Mantığın Süzgeci
Doğumundan itibaren bir halka içerisinde gelişen yaşamda insanlar çeşitli soruların peşinde koşar. Fakat soruların soruluş biçimi ve araştırma tekniğiyle orantılı bir doğru aranmalıdır. Soruların bıraktığı yerde olma sendromunu ya da tabiri caizse cehennemini yaşamak gerekir. Konunun özüne ve bütününe yayılması gerekir şüphesiz düşüncenin.
“ Toplum; aynı toprak parçasını paylaşan, bir arada yaşayan insanlar ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü cemiyeti oluşturur.” Bu bilindik tanımdan anlayacağımız neler var? Çok şey … Tek eksiği “iyi bir iletişim “ sözcüğü çünkü iletişimsizlik toplumu gruplaştırır kuşkusuz . Peki ya iletişim diyeceksiniz.
İletişim bağlantısını oluşturabilmek, kazanılabilir bir beceridir. İletişim bağını koparabilmek öfkeli ve küskün bir suskunluğa girebilmekte kazanılabilir bir beceridir. Birinci beceri iletişim diğeri ise iletişimsizliktir. “ İletişimin amacı ve sonucu çözümdür, ancak sonucu kavga ve sorundur. İnsanoğlunun hangisini yaptığını anlayabilmek için, tarihe, sabah bir gazeteye ya da akşam bir televizyon kanalının haber bültenine bakmak yetecektir….” Diyor A. Kadir Özer. Eminim ki merakınız artmakta ve bu şahsın nereye varmaya çalıştığını anlamaya çalışmaktasınız; umuyorum.
İnsanların birlikte yaşamak zorunda olmaları davranışlarının kontrol etme durumunda kalmalarına sebep olur ve çeşitli kurallar ortaya çıkar. Bunların tümüne sosyal hayatı düzenleyen kurallar denir. Din, ahlak ve görgü kuralları insan hayatını düzenleyen daha doğrusu düzenlemeye çalışan kurallardır; müeyyidesi manevidir hani uyulması pek de zorunlu değildir. Şimdi “Niye?” değilmiş! Günahkar olmak, cehennemde yanmak, ayıplanmak, küçük görülmek, dışlanmak, görgüsüz diye nitelendirilmek pek de önemli değil. Bazen öyle olaylar yaşanır ki hiç ummadığınız belki teorik olan sıfatlarla muhatap olursunuz; tabiri caize vurdumduymaz bir savunma alırsınız kelimeleri umursamaz dolayısıyla isimsiz bir özgürlüğe sahip olmanıza neden olunur. Zamanla o şekilde kabul görür, özgürlüğün sahip olmanıza sebep olduğu yaşam ve özgür eylem, düşüncenin nimetlerinden faydalanırsınız. Tabi yaşamınızın ne kadar doğru olduğu iradeniz ve fikri idareniz ile ilintilidir.
Diğer bir kural ise devlet destekli hukuk kuralları; yaptırımı ceza, cebri icra, tazminat, hükümsüzlük ve iptal olarak ortaya çıkar. Doğru uygulama yapıldığı takdirde caydırıcı nitelik taşıyabiliyor. Hukuk kuralı “ Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan usul ve füruûna (üstsoy – ve altsoy) ve kardeşlerine yardım etmekle yükümlüdür. “ Buna medeni hukukta nafaka yükümü denir. Peki hukuk kuralı redle karşılaştığında ne olur? Cebri icra yoluyla şahsa belirlenen tutar takdim edilir. Din, ahlak ve görgü kurallarının böyle bir durumda yapabileceği tek şey toplum içerisindeki madalyonun arka yüzünde onaylanan ayıplamadan başka….
Hepsini bir gözden geçirin ne de olsa bilgi okuduğumuz ve duyduğumuz kelimeler bütününden arta kalanlardır. İnsanlar davranışlarını kafi suretle bu kuralların koyduğu yaptırımlarla karşılaşmamak için kontrol ederler.
Oysa ki amaç;
İnsan kendisine duyacağı saygıyı ve kişiliğiyle ne kadar bütünleşmiş olduğu konusunu baz almalı, o zaman toplumda ki davranışlarını daha kontrollü kılabilir. Bunu mümkün kılmakda ilgi alanlarını saptamak, zaaflarını bilmek, zaaflarını iyi ve kötü olarak araştırmayla sınıflandırmaktan, toplumu iyi tanımaktan geçer. Her insanının bir halkası vardır bu da yaşamıdır. Kimi insan yaşamı tümüyle paylaşırken, bir kısım insan ise yüzeysel olarak paylaşır, paylaşımdan çalınması gereken (diyorum çünkü insanlar tavırlarını firare vermezler) bilgi, hüner ve doğruluk payıdır. Bu şıklar davranışları istemeden de olsa değiştirir. İnsan ekonomistlere göre ait olduğu tabanı benimsemeli bir ayağı bir basamaktayken diğeri bir üst basamakta olmalıdır; hayatı merdiven olarak görürsek tabi. Unutmayalım ki kurallar hayatımızdan ayrı olgular değildir.
Kararların alınmasında kolay yanı değil de açıları farklı bakışlarla doğrulanması ve uğraşla birleşmesine rağmen mağlubiyetlerde aslında zafer olduğunu bilmek, yüksek sesle konuşmanın yetersiz insanların tek silahı olduğunu benimsemek gerekir. Yaşamın asileştirdiği fakat dışlayamadığı bir varlık olabilmek kendimizi ne kadar kabullendiğimizle ilintilidir. Kendini bilen her insan davranışlarını düzenlemiş demektir. İşin özü kendini benimsemektir. Çünkü toplumda her insanın iyi ya da kötü davranışlar içerisinde olsa bile bir yeri vardır. Önemli olan hangi safta olduğunuzdur. İnsanların bir kısmı toplum içerisinde davranışlarını yaptırımlarla yüz göz olmamak için düzenler. ( Ne kadar başarılılar bunu sizin mantık süzgecinize bırakıyorum. ) Bir kısmı ise kendine saygısını kazanmak maksadıyla bu eylemi gerçekleştirir.
Toplumdan dışlanmak için fazla bir şeye ihtiyacımız yok. Bazen güzel olmanız, iyi bir aileye, zeki ve aslında bununla beraber akıllı olmanız, çarpıcı, sivri, asi, çalışkan, idealist (çoğaltabilirsiniz) kısacası erişilmez görünmenizde yeterli bir etkendir. İnsanlığa uygun fıtratta üstünlük kaçınılmaz kıskançlığa sebeptir. Yaşanılması gerektiği için yaşanır bu tarz cahillikler çünkü mahkeme halkın ve kanıta pek de ihtiyacı yok “ ateş olmayan yerden duman çıkmaz?” ya…. Yaşamın mahkemesinin yanılmaması içinde bir sebep yok.
Hayatın direkleri ne yazık ki çoğumuzun görmek istemediği gerçeklerdir. “ İnsan sosyal bir hayvandır. “ diyor; ünlü felsefeci Aristotales. Bu durumda insan yalnız bir birey olarak yaşayamaz. Bu yüzden bir topluma tabi olmak zorunluluğu vardır. Kuşkusuz her birimiz bu kurallara, bazılarımız kısmen dahi olsa dışlanmamak için uyarız. Kısmen de olsa gereklidir. Tabi bu kuralları uygulayabilseydik daha iyi yaşama ulaşacak yeni bin yılımıza uygun daha farklı kurallarımız olabilirdi. İnsanların idealleri gerçeğin her zaman ötesindedir.
Eğer yıllar sonra
Biri gidip de
Bir “ bahar” arayacaksa
Bırakın arasın
Bulacağı
Eskimiş birkaç dal olacak
Alıp bir akşam üzeri
Kızıllaşan ufka bıraksın.
Hüseyin Işık ( Karanklıkta Renklenme)
Dizeleriyle geç kalmışlığın çok geç olmaması için güllerinizi şimdiden bir akşamüzeri sıcaklığına bırakın ve hala toplum için geç değilsiniz, güllerden rüzgarlarla dağılan kokularla bir sabah yeniden başlayın. Sizin kimliğiniz başkaları için bir kimliksizlik olmasın!
Havvanur İncekara - Mistikalem.com
Şifalı Taşlar Uzmanı
Karma&Spritüel Astrolog
İ[email protected]
twitter : @havvanurincekar
instagram: @havvanurincekara_sifali_taslar
facebook: havvanurincekara.sifalitaslar
- 11 Eylül 2024
- 01 Ekim 2023
-
24 Nisan 2023
Mitokondriyal DNA sadece annelerden değil, babalardan da miras alınabilir?
- 30 Ocak 2023
- 10 Ekim 2022
- 04 Eylül 2022
- 16 Ağustos 2022
- 20 Nisan 2022
- 09 Eylül 2021
- 27 Ağustos 2021
- 19 Ağustos 2021
- 11 Ağustos 2021