İnteraktif Gerçeklik ve Sosyal Medya’nın Zararları
Şimdi formül şu: bir deneyim yaşıyoruz => deneyimin hissettirdiklerine, sonuçlarına göre bir çıkarımda bulunuyoruz => şayet bu çıkarımı gerçeklikte de doğrulatabilirsek o zihinsel bir şema haline geliyor => zihinsel şema yeni davranış kalıpları, rutinler, mekanik yaşam (istikrar) olarak kendini eylemde gösteriyor => sonra o istikrar statükoya dönüşüyor => bir gün şayet statükonun dışında kalan bir şey istersek onu ya elde edemiyoruz ya da elde etmeye meyil bile edemiyoruz çünkü zihinsel/duygusal sistemimiz “cısss!” diye bağırıp elimize vuruyor, kaygı/korku ile bizi o şeyden geri tutuyor => sonuç: ağlama, tatminsizlik, boşluk hissi, bunalım, ardından yeniden doğuş, aydınlanma, özgürlük ve en baştan yeni döngü.
Aslında ne istikrar için belirli şemalar belirlemek yanlış ne de istediğimizde onları kırmak. Sorun şemanın hiç dışına çıkamamak ya da hiç şema oluşturamamak, bu da çevremizle çok alakalı.
Mesela kötü sonuçlanan bir iş deneyimi yaşıyoruz, “bu işte para yok” diye bir çıkarım oluşuyor. Bu çıkarımı gerçek kılabilmek için, yani psişik olarak kendimiz de bu çıkarımın doğru olduğuna kani olabilmek için onu etrafımızdakilerle paylaşıyoruz. Eğer etrafımızda neredeyse kimse onay vermezse “yanlış düşünmüşüm” diyoruz. Yok onaylayacak çok insan bulursak “kesin böyle” diyoruz. Bu bağlamda en iyi çevre dengeli çevre olacaktır: “bu işte hiç para yok” ile “olur mu çuvalla var” arasında çeşitli görüşler, katkılar alabileceğimiz bir ortamımız varsa bizden şanslısı yok çünkü o zaman şemamız esnek oluşacak: “bu seferlik kazanamadım ve istersem başka iş deneyebilirim ama bu iş de hiçbir şey getirmez diyemeyiz” gibi. Böylece şemaya göre istikrar, sonrasında statüko da esnek ve yapıcı oturacak, istediğimizde yer değişikliği yapmak istersek bu o kadar zorlayıcı ve yıkıcı bir deneyim olmayacak.
Fakat aşırı yanlışlama ile aşırı olumlama arasında salınıyorsak;ya kendi zihnimize, çıkarımlarımıza güvenimiz azalacak ve şemaları hep dışarıdan bekliyor olacağız ya da ne desek illa destekçi bulabiliyorsak katı,dar ve agresif şemalar oluşturacağız bu sefer bunların içinden çıkmak için gerekirse kendimizi kırmamız gerekecek.
Normal, organik, 3D dünyada çok dar görüşlü ve dünyaya kapalı çevrelerde yetişmiyorsak aslında farklı fikirler duymamız daha olası ancak internet herkesin neredeyse hemen kendisiyle aynı fikirde ya da kendisine karşıt milyonları bulabildiği bir mecra olduğu için, şemalama sistemimiz bir süredir bozuk, yaşamın esnek ve değişken akışıyla uyumsuz çalışıyor. Mesela Twitter’a bakıyorsunuz çok başka bir gerçeklik, genelde linç etme yaygın. Orada insan kendine güvenini, kendi aklıyla bağlantısını kaybediyor. Eğer onaylanırsa da -elbette bir konuda negatif bir tweet atarak- oluşan şema o kadar katı oluyor ki şu an Twitter’da “dünya mahvoldu” tweetine 50 bin like almış birine “ne güzel bir gün değil mi?” deseniz sizi dövebilir bile. Çünkü 50 bin başka beyin onun duygusal çıkarımını onayladı, çıkarım artık bir şema, o şema ise gerçeklik. Her şeye rağmen sadece bugünün güzel olduğuna bile o insanı inandıramaz, onun zihnini 24 saat için bile esnetemezsiniz.
O yüzden duygusal çıkarımları sosyal medyada paylaşmak bana soracak olursanız sağlıklı ve dengeli bir onay ya da eleştiri sürecine hizmet etmiyor, aksine aşırı beğeni ya da aşırı linç ile ayarında bir gerçeklik yerine sürekli sapkın ve bir hayatı kısa sürede daraltıp çıkmaza sokacak istikrar, statüko oluşuyor. Bu çok kısa sürede oluşan ve yıkılan “his-çıkarım-onay/red-yeni şema-yeni istikrar-statüko-statükonun sonu” akışı ise insanda bir hayat çok hızlı ve çok yoğun akıyormuş hissi oluşturuyor.
Normalde bu döngü her bir konuda insanın senelerini alırken artık günlerini alabiliyor. Yani sosyal medya ve onunla oluşan interaktif gerçeklik sağ olsun, birkaç ayda bir, neredeyse diyebiliriz ki psişik olarak reenkarne oluyoruz. Özetle zihinsel hamallık ediyor, sanal Legolarla çok hızlı yapım-yıkım oyunları oynayarak zamanı hızla ve boşa tüketiyoruz.
Caput Draconis - mistikalem.com
Prof. Yaşam Koçu, NLP ve Öğrenci Koçluğu
Usui-Kundalini Reiki II
Seans/iletişim: [email protected]
- 26 Eylül 2022
- 09 Ağustos 2022
- 25 Temmuz 2022
- 15 Temmuz 2022
- 08 Temmuz 2022
- 27 Haziran 2022
- 20 Haziran 2022
- 12 Haziran 2022
- 04 Haziran 2022
- 22 Mayıs 2022
- 09 Mayıs 2022
- 02 Mayıs 2022