Side Demeter Tapınağı ve Arketipler
Alanya’dan Side üzeri İstanbul’a dönüş yolculuğumuzda, Apollon Tapınağına uğramaya karar verdik.
Yaklaşık iki saat süren yolculuğumuzda yol üzerinde muz ağaçlarını izlerken içimdeki ben’in “Anne ben geldim” demesi ile irkildim. Özlemiş, üzülmüş ve talepkâr bu ses tonu beni hem düşündürdü hem de şaşırttı.
Benim Antalya’ya ilk gelişimdi ve hiçbir bağım yoktu bu şehirle. Bu mistik deneyim için gözümü beş açmalıydım.
Gittiğim yerde bir kadın efsanesi, mezarı yada bu kelimeyle dikkatimin çekileceği nokta her ne ise onu bulmalıydım. Antik Side’ye girdiğimizde bir otopark bulma çabasına giriştik; zira tapınağa yürümemiz gerekiyordu; araçla gidiş söz konusu değildi. Girişte gördüğümüz otopark yazısının da yönlendirmesi ile aracımızı park ettik. Bu sırada otapark görevlisinden tapınağın tam yerini öğrenebilmek için yol tarifi istedik. Bize önce yolu devam ettiğimizde karşımıza önce kolezyumun, daha sonra Demeter Tapınağının ve sonrasında Apollon Tapınağının çıkacağını söyledi. O anda bir astrolog olarak Demeter insanlığın anası demekten başka bir şey kalmamıştı.
Size Demeter'den bahsetmek isterim. Demeter, Yunan mitolojisinde yer alan bereket, tahıl ve hasat tanrıçasıdır. Roma mitolojisinde kendisine Ceres denilirdi. Ekinleri, bunların içerisinde özellikle buğdayı simgelemektedir. Aynı zamanda anne sevgisini de temsil eder. Kronos ve Rhea’nın altı çocuğundan ikincisidir. Hestia‘dan sonra doğan tanrıça, diğer tanrı ve tanrıçalara kıyasla önemli bir yere sahiptir.
Demeter'in hikayesi
Homeros’un destanlarında kendisinden “Güzel Saçlı Kraliçe” ya da “Güzel Örgülü Demeter” diye bahsedilir. Tasvirlerinde genellikle baygın bakışlıdır. Saçları bazen omuzlarına dökülerek tasvir edilir bazende kıvırcık veya örgülü olarak tasvir edilmiştir. Sağ elinde buğday başağı, sol elinde ise meşale vardır. Genellikle başı bir örtüyle kapalıdır ya da saçı açık, başında diadem ile tasvir edilir. Bazı tasvirlerinde ise oturur bir şekilde betimlenmiştir. İnsanlar çoğu zaman bazı tanrıların kendilerine faydalı olacağına inanmazdı. Çünkü bir çok tanrı kendilerini düşünerek bencilce hareketler etmiş, diğer tanrılara ve insanlara zarar vermişti. İnsanlar hepsinin serüvenini keyifle dinleseler de zararlı olmadıkları zamanlarda bile güvenilmez olduklarını düşünmüşlerdir.Bu açıdan bakıldığında o insanlığın en yakın arkadaşı olarak görülürdü. Bunun sebebi kutsanmasının önemli olmasına dayanmaktaydı. Bereket ve tahıl tanrıçası olduğu için insanlar gerekli olan yiyeceği sağlamak adına ona bel bağlardı. Yok etme ve yaratma gücüne sahip olduğundan insanlar onu hoş tutmak istiyordu. İnsanlığın ihtiyaçları doğrultusunda onlarla yakın ilişki içerisinde olan bir tanrıçaydı.
Demeter aynı zamanda acılı bir annedir. Tanrıçanın adı mevsimleri simgeleyen ünlü bir efsanede geçmektedir. Bu efsane Yunan dünyasının daha çok buğday üreten bölgelerinde gerçekleşmiş ve tutunmuştur. En çok tapıldığı yerler Eleusis ve Sicilya ovalarıdır, ancak tapınımına Girit, Trakya ve Peloponnesos’ta rastlanır. Demeter tapınımında ve efsanede kızından ayrılmaz. Hatta bazı zamanlar onlara “İki Tanrıça” bile denilirdi. Persephone’nin yer altının tanrısı Hades tarafından kaçırılması Demeter kültünün merkezinde yer alır ve tapınmanın ana temasını oluşturur. Efsaneye göre Persephone Sicilya’da orman perileriyle birlikte çiçek toplarken bir nergis görmüş ve onu koparmak için uzaklaşmıştır. Bu sırada Hades büyük bir gürültüyle yeri yarmış ve arabasıyla dışarı çıkarak Persephone’yi yakaladığı gibi yer altı dünyasına götürmüştür. Persephone yer altına inerken o kadar çok ağlamıştır ki annesi onun sesini duyduktan sonra her yerde kızını aramaya başlamıştır. Tanrıça kızını bulmak uğruna elinde büyük bir meşale ile bütün dünyayı dolaşmış, ancak ona dair hiçbir iz bulamamıştır. Dokuz gün dokuz gece boyunca yemek yememiş, yıkanmamış ve uyumamıştır. Demeter onuncu günde tanrıçalardan Hekate ile karşılaşmıştır. Persephone’nin olayını duyan Hekate onu her şeyi gören ve her şeyi bilen Güneş Tanrısı Helios’un yanına götürmüştür.Helios gökyüzünden geçerken aşağıda olan her şeyi görmekteydi. Persephone’nin kaçırılmasını da görmüştü ve bunu bütün detayları ile Tanrıça’ya anlatmıştı. Duydukları üzerine öfke, acı ve üzüntüye boğulmuştur.İçinde hissettiği bu acıyla Olympos’u ve tanrıça görevlerini terk etmiştir.
Tanrıça’nın ilgisinden mahrum kalan dünyada kıtlık ve açlık başlamıştır. Tanrıça neredeyse bir yıl boyunca tanrısal görevlerini ihmal eder. Bunun üzerine Zeus artık duruma müdahale etmesi gerektiğine karar verir. Zira bu durum bir süre daha böyle devam ederse insanlık açlıktan ölecek konuma gelecektir. Zeus, onu ikna etmeleri için ona haberciler gönderir, fakat o kimseyi dinlememekte kararlıdır. Kızını görene kadar toprak, insanlara hiçbir şey vermeyecektir. O kendisinden bekleneni ancak kızı yanına gelince yapacağını söyler. Bereket Tanrıçası’ndan gelen olumsuz cevap karşısında Zeus başka çaresinin kalmadığını anlar. Tanrılar arasından Hermes’i yer altına göndererek Hades’e bir haber gönderir. Zeus, insanlığın iyiliği ve Tanrıça’nın mutluluğu için kızını geri ister. Hades, gelen haber karşısında bir şey yapamayacağının farkına varır. Zeus ile yaptığı gizli anlaşma Demeter’in insanları açlığa mahkum etmesi yüzünden son bulur. Hades, Persephone’nin gitmesine kolaylıkla izin verir. Çünkü Persephone kendisine sunulan nar tanelerinden yemiştir. “Ölüler ülkesinde bir şeyler yiyenlerin yeryüzüne geri dönmeleri yasaktır.” yasası Persephone’nin geri dönüşünü kesinleştirmişti. İşte bu yüzden Hades onu yeryüzüne göndermek konusunda oldukça rahattı. Persephone, Hermes ile birlikte yeryüzüne çıkıp annesine kavuştuğunda ikisi de ağlayarak birbirlerine sarıldılar. Birbirlerinden ayrı geçirdikleri günlerden bahsederken Persephone yemiş olduğu nar tanesini de annesine anlatmıştır. Tanrıça kızının yeniden yer altına gideceğini anlayınca tekrardan üzüntüye boğulmuştur.
Bu durumdan haberdar olan Zeus’ta iki tarafı memnun edecek bir karar alır. Persephone yılın belirli aylarında Hades’le birlikte yer altında kalarak ölülerin kraliçesi olacak, diğer aylarda ise annesiyle birlikte yeryüzüne olacaktır. Persephone’nin yeryüzüne gelişine sevinen Tanrıça toprağı çiçekler ve ekinlerle kaplar, gittiğinde ise onları soldururdu.Persephone’nin yaşamı Yunan mitolojisinde iklimler açısından belirleyici rol oynamıştır.
Sekiz büyük bayram
Eleusis Gizemleri, eski Yunanistan’da yapılan pek çok tapınma içerisinde en özel olanıdır. Bereket Tanrıçası ve Persephone adına her yıl hasat zamanı yapılmaktaydı. İlk başlarda tören son derece basitti. Yeni buğdaydan pişen ilk ekmek bölünerek ve tanrıçaya dualar edilerek yenilirdi. Bu basit tören sonraları değişerek gizemli bir hal almıştır.
Eleusis törenleri kapsamında Bereket Tanrıçası ve kızı Persephone adına sekiz büyük bayram vardı. Proerosia, Thesmophoria, Haloa, Khloaia, Mikra Mysteria (Küçük Gizemler), Thargelia (Harman), Skira ve Makra Mysteria (Büyük Gizemler).
Mikra Mysteria’lar genellikle ilkbaharda gerçekleşirdi. Bazı kaynaklara göre Şubat ayında gerçekleşmiştir. Bu törenler Atina’nın dışında Agrae’de düzenlenmiştir. Bir Mystagogos (rahip) tarafından gerçekleşen törenler iki tanrıçanın mitinin bazı bölümlerinin yeniden canlandırılmasıyla gerçekleşir. Oruç, arınma ve kurban törenleri gibi bölümlerden oluşur. Mikra Mysteria’ya aynı zamanda Persephone Gizemleri denilir. Mikra Mysteria’lar, Makra Mysteria’lara hazırlık niteliği taşımaktadır.
Normal şartlarda orada bir tapınak olduğunu anlamam mümkün değildi
Yolu takip ederek öncelikle kolezyuma geldik hava inanılmaz sıcaktı. Ve öğlen vakti bu sıcak olduğundan daha da bunaltıcı hissettiriyordu. Kolezyum oldukça iyi durumda sayılabilirdi. Fakat ben hala Demeter Tapınağının derdindeydim. Kolezyumdan çıkıp bir süre muhteşem deniz manzarası eşliğinde yürüdükten sonra arkamdan gelen oğluma dönüp “ Bu tapınakta neredeymiş?” diye sordum. Çünkü Apollon Tapınağına ait sütünları uzaktan görüyor olmama rağmen Demeter’i hala görememiştim. Oğlum sağımdaki tam önünde durduğumu söylediğinde şaşkındım. Çünkü normal şartlarda orada bir tapınak olduğunu anlamam mümkün değildi. Çünkü tapınağa ait birkaç taş parçası ve etrafı çevrilmiş bir yer dikkatimi dahi çekmezdi. Bir kez daha şaşırmıştım. Yazılarımı takip edenler bilirler mistik gezilerimde daima dikkat ederim. Oysaki bu spontone gezinti beni oldukça şaşırtmaya yetmişti.
Yıldız haritası ruhumuzun da haritasıdır
Bir enerji merkezi olarak hala çalışan bu tapınak bana Carl Jung’un mektuplaşmalarından şu kısmı anımsamamı sağladı.
“ Yıldız haritası ruhumuzun da haritasıdır. Doğum anında insan ile evren arasındaki ilişkiyi aydınlatır. Aynı anda doğan bütün canlılar o anın izlerini taşır. Doğum haritası üzerimizdeki arketipsel güçleri anlamamıza yarayan bir araçtır. Doğum haritamız ve gezegenlerin transitleri hayatımızın belirli dönemlerinde yaşadıklarımızın biz de bıraktığı izleri anlayıp, içimizdeki “ben” e ulaşmamıza yarar.”
Bugün ben gökyüzünde Demeter’in yeryüzünde izini ve arketiplerin haritalarımızda ve dünyamızdaki etkisini gözlemleme fırsatı buldum. Şanslı mıyım bilmiyorum fakat Jung’un anlattıklarını bu deneyimim ile çok daha iyi anlıyorum.
Kaynaklar:
Azra Erhat-Mitoloji Sözlüğü / Kathleen Sears-Mitoloji 101 / Edith Hamılton-Mitologya / Ayşen Sina-Eleusis’de Demeter Kültü ve Kadın Ritüelleri (Makale) / Didem Demiralp-Tanrıça Demeter’in Eleusis’teki Kültüne Bir Bakış (Makale) / Başak Emir-Antik Çağda Kadınların Dinsel Ritüelleri (Yüksek Lisans Tezi)
Tuğçe Karaorman'ın yazısından alıntılar yapılmıştır.
Havvanur İncekara - Mistikalem.com Şifalı Taşlar Uzmanı
Karma&Spritüel Astrolog
İ[email protected]
twitter : @havvanurincekar
instagram: @havvanurincekara_sifali_taslar
facebook: havvanurincekara.sifalitaslar
- 11 Eylül 2024
- 01 Ekim 2023
-
24 Nisan 2023
Mitokondriyal DNA sadece annelerden değil, babalardan da miras alınabilir?
- 30 Ocak 2023
- 10 Ekim 2022
- 04 Eylül 2022
- 16 Ağustos 2022
- 20 Nisan 2022
- 09 Eylül 2021
- 27 Ağustos 2021
- 19 Ağustos 2021
- 11 Ağustos 2021