efendilerine saygı"larını yitirmekten korkmaktadırlar ve efendilerle bağlarını kopartmayı başarmış deistleri hazmedememektedirler.  (*)

Deizm tahammülsüzlüğünün ve deistlerden bu denli şiddetli korkulmasının temelinde, onların bilgi birikiminin derinliği ve "tefekkür" seviyesinin pek çok müminden daha üstün olması yatar.

DEİZM NEDİR?

Deizm; modern din araştırmacılarının yazılı belgelere aldanarak sandığı gibi kökeni Milattan Önce 500'lerle sınırlı sığ aydınlanma düşüncesi değildir. Deizm, insanoğlunun Vahiy ile bağı koparttığı ve "Tanrılar"ın "hükmeden insan" çıkarlarına odaklanan yasaklar koymaya başladığı ilk andan itibaren filizlenen kökü derinlerde sorgulama mekanizmasıdır. Çünkü insan beyni her hal ve koşulda sorgulamaya olanak sağlayacak kadar gelişmiş bir organdır... Allah'ın Müslüman müminleri sürekli o organı kullanmaya çağırması da manidardır. 

Konuya fantastik bir noktadan bakarsak; Eğer putlarla sembolleştirilen tanrıların gerçek Tanrı olamayacağını fark eden Hz. İbrahim, Vahiy ile onurlandırılmasaydı biz onu bugün "deist" olarak nitelendirecektik...

Çerçevenin dışına çıkıp resme bakarsanız Deizm; gerçeği arayan insanların, varlığı iddia edilen Tanrıların aslında "düşünsel yaratık" olduğunu fark ederek onları dışlayan ama algıladığı işaretlerden dolayı Kaosun sistemsizlik olmadığını da fark ederek, Tanrısız bir sistemi kabullenemediğinden dolayı sığındığı "bir tür Araf"tır. 

Deistler Yaratıcı Varlığın bilincindedir. Bu seviyede onların Müslümanlardan farkı o Yaratıcı Varlığın Allah olduğunu kabul etmemeleridir. Çünkü onu anlamakta ama anlandırmakta zorlanmaktadırlar.

Müslümanların bu noktada onları suçlamadan önce çuvaldızı kendilerine batırmalarında yarar vardır.  Çünkü Deistlerin Allah'ı Tanrılardan farklı görmemelerin sebebi; Allah'a inandığını sanan ama aslında Tanrı'ya tapan Mülümanların sergiledği tavırlardır. Deistler, o tavırlara bakarak İslam'ın da diğer dinlerden farklı bir din olmadığına hükmettedirler. Müslümanların bile "ey iman edenler iman ediniz" çağrısını ihmal edip yanıldığı noktada, Deistlerin yanılgıyı yakalamaları çok zordur.

DEİSTLERLE İLETİŞİM KONUSUNDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Eğer Allah'a inanan biriyseniz Deistlerle iletişim kurmaya çalışmak ve onlara Allah'ı anlatmak gereksizdir. Çünkü muhtemelen o zaten anlatacağınız bilgilere vakıftır ama o bilgileri kendi algı sistemleri ile şekillendirdiği için sizi "Tanrı'ya inananlarla" karıştırmaktadır. 

Öte yandan inançlarını sorgulamaya karar verip arayışa giren bir Deistin iletişim kurduğu her iman etmiş mümin, onların donandığı algıları kavrayarak onlarla aynı dili konuşacak kadar donanımlı olmaya mecburdur. Ancak bunu onunla bilgi yarıştırmak ya da mantıK güreşi için kullanmamalıdır.

Unutamayın ki sizden fazlasını bilen biri sizden bilgi istemiyor, elindeki bilgileri harmanlayacak yeni yöntemler arıyordur... Ona yapabileceğiniz tek yardım, elindeki bilgileri bir de "Allah'ın İpine" sarılarak harmanlamasını tecrübe ettirmek olabilir.  Buna da ancak onun gönül gözüne Allah'ın İpinin ışığını nasıl ulaştırabileceğinizi uzun uzun tefekkür ederek bulabilirsiniz. Her insanın ayrı bir alem olduğunu aklınızdan çıkarmazsanız, iki ayrı alemin kuracağı gönül bağının bir şekilde gerçeğin ışığını göreceğini anlamanız yeterlidir.

Allah'ın müminlerini sık sık "akletmez misiniz?" diye teste tabi tuttuğu  ve "oku" emri verdiği bir dinin "iman etmiş imanlı" kullarının, bir nevi Araf'a sığınmış Deistlerle anlaşmak için dile ve kelimelere dahi ihtiyacı yoktur.  

DEİZMİN SADECE DEİZM OLMADIĞI, DEİSTLERİN SLOGANLARA SARILDIĞI HALLER 

Doğanın kanunları gereği; gerek "kapitalist çarklar", gerekse "küresel efendiler", tıpkı tüm dinler, ideolojiler ve inanç akımları gibi deizmi de çıkarları için kullanma ve onu çıkarlarına uygun şekle sokmaya çalışacaklardır. Bu kaçınılmazdır... 

Nitekim bazı odakların, Deizmi "yeni bir dünya dini"ne dönüştürme ve "deist müminler" oluşturma girişimleri inkar edilemez. "Düşünce karın doyurmaz" diyerek  o girişimlerin sağladığı maddi olanakların gücüne sığınacak deistler de vardır ve olacaktır. 

Anarşistlere, "yaşasın anarşist konfedarasyon" sloganı attıracak, Müslümanları "Allah adına konuşacak kadar yetkili", "ayeti slogana dönüştürecek kadar güçlü" hissettirecek denli güçlü "yönlendirme mekanizmalarının" deistleri, "Kozmos Baba"nın kudretine ikna etmesi çok da zor olmayacaktır...  

Bu aşamada deizm artık "bir nevi araf" olmaktan çıkmış, amaca yönelik anlamdırma tanımına dönüşmüştür. Ne demiştik;  "Amaca yönelik anlamlandırma, anlamlandıranın niyetine göre, algı ve bilgi sistemlerinin pragmatist araç veya silah olarak kullanımı ile oluşur..." (Bakınız: Anlayan insan ile anlamlandıran insan arasındaki fark)

Siz siz olun slogan atan tüm "müminler"den olduğu gibi slogan atan deistlerden de uzak durun. 

Yaşar İliksiz - mistikalem
@yasariliksiz
www.yasariliksiz.com
[email protected]

(*) (Tebliğ hassasiyeti olanlara özel ara not: Bu açıdan Kur'an'ın İngilizce meallerinde peygamberimizin (sav), lord sıfatı ile tanımlanması ciddi kavramsal çelişki içermektedir ve o meallerle İslam'a davet edilen Batılıların deizme kaymasına zemin oluşturulmaktadır. Bazılarına göre Hz. İsa'nın lord  sıfatı ile anılıyor olmasından dolayı Hıristiyanların ona muhabbet duymasını sağlayacağı iddiası pragmatist bir yanılgıdır. Türkçe'deki Efendimiz operasyonlarına ise zemin müsait olmadığı için hiç değinmeyeceğim)