Uyuşturucu kullananların ailesindeki benzerlikler

21 Ocak 2018 Pazar
Uyuşturucu kullananların ailesindeki benzerlikler
Uyuşturucu kullananların ailesindeki benzerlikler

Sevgili Anne Babalar!

Madde kullanma yaşı her geçen gün aşağı doğru iniyor. Neredeyse dokuz, on yaşlarındaki çocukların bu tarz maddeleri denediklerini duyuyorum.

Aileler dikkatli olmalı, bu konuda ciddi çalışmalar yapılmalı.
Aileler dikkatli olmadı diyorum; ama öyle mi?

Türkiye’nin ekonomik koşulları nedeniyle ekmek aslanın midesinde. Hepimiz biliyoruz. Erkekler akşama kadar rızık peşinde yoruluyor. Eve ayıracak zamanları yok. Çocukları büyürken eşlerinin yanında olamıyorlar.

Bunların hepsini anlıyorum fakat çocuğunun esrar kullandığını bile bile ilgilenmeyen, durumu inkar eden, sanki çocuğuna iftira atılıyormuş gibi davranan babaları hiççç anlamıyorum.

Esrar kullanma yaşı düştü. Gözü açılmış meraklı çocuklar, ilköğretim seviyesinde deniyor zararlı maddeleri haberiniz olsun sevgili anne/babalar.

Okul kapılarında el altında satılan, sokakta oynamaya gidiyorum diye inip aşağı, falanca abisiyle buluşup kuytu yerlere giderek de deniyor. Hem de bedavaya, birilerinin ikramı şeklinde. Böylece alışıyor ve derken işler iyice karışmaya başlıyor.

Anne durumu fark ediyor ama kocayı ikna edemiyor bir şeylerin ters gittiğine. Baba “evet haklısın hanım” demiyor, çünkü derse maazallah oğlunu takip etmesi gerekecek, o zaman da evde kim yayılacak!

Fark ettiğiniz gibi çok kızgınım ilgisiz anne/babalara. Ve çocuğa sosyal yaşam becBikeri kazandıramayan hepimize! Birileri acilen bir şeyler yapmalı ve aileler/gençler bilinçlendirilmeli! İş, şansa bırakılmamalı.

Uyuşturucu kullanan gençlerin ailelerinde bazı benzer özellikler var biliyor musunuz?

Onları sıralamak istiyorum sizlere.

En azından bu yazıyı okuyan anne/babalar kendi tedbirlerini alsınlar diye.

  • Genelde parçalanmış, boşanmış aileler.
  • Baskıcı veya ilgisiz aileler.
  • Ama en önemlisi aile içi iletişim eksikliği yaşayan ve çocukla özdeşim kurma yeteneği olmayan insanlar.

Çocuğun içinde bulunduğu aile, okul, yakın çevre alkol/madde kullanan, bağımlı olan genci ne kadar erken fark eder, ona yardımcı olmaya çalışırsa, gencin bağımlılıktan kurtulma şansı o kadar artar. Bu nedenle, erken teşhis belirtilerinin bilinmesi çok önemlidir.

Teşhis belirtileri fiziksel ve ruhsal-toplumsal olarak iki grup içinde toplanır. Bunların birkaçının bir araya gelmesi alarmı harekete geçirir.

Fiziksel belirtiler; dalgınlık, bitkinlik, uyuklama, uyku bozukluğu, terleme, titreme, dengesizlik, gözlerde kızarma, sürekli ishal veya kabızlık, yürüme bozukluğu, solunum güçlüğü ve bedende ağrılar şeklinde sıralanabilir.

Psikolojik belirtilerse; Duygularda ani dengesiz değişiklikler, ilgi-istek kaybı, donukluk, anlama/algılama bozuklukları, okul başarısında azalma, bakımsız dış görünüş, içe kapanma, aşırı para harcama, suç işleme eğilimi (hırsızlık gibi), evden uzaklaşma, üzerinde garip kokular…

Madde kullanımının en önemli nedeni aile içi iletişimsizlik sevgili okurlar!

Aile ilişkileri güçlü, anne-babasıyla konuşup sohbet edebilen, geleceğe birlikte bakabilen mutlu ailelerin çocuklarında madde kullanımını mümkün değil göremezsiniz. Bozuk aile nerede, madde kullanımı orada diyebiliriz özetle.

Çocuğunuz madde kullanıyorsa ne yapacaksınız peki?

Hemen söyleyeyim:

  • Öncelikle paniğe kapılmayın.
  • Öfke ile hareket etmeyin.
  • Çocuğu dövmeye, hakaret etmeye başlamayın.
  • Sorunu görmezden gelmeyin.
  • Yüzüne hemen söylemeyin ama durumu gözlemleyin. ,Çocuğunuzun sosyal çevresini inceleyip, sorunun kaynağını tespit etmeye çalışınız.
  • Arkadaşları kimler tespit etmeye çalışın.
  • Çocuğunuzun uyuşturucu madde kullanmasının sebeplerinin arasında, sizin de eksik ve yanlış davranışlarınızın olduğunu göz ardı etmeyin.
  • Sevgi ve şefkatle yaklaşmaya çalışın. Nasihat cümleleriyle giriş yapmayın.
  • Genel olarak aile bağlarınızı kuvvetlendirecek tedbirler alın.
  • Çocuğunuz ailesinin yanında kendisini güvende hissetmesini sağlayacak iyi bir aile ortamı hazırlayın.
  • Ve tabii ki uzmana başvurun. Günümüzde pek çok hastane ve özel kurumda bu alanda başarılı çalışmalar yapılıyor unutmayın.

Çocuklara özgüven geliştirici, sosyal yaşam kuralları odaklı terapiler işe yarıyor

Onlarla dost oluyoruz, anlamaya çalıştıktan sonra kendimizi anlatmaya çalışıyoruz.

Bu yazıyı okuyan yetkililere çok açık ve net olarak bir teklif yapmak istiyorum. Bu konuda her ne yapabiliyorsak yapalım. Gerekirse Türkiye’nin her yerine gidelim. Gençleri ve ailelerini bilinçlendirecek seminerler/çalışmalar düzenleyelim. Ulaşamayacağımız, gelmek istemeyen kişiler için uygulanabilir tedbirler alalım. Aile içi iletişimi artıracak yöntemler üzerinde çalışalım. Mutlu insan&mutlu aile için ortamlar hazırlayalım. Bir tane gencimizi kurtarmayı, insanlığı kurtarmak sayalım.

Hükümetin en öncelikli işinin bu mesele olduğuna inanıyorum kendi adıma. Çünkü her gün sorunlu ailelerle, iletişim çatışması yaşayan anne/babaların günah keçisi haline gelmiş problemli çocuklarla çalışıyorum. İnsan günlük pratiğinde en fazla neyle karşılaşırsa onun için endişelenir derler. Endişem çok açık! Ben artık 6. sınıf öğrencisinin esrar çektiğini duymak istemiyorum!

Türkiye’nin ekonomisi için ciddi tedbirler almak ne kadar önemliyse, aile kurumunu güçlendirecek doğru adımları atmak da o kadar önemli! 16 yıldır ailelerle çalışan, binlerce aileye doğrudan yardımcı olan bir uzman olarak söylüyorum…

Aileiçi ilişkileri güçlü olan bir ülkeyi hiçbir hain saldır yıkamaz.

Aile ne kadar güçlü olursa millet o kadar güçlü olur!

Benden söylemesi...