Merhamet derken...
Yıllarca hatalara, suçlara, yanlışlara müsamaha gösterilmemesi gerektiğini savundum. Bence insanlar yanlış yapıyorlar ve oradan geriye dönmek ya da bu sefer doğrusunu yapmak için canlarını dişlerine takmıyorlarsa, tamamen dışlanmalı, yalnız bırakılmalı, en azından bizim sevgi ve ilgimizden tamamen mahrum edilmeliydiler. Böyle düşünüyordum çünkü bir insanın yeterince tepki yemeden aynı eylem alanına tekrar davet edilmesinin, davranışı tekrarlamasıyla sonuçlanacağına, bunun suçu aklamak olduğuna, suç aklamanın pişkinliğe varacağına ve bir pişkinin en çok ona alan açana zarar vereceğine inanıyordum. Özetle incinmekten, risk almaktan, aptal yerine konmaktan ölesiye korkuyordum.
Yıllar geçti; şimdi bugün yaşadığım psikolojik sorunların neredeyse tamamının temelinde başkalarının ama en çok da benim kendime merhametsizliğimin yattığını görüyorum. Merhamet derken, sıkıntıdaki masuma gösterilen acımadan bahsetmiyorum: zaten artık merhametin bu olduğuna da inanmıyorum.
Derrida Affetmek kitabında “affetmek en affedilemez olana sunulabilecek bir şeydir” der. Merhamet, yanlış yapana gösterilen şefkat ve kucaklamadır. Merhamet yaramazlık yaptığı için düşüp yaralanan ve ağlayan çocuğa sarılmaktır. Merhamet birine “hata yaptın, seni yine de seviyorum. Kalk ve tekrar dene, ben senin bu sefer doğruyu yapacağına inanıyorum” demektir. Yani risk almaktır merhamet. Diğerine “yine o noktaya kadar gel, hata yaptığın yere kadar tekrar gel, bu sefer doğru için kendinle mücadele et” demek, kişiyi iyi için cesaretlendirmektir. Tabi burada cesaret, bu desteği verende de olmalıdır çünkü konu “beni tekrar incitmene de cesaret gösteriyorum”a gelir.
Eğer insanları- ya da kendimizi- tekrar denemeye motive edemiyorsak, hata noktasına tekrar gelmelerine destek veremiyorsak, onları mükemmeliyetçiliğe yani “bir kere yap ve en doğrusunu yap ya da hiç yapma ve benim de başımı ağrıtma!” darlığına itiyoruz demektir. Bu da otomatik olarak insanları hiç yapmamaya, bastırmaya, kaçmaya iter. Bu insanları hatalarını, eylemlerini düzeltmeye değil, utanca ve kendilerinden nefrete, öz-yıkıcılığa sürükler.
Artık merhameti savunuyorum. Artık aptal yerine konmanın ya da incinmenin, öz veya diğerlerine merhametsizliğin, bastırmanın ve utancın yanında sinek ısırığı gibi kaldığını düşünüyorum. Bir insan ya da özümüz bizi bir kere o an için incitiyor ve o acı da ağlayınca geçiyor. Fakat utanç, bastırma, mükemmeliyetçilik, korku, kaygı hiç geçmiyor: Ne kadar iyi olsak da ne kadar çabalasak da o karadelik, ona gönderilen hiçbir doğru ile dolmuyor. Yani merhamet olmaksızın hayat asla ısınmıyor. Doğrunun metalik soğukluğundan, haklılığın beton sertliğindense, artık yanlışa gösterilen merhametin, affın yün kıvrımlarına sığınıyorum.
Caput Draconis - mistikalem.com
Prof. Yaşam Koçu, NLP ve Öğrenci Koçluğu
Usui-Kundalini Reiki II
Seans/iletişim: [email protected]
- 26 Eylül 2022
- 09 Ağustos 2022
- 25 Temmuz 2022
- 15 Temmuz 2022
- 08 Temmuz 2022
- 27 Haziran 2022
- 20 Haziran 2022
- 12 Haziran 2022
- 04 Haziran 2022
- 22 Mayıs 2022
- 09 Mayıs 2022
- 02 Mayıs 2022