Organit Çağın Şifa akımı
Enerji ne iyi ne de kötüdür, sadece mevcuttur. Bir masör ya da fiziksel terapist tarafından kaslarınızı uyarmak ve iyileşmenizi sağlamak için TENS cihazı ile uygulanan elektrik, cezaevlerinde elektrikli sandalyeler ile insanları idam etmek için kullanılan elektriğin aynısıdır. Öyleyse, elektrik iyi mi yoksa kötü müdür? Yanıt, her ikisi de değildir. Enerjinin iyi ya da kötü olması, tümüyle onu hangi frekans ve şiddette ve nasıl kullandığınıza bağlıdır.
İnsanoğlunun elektrik enerjisini keşfetmesi, zamanın başlangıcından bu yana var olduğu düşünülen eterik alanlar üzerinde olumsuz ve yıkıcı etkiler yaşanmasına neden oldu. Bir anlamda teknoloji keşfi eterik alanların yıkımının keşfi oldu.
Su, dünyada hemen her yerde, yeraltında ve atmosferde chi enerjisinin yayılması için gerekli bir iletkendir. Elektrik kabloları, tesisatlar ve bunlara bağlı her türlü cihaz, H+ ve OH iyonları içinde yaydığı elektromanyetik radyasyon (EMR) ile su moleküllerini bölerek hasara uğratır. Bu durum pozitif enerjinin blokajlanmasını sağlar ve yaşam olumsuz yönde etkilenmeye başlar. EMR alan ortadan kaldırıldığın da iyonlar su molekülleri içinde kendini onarır yeniden oluşur. Bu olduğunda tüm canlı sistemlerine pozitif chi alanı yeniden oluşur ve yaşam tekrar olumlu yönde etkilenir.
Su derken bildiğimiz kullandığımız suyun yanısıra atmoferde doğal bir dengeyle bulunan nem oranını kastediyorum ki bu dengeyi bozmak için atmosfere kasıtlı olarak sokulan, chemtrail olarak bilinen bir zehir var.
Orgon enerjisi burada devreye giriyor, bulunduğu ortamda yakın çevresinde negatif enerjiyi (DOR), EMR emer ve pozitif (POR) chi enerjisi olarak ortama geri verir. Yani ortamdaki kötü enerjiyi emer, iyi enerjiye çevirip ortama geri verir, vücudumuz ve hücrelerimizde bu durumdan ilahi bir derinlilikle olumlu yönde etkilenir.
Orgonit Nedir?
Orgon Araştırmasının Kısa Bir Tarihi
1930'larda ve 1940'larda, Dr. Wilhelm Reich, modifiye ettiği bir gayger sayacıyla, orgon olarak adlandırdığı eterik enerjinin (yaşam enerjisi, chi, vs.) varlığını tespit edebiliyor ve ölçebiliyordu.
Dr. Reich, fiberglas (organik madde) ve metal talaşı (inorganik madde) katmanlarının üstüste yığılmasıyla orgon enerjinin hem faydalı, pozitif halinin (Reich'in tanımıyla“OR” veya “POR, positive orgon,) hem de zararlı, negatif halinin (“DOR”, deadly -ölümcül- orgon) çekilip, toplanabildiğini saptadı.
Bu basit katman prensibini kullanarak orgon akümülatörleri ya da “oracs” olarak adlandırdığı büyük kutular inşa etti ve kanser de dahil birçok hastalığa sahip hastalarını bir süre bunların içinde oturtarak başarıyla iyileştirdi.
1986 yılında, Almanya'nın Marburg Üniversitesi'ndeki bilimadamları yaptıkları bir araştırmada, 30 dakikalık bir orgon akümülatör tedavisinin, başka hiçbir fiberglass kutuda görülmemiş şekilde devamlı, pozitif psiko-fizyolojik etkilerinin olduğunu bildirerek, “araştırmamızda elde ettiğimiz sonuçlar, Reich ve ortaklarının iddia ettiği orgon akümülatörün insan organizmalarında fiziksel ve psikolojik faydaları su götürmez bir gerçek olduğunu gösteriyor” şeklinde belirttiler.
Reich'in çalışmaları, 1960'larda çok daha açık görüşlü bir Rus bilimadamı olan Dr. Nikolai Kozyrev tarafından azimle devam ettirildi. Dr. Kozyrev, böyle görünmez enerjilerin her yerde olduğunu bilimsel olarak keşfetmişti ama ne yazık ki Reich'den ilham almış olmasına rağmen, çalışmaları onu “torsiyon alanları” (mesela, eterik enerji) olarak isimlendirilen Sovyet ordusu için geliştirdiği savunma uygulamalarına yöneltti. Kozyrev'in Reich'i ve günümüzdeki deneyimleri onaylayan bu çalışması, 1991'de Sovyetlerin düşüşüne kadar gizli tutulmuştu.
Onların izinden giden yüzlerce Ph.D seviyesindeki demirperdenin iki yüzünde de olan birçok araştırmacı, Kozyrev ve Reich'in çalışmalarına öncülük ettiler ve yavaş da olsa Batılı bilimde yaygın hale getirdiler. Nihayetinde de “resmi olarak” görünmeyen, evrensel enerjinin “karanlık madde” (dark matter) “vakum akışı” (vacuum flux), “sıfır-noktası enerjisi” (zero-point energy), yani sorduğunuz kişiye göre değişebilen birçok isimle kabul görülmesini sağladılar.
Reich, Orgonon adlı laboratuarını kırsal bir yer olan ABD'nin Maine kentinde kurmuştu. Burası, o zamanlar “ölümcül orgon” kaynaklarından en izole olan yerdi. Orgon akümülatörünü DOR (ölümcül orgon) kaynaklarına yakın bir yerde çalıştırmak (nükleer tesisler, radyo kuleleri vs.) akümülatörün içinde tedavi gören kişiye zarar verme potansiyeline sahipti çünkü akümülatör ayrım yapmadan enerjileri çekerdi. O yüzden, coğrafi konum orgon akümülatör çalışmalarında önemli bir faktördü.
2000 yılında, Don ve Carol Croft çifti, yaptıkları araştırmalar ve deneysel gözlemleri sonucunda, organik fiberglas reçinesiyle inorganik metal talaşlarının, kağıt bardak, muffin kalıbı vs. gibi herhangi bir kalıba döküp karıştırmanın, Reich'in akümülatörüne benzer şekilde eterik enerjiyi çektiğini keşfettiler.
Carol Croft, sahip olduğu enerjileri algılama yeteneğinin getirisiyle, bu buluşun ne kadar önemli olduğunu farketti ve eterik enerjiyi toplama, dönüştürme ve gönderme özelliğini arttırmak için içlerine ufak kuvars kristali ekleyerek bunu bir adım öteye taşıdı. Reçine/metal kalıbına yapılan bu eklenti; otomatik, sürekliliği olan, negatifi pozitife dönüştürmede bir hayli etkili enerji dönüştürme fabrikası denilebilecek bir madde haline getirdi.
Orgonit, bir DOR kaynağına yakınsa, onu etkili ve sürekli şekilde POR'a dönüştürür ve yayar. Başlıbaşına bütün zararlı negatif enerji yayıcılarından -kaçınılmaz bir şekilde- pozitif enerji vericileri yaratır.
Orgonitteki reçine, iyileştirme sürecindeyken büzülür, kuvars kristalini sürekli olarak sıkıştırır, bu da kristalin içinde piezoelektrik etkisi yaratır. Yani, bitiş noktaları elektriksel olarak polarize olur. Ki orgonitin pozitif enerji jeneratörü fonksiyonunun bundan geldiğine inanılır.
Bu sayede orgonit, Reich'in orgon akümülatörlerle olan çalışmalarında kayda değer bir ilerlemeyi temsil eder. Reich'in “oracs” makinası pozitifi çektiği gibi, negatifi de çekiyor ve iyi enerjiye dönüştürme gibi bir etki göstermiyordu; orgonit bunu doğal ve sürekli olarak yapıyor.
Birkaç yılda baz istasyonlarının sayısı bütün yerleşim bölgelerinde fazlasıyla arttı ve bu evlerimizin, toplumumuzun üzerinde kalın bir DOR/negatif enerji örtüsi yarattı; kuraklık, negatiflik ve korku gibi şeyleri güçlendirdi. Ancak, bu negatif etkilerin önlenebileceği yaygın bir şekilde deneyimlendi ve artık insanlar muffin büyüklüğünde KuleAvcıları (TowerBusters – TB) denilen orgonitler yaparak bölgelerindeki cep telefonu kulelerinin (baz istasyonları) yakınına fırlatmaya veya gömmeye başladılar ve bu “orgonit bağış hareketi” denilen popüler bir aktiviteye dönüştü.
Yani ana yapı olarak
metal talaşı,
doğal kristal
reçine
ile yapılan temel karışım, tüm orgonit cihazlar için ön gereklilikdir. Bu temel kombinasyonlara sonradan daha da geliştirme amaçlı olarak,
bakır teli,
bakır tozu,
demir oksit,
alüminyum
mıknatıs tozu
ekleyerek etkisini farklı noktalara çekmeye çalışan orgon yapımcılarıda vardır. Bu materyallerin hiç birisi tek başlarına orgon enerjisini oluşturamaz. Orgonitin ana yapısı olan, metal talaşı – doğal kristal – reçine doğru oranda bir araya gelirse ORGON ENERJİSİNİ oluşturur. Bu ana yapıda da en önemli katkı doğal kuvars kristalidir. Ana yapının dışında ki diğer malzemeler ise daha çok enerjinin şiddeti ve şekli ile alakalıdır.
Kuvars Kristalleri
Yeryüzünün bilinebilen kısmının %25’ini oluşturur. Kimyasal formülü SİO2 olup, oksijenden sonra dünyada en çok rastlanan silisyumun bir birleşimidir. Mol ağırlığı 60, sertlik derecesi Mohs’a göre 7 dir.
Doğada kristal olarak dağ kristali, ametist, kuvarsit ve kristal kuvars kumu olarak bulunur. Kvarts kristali granit, gnays gibi ana kayaların içinde bulunduğu gibi, tek başına tanecik yapısında ve damarlar şeklinde diğer mineraller ile karışmış olarak da bulunur.
Kvarts kristali elektroteknik alanda önemli sayılan bir özelliğe sahiptir. Kristallere uygulanan basınç ve çekme gibi mekanik etkiler, onun elektrik ile yüklenmesine neden olur. Bu olay piezoelektrik konusunun kapsamına girer. Piezoelektrik, kvarts sayesinde seramik alanının başlıca ilgili konularından biri haline gelir. Ayrıca piezoelektiriğin seramik ile olan ilgisi sadece kvartsa bağlı kalmayıp, BaTİO3 çıkış maddesi alınarak geliştirilen seramiğe de ” piezoelektrik seramik ” adı verilmektedir.
Piezoelektrik
Piezo kelimesi, Yunanca’dan türetilmiş; sıkıştırmak, basınç uygulamak anlamlarına gelmektedir. Piezoelektrik kristal yapıdaki cisimlerin kendilerine dışarıdan uygulanan basınç miktarı ile orantılı olarak elektrik üretme özelliğine denir. İki ucundan basınç uygulanan kristal yapının yine bu iki ucu arasında potansiyel farkı (Voltaj) ölçülebilir.
Piezoelektrik olayı; 1880 yılında Fransız fizikçiler Pierre Curie ve Jacques tarafından keşfedilmiştir. Piezoelektrik özellik, mekanik bir enerjiyi elektriğe veya tam tersi olan elektrik enerjisini mekanik enerjiye çevirebilmektedir. Mekanik sıkıştırma sonucu voltaj üreten; voltaj uygulandığı zaman mekanik titreşim elde edilen bazı kristal ve seramiklere ait özelliktir.
Mekanik enerjiden voltaj üretimine piezo olayı; voltajdan mekanik titreşim üretimine de ters piezo olayı denir. Aynı şekilde, bu işlemin tersi de geçerlidir. Yani dışardan voltaj verildiği zaman kristal yapının şekli az da olsa değişir. Deforme edilmiş piezoelektrik disk bir voltaj yaratır. Bu özellik, basınç ölçüm aletlerine, ses kayıt ve üretme aletlerinde ve çok ince ayar gerektiren optik odaklama cihazlarında kullanılır. 400 kHz gibi yüksek bir frekansta çalışabilir. Piezoelektrik (piezoelectric) polimerlerden ya da seramiklerden de, aynı doğrultuda uygulanan yük (basma ya da çekme) sırasında malzeme içinde ki kristal yapının her iki tarafında bulunan +q ve –q yüklerin ortaya çıkması sonucu meydana gelir.
Piezoelektrik Malzemeler
Piezoelektrik malzemeler içinde kullanılmakta olan çoğunlukla kurşun-zirkonyum-titanyum (PZT) seramiktir. Piezoelektrik etki yaratmak için en önemli olan simetri merkezi olmayan kristaller kullanmaktır. Kullanılan başlıca malzemeler:
Kuartz (SiO2)
Turmalin
Baryum Titanat (BaTiO3)
Çinko Oksit (ZnO)
PVDF (Poli-vinilidin-klorür)
Piezoeletrik ve Seramik
Baryum titanat, kurşun zirkonat titanat ve potasyum sodyum niobat gibi bazı seramikler piezoelektrik olayı meydana getirecek özelliktedir. Bu seramikler çok kristalli malzemeler olup, normal porselen seramikler gibi üretilebilir. Bunlara daha sonra yüksek DC voltaj uygulaması ile piezoelektrik özellik kazandırılır.
Kullanım Alanları: Piezoelektrik kristal (piezoelectric crystal) ve piezoelektrik seramikler; mekanik titreşimlerin elektrik dalgalarına, elektrik dalgalarının mekanik titreşimlere çevrilmesi istenilen elektromanyetik çeviricilerde (transdüserlerde) kullanılır. Kristal mikrofonlar, gemilerde derinlik ve hedef bulmaya yarayan sonar cihazlarında, piezoelektrik kristallerden faydalanılır. Sonar cihazında piezoelektrik hadisesiyle su içine ses yayımı yapılır. Sesi çıkaran, elektrik enerjisi etkisiyle titreşen kristallerdir. Suya yapılan ses hedefe çarpıp yansıyınca bu defa kristaller, suyun ses dolayısıyle sıkışması ile titreşir. Titreşen kristaller elektrik dalgaları üreterek ses ve ekranda görüntü olarak hedef tespiti yapılır.
Havvanur İncekara
Şifalı Taşlar Uzmanı
Karma&Spritüel Astrolog
İ[email protected]
twitter : @havvanurincekar
instagram: @havvanurincekara_sifali_taslar/
https://www.facebook.com/havvanurincekara.sifalitaslar/?ref=br_rs
- 11 Eylül 2024
- 01 Ekim 2023
-
24 Nisan 2023
Mitokondriyal DNA sadece annelerden değil, babalardan da miras alınabilir?
- 30 Ocak 2023
- 10 Ekim 2022
- 04 Eylül 2022
- 16 Ağustos 2022
- 20 Nisan 2022
- 09 Eylül 2021
- 27 Ağustos 2021
- 19 Ağustos 2021
- 11 Ağustos 2021