Papaz Kaçtı mı?

11 Haziran 2020 Perşembe
Papaz Kaçtı mı?
Papaz Kaçtı mı?

PAPAZ KAÇTI

Mevcut bedenimde “ÖZGE GENLİK” olarak çocukluk çağlarımda babam ile sıkça oynadığımız bir iskambil oyunu vardı. İsmi: “papaz kaçtı”.

Belki sizler de yaşam döngünüzün bir bölümünde bu oyunu oynamışsınızdır. Aslına bakılırsa her nefeste bu oyunun içerisindeyiz. Bu hususa deyinmeden önce sizlere oyunun teknik kısmını biraz aktarmaya çaba sarf etmek istiyorum:

İki ya da dört oyuncu ile oynanabilir.

Elli iki karttan oluşan bir deste iskambil kağıtları içerisinden 3 papaz çıkarılır. Diğer bir deyim ile sadece bir papaz kartı kağıtların içerisinde yer alır. Sonrasında kartlar oyuncular arasında dağıtılır. Ve çift kartlar oyuncular tarafından çıkartılır. Elinizde aynısı var olan kartları eşleştirerek ayırıyorsunuz.

Sadece tek kartlar elinizde kalıyor. Ardından sırası ile oyuncular birbirlerinden kart çekerek ellerinde çifti var ise dışarı çıkartırlar. Oyun tek bir kişinin elinde papaz kalıncaya dek devam eder. Elinde “papaz” kartı kalan oyuncu oyunu kaybetmiş sayılır.

Babam ve ben oldukça muzip bir şekilde oynardık bu oyunu, papaz kartını tuttuğumda babam o kartı sıkıca tutar bana çektirtmezdi. Papazı en üste doğru diğer iskambil kağıtlarından farklı bir konuma yerleştirirdi J

Şimdi, yaşam sahnenize bir bakın sadece kendiniz olabilmek adına ne kadar çok şeyi elemek zorundasınız?

Herkes bugüne değin size sizin hakkınızda sayısız yargı cümlesi/kelimesi kullandı, kullanmaya devam ediyor ve kullanacak da…

Bazen bu yargı cümleleri/kelimeleri üzerinde uzun uzun düşünmeyi, bazen boşvermeyi, bazen de bu cümleleri/kelimeleri aktarana yönelik kılıç kalkan kuşanmayı tercih ettiniz.

Hatırlayın ki; herkes kendi zemininden konuşuyor, yeryüzünde bir canlı varlık daha yok ki; size kendisinde olmayan birşeyi sunabilsin.

Herşey kişinin kendi yarattığı illüzyon dünyasının zemininden geliyor; kendi isteklerinden, kendi arzularından; kendi hayallerinin zemininden.

Tabi ki dinleyin ancak kelimenin ardındakini dinlemek için çaba sarf edin. Bunu neden bana söyledi? Demek yerine; şu an bu kelimeler/ cümleler bana neyi/nasıl hatırlatmaya çalışıyor? Sorusu ve merakı ile yaklaşımda bulunmak gerçekçidir.

Ve gereken elemeler yapıldıktan sonra idrak hali deneyimlenir.

Herşey “ben”im. Ben de “herşey”im.

Tüm perdeler açılmıştır, güneş ile bir olma hali…

İşte papaz kaldı elimde derken, bir bakarsınız başka biri çekivermiş elinizden. Böyledir hayat tam buldum, ha hatırlatım. Tamam oldum bittim derken, herşey elinizden kayıp gidiverir. Kazandım derken bir bakmışsınız kaybetmişsiniz. Kaybettim derken bir bakmışsınız kazanmışsınız. 

Ta ki; kazanan ve kaybeden diye birşeyin hiçbir zaman realitesinde var olmadığını görene değin… Baktığınız sürece bu oyun böyle sürer gider, bir an görene değin.

Kendini hatırlamak için bugüne değin; öğrendiğin bildim dediğin herşeyi silmek cesaretini gösterebilir misin?

Şimdi söyleyin bakalım: “Papaz Kaçtı mı?